musannef Abdurrezzak |
KİTABU’L-CAMİ Ma’mer
b. Raşid el-Ezdi |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Veba-Taun Salgını
20158- Usame b. Zeyd'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Veba
hastalığı bir cezadır ve Yüce Allah onunla sizden önceki bazı toplulukları
helak etmiştir. Yeryüzünde vebadan birazı hala mevcuttur. Bazen gelir, bazen de
yok olur. Bulunduğunuz bölgede bu hastalık baş gösterdiği zaman o bölgeden
çıkmayın. Başka bir bölgede çıktığını duyduğunuz zaman da o bölgeye gitmeyin.''
Tahric: Farklı
kanallarla Buhari (9/34), Zühri kanalıyla; Müslim 2218 (96), Ma'mer kanalıyla
Zühri'den ve Nesai rivayet ettiler.
20159- Abdullah b. Abbas
anlatıyor: Ömer b. el-Hattab, Şam'a doğru yola çıktı. Yolun bir yerine
ulaştığında Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ile arkadaşları onu karşıladılar ve Şam'da
vebanın baş gösterdiğini söylediler. Hz. Ömer yanındaki Müslümanlarla
istişarede bulundu. Muhacir ile Ensar:
"Biz bir iş için
çıkmıştık ve onu yerine getirmeden geri dönmeyiz" dediler. Mekke'nin
fethinde Müslüman olanlar ise: "Böylesi bir görüşe uymaktan Allah'a
sığınırız. Sağlık yurdunu bırakıp bela yurduna mı gidelim?" diyerek buna
itiraz ettiler. Abdurrahman b. Avf orada bulunmuyordu. Ancak daha sonra geldi
ve şöyle dedi: "Bu konuda benim bilgim var. Zira Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Bir bölgede vebanın baş gösterdiğini duyarsanız oraya
gitmeyin. Bulunduğunuz bölgede baş göstermesi halinde de ondan kaçmak için
bölgenizden çıkmayın'' buyurduğunu işittim."
Bunun üzerine Hz. Ömer
oradaki müslümanlara: "Ben sabah bineğime binip geri dönüyorum, siz de
sabah vakti hazır olun" şeklinde bir çağrı yaptı. Ebu Ubeyde: "Ey
müminlerin emiri! Allah'ın kaderinden mi kaçacaksın?" deyince, Hz. Ömer:
"Ey Ebu Ubeyde! Keşke bunu senden başkası söyleseydi. Evet, Allah'ın
kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz" karşılığını verdi ve:
"Peki, senin develerin olsa ve onları bir yakası otlak diğer yakası çorak
bir vadiye götürsen; develeri otlak olan yerde otlatman Allah'ın kaderinden
değil midir? Veya onları çorak olan yakada otlatsan yine bu, Allah'ın kaderi
olmaz mı?" diye sordu. Ebu Ubeyde: "Evet, kaderidir" dedi. Hz.
Ömer: "Peki, otlak yeri bırakıp da çorak olan yerde otlansa Allah'ın
kaderinden kaçmış mı oluyor?" diye sorunca, Ebu Ubeyde: "Hayır!"
karşılığını verdi. Bunun üzerine Hz. Ömer: "O zaman sen de yola çık!"
dedi. Bu şekilde yola çıkıp Medine'ye geldiler. Medine'ye vardıklarında:
"inşaallah konaklayıp kalacağımız yer burasıdır" dedi.
Zühri der ki: "Said
b. el-Müseyyeb'in bana bildirdiğine göre o zamanlar Ömer b. el-Hattab, Serğl
denen bölgeden geriye dönmüştü.''
Tahric: Buhari (10/142),
Malik kanalıyla Zühri'den ve Müslim 2219 (99) rivayet ettiler.
20160- Zühri der ki: Köylerden
birinde adamın biri vebadan öldü. insanlar da bir salgının olmasından
korktular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olaydan haberdar olunca:
"Umarım bu hastalığın kalıntıları bize ulaşmaz" buyurdu.
20161- Katade
bildiriyor: Hz. Ebu Bekr, Şam'a ordu göndereceği zaman:
"Allahım! Düşman
kılıcıyla olsun, vebadan olsun onlara şehadeti nasip et!" diye dua ederdi.
20162- Ferve b. Müseyk
der ki: "Ya Resulallah! Bizim orada Ebyen adında bir mıntıkamız var.
Ekinlerimizin çoğu oradan çıkıyor. Ancak vebalı ve vebası ağır olan bir
bölgedir" dediğimde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Orayı terk et! Zira hastalıklardan bazısı telef eder" buyurdu.
Tahric: Ebu Davud (3923)
rivayet etti.
20163- Ömer b.
el-Hattab: "(Vebasının çokluğundan dolayı) Hecer'e giden tüccar ile
(tehlikesinden dolayı) deniz yolculuğuna çıkan kişilere şaşıyorum"
demiştir.
