musannef Abdurrezzak |
KİTABU’L-CAMİ Ma’mer
b. Raşid el-Ezdi |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Fitneler
20726- Zühri der ki:
"insanların dehası olan beş kişi hayattayken fıtne yayıldı: Kureyş'ten olanlar:
Muaviye ve Amr (b. el-As), Ensar'dan olan Kays b. Sa'd, Muhacirlerden Abdullah
b. Budeyl b. Verka' el-Huzai ve Sakıf kabilesinden Muğıre b. Şu'be."
20727- Amr b. Vabisa
el-Esedı, babasının şöyle dediğini nakleder: Kufe'de evimdeyken, kapının yanındaki
birinin: "Allah'ın selamı üzerinize olsun, girebilir miyim?" dediğini
duydum. Ben: "Senin de üzerine olsun, gir" deyince, kapıdaki kişi
girdi ve onun Abdullah b. Mes'ud olduğunu gördüm. Ben: "Ey Ebu
Abdirrahman! Bu saat ziyaret saati mi?" diye sordum. Abdullah öğle
sıcağında gelmişti. Bana: "Gün bitmek bilmeyince, konuşacak birini
hatırladım" dedi. Bana Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anlattı
ve konuşmaya başladık. Sonra bana şunu anlattı: Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu duydum: "Bir [itne olacak. O zaman
uyuyan, uzanandan daha hayırlı, uzanan, oturandan daha hayırlı, oturan, ayakta
olandan daha hayırlı, ayakta olan, yürüyenden daha hayırlı, yürüyen, binekli
olandan daha hayırlı, binekli olan, bineğini koşturandan daha hayırlı olacak.
Böylesi bir [itnede ölen de, öldüren de Cehennemde olacaktır." Ben:
"Ey Allah'ın Resulü! Bu ne zaman olacaktır?" diye sorunca: "Here
günlerinde olacak" cevabını verdi. Ben: "Herc günleri ne zaman olacak?"
diye sorunca ise:
"Kişinin, arkadaşma
güvenmediği zaman" cevabını verdi. Ben: "O zamana yetişirsem ne
yapmamı emredersin?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Kendine ve diline hakim olup evine gir" cevabını verdi.
Ben: "Ey Allah'ın Resulü! O zaman birisi evime girip saldırırsa ne
yapayım?" diye sorunca: "Evinin içine gir" buyurdu. Ben:
"Ey Allah'ın Resülü! Eğer evimin içine girerse ne yapayım?" diye
sorunca, Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "(Evin
içindeki) namazgahına gir ve şöyle yapıp- sağ elini bileğinden tutarak- bu
durumda ölünceye kadar ''Rabbim Allah'tır'' de. ''
Tahric: Ebu Davud
(4258); Ahmed (6/141), "Abdurrezzak-bir kişi" kanalıyla ve Hakim
(4/427), "Abdurrezzak-İshak b. Raşid" kanalıyla rivayet ettiler .
20728- Ebu Bekre' nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"iki Müslüman kılıçlarıyla karşi karşıya gelip biri diğerini öldürürse,
öldüren de öldürülen de Cehenneme girer." Sahabe: "Öldüren anladık
ta, öldürülen neden Cehenneme girer"?" diye sorulunca, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O da kardeşini (karşısındakini) öldürmek
istiyordu" buyurdu.
Tahric: Farklı
kanallarla Buhari (1165); Müslim (2/389), Abdurrezzak kanalıylave Nesai
(7/125), Katade kanalıyla rivayet ettiler.
