musannef

Abdurrezzak

Diyetler

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Harurilerle (Haricilerle) Savaşmak

 

18573- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Hangi durumda Harurilerle savaşmak helal olur?" diye sorunca: "Yol kestikleri ve emniyeti ihlal ettikleri zaman" cevabını verdi.

 

18574- Abdulkerım der ki: Haruriler (Hariciler), Hz. Ali ile tartışıp ondan ayrılarak, onun müşrik olduğuna şahitlik etmelerine rağmen Ali onları kötülemedi. Bunlar sonra Harura denilen yere gidince, Hz. Ali'ye, bunların Kufe'de savaş için hazırlandıkları söylendi. Ali: "Onları bırakın" dedi. Sonra Haruriler yola çıkıp Nehrevan'da bir ay konakladılar. Ali'ye: "Şimdi onlara saldır" denilince, Ali: "Onlar kan akıtmadıkça, yol kesmedikçe ve emniyeti ihlal etmedikçe hayır" deyip onlara saldırmadı. Sonunda onlar öldürünce, üzerlerine gidip onları öldürdü. (ibn Cüreyc der ki) Ben: "Müslümanlar arasından bir grup ayrılır, şirke düşmeden ve müslümanlardan ayrı olduklarını söylemeden yakalanırlarsa öldürülürler mi?" diye sorunca, (Abdulkerım): "Hayır" cevabını verdi. 

 

Tahric: Beyhaki (8/175), İbnu'l-Mübarek kanalıyla Ma'mer'den ve Said b. Mansur (3/2920) rivayet ettiler.

 

 

 

18575- Abdulkerım der ki: Bunlar öldürülmezler. Ali b. Ebi Talib'e, kılıç kuşanmış, kaftanını giymiş ve Hz. Ali'yi öldürmek isteyen bir adam getirilince, Ali: "Beni öldürmek mi istedin?" diye sordu. Adam: "Evet" cevabını verince, Ali: "Neden?" diye sordu. Adam: "8ildiğin gibi, içimde senin için hissettiklerimden dolayı" cevabını verince, oradakiler: "Bunu öldür" dediler. Ali: "Bunu bırakın, eğer beni öldürürse, siz de onu öldürün" dedi.

 

 

 

18576- isa b. el-Muğıre der ki: Bir Harici, Horasan'da kılıcını kuşanıp çıkınca yakalandı ve mektup yazılarak Ömer b. Abdilazız'e bildirildi. Ömer bu konuda şöyle yazdı: "Eğer birini yaraladıysa, siz de onu yaralayınız, öldürmüşse, siz de onu öldürünüz, yoksa onu zindana atınız. Ailesini de onun yakınına yerleşti ri niz ki, bu kötü görüşünden tövbe etsin."

 

 

 

18577- Humeyd b. Hilal el-Adevi der ki: "Hz. Ali, Haruriler (Hariciler) İbn Habbab'ı öldürmeden önce onlarla savaşmayı helal saymamıştı."

 

 

 

18578- Humeyd b. Hilal, babasının şöyle dediğini bildirir: Haricilerin yanına gittiğimde, yeryüzünde en çok sevdiğim topluluk onlardı. Aralarında ihtilafa düşene kadar aralarında kaldım. Hz. Ali'ye: "Onlarla savaş" denilince, Ali: "Hayır. Onlar öldürmeden savaşmam" karşılığını verdi. Haricilerin yanından bir adam geçince, adamın görünüşünü garipsediler ve yanına gittiler. Onun Abdullah b. Habbab olduğunu gördüler ve: "Babanın, Allah'ın Resulünden naklettiği ve senin de duyduğun şeylerden bize anlat" dediler. Abdullah onlara şöyle dedi: "Babam, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bir fitne olacak o fitnede oturan ayakta olandan. ayakta olan yürüyenden, yürüyen koşandan daha hayırlı olacak koşan da Cehennemde olacaktır'' buyurduğunu duydu." Bunun üzerine onu ve ümmü veledini alıp, ikisini birden nehrin kenarında, ateşe attılar ve kestiler. Ravi der ki: Onların nehirdeki kanının iki sicim gibi aktığını gördüm. Abdullah'ın öldürüldüğü Ali'ye haber verilince, Ali, Haricilere: "ibn Habbab'ı öldüreni verin ona kısas uygulayayım" dedi. Onlar: "Onu hepimiz öldürdük" karşılığını verince, Ali, o zaman Haricilerle savaşı helal saydı.

 

 

 

18579- Eyyub bildiriyor: -Zannedersem Yemame halkından- bir adam İbn Sırin'e: "Falan zamanda HarOrilerin yanına gittik, bize hiçbir şey sormadılar ancak, bulduklarını öldürüyorlardı" deyince, İbn Sırin şöyle karşılık verdi: "Yetkili kişiler dışında, bunları ve malına kastedenleri günah olur diye öldürmekten sakınan hiç kimseyi tanımıyorum. Yetkili olan kişiler ise bu tür şeylerde hakkı gözetmek zorundadırlar."

 

 

 

18580- İbn Tavus der ki: Haruriler (Hariciler) yanımıza gelince, babam kaçıp Mekke'ye gitti. Sonra İbn Ömer'i bulup: "Haruriler yanımıza gelince, ben kaçtım. Eğer bana yetişselerdi öldürürlerdi" dedi. İbn Ömer: "O zaman felaha erip kurtuldun" deyince, babam: "Sence, kaçmayıp, fitneden korktuğum zaman onlara biat etseydim olur muydu? Çünkü kişi, bundan daha basit şeylerde bile fitneye düşebiliyor" diye sordu. 

