musannef Abdurrezzak |
Diyetler |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kısas Sonucu Ölmeyen
Kişinin Tedavi Edilip iyileşmesi
17910- Huyey b. Ya'la
bildiriyor: Adamın biri Ya'la'ya geldi ve: "Kardeşimin katilini
istiyorum" dedi. Ya'la katili ona teslim etti. Adam katili alıp ona
kılıçla vurdu. Öldüğünü zannedip bıraktı, ancak katilin henüz canı çıkmamıştı
ve ailesi onu alıp tedavi etti. Tedavi sonucu da adam iyileşti. Kardeşi
öldürülen kişi bir daha Ya'la'ya geldi ve: "Kardeşimin katilini
istiyorum!" dedi. Ya'la: "Onu sana teslim etmemiş miydim?" diye
sorunca adam olanları anlattı. Ya'la tedavi edilen adamı yanına çağırınca
yaralarının tamamen kapanıp iyileştiğini gördü. Ya'la bu durumda diyetin
ödenmesini uygun buldu ve onu isteyen adama: "istersen adama diyetini
verip öldür. istersen de bırak" dedi. Ancak adam Hz. Ömer'e gitti ve
Ya'la'yl ona şikayet etti. Hz. Ömer, Ya'la'ya: "Yanıma gel!" diye bir
mektup yazdı. Ya'la gelince olayı ona anlattı. Hz. Ömer konuyu Ali b. Ebi Talib'e
danıştı. Hz. Ali, Ya'la'nın verdiği hükmün aynısını verdi. Sonunda Hz. Ömer ile
Hz. Ali, Ya'la'nın hükmü gibi ya iyileşen adamın diyetini verip onu öldürmesi
ya da öldürmeden öyle bırakması gerektiği hükmü üzerinde ittifak ettiler. Hz.
Ömer, Ya'la'ya: "Sen iyi bir kadısın!" dedi ve onu görevine gönderdi.
17911- ikrime b. Ya'la
bildiriyor: "Sözkonusu katili ailesi alıp tedavi etti. iyileştikten sonra
Ya'la'ya getirildi. Söz konusu olaylar yaşanıp dava Hz. Ömer'e taşındıktan
sonra Hz. Ömer adamın bir daha öldürülmesini kabul etmedi."
17912- Süfyan der ki:
"Kişi kısasta ölmeyip tedavi edilerek iyileştirildiğinde bir daha
öldürülür ve tedavi ücretleri ailesine ödenmez."
Kişinin, Bir Adamı
Karısının Üzerinde Görmesi
17913- İbn Cüreyc der ki:
Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kişi karısının üzerinde bir adamı yakalayıp onu
öldürse heder sayılır mı?" diye sorduğumda:
"Zinayı
kanıtlamadan herhangi bir harekette bulunamaz" dedi.
17914- İbn Ebi Necih
bildiriyor: "Mücahid, ortada bir kanıt olmadan Hz.
Ömer'in bu şekilde
öldürülen kişinin kanını heder saydığını kabul etmezdi."
17915- ibnu'I-Müseyyeb
der ki: Şam ahalisinden Cübeyr adında biri, bir adamı karısıyla birlikte
yakalayınca adamı veya her ikisini öldürdü (Sevr!, sadece adamı öldürdüğünü zikretmiştir).
Dava Muaviye'ye taşındı, ancak Muaviye hüküm vermekte yetersiz kaldı. Ebu Musa
el-Eş'arı'ye bu konuyu Hz. Ali'ye sorması için bir mektup yazdı. Ebu Musa bunu
Hz. Ali'ye sorunca, Hz. Ali: "Böylesi bir şey bizim bölgede daha önce vaki
olmuş değil. Onun için bana olayı olduğu gibi anlat" dedi. Ebu Musa olayı
anlatıp: "Muaviye bana bir mektup yolladı ve bu konuyu sana sormamı
istedi" dedi. Bunun üzerine Hz. Ali: "Ben saygın biri olan
Ebu'l-Hasan olarak derim ki: Kadının kocası, adamla karısının zina ettiğine
dair dört şahit getirmezse kısas için öldürdüğü adamın velilerine teslim
edilir."
Tahric: Aynısını Malik,
Yahya b. Said'den ve onun kanalıyla Beyhaki (8/337) rivayet ettiler.