20729- Ebu Zer der ki:
Bir gün, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) merkebinin terkisinde
giderken, Medine evlerini geçtikten sonra bana: "Ey Ebu Zer!' Medine'de açlık
olursa ve yatağından kalkıp Mescid'e varmadan açlıktan bitkin düşersen ne
yaparsın?" diye sordu. Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir"
cevabını verince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Haramlardan kaçın ey Ebu Zer!" buyurdu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Zer! Medine'de bir kabrin bir köle fiyatına
satılacağı kadar ölümün çok olduğu zamanda ne yaparsın?" diye sorunca, ben
yine: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" cevabını verdim. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sabırlı ol" buyurdu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Zer! Medine'de ölümler, kanlar
Hicaretu'z-Zeyt'i gömecek kadar çok olursa ne yaparsın?" diye sorunca,
ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" cevabını verdim. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem). "Sen, kendilerinden olduğun kişilere
git" buyurunca, ben: "silah kuşanayım mı?" diye sordum.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman onlara ortak
olursun" buyurdu. Ben: "Nasıl yapayım ey Allah'ın Resulü?" diye
sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Birinin sana kilıç
çektiğini gördüğünde elbiseni yüzüne çek. Seni öldürmesi halinde hem senin
günahın!, hem de kendisinin günahını yüklenir" buyurdu.
Tahric: Ahmed (5/149),
Merhum kanalıyla Ebu İmran'dan; Buhari, "Hammad b. Zeyd-Meş'as b.
Tarif" kanalıyla; Ebu Davud (4661); İbn Mace (s. 293) ve Hakim (4/423),
Abdurrezzak kanalıyla rivayet ettiler.
20730- Münzir es-Sevri
der ki: "Yaklaşan kötü bir şeyden dolayı Arapların vay haline! Kanatlı
gibidir ki nasıl bir kanattır! Böylesi kanatlardan dolayı vayonların haline!
Sert bir şekilde esen rüzgardır! Bir şeyi yerinde bırakmayan, acelesi olan bir
rüzgardır. Yüz yirmi beşinci yıldan sonra Arapların vay haline! Toplu
öldürmeler, hızlı ölümler, feci kıtlıklar baş gösterecektir. Musibetler
Arapların başına adeta dökülür. Kalpleri kafır olur, neşelerinden eser kalmaz.
Onurları çiğnenir. Günahlarından dolayı dinden dönmeler zuhur eder.
Çadırlarının kazıkları sökülür, ipleri kesilir.
içlerinden çıkacak bir
zındıktan dolayı Kureyş'in vay haline! Dinde yeni şeyler ortaya koyacak, asıl
dini yalanlayacak, Kureyş'in heybetini yok edecek, binaları yıkılacak, kendi
askerleri tarafından yenilgiye uğrayacaktır. işte o zaman feryat edip
ağlaşanlar görülecek. Kimisi elinden giden dini için, kimi kaybettiği dünyalığı
için, kimi izzetten sonra zillete düştüğü için, kimi çocukları aç kaldığı için,
kimi henüz anne karnında öldürülen çocukları için, kimi esir ve köle düştüğü
için, kimi tecavüze uğradığı için, kimi akıtılan kanı için, kimi kendi
askerlerinden korktuğu için, kimi de ölülerini özlediği için ağlaşır."
20731- Ebü Hureyre:
"Ey insanlar! Zifıri karanlık geceler gibi olan fıtnelerin gölgesi
üzerinize düştü. Ondan en iyi şekilde kurtulan, koyunlarından elde ettiğini
yiyen veya atına binip kılıç sallayarak (cihad ederek) elde ettiği şeylerden
(ganimetlerden) yiyen kişidir" dedi.
20732Tahric: Kendisine
"Zu'l-idave: Kırba sahibi" denilen - Ebu Ka'b elHarisi anlatıyor:
Kaybettiğim bazı develeri aramaya çıktım. Yanıma azık olarak bir kırbada süt
almıştım. Sonra kendi kendime: "Peki abdestimi nereden alacağım?"
dedim ve sütü döküp onun yerine su doldurdum ve: "işte bu, hem abdest
içindir; hem de içmek içindir" dedim. Sonra develerimi aramaya çıktım.
Abdest almak istediğimde kırbamdan abdest alıyordum, içmek istediğimde de süt
buluyordum ve içiyordum. Bu şekilde üç gün devam ettim." Necran'lı Esma
ona: "Ey Ebu Ka'bı içtiğin süt sade miydi, yoksa su karışımı süt
müydü?" diye sorunca, ben: "Sen boş konuşan birisin. içtiğim süt
açlıktan beni doyuruyor, susuzluktan da beni kandırıyordu" dedim.