20164- Katade der ki:
Hz. Ömer'in hilafeti döneminde Şam'da veba salgını baş gösterdi. Oraya giden
kişi, devesi üzerinde ölü olarak geri dönüyordu. Dönemin Şam valisi Amr b.
el-As'ın: "Bu beladan kaçıp şu dağlara ve vadilere doğru kaçıp
dağılın" sözüne, Şurahbıl b. Hasene: "Bela değil aksine Rabbinizin
rahmeti, Peygamberinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duası ve sizden önceki
salih insanların ölüm şeklidir. Ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanında Müslüman olduğumda bu adam (yani Amr b. el-As) ailesinin eşeğinden bile
daha şaşkındı" karşılığını verdi. Muaz b. Cebel, Şurahbıl'in böyle
dediğini duyunca: "Allahım! Muaz'ın ailesine de bu beladan nasibini
ver!" dedi. Bunun üzerine Muaz'ın iki hanımı vebaya yakalanıp öldüler.
Sonra oğullarından biri vebaya yakalandı. Oğlunun yanına girince ona:
"Gerçek olan
Rabbinden gelendir. O halde sakın şüphe edenlerden olma''[Bakara, 147] dedi.
Oğlu da: "İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın''[Saffat, 102]
karşılığını verdi. Daha sonra bu oğlu ölünce onu defnetti.
Sonrasında Muaz da
vebaya yakalandı. Bu hastalıktan dolayı da ara sıra bayılıyordu. Bayılıp
kendine geldikten sonra: "Allahım! Bu bela üzerimden eksik olmasın! Ancak
izzetine yemin olsun sen de biliyorsun ki seni seviyorum!" derdi. Sonra
yine bayılırdı. Kendine geldiği zaman yine aynı şeyi söylerdi. Bir defasında
kendine geldiğinde yanında bir adamın ağladığını gördü. Ona: "Neden
ağlıyorsun?" diye sorunca, adam: "Vallahi senden elde edeceğim
dünyalık bir şey için ağlıyor değilim! Ancak sen gidersen gidecek olan ilme
ağlıyorum" karşılığını verdi. Bunun üzerine Muaz şöyle dedi:
"Ağlama! Zira ilim
yok olmaz. Sen de ilmi Yüce Allah'ın dostu olan Hz. ibrahim'in öğrendiği yerden
öğren. Şayet ben ölürsem ilmi dört kişinin yanında ara. Bunlar da Abdullah b.
Selam, Abdullah b. Mes'ud, Selman ve Uveymir Ebu'd-Derda'dır. Bunlar seni
yoracak olsa bil ki insanlar seni daha fazla yoracaktır" Sonra da öldü.
Tahric: Ahmed (4/195),
Bezzar bundan daha uzun bir metinle rivayet etti.
20165- Katade der ki:
Şureyh, kasabalarından çıkıp başka bir bölgede çadır kurmuş bir toplulukla karşılaştı.
Neden öyle yaptıklarını sorunca kasabalarında baş gösteren vebadan kaçtıklarını
söylediler. Bunun üzerine Şureyh: "Onlarla aynı yerde bulunuyoruz ve
yakında her ikirniz de aynı akıbete uğrayacağız" dedi.
20166- Ömer b.
el-Hattab: "Rukbe'de bir ev, Şam'da elli evden daha iyidir" demiştir.
20167- Ma'mer
bildiriyor: Bir defasında Şam'da veba salgını baş gösterdi ve neredeyse oradaki
ahaliyi tamamıyla yok ediyordu. Sonunda insanlar: "Bu (Hz. Nuh
zamanındaki) tufan gibidir!" demeye başladılar. Muaz insanları cemaatle
namaza çağırdı. Müslümanlar toplanınca da şöyle dedi: "Rabbinizin rahmeti
ve Peygamberinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duası olan bir şeyi (vebayı),
daha önce bir topluluğun maruz kaldığı azaba benzetmeyi n! Size bir şey söyleyeceğim
ki ölmeyip aranızda kalacağımı bilsem bunu söylemezdim. Beş şey var ki bunların
baş gösterdiğini gören kişi elinden geliyorsa ölsün! Bunlardan biri kişilerin
iman ettikten sonra küfre bulaşmasıdır. Diğeri, haksız yere cana kıyılmasıdır.
Diğeri, birine yalan söylemesi veya günaha girmesi için Allah'ın malından
verilmesidir. Bir diğeri lanetleşmenin baş göstermesidir. Diğeri de,
insanların: ''Şimdi ölsem veya hayatta kalsam ne (mümin mi, münafık mı)
olduğumu bilmiyorum'' diyecek hale gelmesidir."
Ma'mer der ki:
"Lanetleşmeden kasıt, müslümanın müslüman kardeşiyle lanetleşmesidir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Tavsiye Edilmiş
Tedavi Şekilleri