musannef

Abdurrezzak

Vela Hakkı

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Birinin Elinde Müslüman Olan Hıristiyanın Mirası

 

16271- Temim ed-Dari'nin bildirdiğine göre Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi. elinde Müslüman olduğu kişinin mevlası (azatlısi) sayılır" buyurmuştur.

 

Tahric: Tirmizi (2112); İbn Mace (2752); Ahmed, Müsned (4/103) ve Buhari (8/192), muallak olarak rivayet ettiler. 98762. hadiste geçti.

 

 

 

16272- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Birinin velayetine giren ve Müslüman olan kişiye, onu Müslüman eden kişi mirasçı olur ve diyetini de o öder."

 

 

16273- Abdurrezzak başka bir kanalla aynısını bildirir.

 

 

16274- Şa’bi ile Hasan(-ı BasrI): "Böylesi bir durumda ona (birinin elinde Müslüman olup ölen kişiye) Müslümanlar (beytülmal) mirasçı olur" demişlerdir.

 

 

 

16275- Mansur, ibrahım'den Ma'mer'in rivayetinin aynısını: "Onun diyetini ödemediği sürece böylesi bir kişi onun velayetinden çıkıp başkasının velayetine girebilir" ziyadesiyle zikreder.

 

 

 

Özgür Çocukları Olduktan Sonra Azat Edilen Babanın Vela Durumu

 

16276- ibrahim(- Nehai) bildiriyor: Ömer b. el-Hattab'a, özgür bir kadınla evlenen kölenin, kadın çocukları olduktan sonra azat edilmesi konusu sorulunca: "Baba azat edildiği zaman çocuklarının velasını da kendi tarafına çeker" dedi.

 

 

 

16277- Abdurrezzak başka bir kanalla aynısını bildirir.

 

Tahric: Beyhaki (10/306), farklı kanallarla rivayet etti.

 

 

 

16278- Şa’bi, Esved (b. Yezid)'den bildirir: (Kadı) Şureyh, şayet özgür bir kadın köle ile evliyse ve çocukları olursa, bu çocukların velasının annenin efendilerine ait olduğu yönünde hüküm verir, babanın azat edilmesiyle çocukların velasının babanın (efendilerinin) tarafında olmayacağını düşünürdü. Ancak İbn Mes'ud'un: "Baba azat edildiği zaman çocuklarının velasını da kendi tarafına çeker" dediğini kendisine aktardığımda Şureyh de bu şekilde fetva vermeye başladı.

 

Tahric: Beyhakı (10/307), farklı kanal ve lafızlada rivayet etti.

 

 

 

16279- Şa’bi bildiriyor: (Kadı) Şureyh böylesi durumlarda çocukların velasının annenin efendilerine ait olduğu yönünde hüküm verir, babanın azat edilmesiyle çocukların velasının babanın (efendilerinin) tarafında olmayacağını düşünürdü. Zeyd b. Sabit de bu şekilde fetva verirdi. Ancak Mesruk b. el-Ecda', İbn Mes'ud'un: "Baba azat edildiği zaman çocuklarının velasını da kendi tarafına çeker" dediğini Şureyh'e aktardığında Şureyh de bu şekilde fetva vermeye başladı.

 

 

 

16280- Yezid er-Reşk bildiriyor: "Ali b. Ebi Talib, böylesi bir durumda çocuklarının velasının baba tarafında olacağına, babanın azat edilmesiyle çocuklarının velasının babaya (babanın efendilerine) geçeceği ne hüküm verdi.''

 

Tahric: Beyhakı (10/307), aynısını Abdullah b. HÜbeyre kanalıyla Hz. Ali' den rivayet etti.

 

 

 