Ben bu hadisi kavmimden
bir gruba anlattım. Aralarında Benu Fennan'ın efendisi Ali b. el-Haris de
vardı. "Olay, senin anlattığın gibi değildir" dedi. Ben: "Allah
bunu en iyi bilendir" dedim, sonra da evime döndüm. O gece uyuduğumda Ali
b. el-Haris sabah namazında kapıma geldi. Ona: "Allah sana rahmet etsin,
niye bana gelerek kendini yordun! Bana haber yollasaydın, ben gelirdim"
dedim. Haris şöyle dedi: "Hayır, benim sana gelmem daha uygundur. çünkü bu
gece uyuduğumda rüyamda birisi bana gelerek:
"Allah'ın
nimetlerini anlatan birini mi yalanlıyorsun?" dedi. Sonra dışarı çıktım ve
Medine'ye geldim. Osman'ın yanına gittim. Ona dini konularda sorular sordum ve:
"Ey müminlerin emiri! Ben, Yemen ahalisinden, Beni Haris'ten bir adamım.
Sana bazı şeyler sormak istiyordum. Kapıcına söyle, beni içeri girmekten
alıkoymasın" dedim. Osman: "Ey Vessab! Sana bu adam geldiğinde onun
içeri girmesine izin ver, ona engel olma!" dedi. Ben her gelişimde kapıyı
çaldığımda kapıcı: "Kim o?" der, ben de: "Harisı'yim"
derdim ve içeri girmeme izin verirdi.
Bir gün yine geldim ve
kapıyı çaldım: "Kim o?" dedi. Ben: "Harisı" dedim. Kapıcı:
"İçeri gir" dedi, içeri girdim. Baktım ki Osman'ın etrafında bir grup
oturuyor, konuşmayıp sanki başlarında kuş varmış gibi sessiz duruyorlardı.
Onlara selam verdim ve oturdum. Gördüklerimden dolayı ona hiçbir şey soramadım.
Biz bu haldeyken bir grup gelip: "Gelmeyi kabul etmedi" dediler.
Osman kızıp: "Gelmeyi kabul etmedi mi? Gidin ve onu getirin. Eğer gelmeyi
kabul etmezse sürüyerek getirin" dedi. Ben biraz bekledikten sonra onlarla
beraber uzun boylu, saçlarını ön kısmı dökülmüş, arka tarafında biraz saç olan
biri geldi. Ben: "Bu kimdir?" diye sorunca:
"Ammar b.
Yasir" dediler. Osman: "Elçilerimiz sana geldiği halde, gelmeyi kabul
etmeyen sen misin?" dedi ve onunla bilmediğim bazı şeyler konuştu. Sonra
Ammar çıktı ve oradakiler de tek tek çıktılar.
Orada benden başka kimse
kalmayınca Osman kalktı. Ben (kendi kendime): "Vallahi, Osman'ın ne
yapacağını görmeden bunu kimseye sormayacağım" dedim. Osman'ın peşinden
gidip Mescid'e girdiğimde Ammar b. Yasir'in bir sütunun yanında oturmuş,
etrafında sahabeden bir grupla ağladıklarını gördüm. Osman: "Ey Vessab!
Bana zabıtaları çağır" deyince, zabıtalar geldiler. Osman: "Bunları
dağıtın" dedi. Zabıtalar Ammar ve etrafındakileri dağıttı ve namaz için
kamet getirilip Osman ileriye geçerek namaz kıldırdı. Osman tekbir getirince,
bir kadın odasından kalkıp: "Ey insanlar dinleyin!" dedi. Sonra
konuşup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Allah'ın onunla
gönderdiklerinden bahsedip: "Allah'ın emrini bıraktınız ve Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) muhalefet ettiniz" veya bu manada bir şey
söyledikten sonra sustu. Başka bir kadın da aynı şeyi söyledi. Bu konuşanların
Aişe ve Hafsa olduklarını gördüm. Osman selam verince, halka dönüp: "Bu
iki fıtneci, insanları namazlarında fıtneye düşürdüler. Eğer böyle yapmayı
bırakmazsanız, caiz olduğu şekilde size söveceğim. Ben sizin aslınızı
biliyorum" dedi.