 

 

 

18581- İbn Tavus der ki: Ruzeyk günü babam, insanları Haricilerle savaşa teşvik ediyordu. İbn Amir'in yanında Haricilerden bahsedince, İbn Amirı onların itaatlerinden bahsedip şöyle dedi: "Onlar, Yahudi ve Hıristiyanlardan daha çok ibadet ediyor değillerdir. Buna rağmen (Yahudi ve Hıristiyanlar) öldürülüyorlar. "

 

 

 

18582- Abdurrezzak der ki: "Babamın bildirdiğine göre (Haricilerden) Necdet, San'a'ya gelince, Vehb mescide girip halkı onlarla savaşmaya çağırdı. Halk ona biat ederken, Vehb'in babasına durumu bildirildi ve babası gelip Vehb'e engel oldu."

 

 

 

18583- Nafi, İbn Ömer'den bildiriyor: Necdet, İbn Ömer'le karşılaşınca, onun kılıcını belinden çözüp onu serbest bıraktı. Sonra onunla bir daha karşılaşınca, yine kılıcını çözüp serbest bıraktı. Üçüncü defa onunla karşılaşınca ise: "Bunu kim serbest bıraktı? Yoksa siz bizim gibi düşünmüyor musunuz?" dedi.

 

 

 

18584- Zühri bildiriyor: Süleyman b. Hişam, Zühri'ye mektup yazıp, kocasının yanından çıkıp kavminin yanına gidince, müşrik olduklarını gören, bunun üzerine Harürilere katılıp onlardan biriyle evlenen, sonra tövbe ederek ailesinin yanına dönen kadının durumunu sordu. Zühri der ki: Ona şöyle cevap yazdım: "Derim ki; ilk fıtne, Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından, Bedir savaşına katılanlardan birçok kişinin bulunduğu zamanda çıkmıştı. Onlar, Kur'an'ı tevil ederek bir kadının cinselorganını helal kılan kimseye had uygulanmayacağı, Kur'an'ı tevil ederek yapılan öldürmede kısas olmayacağı, Kur'an'ı tevil ederek elde ettiklerinin geri verilmeyeceği, ancak alınan şey aynıyla duruyorsa sahibine iade edileceği konusunda görüş birliğine vardılar. Benim de görüşüm, kadının kocasına geri verilmesi ve ona iftira atana (iftira) haddi uygulanması yönündedir.''

 

Tahric: Beyhaki (8/175), İbnu'l-Mübarek kanalıyla Ma'mer'den ve Said b. Mansur (3/2920) rivayet ettiler.

 

 

 

18585- Simak b. el-Fadl ve başkası der ki: Ömer b. Abdilazız, İbn Yüsuf'un insanlardan aldığı bir mal hakkında: "Malın aynıyla mevcut olanı, sahibine iade edilsin" diye yazdı.

 

 

 

18586- Yüsuf b. Fulan b. Muaviye der ki: Dayım, dedemden şöyle nakletti: (emel günü insanlar ne yapacaklarını bilemeyince, insanlar Hz. Ali'nin yanına gelip bazı iddialarda bulunarak uzun uzun konuştular. Ali: "içinizde, ne dediğinizi anlamam için söyleyeceklerini beş veya altı cümlede özetleyecek kimse yok mu?" dedi. Bunun üzerine ben tek ayağımın üzerine fırladım ve içimden, ben konuşurum, eğer konuşmamı beğenmezse otururum, diye düşünüp: "Ey müminlerin emiri! Söylenenleri özetlemek için beş veya altı cümleye gerek yoktur, sadece iki cümle yeterlidir" dedim. Ali, bana bakınca, ben: "Ya onları affet veya kısas uygula" dedim. Bunun üzerine Ali, parmaklarıyla otuz rakamı yaptı, sonra: "Ne dersiniz? Saydığınız ganimet mallarını şu iki ayağımın altına alayım mı?" dedi.

 

 

 

18587- ibnu'l-Müseyyeb: "iki (Müslüman) grup karşılaşınca, aralarında olan öldürme ve yaralamalar hederdir. Yüce Allah'ın: "Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah'ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız"[Hucurat, 9] buyurduğunu duymuyor musun?" deyip ayeti sonuna kadar okudu ve: "iki grup ta karşı tarafı saldırgan olarak görmektedir" dedi.

 

 

 

18588- Arfece, babasından bildiriyor: Hz. Ali, Nahrevan halkının eşyalarının sahiplerini arayıp teslim etti. Sonunda, sadece bir kazanın sahibi bulunamadı. 

 

Tahric: Said b. Mansur (3/2919), Şeybani kanalıyla Arfece' den başka bir lafızla rivayet etti.

 

 

 

18589- ismet el-Esedı der ki: insanlar Hz. Ali'ye sevinç içinde gelip:

"Onların kadınlarını ve zürriyetlerini aramızda taksim et" dediler. Ali onlara şöyle karşılık verdi: "Onlar beni sıkıntıya soktu, ben de onları. Bunlar, hicret yurdunda olan Müslüman bir topluluğun zürriyetidir. Onları almanızın bir yolu yoktur. Yurtlarındaki malları onlarındır. Orduyla beraberlerinde getirdikleri ve ele geçirdiğiniz mallar ise sizin için ganimettir."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Yaralı Öldürülmez