musannef Abdurrezzak |
KİTABU’L-CAMİ Ma’mer
b. Raşid el-Ezdi |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Ruhsatlar ve Zorluklar
20546- Muaz b. Cebel der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) terkisindeyken bana: "Ey Muaz!
Allah'm, insanlar üzerindeki hakkmın ne oduğunu biliyor musun?" diye
sordu. Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" cevabını verince, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar üzerindeki hakkl. Ona
kulluk etmeleri ve kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamalandır. Ey Muaz! insanlar
böyle yaparlarsa, Allah üzerindeki haklarının ne olduğunu biliyor musun?"
diye sordu. Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" cevabını verince,
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanların Allah üzerindeki
hakları (böyle yaparlarsa) onlara azab etmemesidir" buyurdu. Ben: "Ey
Allah'ın Resölü! insanlara bunu müjdeleyeyim mi?" diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bırak onları amel etsinler" buyurdu.
Tahric: Buhari (1/160,
11/267), Enes kanalıyla Muaz'dan ve Müslim 30 (49), Ebu İshak kanalıyla rivayet
ettiler.
20547- Ebu Hureyre der
ki: Medine halkından birinin hurmalığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile beraber yürürken bana: "Ey Ebu Hureyre! Çok mal sahipleri
helak olmuştur. Ancak şöyle şöyle diyenler (değişik yerlere sadaka verenler)
müstesna, onlar da çok azdır" buyurdu. Bir müddet yürüdükten sonra ise:
"Ey Ebu Hureyre! Sana cennet hazinelerinden birini bildireyim mi?"
diye sorunca, ben: "Evet, ey Allah'ın Resulü!" karşılığını verdim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "La havle veld kuvvete illa
billah'ilaliyyil- azım. Ve la melce' minellahi illa ileyhi. (= Güç ve kuvvet,
sadece Yüce ve azametli olan Allah'm yardımı sayesinde olur. Allah'tan. ancak
Ona sığındır) dersin" buyurduktan sonra bir müddet yürüdü. Sonra: "Ey
Ebu Hureyre! Allah'm, insanlar üzerindeki hakkının ne oduğunu biliyor
musun?" diye sordu. Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir"
cevabını verince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar
üzerindeki hakkı, Ona kulluk etmeleri ve kendisine hiçbir şeyi ortak
koşmamalarıdır. Eğer böyle yaparlarsa, onların da Allah üzerindeki hakları,
onlara azab etmemesidir" buyurdu.
20548- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bir adam nefsine zulmetti (çok günah işledi) ve ölüm anı gelince de
oğullarına: ''Ben ölünce beni yakm, sonra öğütün ve (külümü) rüzgarda savurup
denize atm. Vallahi, eğer Rabb'ım bana kadir olursa hiç kimseye vermediği bir
azabı bana muhakkak verecektir'' dedi.
Bu kişi: ''(Ey Allahım)
Senden korktuğum için -veya cezandan korktuğum için-'' cevabını verince, Allah,
onu affetti. ''
Tahric: Farklı
kanallarla Buhari (13/362, 364); Müslim 2756 (25); İbn Mace (4255) ve İbnu'lMübarek,
Humeyd b. Abdirrahman kanalıyla Ebu Hureyre' den başka bir lafızla rivayet
etti.
20549- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğne göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bir kadın bağlayıp hapsettiği ve ölümüne sebep olduğu bir kedi yüzünden
cehennem ateşine girdi. Kediyi bağlayıp hapsettiği zaman ona hiçbir şey
yedirmemiş ve yerin haşerelerini yemesi için de salıvermemişU. ''
Zühri der ki: "Bu
hadis, kişiye tevekkül edip ameli bırakmamayı ve Allah'ın rahmetinden ümidini
kesmemeyi öğretmektedir."
Tahric: Buhari ve Müslim
rivayet ettiler. Müslim 2756 (25) ve İbn Mace (4256) rivayet ettiler.