Sa'd b. Ebi Vakkas,
Osman'a: "Sen bunları Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sevdiklerine mi söylüyorsun" deyince, Osman: "Sen kiminlesin! Burası
neresi?" deyip ona doğru yürüdü. Bunun üzerine Sa'd, Mescid'den çıkıp
gitti. Osman, Mescid'in kapısında Ali'yle karşılaştı. Hz. Ali: "Nereye
gidiyorsun?" diye sorunca, Osman: "Şöyle şöyle olana" diyerek
Sa'd'a sövdü. Ali, Osman'a: "Be adam! Böyle şeyleri bırak" dedi ve
Osman kızıncaya kadar bu konuşma devam etti. Osman: "Sen Tebük seferine
katılmaktan geri durmamış mıydın?" deyince, Ali: "Sen Uhud günü
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanından kaçmamış mıydın?"
karşılığını verdi, sonra halk onları ayırdılar. Sonra ben Medine'den ayrılıp
Kufe'ye geldim ve oradakilerin de aynı şekilde birbirlerine düşüp fıtneye
kapıldıklarını gördüm. (Kendilerine vali olarak gönderilen) Said b. el-As'ı da
geri çevirip Kufe'ye girmesine izin vermediler. Bunu görünce de geri dönüp
kavmimin topraklarına gittim.
20733- Hz. Ali der ki:
"Bu ümmete beş fıtne yaşatılır. Önce umumi bir fıtne, sonra hususi bir
fıtne yaşanır. Sonra tekrar umumi bir fıtne ve ardından hususi bir fıtne
yaşatılır. Sonra kör, sağır ve her şeyi kapsayan bir fıtne çıkar ve insanlar
adeta hayvana dönüşürler."
20734- Yahya b. Ebi
Kesır der ki: Hasta olan Ebu Seleme b. Abdirrahman'ın yanına girdiğimde bana:
"Eğer ölmeye gücün yeterse öl. Vallahi, insanlara öyle bir zaman gelecek
ki, kişi için ölmek, kızıl altınlardan daha sevimli gelecek" dedi.
20735- İbn Sirın der ki:
"Fitne zuhur ettiği zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ashabı on bin kişiydi. Fitne bunlardan sadece kırk kişiyi içine almıştır."
Ma'mer der ki: Başkası ise şöyle dedi: "Bu fıtne zamanında Hz. Ali'ye
Bedir savaşına katılanlardan ikiyüz kırk küsur kişi katılmıştı. Bunlar arasında
Ebu Eyyub, Sehl b. Huneyf ve Ammar b. Yasir de vardı. ''
Tahric: Hakim (4/440),
Abdurrezzak kanalıyla rivayet etti.
20736- İbn Sirin der ki:
Sa'd b. Ebi vakkas'a: "Sen şura ehlinden ve bu işte (hilafette) başkasından
daha çok hak sahibi olduğun halde savaşmayacak mısın?" diye sorulunca:
"Bana iki gözü, bir dili ve iki dudağı olan ve mümini kafırden ayıran bir
kılıç getirmedikçe savaşmayacağım. Ben cihadı bilerek cihad ettim, Benden daha
hayırlı olan biri varken, kendimi küçük düşürüp böyle bir talepte
bulunmam" cevabını verdi.
Tahric: Farklı
kanallarla İbn Sa'd (3/143, 144) ve Hakim (4/444), Abdurrezzak kanalıyla
rivayet ettiler.
20737- Ebu Bekre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"iki Müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya gelip biri diğerini öldürürse,
öldüren de öldürülen de Cehenneme girer." Sahabe: "Öldüren anladık
ta, öldürülen neden Cehenneme girer"?" diye sorulunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O da kardeşini (karşısındakini) öldürmek
istiyordu" buyurdu.