17916- Abdurrezzak başka
bir kanalla aynısını bildirir.
17917- Zühri anlatıyor:
Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi, karısını
bir adamla yakalasa adamı öldürebilir mi?" diye sorunca, Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Zina ettiklerine dair) kanıt olmadan
öldüremez" karşılığını verdi. Sa'd b. ubade: "Kılıçtan daha açık bir
kanıt ne olabilir ki?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
oradakilere: "Efendiniz olan kişinin ne söylediğini duyuyor musnuz?"
buyurdu. Oradakiler: "Ya Resulallah! Said pek kıskanç bir adamdır. Vallahi
evlendiği bütün kadınları bakire olanlarından seçti. Şimdiye kadar boşayıp da
biriminizin kendisiyle evlenebildiği bir karısı olmadı" deyince, Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kanıt olmadan Yüce Allah bu şekilde
öldürmeye razı olmaz" buyurdu.
Tahric: Bu konuda
Müslim'in Ebu Hureyre ile Abdullah'tan rivayet ettiği hadise bakılabilir.
17918- Hasan(-ı BasrI)
der ki: Kişinin, karısını bir adamla yakalaması konusunda Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) önce adamı öldürmek için bir şahidin (kocasının)
yeterli olacağını ifade etmek için: "Kılıç için bir şah ... " buyurdu
ancak sözünü tamamlamadı ve: "Böylesi bir durumda her sarhoş ve kıskanç
kişi buna kalkışır" buyurdu.
17919- Ubeyd b. Umeyr anlatıyor:
Adamın biri Hüzeyl kabilesinden birkaç kişiyi yanında misafir etti. Evahalisi
cariyelerden birini odun toplamak üzere gönderince misafirlerinden biri
cariyeyi çok beğendi ve onunla birlikte olmak için peşinden gitti. Cariye karşı
çıktı ve bu şekilde boğuşurlarken cariye ondan kurtuldu. Bir taş alıp ona
fırlattı. Taş adamın göğsüne değince adam orada öldü. Cariye eve gelip
efendilerine olayı anlattı. Efendileri de Hz. Ömer'e gidip olanları haber
verdiler. Hz. Ömer olayı araştırmak için birilerini gönderince onların boğuşma
izlerini gördüler. Bunun üzerine Hz. Ömer: "Adamı Yüce Allah öldürmüştür
ve diyeti gerekmez!" dedi.
Zühri der ki:
"Ancak daha sonra kadılar böylesi durumlarda tacize yeltenip öldürülen
adama diyet verileceği ne hükmettiler."
Tahric: Beyhakı (8/337),
farklı kanallardan rivayet etti.
17920- İbn Cüreyc der
ki: Ebu Abdillah b. Ubeyd'in de buna benzer bir olayı anlattığını işittim. Ben
de bu konuda başkasının avlusunda oturup şu şiiri söyleyen kişiyi
zikredebilirim:
"Yazık sana Eş'as!
İslam için kendi çekip giderken
Kış gününün en uzun
gecesini ben karısıyla geçiriyorum Ben karısının koynunda gecelerimi
geçirirken,
Kendisi savaşan
kalabalıklar içinde geceliyor Kadının da öyle baldırıarı var ki
İçleri yumuşacık
şeylerle doldurulmuş yastıklar sanırsın. "
17921- Hani b. Hizam
bildiriyor: "Adamın biri karısını bir adamla yakalayınca ikisini de
öldürdü. Hz. Ömer de bu konuda iki mektup yazdı. Açıktan gönderdiği mektupta
adamın öldürülmesini söylerken, gizliden gönderdiği ikinci mektupta kendisinden
diyet alınmasını yazıyordu."
17922- Eyyub, Ebu Kılabe
ile (bir kısmını bir adam vasıtasıyla) Mekhul'den bildirir: "Huzaa
kabilesinden bir adam yatsıdan sonra Eslem'den bir adamı evinde bir hasıra
sarınmış bir şekilde görünce yakalayıp Ömer b. el-Hattab'a götürdü. Hz. Ömer
adama yüz kamçı attı ve bir yıllığına sürgün etti."
17923- Muhammed b.
Raşid, Mekhul'den bildirir: "Adamın biri yabancı
bir adamı yatsıdan SOnra
evinde hasıra sarınmış bir şekilde bulunca Hz.