20550- İbn Mes'ud der
ki: "Biri(nin halkı) salih, diğeri zalim olan iki köy vardı. Bir adam,
salih olan köye gitmek için zalim olan köyden çıktı ve yolda vefat etti. Melek
ve şeytan onun hakkında tartıştılar ve şeytan: "Vallahi, bu hiçbir zaman
bana isyan etmedi" dedi. Melek te: "Bu adam tövbe etmek maksadıyla
çıktı" dedi. Bunun üzerine aralarında, adamın hangi köye daha yakın
olduğuna bakılmasına hükmedildi. Adamın, bir karış salih olan köye daha yakın
olduğunu görünce, affedildi." Ma'mer der ki: "Bir kişinin: ''Allah o
kişiye salih olan köyü yaklaştırdı'' dediğini duydum.
Tahric: Taberani:
rivayet etti. Ravileri Sahih'in ravileridir. Heysemi: (10/213).
20551- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bir kadın bağlayıp hapsettiği ve açlıktan ölümüne sebep olduğu bir kedi
yüzünden cehennem ateşine girdi. Kediyi bağlayıp hapsettiği zaman ona hiçbir
şey yedirmemiş ve yerin haşerelerini yemesi için de saltvermemişti ''
Tahric: Müslim (2619)
rivayet etti.
20552- Ebu'd-Deylem,
Muaz'dan bidiriyor: Muaz vefat edeceği zaman kendisine: "Gördüğümüz
kadarıyla ölüm anın geldi. Bize vasiyette bulun" dedik. Muaz şöyle
karşılık verdi: "Ben de ölüm anımın geldiğini görüyorum. Bu zaman yalan
söylemenin kötü olduğu zamandır. Bilin ki; üç şeye iman ederek ölen kişi,
bunlar: "Allah'ın, Rabbi olduğuna iman etmek, Kıyamet saatinin geleceğine
şüphesiz olarak iman etmek ve Allah'ın, kabirlerde olanları tekrar
dirilteceğine inanmak" İbn Sırın der ki: Muaz, ya "Cennete
girer" veya "Cehennemden kurtulur" dedi.
20553- Katade der ki:
İbn Ömer'e: "La ilahe illallah kelimesini terk edenin amelinin fayda etmediği
gibi, bunu diyenin yaptığı günahların kendisine bir zararı olur mu?" diye
sorulunca: "Sen (deveni) yedirmeye bak (işini sağlam tut) ve aldanma"
cevabını verdi.
20554- Zühri anlatıyor:
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman sahabeden bazıları
neredeyse bunalıma girecekti. Osman da bunlardan biriydi. Ömer onun yanından
geçip selam verince, Osman cevap vermedi. Ömer, Ebü Bekr'e gidip: "Osman'ı
görmüyor musun? Onun yanından geçerken selam verdim, ama cevap vermedi" dedi.
Ebü Bekr: "Haydi ona gidelim" deyip Osman'ın yanına gidip selam
verdiler, Osman selamlarını aldı. Ebü Bekr: "Neyin var? Biraz önce
kardeşin yanından geçerken selam verdi, selamını almadın?" deyince, Osman:
"Böyle bir şey yapmadım" karşılığını verdi. Ömer: "Bilakis,
yaptın. Ama bu sizin kibrinizdendir ey Umeyye oğulları" dedi. Ebü Bekr:
"Evet yaptın, ama bunun sebebi seni meşgul eden bir şeydi" deyince,
Osman: "Ben Resülullah'ı ve yüce Allah'ın onu şu işten kurtuluşun nasıl
olacağını (ümmetin neyle kurtulacağını) sormadan vefat ettirdiğini
düşünüyordum" karşılığını verdi. Ebu Bekr: "Ben ona bunu sordum"
deyince, Osman: "Annem babam sana feda olsun. Sen buna daha layıksın"
karşılığını verdi. Ebü Bekr şöyle dedi: "Ben: ''Ey Allah'ın Resülü! içinde
bulunduğumuz bu durumdan kurtuluş yolu nedir?'' diye sorunca, Resülullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Amcama (Ebu Talib'e) arzettiğim ve kabul
etmediği kelimeyi kim kabul ederse bu onun kurtuluşu olur'' buyurdu."
Tahric:
Mecmau'z-Zevaid'de (1/14) geçtiği üzere Ahmed, Şuayb kanalıyla Zühri'den başka
bir lafızla rivayet etti.
20555- İbn Mes'ud der
ki: "Kişi bir sözü söyler, bunu anlayacak durumda olmayan birisi duyar ve
bu söz, onun için fıtne olur."
