musannef

Abdurrezzak

KİTABU’L-CAMİ Ma’mer b. Raşid el-Ezdi

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Hz. Osman'ın Öldürülmesi

 

20962- Ebu Eyyub el-Ensarı'nin azatlısı Kesır b. Eflah'ın babası der ki: Mısır ahalisinden daha kimse gelmeden önce İbn Selam, Kureyşlilerin ileri gelenlerinin yanına girip: "Osman'ı öldürmeyin" diyordu. Onlar da: "Vallahi biz onu öldürmek istemiyoruz" karşılığını veriyordu. Hz. Osman kuşatıldığı zaman (Abdullah) İbn Selam: "Bu adamı kırk gün bırakın. Vallahi eğer onu bırakırsanız o (açlıktan ve susuzluktan) ölecektir" dedi. Ama bunu kabul etmediler. Yine birkaç gün sonra yanlarına çıkıp: "Onu on beş gün bırakın, Vallahi eğer onu bırakırsanız o zaten (açlık ve susuzluktan) ölecektir" dedi.

 

 

 

20963- Humeyd b. Hilal der ki: (Abdullah) İbn Selam onlara (Hz.

Osman'ın evini kuşatanıara) şöyle dedi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu şehre geldiği zamandan beri sürekli olarak melekler bu şehri kuşatmıştır. Hatta bu gün bile. Vallahi onu öldürecek olursanız melekler burayı terk edip gidecektir. Vallahi sizden onu öldüren kişi kıyamet gününde Allah'ın huzuruna cüzaml, ve elleri kesik bir şekilde çıkacaktır. Allah'ın kılıcı size karşı sürekli olarak kınındadır. Ancak onu öldürecek olursanız Allah kılıcı kınından çekecek ve bir daha asla -veya: Kıyamet gününe kadar" dedi- kınına girmeyecektir. Geçmişte öldürülen her peygamber için yetmiş bin asker öldürülmüştür. Öldürülen her halife için de (savaşanlar) bir anlaşmaya varmadan mutlaka otuz beş bin kişi öldürülecektir." Ayrıca Yahya b. Zekeriya'nın dökülen kanı için yetmiş bin kişinin öldürüldüğünü de zikretti. 

 

Tahric: İbn Sa'd (3/83), Ebu Melih kanalıyla Abdullah b. Selam'dan "kısa bir metinle" rivayet etti.

 

 

 

20964- İbn Sırın'den işiten bir kişi der ki: Hz. Osman, Salit b. Salit ile Abdurrahman b. Attab b. Useyd'i gönderip onlara: "ibn Selam'a tanınmayacak bir şekilde gidin ve: ''insanların ne durumda olduğunu görüyorsun. Ne yapmamazı emredersin?'' deyin" dedi. Bunun üzerine İbn Selam'ın yanına gittiler ve Hz. Osman'ın dediği gibi dediler. ikisinden birine:

 

"Sen fılan oğlu fılansın" derken, diğerine de: "Sen fılan oğlu fılansın. Müminlerin emıri sizi gönderdi. Ona selamımı iletin ve öldürüleceğini söyleyin. Hiç uğraşmasın. Zira böylece kıyamet gününde Allah katında büyük hucceti (mazereti) olur" dedi. Bunun üzerine geri dönüp durumu Hz. Osman'a haber verdiler. Hz. Osman: "Yeminle, sizden benim için kimsenin savaşmamasını istiyorum" dedi. Mervan: "(anıma yemin olsun ki ben savaşacağım" dedi. Sonra Mervan savaştı ve boynundan darbe aldı. Ölene kadar da sakalı (başı) göğsünde kaldı.

 

 

 

20965- Katade der ki: İbn Selam: "Eğer Osman'ı öldürmeniz hidayet ise süt sağacaksınız (güzel günler göreceksiniz). Eğer delalet ise kan sağacaksınız (sizi kötü günler beklemektedir" dedi. Huzeyfe ise: "Kalpler yerinden uçtu. Her kahraman ve yiğit kişi bugün annesini kaybetsin. Vallahi ondan sonra (halife olarak) hakir, soyu kesik ve kötü biri gelecektir" dedi.

