musannef

Abdurrezzak

Diyetler

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Muharebe

 

18537- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rebah) bana: "(Müslümanlarla) Savaşmak şirktir" dedi. Abdulkerım de aynı şeyi söylemiştir. Ben derim ki: "Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) savaş açan kişinin şirke düştüğü görüşündeyiz."

 

18538- Enes b. Malik bildiriyor: Ukl ve Urayne kabilesinden bir grup Müslüman olduklarını söyleyip Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek, kendilerinin ziraatla değil, hayvanCllıkla uğraştıklarını, Medine'ye geldiklerinde havasının kendilerine iyi gelmediğinden dolayı humma hastalığına yakalandıklarını söylediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara, süt veren bir takım develeri çobanıyla birlikte tahsis etti ve Medine'den çıkmalarını, bu develerin sütünden ve sidiklerinden içmelerini söyledi. Oradan ayrılıp Medine'nin kara taşlığına geldiklerinde, islam'dan döndüler, Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görevlendirdiği çobanı öldürdüler ve develeri alıp gittiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan haberdar olunca, yakalanmaları için adam gönderdi ve onları getirdiklerinde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların gözlerini oydurdu, ellerini ve ayaklarını kestirdi ve ölene kadar Medine'nin kara taşlığına bırakıldılar. Bunlar, ölene kadar (susuzluktan dolayı) taşları kemirip durdular. Katade der ki: "Öğrendiğimize göre: "Allah ve Resulü ile savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa koşanların cezası ... ''[Maide, 33] ayeti bunlar hakkında nazil oldu.

 

Tahric: Buhari (5/164, 7/167); Müslim (13) 1671) ve Taberi (6/129), Said b. Ebi Arube kanalıyla Katade' den rivayet ettiler.

 

 

 

18539- Hişam b. Urve'nin, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) deve sürüsünü çalan bu kişilere müsle yaptırmış, ellerini ve ayaklarını kestirip gözlerini oydurmuştur. 

 

Tahric: Nesai (7/99), Hişam b. Urve kanalıyla babasından; İbn Mace (2579), "Hişam b.

Urve-Hz. Aişe" kanalıyla ve Taberi(6/120), başka biri kanalıyla Hişam b. Urve'den rivayet ettiler.

 

 

18540- Said b. Cübeyr der ki: Süleym oğullarından bazıları Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Biz Müslüman olduk, ama Medine'nin havası bizi rahatsız etti" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Deve sürüsünün yanına gidiniz, sabah akşam onların sütünden içiniz" buyurdu. Onlar gidip çobanı öldürüp develeri alınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara müsle yaptı. Bunun üzerine: "Allah ve Resulü ile savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa koşanların cezası ... ''[Maide, 33] ayeti nazil oldu.

 

Tahric: Taberi, Ebu Hamza kanalıyla Abdulkerim'den daha geniş bir metinle rivayet etti.

 

 

 

18541- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına, Fezare oğullarından bazı kimseler geldiler. Bunlar, zayıflıktan neredeyse ölecek duruma gelmişlerdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların, tohumluk develerin yanına gidip, iyileşene kadar sütlerinden içmelerini emretti. Akşam olunca, onlar tohumluk develerini çalıp götürdüler. Peşlerinden gidildi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) huzuruna getirildiler. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ellerini ve ayaklarını kestirip, gözlerini oydurdu, Ebu Hureyre der ki:

"Allah ve Resulü ile savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa koşanların cezası ... ''[Maide, 33] ayeti bunlar hakkında nazil oldu. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle yapanların gözlerini oydurmayı bıraktı.

 

 

 

18542- Ata el-Horasanı ve el-Kelbı, "Allah ve Resulü ile savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa koşanların cezası ... ''[Maide, 33] ayeti hakkında şöyle dediler: "Bu ayet, yol kesen hırsız hakkındadır. Bu kişi muhariptir. Eğer bu kişi, öldürüp malı alacak olursa asılır. Eğer öldürür, ama malını almazsa sadece öldürülür. Eğer mal alır, ama öldürmezse, eli ve ayağı kesilir. Eğer bir şey yapmadan yakalanacak olursa sürgün edilir.

 

"Ancak. onları yakalamanızdan önce tövbe edenler bunun dışındadır''[Maide, 34] ayeti ise, müşrikleri kastetmektedir. Müşriklerden biri Müslümanların yolunu kesip malını çalarsa veya birini öldürürse, sonra yakalanmadan tövbe ederse, önceki yaptıklarından dolayı cezalandırılmaz."

 

Tahric: Taberi (6/ 121, 6/123, 6/128),

 

 

 

18543- Said b. Cübeyr der ki: "Soygunculuk yapan muharip sayılır. Eğer birini öldürürse, o da öldürülür. Hem öldürür, hem de mal alırsa asılarak öldürülür. Sadece mal alacak olursa ve öldürmezse, elleri ve ayakları çaprazlama kesilir. Eğer tövbe edecek olursa bu tövbe kendisiyle Yüce Allah arasındadır ve bu durumda kendisine (gereken) had uygulanır. ''

 

 

 

18544- İbn Abbas der ki: "Allah ve Resutü ile savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuğa koşanların cezası ... ''[Maide, 33] ayeti, yol kesen hakkında nazil olmuştur. Bu kişi yol kesip hem öldürür, hem de malı alırsa asılarak öldürülür. Eğer öldürür, ama mal almazsa boynu vurularak öldürülür. Malı alıp öldürmezse, elleri ve ayakları çaprazlama kesilir. Eğer kaçar ve onu yakalayamazlarsa, sürgün edilmiş sayılır. 