20738- Enes der ki: Bir
gün Medineliler (Medine dışından gelen bir sesten) korkmuşlardı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), babası Arap, annesi Arap olmayan melez bir ata binip
sesin geldiği tarafa hızla atı koşturdu. Döndüğü zaman da: "Bu at'ın uzun
menzil koşusunda iyi olduğunu gördüm" buyurdu.
Tahric: Buhari (10/452),
Katade kanalıyla Enes'ten ve Müslim (2307), Sabit kanalıyla rivayet etti.
20739- ibnu'I-Müseyyeb der
ki: "Birinci fıtne zuhur edince, Bedir savaşına katılanlardan hiç kimse
kalmadı. ikinci fıtne çıkınca, Hudeybiye savaşına katılanlardan kimse kalmadı.
Zannedersem üçüncü fıtne çıkınca, sahabeden kimse kalmaz."
20740- Huzeyfe der ki:
"Fitnelerden sakının. Kimse fıtneye kapılmasın, Vallahi fıtne, ona iltifat
edeni, rüzgarın hayvan gübresini savurduğu gibi savurur. Hatta bunu bilmeyen:
''Bu geliyor'' der, ama aslında gidiyordur. Fitneyi gördüğünüz zaman evinize
çekiliniz, kılıçlarınızı kırınız ve oklarınızin iplerini kesiniz."
Tahric: Ebu Nuaym,
Hilye'de (1/273), Abdurrezzak kanalıyla ve aynı kanalla Hakim (4/448) rivayet
ettiler.
20741- Hasan(-ı BasrI)
ve başkasının bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Abdullah b. Amr'a: "Ahidleri ve emanetleri birbirlerine kartşmış
veparmaklarını birbirine geçirerek- şöyle şöyle olacak hale gelinceye kadar
anlaşmazlıklara düşmüş bir topluluk arasında alacağın vakit halin ne
olacaktır?" buyurunca, Abdullah: "Ne yapmamı emredersin ey Allah'ın
Resulü?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Doğruluğundan emin olduğun şeyi yapar, emin almadığın şeyleri terk
edersin. Yalnız kendi başının çaresine bakar ve genelin sorunlarıyla
uğraşmaktan uzak durursun" buyurdu. Hasan der ki: "Vallahi söz konusu
zamanda onun yerinde ben olsam halime ondan daha çok üzülürdüm."
Tahric: Taberani, iki
isnad ile Ebu Hureyre'den rivayet etti. Ravilerinden biri Sahlh'in
ravilerindendir.
20742- İbn Mes'ud:
"Çocukların yaşlanacağı, yaşlıların daha çok ihtiyarlacağı, insanların onu
gelenek olarak kanıksayacağı ve ondan bir şey değiştirilince: ''Gelenek
değiştirildi'' diyeceği bir fıtne sizi kuşatınca haliniz nasıl olur?"
dedi. Kendisine: "Ey Eba Abdirrahman! Bu ne zaman olacaktır?" diye
sorduklarında: "içinizde Kur'an okuyucular çoğaldığı, güvenilir insanlar
azaldığı, valiler artıp fakihler azaldığı ve ahiret ameliyle dünyalık peşinde
koşulduğu zaman" cevabını verdi.
20743- Ömer b. el-Hattab
der ki; "Benden sonra, sizin için en fazla korktuğum şey, sizden birinin
suçsuz birini yakalayıp, kurbanlığa işaret koyduğu gibi işaretlemesi ve bu
kişinin etinin, kurbanlık eti gibi parçalanması, bu kişi asi olmadığı halde
onun asi olduğunu söylemesidir." Minberin dibinde olan Hz. Ali: "Bu
ne zaman olacak ey müminlerin emiri? Veya- bu fıtne nasıl şiddetlenir, taassup
ne zaman ortaya çıkar, zürriyetler ne zaman esir edilir, fıtneler bu insanları,
tıpkı değirmenin üstteki taşının, alttaki taşı öğüttüğü, ateşin de odunu
öğüttüğü gibi öğütür?" diye sorunca, Ömer:
"Ne zaman olacak ey
Ali?" karşılığını verdi. Ali: "Dinden başka şeyler sayesinde fakih
olununca, amel etmek dışındaki maksatlarla ilim öğrenilince ve ahiret ameliyle
dünyalık peşinde koşulduğu zaman" dedi.