 

 

 

20966- Abdullah b. Rebah anlatıyor: Hz. Osman kuşatılmış iken ben ve Ebu Katade yanına girdik. Hac etmek için ondan izin istedik ve bize bu konuda izin verdi. Ona: "Ey müminlerin emiri! Onların ne yaptığını görmektesin, ne yapmamızı emredersin?" dediğimizde: "Şuranın görüşünden dışarı çıkmayın" karşılığını verdi. Ona: "Şuranın sana muhalefet edenlerle birlikte olmasından korkuyoruz" deyince de: "Şuranın görüşü ne olursa olsun onlardan ayrılmayın" cevabını verdi. Yanından Çıktığımızda Hasan b. Ali'nin onun yanına girdiğini gördüm. Bunun üzerine ne diyeceğini dinlemek için kendisiyle birlikte tekrar içeri girdik. Hasan b. Ali: "Benim ey müminlerin emiri! Bana ne yapacağımı söyle" dedi. Hz. Osman: "Ey kardeşim oğlu! Allah'ın emri gelinceye kadar otur. Zira benim dünyalık bir ihtiyacım -veya: Savaşmaya ihtiyacım dedi- yoktur" karşılığını verdi.

 

 

 

20967- Urve der ki: Ben ve Ubeydullah b. Adiy b. el-Hiyar, Hz. Aişe'nin yanına girdik ve Hz. Osman'ın durumunu anlattık. Hz. Aişe: "Keşke unutulmuş biri olsaydım. Vallahi Osman'a ne yaptıysam mutlaka aynısı başıma geldi. Eğer onun öldürülmesini isteseydim ben de ölürdüm" dedi. Sonra şöyle devam etti: "Ey Abdullah b. Adiy! Bu tanıdıklarından başka kimseler seni aldatmasın. Vallahi kurralar (Kur'an hafızları) Osman'ı kötüleyene kadar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabının amelleri hiç küçümsenmedi. Okunmayan bir şekilde Kur'an okudular. Kılınmayan bir şekilde namaz kıldılar. Tutulmayan bir şekilde oruç tuttular ve öyle şeyler söylediler ki biz o şeyleri söyleyemeyiz. Yaptıklarına baktığımda yaptıkları şey Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabının fiillerine benzer şey değildi. Eğer kişinin güzel şeyler söylediğini işitirsen: ''İstediğinizi işleyin; Allah, Peygamberi ve müminler işlediklerinizi görecektir''[Tevbe, 105] de. Böylece kimse seni hafife alamaz."

 

 

 

20968- Ebu Kılabe bildiriyor: Sümame isimle Kureyşli bir kişi San'a'da vali idi. Hz. Osman'ın öldürüldüğü haberini alınca hutbe verdi ve çok ağladı. Kendine geldiğinde: "Bugün peygamberliğin hilafeti Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ümmeti üzerinden kaldırıldı ve krallık geldi. Bundan sonra da her kim bir şey yüklenirse onun altında kalır."

 

Tahric: Farklı kanallarla İbn Sa'd (3/80), Hammad b. Zeyd kanalıyla; Buhari, Tarih'te ve İsabe'de (1/204) geçtiği üzere İbn Mende rivayet ettiler.

 

 

 

20969- Zehdem der ki: Bir gün İbn Abbas'ın yanında idik. İbn Abbas:

"Vallahi size ne sır, ne de aleni olan bir şeyanlatacağım. Gizli bir şey değil ki sizden saklayayım. Apaçık bir şeyde değil ki onu minberin üzerinden söyleyeyim. Söyleyeceğim şey şudur: "Osman'a saldırılıp öldürüldüğü zaman İbn Ebi Talib'e: ''Bu olaydan uzak dur rahat edersin'' dedim, ama sözümü dinlemedi. Bundan sonra da muvaffak olacağını sanmıyorum. Allah'a yemin olsun ki Ebu Süfyan'ın oğlu (Muaviye) size galip gelecektir. Zira Allah: ''Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir.''[İsra, 33] buyurmaktadır. Allah'a yemin olsun ki Kureyş, iranlıların ve Romalıların hükmü gibi aranızda hüküm sürecektir." Ona: "Ey İbn Abbas! Eğer o zamana yetişirsek bize ne yapmamızı emredersin?" dediğimizde:

 

"Kişi bildiğiyle amel ederse kurtulur. Bildiğini bırakanlar - ki siz de bırakacaksınız - sizden önce helak olanlar gibi helak olur" karşılığını verdi.