Ömer'e götürdü. Hz. Ömer
de adama yüz kamçı attı."
17924- Ebu ''Kılabe
bildiriyor: Cündüb adında bir adam kabilesinden Sebre adında bir genci evinde
yakalayınca onu ağır bir şekilde dövdü. Sonra bağlayıp hayalarını taşla ezdi.
Gencin ailesi Hz. Ömer'in valisi olan Süfyan b. Abdillah'a şikayete gittiler.
Süfyan, Sebre'ye yapılanların tümü için herhangi bir diyete hükmetmedi. Bunun
üzerine gencin ailesi Dacnan'da bulunan Hz. Ömer'in yanına gittiler. Sebre:
"Ey müminlerin emiri! Akşam yemeği istemek üzere halamın kızının
yanındayken Cündüb beni yakaladı ve şöyle şöyle yaptı. Ancak Süfyan bana
yapılanlar için diyeti gerek görmedi" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer,
Süfyan'a: "Şu gencin olayını soruştur bakalım! Şayet genç yatsıdan sonra.
eve gitmişse ona yüz kamçı at!" dedi.
17925'- Süleyman b.
Yesar bildiriyor: "Cündüb, evinde yakaladığı bir adamın hayalarınını
ezince Hz. Ömer bunu hederden saydı."
İbrahım(-i NehaI) der
ki: "Salih b. Keysan'ın Kasım b. Muhammed'den bildirdiğine göre adamın
biri evinde yakaladığı bir adamın bütün omurga kemiklerini kırdı. Ömer b.
el-Hattab da bunu hederden saydı."
Kişinin, Kendi Kölesini
Yaralaması
17926- İbn Cüreyc der
ki: Hayyan el-Abdi, Ata (b. Ebi Rebah)'a, kişinin kendi kölesinin kafasını
yarması veya bir yerini kırması konusunu sorunca:
"Buna karşılık ona
bir giysi verir veya bir şeyler yedirir" karşılığını verdi. Hayyan da:
"Cabir b. Yezid de İbn Abbas'ın bu konuda aynı şeyi söylediğini bana
bildirdi" dedi ve: "Ya gözünü çıkarırsa?" diye sordu. Ata:
"Böylesi bir durumda onu azat etmesi benim için en makbul olanıdır"
dedi.
17927- Katade der ki:
"Kölesinin bir organını kesen kişi buna karşılık onu azat eder."
17928- Hasan(-ı Basri)
anlatıyor: "Adamın biri kölesinin içinde ateş tutuşturdu. Köle korku
içinde kalkıp bir kuyuya geldi ve kendini içine attı. Sabah olunca köle Hz.
Ömer'in yanına geldi. Hz. Ömer de onu azat etti. Daha sonra Hz. Ömer'e bazı
esirler getirilince azat ettiği kölenin efendisine bu esirlerden bir köle
verdi. Daha önceleri böylesi durumlarda azat edilen kölenin yerine efendisine
bir başka köle verilirdi."
17929- Hasan(-ı Basri)
der ki: "Adamın biri kölesini ateşle dağlayınca Hz.
Ömer köleyi azat
etti."
17930- Ebü Kılabe der
ki: "Süfyan b. el-Esved b. Abdilesved cariyesiyle birlikte olmak istedi.
Ancak cariye yemek tenceresinin üzerine oturdu ve kalçalan yandı. Ömer b.
el-Hattab da cariyeyi azat etti ve Süfyan'ı ağır bir şekilde dövdü."
17931- Abdulmelik b. Ebi
Süleyman, kabilesinden bir adamdan bildirir:
"Adamın biri
cariyesini bir ateşin üzerine oturtunca Hz. Ömer cariyeyi azat etti."
17932- Amr b. Şuayb,
babasından, o da dedesi Abdullah b. Amr'dan bildirir: Zinba' Ebü Ravh b. Zinba'
kölelerinden birini bir cariyeyle birlikte yakalayınca erkeklik organını ve
burnunu kesti. Köle Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip durumu
anlatınca, Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) efendisine: "Neden
böyle bir şeyi yaptm?" diye sordu. Adam: "Şöyle şöyle yaptı"
dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) köleye: "Git,
özgür birisin!" buyurdu.