20744- Ebu Musa
el-Eş'ari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizin için here'den korkuyorum" buyurunca, sahabe: "Here nedir
ey Allah'ın Resulü?" diye sordular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Öldürmedir" cevabını verdi. Onlar: "Şimdi
öldürdüğümüzden daha mı fazla? Bugün müşriklerden şu kadarını öldürüyoruz"
karşılığını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müşrikleri
öldürmenizden değil, birbirinizi öldürmenizden bahsediyorum" buyurdu.
Onlar: "Allah'ın Kitabı aramızdayken mi?" diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'm Kitabı aranızdayken" cevabını
verdi. Onlar: "Aklımız başımızdayken mi?" diye sorunca, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Hayır, bu esnada aktı
kalmaz. (Aşlrt hırs ve cehalet sebebiyle) o devir insanlarının ekseriyetinin
aklı ortadan kalkar. Bu durumda, halk içinde ortaya çıkan aktıdan mahrum bir
ayak takıml, öncekilerin yerine geçer. Bunlar doğru yaptıklarını zannederler,
ama doğru yapmazlar. "
20745- Eyyub, Ebu
Kılabe'den bildiriyor: Ebu Kılabe, Müslim b. Yesar ile bir araya geldi. Müslim,
ibnu'I-Eş'as ile hareket etmişti. Bu konuyu konuştular ve Müslim: "Onunla
çıktım ama Vallahi, ne kılıç çektim, ne de bir ok attım, ne de bir mızrak
savurdum" dedi. Ebu Kılabe ona şöyle karşılık verdi: "Ama orada duran
bir adam: ''Müslim b. Yesar savaş için durmuş, ok atmış, mızrak sallamış ve
kılıç vurmuştur'' dedi." Bunun üzerine Müslim ağlayınca, Ebu Kılabe:
"Bu sözleri hiç söylememiş olmayı temenni ederdim" demiştir.
20746- ibnu'I-Müseyyeb der
ki: "Şam'da bir fıtne olacak, bu fıtnenin başlangıcı çocuk oyunu gibi bir
yerden yükselirken, başka yerde sakinleşecektir. Bu fıtne, bir münadi: ''Falan
kişi emirdin) demeden sönmeyecek." Ravi der ki: ibnu'I-Müseyyeb bunu
derken ellerini birbirine vurup: "Gerçekten de emir odur (münadinin
söyledi kişidir) Gerçekten de emir odur" dedi.
20747- Kurz b. Alkame
el-Huzai der ki: Bir bedevi: "Ey Allah'ın Resulü! islam'ın bir sonu var
mı?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet.
Allah, haklarında hayır dilediği herhangi Arap veya Acem aileye islam'ı nasib
eder" cevabını verdi. Bedevi: "Sonra ne olur ey Allah'ın
Resulü?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sonra gölgeler gibi fıtneler düşer" buyurdu. Bedevi: "Hayır ey
Allah'ın Resulü" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Canım elinde olana yemin ederim ki; o zaman avının üzerine atlayan
karayılanlar gibi birbirinize saldırıp birbirinizin boynunu vuracaksınız"
karşılığını verdi.
Tahric: Ahmed; Bezzar;
Taberanı ve Humeydı (1/620) rivayet ettiler.
20748- Ümmü Seleme der
ki: Bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle diyerek uyandı:
''La ilahe illallah'' Bu gece ne hazineler açıldı. La ilahe illallah! Bu gece
ne [itneler nazlı oldu! Hücre sahiplerini (odalarındaki hanımlarımı) kim
uyandıracak. Dünyada nice giyinik kadınlar vardır ki ahirette çıplaktırlar. ''
Tahric: Buhari (2/62);
Tirmizi (3/221) ve Ahmed rivayet ettiler.