16281- Muhammed b. ibrahım et-Tey mı bildiriyor: Zübeyr b. el-Avvam, Hayber'e geldiği zaman iki genç çocuk gördü. Bu çocukların görünüşlerini ve kuvvetlerini çok beğendi. "Bunlar kim?" diye sorduğunda: "Rafi' b. Hadic'e ait azatlılar" dediler. Zübeyr: "Nereden onun azatlıları oluyorlar?" diye sorunca: "Bedevilere ait bir köle onun bir cariyesiyle evlendi. Bu evlilikten de bu çocuklar oldu" denildi. Bunun üzerine Zübeyr babaları olan köleyi elli dirheme satın alıp azat etti. Bu şekilde onları Rafı'nin malından çıkarıp kendi malları arasına kattı ve Medine'ye döndü. Medine'ye döndüğünde Rafı' b. Hadic'e haber gönderip olanları anlattı ve çocukların artık onun azatlıları sayılacağını, bir hakkı varsa Osman'a gidip dava açmasını söyledi. Rafi', Hz. Osman'a gelip olanları anlattı ve Zübeyr'in yaptıkları ile bu yönde söylediklerini aktardı. Bunun üzerine Hz. Osman: "Zübeyr doğru söylemiş, onlar artık onun azatlılarıdır" dedi. Bugüne kadar da hala onlar Zübeyr'in azatlılarıdır. 

 

Tahric: Beyhaki: (10/307), farklı kanallardan rivayet etti.

 

 

 

16282- Ömer b. Abdillah b. Urve bildiriyor: Zübeyr, Hayber'e geldiğinde tarlasında iki çocuk gördü. "Bunlar kim?" diye sorduğunda: "Bunları annesi Rafi' b. Hadic'e ait bir azatlıdır. Babaları ise bir köledir" dediler. Bunun üzerine Zübeyr çocukların köle olan babalarını satın alıp azat etti. Daha sonra Rafı' ile birlikte Hz. Osman'ın huzurunda bu konuda davalaştıklarında Hz. Osman vela haklarının Zübeyr'e verilmesine hükmetti. Onların çocukları bugün hala hayattadır.

 

 

 

16283- Hişam b. Urve, babasından (Urve'den) bildiriyor: Zübeyr, Rafı'ye ait azatlarılarla karşılaşınca onları çok beğendi. "Bunlar kimin?" diye sorunca:

"Rafı' b. Hadic'in azatlıları" dediler. Zübeyr: "Nereden azatlıları oluyor?" diye sorunca: "Anneleri Rafı'nin azatlısıdır. Babaları da bedevilerden filan kişinin kölesidir" denildi. Bunun üzerine Zübeyr onların köle olan babalarını satın alıp azat etti ve onlara: "vela hakkınız artık bendedir" dedi. Rafi' onların velayetleri konusunda Zübeyr ile Hz. Osman'ın huzurunda davalaşınca, Hz. Osman vela haklarının Zübeyr'e verilmesine hükmetti.

 

Hişam ekledi: "Muaviye zamanında Rafi' aynı konuda bize karşı dava açtı.

Ancak Muaviye yine vela haklarının bizde kalmasına hükmetti. Bundan dolayı bugüne kadar vela hakları hala bizdedir."

 

Tahric: Beyhaki: (10/307), Sevri: kanalıyla Hişam'dan kısa bir metinle rivayet etti.

 

 

 

16284- ibrahım et-Teymı bildiriyor: "Zübeyr ve la hakkını elinde bulundurmak için Rafı'ye ait bir azatlının köle olan kocasını satın alıp azat etmişti. Rafi' onların velayetleri konusunda Zübeyr ile Hz. Osman'ın huzurunda davalaşınca, Hz. Osman vela haklarının Zübeyr'e verilmesine hükmetti. "

 

 

 

16285- İbn Sırın ile Hasan da bu konuda Hz. Osman'ın verdiği hükmün aynısını söylerdi.

 

 

 

16286- Abdullah b. Ebi Sefer bildiriyor: Şa’bi: "Dede velayı kendi tarafına çeker" dedi. Yani adamın biri geride köle bir baba ile hür bir dede bırakıp öldüğü zaman böylesi bir durumda dede velayı kendi tarafına çeker. 

 

Tahric: Beyhaki (10/307), aynısını Zekeriya b. Ebi Zaide kanalıyla Şa'bi' den rivayet etti.

 

 

 

16287- ibrahım(-i Nehai) der ki: "Anlaşmalı köle anlaşma bedelinin yarısını ödediği zaman vela hakkı kendisinde olur.''

 

Tahric: Darimi (s. 409), İsrail kanalıyla Muğıre'den rivayet etti.

 

 

 

16288- İbn Ebi Müleyke, Abdullah b. el-Müseyyeb b. Ebi's-Saib ile Muhammed b. el-Muttalib b. Ezher' den bildirir: "Mervan (b. el-Hakem), hür kadınla evlenen ve ondan çocukları olan kölenin daha sonra azat edilmesi durumunda çocukların (vela hakkının) babanın efendilerine ait olduğuna hükmetti."