Abdurrezzak der ki:
"Ben de Muhammed b. Ubeydillah el-Azremi'nin bunu Amr b. Şuayb'dan naklen
aktardığını işittim."
Tahric: Ebu Davud
(4519); İbn Mace (s. 196) ve Ahmed, Müsned (2/182) rivayet ettiler.
17933- ikrime anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), kölesini döven Ebu Mes'ud
el-Ensarı'yle karşılaştı. Ona: "Ey Ebu Mes'ud! Bil ki. .. " diye
seslenince, Ebu Mes'ud sesini işitir işitmez kamçısını elinden attı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Vallahi. Yüce Allah senin bu köleye
yapabileceğinden daha fazlasını sana yapabilir!" diye devam etti.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayrıca gözünü çıkarıp kör etmek veya
başka bir organını kesmek suretiyle kölelere müsle yapılmasını yasakladı ve
şöyle buyurdu: "Onları aç bırakayım, doyurun! Çıplak bırakmayın, giydirin!
Yerli yersiz dövmeye kalkışmayın, zira onlardan yana hesaba çekileceksiniz.
Onları altından kalkamayacakları işlerde çalıştırmayın. Kölesinden hoşlanmayan
kişi onu satsm! Yanında bırakıp Allah'ın ona vereceği rızkı kendisine zehir
etmesin."
17934- Davud b. Ebi Asım
der ki: Bana bildirilene göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Ağır ol (Ey Ebu Mes'ud)! Sema çatırdadıl Çatırdamak zorunda
kaldı ki çatırdamak zorunda dal Gökyüzünde secde eden bir meleğin bulunmadığı
avuç içi veya bir karışlık yer dahi yoktur! Allah'tan korkun ve elinizin
altında bulunanlara (köle ve cariyelere) iyi davranm. Onlara yediklerinizden
yedirip giydiklerinizden giydirin. Altından kalkamayacakları sorumluluklar
vermeyin. Şayet sizin ahlakmıza ters olan davranışları olursa onları satın ve
bu kötü taraflanyla bırakın başkaları uğraşsın. Yanmızda bırakıp Allah'm
kullarına eziyet etmeyin."
17935- Abdurrahman b.
Yezid, babasından bildirir: Veda haccında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Kölelerinize dikkat edin! Kölelerinize göz kulak olun!
Onlara yediklerinizden yedirip giydiklerinizden giydirin. Şayet affetmek
istemediğiniz bir suça bulaşırıarsa Allah'm bu kullarını satın ve onlara eziyet
etmeyin.''
Tahric: Ahmed, Müsned
(4/35) rivayet etti.
17936- Zazan der ki: İbn
Ömer'in yanında otururken bir kölesini çağırıp azat etti. Sonra eline bir
şeyaldı ve şöyle dedi: "Bunun kazandıklarının bana şunun ağırlığında veya
şunun değerinde bir getirisi yok! Resulullah'ın da (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''işlemediği bir suçtan dolayı kölesini cezalandıran veya ona tokat
atan kişinin bu yaptığının kefareti o köleyi azat etmesidir'' buyurduğunu
işittim."
Tahric: Müslim (2/51),
farklı kanallardan rivayet etti.
17937- Süveyd b.
Mukarrin der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında bir ailenin
yedi çocuğuyduk ve hizmetimizi gören bir cariyemiz vardı. Ondan başkası da
yoktu. içimizden biri cariyeye tokat atınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Onu azat edin!" buyurdu. "Ya Resulallah! Ondan başka
hizmetimizi görecek biri yok" dediğimizde Resülullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ona ihtiyacınız kalmayıncaya kadar size hizmez etsin, sonra da
onu serbest bırakın" buyurdu.
Tahric: Müslim (2/51),
Sevri kanalıyla rivayet etti.
Kadın ve Kölelerin
Dövülmesi
17938- Zühri bildiriyor:
"Hz. Ömer kadınları ve köleleri döverdi."
17939- İbn Şihab da Hz.
Ömer'den aynısını rivayet etmiştir.
17940- Eyyub der ki:
Nafi'ye: "Hz. Ömer kölelerini döver miydi?" diye sorulunca:
"Evet, ancak kısa zamanda şu şu kadar da köleyi azat ederdi" dedi.
