musannef Abdurrezzak |
Diyetler |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Yara'da Kısas
"Yaralara
Karışılıklı Kısas Yazdık"[Maide, 45] Ayeti
17983- İbn Cüreyc'in
bildirdiğine göre Ata (b. Ebi Rebah): "'Yaralara karışılıklı kısas
yazdık,,[Maide, 45] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Yaralamalarda
yetkili kişi suçluyu dövemez ve onu hapsedemez. Yapılması gereken kısastır.
Yüce Allah bir şeyi unutacak değildir. Eğer dileseydi böylesi durumlar için
dövmeyi ve hapsetmeyi zikrederdi."
17984- Ata (b. Ebi
Rebah) ile İbn Ebi Müleyke: "Adamın biri birini öldürse, başka biri de
gelip katil olan bu adamı yaralasa, katil öldürülür. Onu yaralayan kişi de
ailesine bu yaranın diyetini öder" dediler.
Yaralama Durumunda Kısas
için Yaranın iyileşmesini Beklemek
17985- Ata (b. Ebi
Rebah) der ki: "Yaralama durumunda kısas için yaralının iyileşmesi
beklenir."
17986- Muhammed b. Talha
b. Yezid b. Rukane bildiriyor: Adamın biri boynuzla birini ayağından yaraladı.
Yaralanan kişi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Adama
kısası uygula" dedi. Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"iyileşmeden olmaz" karşılığını verince adam bir daha: "Kısası
uygula" dedi. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kısası uyguladı.
Ancak kısas yaptıran adamın ayağı topal kalıp kısas yapılan adam iyileşince
adam tekrar Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Adamdan
hakkımı istiyorum!" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bir hakkın yok'" karşılığını verdi.
Tahric: Ebu Davud,
Merasil (266, 267, 268) ve Beyhaki (8/66), farklı kanallardan rivayet etti.
17987- Abdurrezzak başka
bir kanalla aynısını bildirir.
17988- Amr b. Şuayb der
ki: Söz konusu adamın olayında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah seni rahmetinden uzak tutsun! Sen kısasta acele davrandın!"
buyurdu.
Tahric: Bunu ve
öncekileri Beyhaki (8/66), Abdurrezzak kanalıyla rivayet etti.
17989- Mücahid
bildiriyor: Adamın biri boynuzla birini ayağından yaraladı. Yaralanan kişi
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip kısası uygulamasını istedi.
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iyileşmeden olmaz"
karşılığını verince adam ısrarla kısasın uygulanmasını istedi. Resulullah da
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kısası uyguladı. Ancak kısas yaptıran adamın
ayağı topal kalıp kısas yapılan adam iyileşince adam tekrar Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Adamda bir hakkının kaldiğını düşünmüyorum. Zira hakkmı ondan
almıştm" buyurdu.
Tahric: Beyhaki (8/67),
"Ebu Yahya-İbn Abbas" kanalıyla rivayet etti.
17990- Yezid b. Vehb
bildiriyor: Ömer b. Abdilazız, Şam kadısı Tarif b.
Rabia'ya şöyle bir
mektup yazdı: "Safvan b. el-Muattil kılıçla Hassan b. Sabit'e vurdu.
Ensar, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: ''Kısas istiyoruz''
dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bekleyin. şayet
arkadaşmız iyileşirse kısas yaparsınız. Ancak ölürse diyetini öder''
karşılığını verdi. Hassan iyileşince Ensar: ''Peygamberinizin (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bu olayda niyetinin affetmek olduğunu biliyorsunuz'' dediler
ve Safvan'ı affettiler. Bunun üzerine Safvan, Hassan'a bir cariye verdi. Bu
cariye Ümmü Abdirrahman b. Hassan' dır."
Tahric: el-Cevheru'n-Naki'de
(8/67) geçtiği üzere İbn Abdilber, İstizkar'da rivayet etmiştir.
17991- Amr b. Şuayb
anlatıyor: Adamın birinin boynuzla birini ayağından yaralaması davasında
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hüküm vermişti. Bu davada yaralanan adam
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ya Resulallah! Adama
kısası uygula" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yaran iyileşmeden olmaz" karşılığını verince adam ısrarla kısas
uygulanmasını istedi. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kısası
uyguladı. Ancak kısas yapan adamın ayağı topal kalıp kısas yapılan adam
iyileşince adam tekrar Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve:
"Ben topal kalırken diğeri iyileşti" dedi. Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ben sana yaran iyileşene kadar kısas isteme dememiş
miydim? Ama sen sözümü dinlemedin. Yüce Allah da seni rahmetinden uzaklaştırdı.
Topallığının da bir bedeli kalmadı" karşılığını verdi. Sonrasında da topal
kalan bu adamdan sonra yaralanan kişilerin yaraları iyileşene kadar kısas
istememelerini söyledi. Buna göre
yaralama olaylarında yara iyileşene kadar beklenir. Şayet sonunda çolaklık veya
topailık olursa kısas uygulanmaz buna karşılık diyet alınır. Ancak kişi aldığı
yara için karşı tarafa kısas uygular da kendisi iyileşirken karşı taraf sakat
kalırsa bu durumda sakatlık oranınca bir bedeli karşı tarafa diyet olarak
verir.
Tahric: Ahmed, MÜsned
(2/217) ve Beyhakı (8/68), Muhammed b. Humran kanalıyla rivayet İbn Amr'dan
mevsülen İmam Ahmed (2/217) rivayet etti.
17992- Abdurrezzak der
ki: el-Müsenna'nın: "Bunu bana Amr b. Şuayb bildirdi" dediğini
işittim.