20749- Zeyneb binti Cahş
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza şöyle diyerek girdi:
"Yaklaşan şerden dolayı Arapların vay haline! Bugün Yecüc ve Mecüc'ün
seddi şu kadar -başparmağını yanındakiyle halka yaparak- açıldı." Ben:
"Ey Allah'ın Resulü! Aramızda salihler var olduğu halde helak mı olacağız?"
diye sorunca: "Eğer kötülükler artarsa evet" cevabını verdi.
Tahric: Tirmizi (3/217),
Süfyan kanalıyla Zühri'den; Buhari (13/8) ve Müslim (2880), "Zühri-Zeyneb
binti Cahş" kanalıyla rivayet ettiler.
20750- Ebü idrıs el-Havlanı
der ki: Ebu'd-Derda'ya ulaştım ve ondan bazı şeyler öğrendim. Şeddad b. Evs'e
de ulaşıp ondan da bazı şeyler öğrendim. Ubade b. es-Samit'e de yetişip ondan
da bazı şeyler öğrendim. Muaz b. Cebel'e ise yetişemedim. Yezid b. Umeyre'nin
bildirdiğine göre Muaz, bir mecliste oturunca şöyle derdi: "Allah, adil
bir hakemdir. Onun ismi yücedir. Şüphede olanlar helak oldular. Sizin
arkanızdan öyle fıtneler gelecek ki; mal ve zenginlik artacak, erkek ve kadın,
hür ve köle, küçük ve büyük herkes Kur'an'ı okuyacaklar. Biri çıkıp: ''Ben
Kur'an'ı okuyorum, ama onlara Kur'an okuduğum halde kimse beni dinlemiyor''
diyecek. Sonra: ''Onlara yeni bir şey (bidat) söylesem dönüp bana bakacaklar,
beni dinleyecekler'' diyecek. Sakın siz bidatlara yaklaşmayın. (Dinin özünde
olmayıp) yeni çıkarılan şeyler sapıklıktır. Hikmet sahiplerinin yoldan
çıkmasından sakının. Şeytan hikmet sahibin ağzına dalaleti, münafığın da ağzına
doğru sözü koyar." Yezid der ki:
Biz: "Allah sana
merhamet etsin. Münafığın doğru sözü söylediğini ve hikmet sahibinin ağzına
dalaletin konacağını nereden bileceğiz?" diye sorunca, Muaz şöyle cevap
verdi: "Hikmet sahibinin, duyduğunuz zaman: ''Bu nedir?'' diyeceğiniz
garibinize giden sözlerinden sakının. Fakat bu sözler seni o adamdan çevirmesin.
Bu adam belki yeniden hakka döner ve hakkı duyunca onu söyler. Çünkü hakkın
üzerinde bir nur vardır."
Tahric: Farklı
kanallarla Ebu Nuaym, Hilye'de (1/232) rivayet etti.
20751-
ibnu'I-Müseyyeb'in bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Kıyamet
yaklaşınca) zaman kısalacak. fitneler açığa çıkacak. insanlar Cimrileşecek ve
herc çoğalacak" buyurunca, oradakiler: "Bu (here) nedir ey Allah'ın
Resulü?" diye sordular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Öldürmedir" cevabını verdi.
Tahric: Buhari (9/61) ve
Müslim 2672 (12), "Ma'mer-Ebu Hureyre" mevsul olarak rivayet ettiler.
20752- Katade ve
Süleyman et-Tey mı bildiriyor: Hz. Ömer: "Kim bize fitnelerden
bahseder?" diye sorunca, Huzeyfe: "Ben" cevabını verdi. Ömer:
"Haydi anlat, sen
bu konuda cesursun" deyince, Huzeyfe şöyle dedi:
"Kişinin, ailesi ve
malıyla fitnesi sebebiyle düştüğü günahı, sadaka, namaz ve oruç siler."