17941- Hişam b. Urve
bildiriyor: "Zübeyr, kadınlarını öyle bir döverdi ki üzerlerinde askılık
olarak kullanılan sopaları kırardı."
17942- Hz. Aişe der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne bir hizmetçiye, ne de bir kadına vurmuş
değildir. Allah yolunda cihad ettiği zamanlar hariç elindeki bir şeyle kimseye
de vurmuş değildir. Ne zaman iki şeyarasında tercihte bırakılsa bu iki şeyden
daha fazla sevdiği ve kolayına geleni seçerdi. Ancak günah olan iki şeyarasında
tercihte bırakıldığı zaman insanlar içinde günaha en uzak olan kişi kendisi
olmak isterdi. Allah'ın mukaddes kıldığı değerleri hiçe sayıp sonra Allah adına
intikam almak için karşılaştığı hiçbir olayda kendi adına intikama kalkışmış
değildir."
Tahric: Ebu Davud
(4786); Müslim (23428); Ahmed, Müsned (6/232) ve Feth'de (9/244) geçtiği üzere
Nesai rivayet ettiler.
17943- Hişam b.
Urve'nin, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Kişi sabah vakti, kölesini döver gibi karısını
dövdükten sonra gece vakti onunla yatmaya utanmaz mı?''
Tahric: Buhari (9/243),
farklı kanal ve lafızla rivayet etti.
17944- Hz. Aişe
hadisinden Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynısı rivayet
edilmiştir.
17945- iyas b. Abdillah
b. Ebi Zübab der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'm
kadın kullarını dövmeyin!" buyurunca kadınların ahlakı bozuldu ve
kocalarına karşı gelmeye başladılar. Hz. Ömer: "Ya Resulallah! Kadınların
dövülmesini yasakladığından beri kadınların ahlakı bozuldu, kocalarına karşı
gelir oldular" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onları dövebilirsiniz" buyurdu. Aynı gece erkekler karılarını
dövmeye başladılar. Birçok kadın koca dayağından dolayı şikayete geldi. Sabah
olunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dün gece yetmiş tane
kadın Muhammed'in eşlerine gelip dayaktan yana şikayette bulundular. Bilin ki
içinizde hayırlı olanlar böyle bir şeyi yapmazlar" buyurdu.
Tahric: Ebu Davud
(2146); İbn Mace (1985); İbn Hibban, Sahih (1316) ve Humeydi, Müsned (786)
rivayet ettiler.
17946- Enes der ki: On
yıl boyunca Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hizmetinde bulundum. Vallahi
bir defa dahi olsa bana sövmüş değildir. Bana "Uff!" dahi demiş
değildir. Yaptığım bir şeyden dolayı kesinlikle bana: "Bunu neden
yaptın?" veya yapmadığım bir şeyden dolayı: "Bunu neden
yapmadın!" demiş değildir.
Tahric: Buhari (10/353)
ve Müslim (2/253) rivayet ettiler.
17947- Enes der ki: On
yıl boyunca Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hizmetinde bulundum.
Vallahi yaptığım bir şeyden dolayı kesinlikle bana:
"Bunu neden
yaptın?" veya yapmadığım bir şeyden dolayı: "Bunu neden yapmadın!"
demiş değildir. Bir defa olsun beni azarlamış değildir. Ailesinden biri beni
azarladığı zaman ona: "Onu rahat bırak! Takdir olan şey mutlaka
olacaktır!" veya: "Kararı verilen şey mutlaka olacaktır" derdi.
Tahric: Müslim (2330) ve
Tirmizi (2015) rivayet ettiler.
17948- Ma'mer der ki:
Zühri'ye, kölelerin dövülmesi konusu sorulunca: "Öncekiler (sahabe ile
tabiun) onları döver, ancak onlara lanet etmezlerdi" karşılığını verdi.
17949- Cabir b. Abdillah
der ki: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), yüzünden dağlanmış, burnundan
hala dumanlar çıkan bir merkeb görünce: "Bunu yapana Allah lanet etsin!
Kimse yüzden dağlamasın ve kimse yüze vurmasm!" buyurdu.
Tahric: Müslim (2117) ve
Ahmed, MÜsned (3/323) rivayet ettiler.
17950- Katade'nin
bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Birini
dövecekseniz yüzüne vurmaktan sakının! Zira Yüce Allah, Adem'i de onun
(vuracağmız kişinin) suretinde yaratmıştır" buyurdu.