17993- ikrime der ki:
Adamın biri boynuzla birini ayağından yaraladı.
Yaralanan adam
Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Adama kısas
uygula" dedi. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yaran
iyileşene kadar adamı bırak" karşılığını verdi. Adam iki üç defa aynı şeyi
tekrarladı. Her defasında Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yaran
iyileşene kadar adamı bırak" karşılığını verdi. Sonunda da kısası
uyguladı. Fakat kısas yapan adamın ayağı topal kalırken kısas yapılan adam
iyileşti. Topal kalan adam Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip:
"Beni yaralayan adam iyileşirken ben topal kaldım" dedi. Resülullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şu karşılığı verdi: "Yaran iyileşene kadar kısas
istememeni söylemedim mi? Kısas yaranın alacağı son şekle göre yapılır.
Yaralama sonunda çolaklık veya sakatlık olursa bunda kısas değil diyet olur.
Ancak kişi aldığı yara için karşı tarafa kısas uygular da kendisi iyileşirken
karşı taraf sakat kalırsa bu durumda sakatlık oranınca bir bedeli karşı tarafa
diyet olarak verir." Aynı şekilde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
vela hakkının köleyi azat eden kişiye ait olacağına da hükmetti.
Tahric: Hz. Aişe'den
sahih şahidi vardır.
17994- İbn Cüreyc der
ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kişi aldığı yaradan dolayı henüz iyileşmeden
karşı tarafa kısas uygulasa, kendisine kısas yapılan kişi de bundan dolayı ölse
durum ne olur?" diye sorduğumda: "Kısas yapan kişi yarasının diyetini
düşüp tam diyeti karşı tarafa vermelidir" dedi.
17995- İbn Cüreyc der
ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kişinin aldığı yara için karşı tarafa kısas
uygulaması sonucunda karşı taraf ölse durum ne olur?" diye sorduğumda:
"Bana göre ölen adamın diyetini ödemelidir" cevabını verdi. Amr b.
Dinar da bu konuda bana: "Sanırım karşı tarafa diyeti öderIf dedi.
17996- İbn Tavus,
babasından (Tavus'tan) bildirir: "Kişinin aldığı yara için karşı tarafa
kısas uygulaması sonucunda karşı taraf ölse diyetini öder."
17997- İbn Şihab der ki:
"Böylesi bir durumda sünnet (cari uygulama) ölen kişinin diyetinin
ödenmesi yönündedir."
17998- Zühri der ki:
"Kişi birinin parmağını sakat bıraktığı zaman ona kısas uygulanır. Kısas
sonucu onun da parmağı sakat kalmazsa bu durumda sakat kalan parmağın diyetini
öder."
17999- Şa’bi der ki:
"Kişinin aldığı yara için karşı tarafa kısas uygulaması sonucunda karşı taraf
ölürse aldığı yaranın bedeli tam diyetten düşülür. Tam diyetten kalan kısmı da
ölen kişiye öder."
18000- Haris el-Ukli der
ki: "Kişinin aldığı yara için karşı tarafa kısas uygulaması sonucunda
karşı taraf ölürse, hatayla öldürme sayılacağı için ölen tarafa diyeti
öder."
18001- Hasan(-i BasrI)
der ki: "Kısas yapılırken ölen kişinin diyeti yoktur."
18002- ibnu'l-Müseyyeb
bildiriyor: Hz. Ömer bu konuda: "Ölümüne sebep, bir hakkın alımı olduğu
için diyeti gerekmez" dedi.
18003- Katade der ki:
"Böylesi bir durumda kısas yaptıran kişinin diyet ödemesi gerekmez.
Diğerinin eceli kısas yapılırken gelmiş demektir."
18004- Hz. Ömer der ki:
"Haksız yere ölmediği için diyeti gerekmez."
18005- Ali b. Ebi Talib
der ki: "Böylesi bir durumda onu öldüren, Yüce Allah'ın Kitab'ının
hükmüdür."
18006- Katade'nin
bildirdiğine göre Hz. Ömer ile Hz. Ali: "Böylesi bir durumda kısas
yaptıran kişi diyet ödemez" dediler. Ya da ikisinden biri:
"Onu öldüren, bir
hakkın alınmasıdır" derken, diğeri: "Onu öldüren, Yüce Allah'ın
Kitab'ıının hükmüdür" dedi.
18007- Hz. Ali der ki:
"içki içen kişi dışında kendisine haddi (şeri cezayı) uygularken ölen hiç
kimse için üzülmem. Ancak içki içen kişiyi cezalandırırken ölmesi halinde ona
diyeti gerekli kılarım. Çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içki
cezası konusunda sabit bir sünneti yoktur."
Tahric: Buhari (8/196)
ve Müslim 39 (1707), Süfyan kanalıyla rivayet ettiler.
18008- İbn Mes'ud der
ki: "Böylesi bir durumda kısas kimin için yapılıyorsa diyeti onların
ödemesi gerekir. Ancak diyet ödenirken kısasa konu olan yaralamanın bedeli
düşülür."
18009- İbn Cüreyc der
ki: "Muhammed'in bana bildirdiğine göre Hz. Ali ile Hz. Ömer, kısas
yapılırken ölen kişinin bir hakkının olmadığı, onu öldürenin Yüce Allah'ın
Kitab'ının hükmü olduğu konusunda ittifaka vardılar."
Abdurrezzak der ki: İbn
Cüreyc'e: "Muhammed dediğin kimdir?" diye sorduğumda: "Sanırım
Muhammed b. Ubeydillah el-Arzemi'dir" karşılığını verdi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
idareci Korkusuyla
Meydana Gelen Cinayetler