 

 

 

20970- ikrime b. Halid bildiriyor: Malik el-Eşter, Ali b. Ebi Talib'in yanına girdi ve: "insanlar bazı şeyleri kabul etmemekte ve: ''Bugün düne benzemiyor. içinde bulunduğumuz durumu kabul edemiyoruz'' demektedir" dedi. Yanında Hasan b. Ali ve Abdullah b. Abbas ta bulunmaktaydı. Ali: "Ey çocuk! Bana kelepçeyi ve kılıcımı ver" dedi. Bunun üzerine Hasan ve İbn Abbas kalkıp: "Ey Müminlerin emıri! Sana Allah için söylüyoruz" dediler. Hz. Ali'yi bundan vazgeçirene kadar onunla konuştular. Sonra Hz. Ali, Malik el-Eşter'e: "Haydi git!" dedi. Malik el-Eşter hızlı bir şekilde çıktı ve korkudan evin merdiveninden yere düştü. Malik elEşter gidince, Hz. Ali: "O bizi, biz de onu korkuttuk. Acaba hangimiz diğerini daha fazla korkuttu" dedi.

 

 

 

20971- Kays b. Ubad der ki: Hz. Ali ile birlikte (bir yolculukta) idik. O bir şey gördüğünde veya bir tepeye çıktığında veya bir vadiye indiğinde: "Allah ve Resulü doğru söyledi" diyordu. Yeşkurlu bir kişiye: "Haydi Müminlerin emirine gidelim de: ''Allah ve Resulü doğru söyledi'' demesinin sebebini soralım" dedim. Bunun üzerine yanına gittik ve: "Ey Müminlerin emiri! Gördüğümüz kadarıyla sen bir şey gördüğünde veya bir tepeye çıktığında veya bir vadiye indiğinde: ''Allah ve Resulü doğru söyledi'' diyorsun. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana bu konuda bir şey mi söyledi?" dedik. O bizden yüz çevirdi. Ona bu konuda ısrarda bulununca şöyle dedi: "Vallahi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana insanlara söylediğinden başka bir şey söylemiş değildir. Ancak insanlar Osman'ın üzerine gittiler ve onu öldürdüler. Başkaları Osman hakkında benden çok daha fazla ileri gitmişti. Sonra gördüğünüz gibi ben halifelik konusunda onlardan daha fazla hak sahibiyim ve bunu kabul ettim. Doğru mu yaptık, yanlış mı yaptık Allah daha iyi bilir."

 

Tahric: Ahmed, Müsned'inde rivayet etti.

 

 

 

20972- İbn Abbas der ki: Hz. Ali'nin: "Vallahi Osman'ı öldürmedim ve öldürülmesini emretmedim. Ancak yenıldim" dediğini işittim.

 

(mahir:) Ali r.a. Osman r.a.'ın katline engel olamadığı için böyle söyledi.

Allah bilir.

 

 

 

20973- Tavus der ki: Hz. Osman'ın fıtnesi çıktığı zaman bir kişi ailesine:

"Beni demirlerle bağlayın. Çünkü ben deliyim" dedi. Hz. Osman öldürüldükten sonra: "Beni çözün, beni delilikten kurtaran ve Hz. Osman'ın ölümünden uzak tutan Allah'a hamd olsun" dedi.

 

 

 

20974- A'meş der ki: Hz. Osman, Huzeyfe ile karşılaştı ve ona: "Vallahi, seni bırakamayışım şudur ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), sana gizli olarak bir şeyler söylerdi. Benim durumum ne olacaktır?" dedi. Huzeyfe arkasını dönüp gidince, Osman: "Onu geri getirin" dedi. Osman aynı şeyleri tekrar edince, Huzeyfe: "Vallahi öküzün böğürmesi gibi böğürüp devenin kesilmesi gibi kesileceksin" dedi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Selvi Ağacının Gölgesi