 

Tahric: Taberi (6/126), Ali b. Ebi Talha kanalıyla İbn Abbas'tan rivayet etti.

 

 

 

18545- Zühri der ki: "Yol kesenin, öldürülmesi, asılması, el ve ayaklarının (çaprazlama) kesilmesi veya bunları yapma imkanı olmadığı zaman sürgün edilmesi gerekir ve bundan geri durulmaz. idareci, imkan bulunca cezalardan dilediğini uygular. Eğer yolcuları korkutur, ama mallarını almazsa sürgün edilir. Sürgün edilme şekli de, yetişilemeyecek bir yere gönderilmesidir. Bu kişiyi nerede ele geçirme imkanı doğarsa, orada yakalanıp başka yere sürgün edilir.''

 

Tahric: Taberi (6/126), Abdurrezzak kanalıyla son kısmını rivayet etti.

 

 

 

18546- Said b. Cübeyr ve Ebu'ş-Şa'sa şöyle dediler: "Yok olmaları, ele geçirilememeleridir. Onları ele geçirince, Allah'ın hükmü kendilerine uygulanır. Yoksa, ülkelerine kadar sürülürler.''

 

Tahric: Taberi (6/124), Ebu Muaviye kanalıyla Said b. Cübeyr'den başka bir lafızla rivayet etti,

 

 

 

18547- Katade, kişinin Müslüman olduktan sonra bir suç işleyip daru'lharbe kaçması, sonra idarecinin onu ele geçirmesiyle ilgili olarak: "Eğer islam'dan dönüp küfre girmişse, daha önce yaptıkları hükmünü kaybeder (ve kendisine mürtedin hükmü uygulanır). irtidad etmemişse işlediği suçun cezası uygulanır" demiştir.

 

 

 

18548- Hişam b. Urve'nin bildirdiğine göre babası, hırsızlık yapıp haddi gerektiren bir suç işledikten sonra tövbe eden kişiyle ilgili olarak şöyle dedi:

"Bunların tövbeleri kabul edilip had uygulamaktan vazgeçilecek olursa birçok kişi hırsızlık yapıp tövbe ettiğini söyleyerek had cezasından kurtulmaya çalışır. Ama eğer düşman toprağına kaçtıktan sonra tövbe ederek gelirse, ona had uygulanmaz."

 

Tahric: Taberi (6/130), "İsmail-Hişam b. Urve'nin babası" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

18549- Ata (b. Ebi Rebah) der ki: "Müslüman olduklarını söyledikten sonra yol kesip adam öldürür ve mallarını alırlarsa, onlar hakkında Allah'ın hükmü uygulanır ve affedilmeyerek yaptıklarının cezası verilir." Abdulkerim'in bildirdiğine göre Ata şöyle dedi: "imam, onlar hakkında Allah'ın hükümlerinden dilediğini uygular. isterse öldürür, ister asar, ister ellerini ve ayaklarını çaprazlama keser. imam isterse bunlardan birisini uygular ve diğerlerini bırakır."

 

 

 

18550- Ata (b. Ebi Rebah) der ki: "Müslüman olduklarını söyledikten sonra yol keserler, ama ne öldürürler, ne de mal almazlarsa ve yakalanmadan önce tövbe ederlerse, onlara bir ceza verilmez." Abdulkerim de aynı şeyi söylemiştir.

 

 

 

18551- Şa'bi, tövbe eden hırsızla ilgili olarak: ''Tövbe edenin eli kesilmez" demiştir.

 

 

 

18552- Hasan(-ı Basri): "Soygunculuk yapan muharip sayılır" demiştir.

 

 

 

18553- Zühri der ki: "Muharibin cezası idareciye aittir. Maktulün velisinin affetme yetkisi yoktur. Bu yetki, idareciye aittir."

 

 

 

18554- Süleyman b. Musa der ki: "Maktulün velisi isterse affeder veya anlaşırlarsa diyeti kabul eder. idareci, dine karşı savaşanın velisidir. idareci, birinin kardeşini veya babasını (bu sebeple) öldürecek olursa, maktulün velisinin, dine karşı savaş açan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanın kanını taleb etmeye hakkı yoktur."

 

 

 

18555- Ömer b. Abdilazız'in bildirdiğine göre Ömer b. el-Hattab'ın bir mektubunda şöyle yazılıdır: "idareci, dine karşı savaş açanın velisidir. (Dine karşı savaşan) babası veya kardeşi öldürülen kişinin, dine karşı savaş açan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışan (kardeşi veya babasın)ın kanını taleb etmeye hakkı yoktur."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Hırsız