 

ibn Ebi Müleyke der ki: Abdullah'a: "Belki de bu hakkın ...  yaşadığı müddetçe olacağına hükmetmiştir?" diye sorduğumuzda: "Hayır! Baba azat edilmesiyle birlikte çocukların da vela hakkını kendi efendilerine çekmiş olacağına hükmetti" dedi.

 

 

 

16289- İbn Cüreyc, İbn Ebi Müleyke'den bildirir: Urve b. iyad'ın bize bildirdiğine göre kendisi Ömer b. Abdilazız'in yanında bulunurken adamın biri geldi ve: "Bizim azatlımız olan bir kadınla filanın kölesi evlendi ve ondan çocukları oldu. Daha sonra filan kişi babayı satın alıp azat etti ve çocukların velasının kendisine ait olduğunu söyledi" dedi. Ömer b. Abdilazız: "Doğru söylemiş! vela hakkı onundur" karşılığını verdi. Adam: "Vallahi babalarını sadece dörtyüz dirheme aldı" deyince, Ömer b. Abdilazız: "isterse yüz dirheme almış olsun! istersen sen de onu alıp azat edebilirdin" karşılığını verdi.

 

 

 

16290- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah): "Böylesi bir durumda çocukların vela hakkı (azatlı) annenin efendilerinin olur" dedi. Amr b. Dınar da bana: "Biz de böyle dendiğini duyardık" demiştir. Ata devamen bana:

"Köle olan babaları sonradan azat edilse bile vela hakkı konusunda durum değişmez. Ancak babaları çocuklara mirasçı olur" dedi.

 

 

 

16291- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Erkek çocukları olan kadının diyetini kim öder?" diye sorduğumda: "Asabesi öder" dedi. Ona:

"Bu kadına erkek çocukları mirasçı olur değil mi?" diye sorduğumda: "Evet!" dedi. Ona: "Böylesi bir kadının azatlısı olan kadın geriye erkek çocukları bırakıp ölse bunların diyetini kim öder?" diye sorduğumda: "Kadının erkek çocukları öder. Zira ölen azatl, kadının vela hakkı onların elindedir. Bundan dolayı onların diyetini öder ve onlara mirasçı olurlar" dedi.

 

 

 

16292- Zühri der ki: "Azat edilen babanın çocuklarının velası annelerinin efendilerine geçmez."

 

 

 

16293- Başka bir kanalla ikrime b. Halid'den aynısı rivayet edilmiştir.

Ma'mer der ki: "Bana ulaşana göre Meymun b. Mihran ile Ömer b. Abdilazız de aynı şeyi söylemişlerdir."

 

 

 

16294- İbn Şihab der ki: Reca b. Hayve'nin bana bildirdiğine göre kendisi hilafetinin son zamanlarında Abdulmelik'in yanında bulunurken vela konusunda iki adam gelip huzurunda davalaştılar. Velaya konu olan çocukların anneleri hür (azatlı), babaları ise köleydi. Daha sonra da köle olan babaları azat edilmişti. Abdulmelik çocukların velasını babanın efendilerine vermek isteyince Kabısa b. Zueyb ona: "Ömer b. el-Hattab böylesi bir durumda çocukların velasını annenin efendilerine verdi" şeklinde itiraz etti. Abdulmelik: "Ey Kabısa! Ne dediğine dikkat et! O konuda senin de bildiğin başka bir hüküm de vardı" dedi. Söz konusu hükümle de bu konuda Mervan'ın verdiği hükmü kastediyordu. Bunun üzerine Kabısa: "Doğru! Buna bakacağım" dedi.

 

Adamın biri der ki: "Bu konuda daha sonra Kabısa'nın Abdulmelik'e ne dediğini bilmiyorum; ancak Abdulmelik'in bu davada çocukların velasının annelerinin efendilerinde olduğu yönünde hükmettiğine şahit oldum."

 

 

 

16295- ibrahım(-i Nehai) der ki: "Hz. Ali ve ez-Zübeyr, Safıyye'nin bir azatlısının mirası konusunda Hz. Ömer'in huzurunda davalaştıklarında, Hz. Ömer azatlının diyetinin Hz. Ali tarafından ödenmesine, mirasının da Zübeyr'e verilmesine hükmetti." 