Ömer: "Ben bunu kastetmiyorum" deyince, Huzeyfe: "Deniz
dalgaları gibi olan fitneden mi bahsediyorsun?" diye sordu. Ömer:
"Evet" cevabını verince, Huzeyfe: "Onunla aranda kapalı bir kapı
vardır" dedi. Ömer: "O kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?"
diye sorunca, Huzeyfe: "Kırılacak" cevabını verdi. Bunun üzerine
Ömer: "O zaman bu kapı (kırılınca) bir daha kapanmaz" dedi.
Tahric: Buharli Müslim
ve Tirmizi (3/244) rivayet ettiler.
20753- Tavus'un
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarına şöyle
buyurdu: "Falan yerin -Hav'eb'in- sulak yerlerinin köpekleri hanginize
havlayacak?" Aişe, Basra'ya giderken o köpekler kendisine havlayınca:
"Bu suyun adı nedir?" diye sordu. Kendisine yerin adını
söylediklerinde, Aişe dönmek istedi, ama ibnu'z-Zübeyr kabul etmedi.
Tahric:
Mecmau'z-Zevaid'de (7/234) geçtiği üzere Ahmed, Kays b. Ebi Hazım kanalıyla
Aişe' den başka bir lafızla ve Bezzar, İbn Abbas hadisinden aynı mana ile
rivayet ettiler .
20754- Ka'b(u'l-ahbar):
"Şam tarafından başlamadıkça, insanlar hala fitneden emin haldedir"
demiştir.
20755- İbn Sirin der ki:
ibnu'z-Zübeyr: "Ka'b(u'l-ahbar)'ın (geleceğe dair) bize anlattığı her şey:
''Sakiften, başı önümde olan bir genç -Muhtarçıkıp seni öldürecek" sözü
dışında her şey vaki olmuştur" dedi. İbn Sirin: "Ka'b, Ebu
Muhammed'in -Yani Haccac'ın- onu öldüreceğini bilememişti.
20756- Hind
binti'l-Mühelleb der ki: Bazen yanıma giren ikrime, bir gün bana şöyle dedi:
"Sana, daha önce kimseye anlatmadığım bir şey anlatacağım: iki mızrak
ihtilafa düşmedikçe, emirlik (halifelik) işi Umeyye oğulları arasında
kalacaktır. iki mızrak ihtilafa düşünce, emirlik ellerinden çıkar ve bir daha
dönmez."
20757- İbn Sırın der ki:
ibnu'z-Zübeyr fıtnesinden önce ben Küfe'deyken Abıde bana şöyle dedi:
"Çiftliğini / tarım arazini bırak ve şehrine git. Çünkü orada olaylar
olacak." Ben: "Ne yapmamı emredersin?" diye sorunca:
"Evinde otur" cevabını verdi. Ben Basra'ya gelince, ibnu'z-Zübeyr
fıtnesi (zamanında çıkan olaylar) meydana geldi.
20758- Ebu'l-Aliye
er-Riyahı der ki: "islam'ı öğreniniz. Onu öğrendiğiniz zaman kendisinden
yüz çevirmeyiniz. Sırat-ı Müstakim'de olmaya bakınız. Sırat-ı Müstakim,
islam'dır. Onu sağa sola çekmeyiniz. Peygamberinizin sünnetine sarılınız.
(Sahabenin) ayrılığa düşmeden önce bulundukları halde olmaya bakın. Zira ben,
bunların arkadaşı - Hz. Osman - öldürülmeden on beş yıl önce Kur'an'ı
okuyordum. insanlar arasına düşmanlık sokan şu işlerden de sakının."
20759- İbn Sirin der ki:
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakın olan bir fıtneden bahsederken,
başını sarmış bir adam oradan geçti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"O gün bu adam hak üzere olacaktır" buyurunca, Ka'b b. Ucre kalkıp
adamın yanına giderek kolundan tuttu ve onu Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) doğru çevirip: "Bu mu ey Allah'ın Resülü?" diye sordu. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" cevabını verdi. Bu
kişinin başındaki örtüyü açınca Osman olduğu görüldü.
Tahric: Farklı
kanallarla Ahmed (7/225) ve Tirmizi, Murre b. Ka'b kanalıyla ve İbn Mace (111)
rivayet ettiler.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Fitne Anında
insanların En Hayırlısı