17951- Ebü Said
el-Hudri' nin bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Biriniz kavga ettiği zaman yüze vurmaktan sakınsın"
buyurmuştur.
Tahric: Ebu Hureyre
hadisinden sahih şahidi vardır.
17952- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Birini
dövecekseniz yüzüne vurmaktan sakının ve ona: ''Allah yüzünü ve yüzüne benzeyen
yüzleri çirkin kılsın!'' demeyin! Zira Yüce Allah, Adem'i de bu kişinin
suretinde yaratmıştır.''
Tahric: Buhari,
el-Edebu'l-Müfred, İbn Aclan kanalıyla rivayet etti.
17953- İbn Cüreyc der
ki: Bana bildirdiğine göre Ata (b. Ebi Rebah), birinin diğerine: "Allah
yüzünü çirkin kılsın!" demesini yasaklardı.
17954- Ammar b. Yasir
der ki: "Haksız yere kölesini döven kişiye kıyamet gününde bunun kısası
yapılır."
17955- Ma'mer der ki:
"Zühri'nin yanında zincire vurulmuş Berberi bir köle gördüm."
17956- Katade
bildiriyor: Ebu Hureyre: "Kıyamet gününde kişiye en sert davranacak kişi
kendi kölesi olacaktır" derdi.
17957- Hasan(-ı BasrI)
der ki: Adamın biri kölesini döverken köle de:
"Senden Allah'a
sığınıyorum" diyordu. Köle Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
görünce: "Resulullah'a sığınıyorum" demeye başladı. Bunun üzerine sahibi
elindekini yere attı ve köleyi de bıraktı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) adama:
'Vallahi Yüce Allah,
kendisine sığmılmayı bana sığınmadan daha fazla hakediyor" buyurdu. Adam:
"Ya Resulallah! Allah rızası için köle özgürdür" deyince, Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki
şayet bunu yapmasaydın yüzünü Cehennem ateşi yalayacaktı" buyurdu.
Tahric: Müslim (2/52),
"Şu'be-İbn Mes'ud" kanalıyla mana olarak aynısını farklı bir lafızla
rivayet etti.
17958- ibrahim et-Teymi
der ki: Ebu Zer, kölesini döven bir adamla karşılaşınca ona şöyle dedi:
"Vallahi (kıyamette) Yüce Allah'a ne diyeceğini, O'nun da sana hangi
cevabı vereceğini biliyorum. Sen: ''Allahım! Beni bağışla!'' derken, Yüce
Allah: ''Sen dünyadayken bağışlıyor muydun!'' karşılığını verecek. Sen:
''Allahım! Bana merhamet et!'' derken, Yüce Allah: ''Sen dünyadayken merhamet
ediyor muydun!'' karşılığını verecek."
17959- Ebu Mes'ud
el-Ensari der ki: Kölemin birini döverken arkamdan bir sesin üç defa: "Ey
Ebu Mes'ud! Bil ki!" diye seslendiğini işittim. Dönüp baktığımda sesin
sahibinin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olduğunu gördüm. Bana:
"Vallahi, Yüce Allah senin bu köleye yapabileceğinden daha fazlasını sana
yapabilir!" buyurdu. O zaman kölelerimi bir daha asla dövmeyeceğime dair
yemin ettim.
Tahric: Müslim (2/51) ve
Ahmed, MÜsned (4/120) rivayet ettiler.
17960- Sevri der ki:
Şa'bi bana: "Kölelerimden hiçbirini kesinlikle dövmüş değilim" dedi.
17961- İbn Uyeyne der
ki: Şa'bi: "Kölelerimden birine: ''Allah seni rezil etsin!'' dediğimi
işitirsen bil ki o köle artık özgürdür" dedi.
17962- Habib b. Ebi
Sabit der ki: "Kölenizi gece gündüz çalıştırmayın, denilirdi. "
17963- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kamçınızı
aile efradınızın göreceği bir yere asın" buyurmuştur.
Tahric: Aynı sahabiden
Taberanı rivayet etti. Bak: Mecma (8/106)
17964- Esma binti Ebi
Bekr'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Yaşmı almış hasta ihtiyarın yanında durup bakımını yapan
kadını dövmesini hoş bulmuyorum. "
Tahric: Abdullah b.
Zem'a hadisinden sahih şahidi vardır.
17965- Ma'rür b. Süveyd
der ki: Rebeze'ye uğradığımda Ebü Zer'i gördüm. Onun üzerinden bir hırka,
kölesinin de üzerinde aynısından bir hırka vardı. Ona: "Ey Ebü Zer! iki
hırkayı birleştirip kendine tek parçalık bir giysi yapsan olmaz mı?"
dediğimde şu karşılığı verdi: Neden öyle olduğunu sana anlatayım. Zamanında
arkadaşlarımdan birine sövmüştüm. Annesi Acem bir kadındı ve ona dil uzattım.
Adam Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip beni şikayette bulundu.
Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Ebu Zer!
Sende Cahiliye'den izler var" buyurdu. Ben: "Ya Resulallah! Bu
yaşımda mı Cahiliye'den izler taşıyacağım?" dediğimde de şöyle buyurdu:
"Ey Ebu Zer! Cahiliye'den izler taşıyan bir adamsın! Onlar (köleler) sizin
kardeşlerinizdir. Yüce Allah onları elinizin altına verdi. Bundan dolayı her
kimin kardeşi elinin altındaysa kendi yediğinden ona yedirsin, kendi
giydiğinden ona giydirsin. Ona altından kalkamayacağı işler vermesin. Şayet
öylesi işlere koşacaksa da ona yardim etsin. ''
Tahric: Buhari (8/19) ve
Müslim (1661), A'meş kanalıyla rivayet ettiler.
17966- Mücahid
bildiriyor: Ebü Zer üzerinde yünden bir aba ve bir hırkayla namaz kılıyordu.
Yanında da küçük bir koyunu vardı. Kölesinin de üzerinde aynı şekilde yünden
bir aba, bir de hırka vardı. Kendisine bunun sebebi sorulunca şöyle dedi:
Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda şöyle
buyurduğunu işittim:
"(Kölelerinize) yediklerinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin. Onlara
altından kalkamayacakları işler vermeyin. Öylesi işlere koşacaksaniz da onlara
yardim edin. Şayet hoşunuza gitmezlerse onları satıp değiştirin. Yanınızda
bırakıp da sizin gibi olan kullara eziyet çektirmeyin."
17967- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kölenin
yiyecek ile giyeceğini karşılayın. iş konusunda da ona gücünü aşan işler
vermeyin" buyurmuştur.
Tahric: Müslim (1662) ve
Ahmed, Müsned (2/247) rivayet ettiler.
17968- İbn (üreye der
ki: Bana bildirdiğine göre Habıb b. Ebi Sabit: "Kişi kölesine kırk
kamçıdan fazlasını attığı zaman haddini aşıp ona zulmetmiş olur" denildiğini
işitmiştir.
17969- İbn Tavus
bildiriyor: "Babam (Tavus). bazen kölesini sıkı olmayacak şekilde
bağlardı."
Efendinin Kölesine Zina
iftirasında Bulunması
17970- Yahya b. Ebi
Kesır bildiriyor: Kadının biri cariyesine: "Ey zina eden!" diyerek
zina iftirasında bulundu veya adamın biri bu şekilde cariyesine zina
iftirasında bulundu. Abdullah b. Ömer adama: "Onu zina ederken gördün
mü?" diye sorunca, adam: "Hayır!" karşılığını verdi. Bunun
üzerine Abdullah adama: "Canım elinde olana yemin olsun ki bu iftirandan
dolayı kıyamet gününde kamçılanacaksın!" dedi.
17971- ibnu'I-Müseyyeb:
"Cariyesine zina iftirasında bulunan kişiye kıyamet gününde demirden
kamçılarla seksek kamçı atılacaktır" demiştir.
17972- ikrime der ki:
Kadının biri cariyesine: "Ey zina eden!" diyerek zina iftirasında
bulundu veya adamın biri bu şekilde cariyesine zina iftirasında bulundu.
Abdullah b. Ömer adama: "Onu zina ederken gördün mü?" diye sorunca,
adam: "Hayır!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Abdullah adama:
"Canım elinde olana yemin olsun ki bu iftirandan dolayı kıyamet gününde
kamçılanacaksın!" dedi.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Erkeğe Karşı
Kadının Kısasla Öldürülmesi