 

 

 

16296- Şa’bi der ki: "Kadın geriye azatlılar bırakıp da öldüğü zaman azatlının mirası da diyeti de kadının oğullarınındır."

Muhammed b. Salim der ki: "ibn Ebi Leyla da bu konuda bu şekilde fetva verirdi."

 

 

 

16297- Sevri der ki: Ölüp de geriye baba, oğul ve azatlılar bırakan kadının vela hakkı konusunda Muğıre, ibrahim(- Nehai)'nin: "vela hakkının altıdabiri babanın, geriye kalanı ise oğlundur" dediğini söyledi.

 

 

 

16298- Hammad ile İbn Ebi Leyla'nın bildirdiğine göre Hakem (b. Uteybe): "Böylesi bir durumda (kadının ölüp de geriye baba, oğul ve azatlılar bırakması durumunda) vela hakkı oğlundur" demiştir. Zeyd b. Sabit de: "Böylesi bir durumda vela hakkı oğlundur" demiştir.

ibn Cüreyc der ki: "Ata (b. Ebi Rebah)'ın bana bildirdiğine göre Süfyan(-ı Sevri) de bu görüşü tercih etmiştir."

 

 

 

16299- İbn Huseym'in bildirdiğine göre Said b. Cübeyr ile Mücahid:

"Şayet özgür bir kadın köle ile evliyse ve çocukları olursa, bu çocukların velası her zaman annenin efendilerine ait olur. Ancak baba hayatta olduğu sürece velayı kendi tarafına çeker" demişlerdir.

 

 

 

Ölen Adamdan Geriye Bir Dede ve Bir Erkek Kardeş Kalması Durumunda Vela Hakkı; Azatlının Köle Azat Etmesi Durumunda Vela Hakkı

 

16300- İbn Cüreyc bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Adamın biri geriye bir dede ile bir erkek kardeş bırakarak öldü. Daha sonra ölen kişinin azatlısı da öldü. Bu durumda ölen azatlının malı dede ile erkek kardeş arasında paylaştırılmaz mı?" diye sorduğumda: "Evet!" karşılığını verdi.  Ata, kişinin ölüp de geriye baba ile oğullar bırakması durumu konusunda da: "Ölenin azatlılarının vela hakkı oğullarının olur" dedi.

 

Tahric: Beyhaki (10/306), mana olarak aynısını farklı bir lafızla Süfyan kanalıyla İbn Cüreyc' den rivayet etti .

 

 

 

16301- Zühri der ki: "Adamın biri geriye bir dede, bir erkek kardeş (ve bir azatlı köle) bırakıp ölse, sonra azatlı kölesi ölse azatlının mirasının dedeye kalacağını düşünüyorum. Ömer b. el-Hattab bazen dedeyi baba konumunda görmüştür. Bundan dolayı da böylesi davalarda dede ile erkek kardeşi mirasa ortak kılmıştır."

 

Ma'mer der ki: Bu konuda Zühri'den başkasının: "Böylesi bir durumda azatlının mirası, erkek kardeş ile dede arasında yarı yarıya paylaştırılır" dediğini işittim.

 

 

 

16302- Muğıre bildiriyor: ibrahim(- Nehai)'ye, efendisinin izniyle cariyenin bir köle satın alıp azat etmesi, daha sonra bu cariyenin başkaları tarafından satın alınması durumunda vela konusu sorulunca: "vela hakkı onu satan ilk efendilerinindir" dedi.

 

 

 

16303- Muğıre bildiriyor: ibrahim(- Nehai)'ye, baba oğul olan iki kölenin her birinin farklı aileler tarafından azat edilmesi konusu sorulunca: "Azat edilen baba ile oğul birbirlerine anne tarafından mirasçı olurlar. Diyetlerini ödemek de onları azat edenlerin üzerinedir" dedi.

 

 

 

Azatlının, Efendisinden Başkasının Velayetine Girmesi

 

16304- Cafer b. Muhammed, babasından bildirir: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kılıcının kınında şöyle bir yazı bulundu: "Yüce Allah'm en azılı düşmanları üç kişidir. Bunlar da katili dışında birini öldüren, kendisine vuran dışında birine vuran ve suç işlemiş birini himaye edip saklayan kişilerdir. Yüce Allah böylesi bir kişiden farz veya nafile hiçbir ibadeti kabul etmez. Efendileri dışında birilerinin velayetine giren kişi de Yüce Allah'm, Resulüne indirdiğine göre kafirdir."