20556- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah, bana
ümmetimden dört yüz bin kişiyi Cennete sokacağını vaad etti" buyurunca,
Ebu Bekr: "Arttır ey Allah'ın Resulü!" dedi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini birleştirip (avuç yaparak): "Artt bu
kadar" buyurunca, Ebu Bekr: "Arttır ey Allah'ın Resulü!" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini birleştirip: "Artt bu
kadar" buyurunca, Ömer: "Yeter ey Ebu Bekr!" dedi. Ebu Bekr:
"Beni bırak ey Ömer. Allah'ın hepimizi Cennete sokmasından sana ne"
deyince, Ömer: "Allah isterse, bütün insanları bir avuç (az amel)
karşılığı Cennete sokmaya kadirdir" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Ömer doğru söylüyor" buyurdu.
Tahric:
Mecmau'z-Zevaid'de (10/404) geçtiği üzere farklı kanallarla Ahmed rivayet etti.
Ravileri güvenilir kişilerdir.
20557- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah şöyle buyuruyor: Kulum bir iyilik yapmak isterse. ona bir iyilik
sevabı yazınız. Eğer o iyiliği yaparsa on kat sevap yazınız. Eğer bir kötülük
yapmak isterse ve yaparsa. bir kötülük günahı yazınız. Eğer o kötülüğü bırakıp
yapmazsa ona bir sevap yazınız. ''
-ü - Müslim (129)
rivayet etti.
20558- A'meş der ki: İbn
Mes'ud, bir topluluğa nasihatta bulunan bir adamın yanından geçerken: "Ey
nasihat eden! İnsanları ümitsizliğe düşürme" dedi.
20559- Enes anlatıyor:
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında oturmuşken bir ara:
"Şimdi şu yoldan Cennet ahalisinden olan bir adam çıkıp gelecek" buyurdu.
O esnada Ensar'dan bir adam çıkageldi. Yeni abdest aldığı için abdest suyu hala
sakallarından damlıyordu ve ayakkabılarını da sağ koluna asmıştı. Yanımıza
ulaşınca selam verdi. ikinci gün yine otururken Peygamberimiz (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) aynı şeyi söyledi. Aynı adam da bir önceki günkü haliyle
çıkageldi. Üçüncü gün de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı şeyi
söyleyince yine aynı adam aynı haliyle çıkageldi. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) oradan ayrılınca Abdullah b. Amr b. el-As adamın peşinden
gitti. Ona:
"Babamla kavga
ettim ve üç gün boyunca evine girmeyeceğime dair yemin ettim. Üç günlüğüne
evinde beni misafir edebilir misin?" diye sordu. Adam:
"Olur, ederim"
karşılığını verdi.
Enes der ki: Abdullah b.
Amr b. el-As sonrasını bize şöyle anlattı: Adamın evinde üç gece kaldım. Bu üç
gece boyunca gece namazına kalktığını görmedim. Ancak gece vakti yatağında sağa
sola dönerken uyandığı zaman sabah namazı vakti gelip kalkıncaya dek Allah'ı
zikreder ve tekbirler getirirdi. Bu şekilde uyanınca da hayırlı olan şeylerden
başka tek bir kelime etmezdi. Üç gece bu şekilde geçince kayda değer bir
amelinin olmadığını düşünmeye başladım ve adama şöyle dedim: "Ey Allah'ın
kulu! Babamla aramızda ne bir kavga vardı, ne de yanına girmeyeceğime dair
yemin etmiştim. Fakat Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç defa:
''Şimdi şu yoldan Cennet ahalisinden olan bir adam çıkıp gelecek'' buyurduğunu
işittim. Her üçünde de sen çıkıp geldin. Ben de yanında kalıp nasıl bir amele
sahip olduğunu öğrenmek istedim. Ancak fazla bir amelinin olduğunu da
görmedim." Gitmek üzere evinden çıktığımda adam beni geri çağırdı ve:
"Benim amelim gördüğün kadarıyladır. Fakat bunun yanında içimde asla
Müslümanlardan birini aldatma gibi bir duygu taşımam. Allah'ın ona verdiği bir
mal veya hayır için de asla ona hased etmem" dedi. Ben de: "Seni
Cennetlik olma derecesine ulaştıran da budur ki bizim yapabileceğimiz bir şey
değildir" karşılığını verdim.
Tahric: İbnu'l-Mübarek,
Zühd'de s. 241 (694) rivayet etti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: