musannef

Abdurrezzak

KİTABU’L-CAMİ Ma’mer b. Raşid el-Ezdi

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Sahabenin Zühdü

 

20627- Hişam b. Urve bildiriyor: Ezria valisi bana şöyle dedi: Ömer b. el'Hattab yanımıza gelince, üzerindeki pamuktan yapılmış gömleği bana verip: "Bunu yıkayıp yamala" dedi. Ben gömleği yıkayıp yamaladım, sonra kendisine Mısır işi bir gömlek diktim ve iki gömleği de kendisine götürerek: "Bu senin gömleğin, bu da üzerine giymen için diktiğim gömlektir" dedim. Gömleğe dokunup onun yumuşak olduğunu görünce: "Buna ihtiyacımız yoktur. Bu (eskisi) teri daha iyi kurutur" dedi. 

 

Tahric: İbnu'l-Mübarek, Zühd'de (208/587) bu isnadla rivayet etti.

 

 

 

20628- Hişam b. Urve babasından bildiriyor: Hz. Ömer Şam'a gelince, Şam'ın ileri gelenleri ve ordu komutanları onu karşıladılar. Ömer: "Kardeşim nerede?" diye sorunca: "Kim?" karşılığını verdiler. Ömer: "Ebu Ubeyde" deyince: "işte şimdi geldi" dediler. Bu arada o başında yular bulunan bir deve ile geldi ona selam verip hatırını sordu. Sonra Ömer: "Yanımızdan gidin" dedi ve yürüyerek Ebu Ubeyde'nin evine kadar gidip yanına girdi. Evinde kılıç, mızrak ve bir de kalkandan başka birşey göremeyince Ömer ona: "Biraz eşya edinseydin, olmaz mıydı?" dedi. Bunun üzerine Ebu Ubeyde: "Ey müminlerin emiri! Bunlar bizi cennete ulaştırmaya kafı geliyor" cevabını verdi. 

 

Tahric: İbnu'l-Mübarek, Zühd'de (207/586) bu isnadla ve Ebu Nuaym (1/101), Abdurrezzak kanalıyla rivayet ettiler .

 

 

 

20629- Yahya b. Ebi Kesir, Şam halkından bir adamdan bildiriyor: (Bu adam) Ebu Zer'in yanına girdiğinde o, yağmurun altında ıslanmış odunla bir tencerenin altında ateş yaktığını ve (dumandan dolayı) gözlerinden yaş aktığını gördü. Hanımı: "Bunu sen yapmayabilirdin, eğer isteseydin bu işi başkasına (bir hizmetçiye) yaptırırdın" deyince, Ebu Zer: "Benim yaşamım bu şekildedir. Eğer razı olursan ne ala; olmazsan Allah'ın örtüsünü açarsın (benden ayrılırsın)" karşılığını verdi. Sanki ona bu sözleri söyleyerek susturmak istemişti. Tenceredeki yemek pişince bir çanak getirdi ve kalın bir ekmeği doğradı, sonra tenceredeki yemeği getirip üzerine döktü, sonra tabağı hanımına götürdü. Sonra bana: "Yaklaş!" dedi. Yemek yedikten sonra hizmetçisine bize bir şeyler içirmesini söyledi, o da bize su karıştırılmış keçi sütü içirdi. Ben: "Ey Ebu Zer! Evine bir şeyler alsan" deyince, Ebu Zer şöyle karşılık verdi: "Ey Allah'ın kulu! Hesaba çekilecek bundan fazla eşyamın olmasını mı istiyorsun? Şurada açtığımız bir yatak, serdiğimiz bir aba, giydiğimiz elbise, yemek pişirdiğimiz çömlek, yemek yedimiz ve içinde başımızı yıkadığımız bir çanak, içtiğimiz bir bardak, içinde zeytinyağı veya yağ olan bir tulum, içinde un olan bir çuval yok mu? Bundan daha fazlasıyla hesaba çekilmemi mi istiyorsun?" Ben: "Maaşın olan dört yüz dinar nerede? Sana bu kadar maaş verilirken bu para nereye gidiyor?" deyince, Ebu Zer şöyle cevap verdi: "Senden saklamayacağım, şu köyde otuz atım var. Maaşım verilince onlara yem, o atlara bakanlara da erzak, aileme de nafakasını alıyorum. Eğer bir şeyartarsa onu bakır parayla değiştiriyorum ve ailemin keçi etine ihtiyacı olunca bu bakır paradan alıyorlar. Başka bir şeye ihtiyaçları olunca yine ondan alıyorlar. Sonra (bu atları) Allah yolunda savaşanlara veriyorum. Maaşımın harcandığı yerler buralardır. Ebu Zer'in yanında ne dinar (altın) ne de dirhem (gümüş) vardır."

 

Tahric: İbnu'l-Mübarek, Zühd'de (208/589) bu isnadla rivayet etti.

 

 

 

20630- Hamza b. Abdillah b. Ömer der ki: Abdullah b. Ömer'in yanında çok yemek olsa bile, onu yiyecek birini bulunca doymazdı. İbn Muti, İbn Ömer hastayken onu ziyaret edince, bedeninin zayıfladığını gördü ve (hanımı) Safıyye'ye: "Ona iyi bakıp yemek yapsan, belki eski sıhhatine kavuşur" dedi. Safıyye: "Böyle yapıyoruz, ama ailesini ve orada bulunan herkesi bu yemeğe davet ediyor. Bu konuda sen kendisiyle konuş" deyince, İbn Mutl: "Ey Ebü Abdirrahman! Yemek yesen, eski sıhhatine kavuşursun" dedi. İbn Ömer: "Sekiz yıldır, bir defa bile tam olarak doymadım -veya sadece bir defa tam olarak doydum- şimdi, bir merkebin su içeceği kadar ömrüm kalmışken doyana kadar yememi mi istiyorsun!" karşılığını verdi. 

 

Tahric: İbnu'l-Mübarek, Zühd'de (214/605) bu isnadla rivayet etti.

 

 

 

20631- Yezid b. Ebi Ziyad bildiriyor: Huzeyfe, Selman'a: "Sana bir ev yapalım mı ey Ebü Abdillah?" diye sorunca, Selman: "Neden? Beni kral mı yapacaksın, yoksa Medain'deki evin gibi bir ev mi yapacaksın?" karşılığını verdi. Huzeyfe: "Hayır, ama sana kamıştan bir ev yapalım ve tavanını sazlarla yapalım. Evin boyu kalktığın zaman başından biraz yüksek, yattığın zaman başın ve ayakların duvara değecek şekilde olsun" dedi. Selman: "Sanki içimden geçeni biliyorsun (benim düşündüğümü söyledin)" dedi.

 

 

 

20632- Hasan(-ı Basri) der ki: Selman vefat edeceği zaman ağlayınca, kendisine: "Neden ağlıyorsun ey Ebu Abdillah?" diye soruldu. Selman: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizden söz aldı ve: ''Size dünyada bir yolcunun azığı kadar şey yeter'' buyurdu. Ben aşırı gitmiş olmaktan korkuyorum" cevabını verdi.

 

 

 

20632- Meymun der ki: "ibn Ömer'in bir devesinin ayağı kırılınca kesilmesini emretti. Sonra: "insanları (yemeğe) çağır" dedi. Nafı veya başkası: "Yanımızda ekmek yoktur" deyince: "Bu seni ilgilendirmez! Şu kemikleri yerler, şu et suyundan içerler" karşılığını verdi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Ölümü Temenni Etmek