 

 

 

16305- ibnu'I-Müseyyeb'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah'm, meleklerin ve tüm insanların laneti efendileri dışında birilerinin velayetine giren kişiye olsun! Yüce Allah böylesi kişinin farz olsun, nafile olsun yapacağı hiçbir ibadeti kabul etmez"

 

 

 

16306- Amr b. Harice der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mina'da devesinin üzerinde hutbe verirken ben de devenin boynunun altında duruyordum. Deve geviş getiriyor ve salyalan da omuzlarıma akıyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbesinde şöyle buyurdu: "Yüce Allah hak sahibi olan herkese bu hakkını vermiştir. Bunun için artık miras alana vasiyet yoktur. Çocuk doğduğu yatağın sahibine aittir. Zina edene de mahrumiyet vardır. Yüce Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların laneti kendini babasından başkasına nisbet eden veya efendileri dışında başkalarının velayetine giren kişilerin (kölelerin) üzerine olsun! ''

 

Tahric: Tirmizi (3/190), Katade kanalıyla Şehr'den; Nesai (6/247) ve İbn Mace (2712) rivayet ettiler.

 

 

 

16307 - Şehr b. Havşeb, işiten bir adamdan bildirir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesi üzerinde hutbe verirken geviş getiren devesinin salyası da bacaklarıma akıyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesinin üzerinde:

"Sadaka ne bana, ne de ailemden birine helaldir" buyurdu. Sonra devesinin sırtından bir kıl aldı ve şöyle devam etti: ''Vallahi şunun (kılın) değerinde ve ağırlığında olsa dahi helal değildir. Allah'ın laneti kendini babasından başkasına nisbet edenin veya efendileri dışında başkalarının velayetine giren kişilerin (kölelerin) üzerine olsun! Çocuk (soyolarak) doğduğu yatağın sahibine aittir. Zina edene de (mirastan) mahrumiyet (veya taşlanma) vardır. Yüce Allah hak sahibi olan herkese bu hakkını vermiştir. Bunun için artık miras alana vasiyet yoktur. ''

 

Tahric: Ahmed, Müsned (4/186); Nesai; Tirmizi (3/190) ve İbn Mace rivayet ettiler.

 

 

 

16308- Ebü Umame el-sahilı der ki: Veda haccındaki hutbesinde Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Yüce Allah hak sahibi olan herkese bu hakkını vermiştir. Bunun için artık miras alana vasiyet yoktur. Çocuk doğduğu yatağın sahibine aittir. Zina edene de (mirastan) mahrumiyet (veya taşlanma) vardır. Kıyamette (iç) hesaplan da Allah'a kalmıştır. Kendini babasından başkasına nisbet edenin veya efendileri dışında başkalarının velayetine giren kişilerin (kölelerin) üzerine kıyamete dek Allah'ın laneti olsun! Kadın, kocasının izni olmadan evden harcamada bulunamaz." Ashab: "Ya Resülallah! Yiyecek de mi veremez?" diye sorulunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yiyecekler en değerli mallanmızdır" karşılığını verdi ve şöyle devam etti: "Ödünç olarak alınan bir mal iade edilmelidir. Kullanmak üzere verilen bir şey sahibine geri verilmelidir. Alınan borç geri ödenmelidir. Kefil olan kişi de kefil olduğu şeyden sorumlu tutulur."

 

Tahric: Ahmed, Müsned (5/267); Ebu Davud (2870, 3565); Tirmizi (3/189, "hasen") ve İbn Mace (2295, 2398, 2713, 3405) rivayet ettiler .

 

 

 

16309- Hz. Ali der ki: "Allah'ın lanetli efendilerinin izni olmadan başkalarının velayetine giren kişilerin üzerine olsun! Yüce Allah böylesi kişilerden sarf olsun adı olsun hiçbir ibadetini kabul etmez."

 

Ravi der ki: "Sarf, farz olan ibadetlerı adı ise nafile olan ibadetlerdir."

 

Tahric: Buhari, Sevri kanalıyla ve Tirmizi, Ebu Muaviye kanalıyla Nmeş'ten merfu olarak rivayet ettiler. Bak: Tirmizi (3/192).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kişinin Kendini Babasından Başka Bir Adama Nisbet Etmesi