musannef Abdurrezzak |
Meğazi |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Bedir Savaşı
9725- Ma'mer'in
bildirdiğine göre Zühri: "Fetih istiyordunuz ya, işte size
fetih"[Enfal,19] buyruğunu açıklarken: Ebu Cehil b. Hişam söze başlayıp, Hz.
Muhammed'i ve kendini kastederek: "Allahım! iki topluluktan Sana karşı
daha azgın, akrabalık bağlarını daha çok keseni bugün helak et" dedi.
Bedir günü Allah onu küfür üzere öldürdü ve Cehenneme attı.
Tahric: Ahmed, "İbn
İshak-Abdullah b. Sa'lebe" kanalıyla; Nesai, Salih b. Keysan kanalıyla
Zühri'den ve İbn Kesır, Tarih'te (3/282) geçtiği üzere Hakim, Zühri: kanalıyla
rivayet ettiler.
9726- Urve b. ez-Zübeyr
der ki: Kur'an'da nazil olan ayetle Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
savaş izni verildikten sonra Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yaptığı ilk savaş Bedir savaşı oldu. O zamanlar müşrik ordusunun başında Utbe
b. Rabia b. Abdişems vardı. Ramazan ayının onaltı veya onyedisinde bir Cuma
günü iki topluluk karşı karşıya geldi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ashabı üçyüz on küsür kişiydi. Müşriklerin sayısı ise dokuzyüz ile bin
kişi arasındaydı. O günü Yüce Allah'ın hak ile batılı ayırdığı Furkan günüydü.
Bu savaşta Müslümanlardan ilk ölenler Ömer'in azatlısı Mihca' ile Ensar'dan bir
adamdı. Yüce Allah o günü müşrikleri hezimete uğrattı. Müşrikler yetmişten
fazla ölü verdiler. Onlardan bir o kadar da kişi esir alındı. Zühri der ki:
Bedir savaşında bulunanlar ya Kureyşli, ya Ensar, ya da bunların anlaşmalıları
idi.
3
Tahric: Muhtelif
bölümleri Kutub-u sitte' de yer almıştır.
9727- ikrime anlatıyor:
Eba Süfyan, Kureyş'e ait bir kervanla Şam'dan dönüşe geçti. Müşrikler de
kervandakilere yardım için Mekke' den çıktılar, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) de Ebu süfyan ile beraberindekileri ele geçirmek için Medine'den
yola düştü, Ancak çıkmadan ashabından iki kişiyi önden gözcü olarak gönderdi ve
kervanın hangi su başında olduğunu öğrenmelerini istedi. iki gözcü Medine'den
ayrıldılar. Kervan hakkında öğrenmeleri gereken şeyleri öğrendikten sonra
hızlıca geri dönüp bu bilgileri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
aktardılar. Eba Süfyan da gözcülerin daha önce bulundukları su başına geldi.
Suyun sahiplerine: "Yesrib (Medine) ahalisinden kimseleri gördünüz mü?
Onlardan yanınıza gelen oldu mu?" diye sorunca, onlar: "Filan bölge
ahalisinden olan iki adam dışında kimseleri görmedik" karşılığını
verdiler. Ebu süfyan: "Nerede konakladılar?" diye sorunca,
konakladıkları yeri gösterdiler. Ebu Süfyan gösterdikleri yere gelip orada
bulunan deve dışkısını inceledi. Dışkının içinde hurma çekirdeği görünce:
"Bu hurma çekirdekleri filan oğullarının hurmalıklarına aittir. Bu su
kuyuları da Yesriblilere aittir" dedi. Bunun üzerine gittiği yoldan çıkıp
sahil yolunu tuttu.
Gönderilen iki gözcü
geri dönüp de gereki bilgileri verdiklerinde Allah Resölü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ashaba: "Söylenen o yoldan daha önce giden var mı?" diye
sordu. Ebu Bekr: "Ben daha önce gittim. Filan suyun yanından geçiyor. Şimdi
biz şu kuyunun yanındayız. Kervan yola çıkıp fılan su başında konaklar. Biz de
o zamana kadar filan su başının yanında konaklamış oluruz. Sonra kervan filan
su başında konaklayınca biz filan su başında konaklamış oluruz. Sonrasında ise
yarışan iki at gibi fılan su başında onlarla karşılaşırız" dedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yola düşüp Bedir kuyularında konakladı. Orada Ebu Süfyan'a
yardıma çıkan Mekke müşriklerine ait iki köle gördü. Müslümanlar hemen o iki
köleyi yakaladı ve yardıma çıkan müşrikler hakkında soru sormaya başladılar.
Köleler doğruyu söyleyince Müslümanlar onları dövüyor, köleler yalan söyleyince
onları bırakıyorlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradan geçerken
onların bu yaptığını görünce: "Doğru söyleyince onları dövüyor, yalan
söyleyince de bırakıyorsunuz!" buyurdu. Sonra kölelerden birini çağırdı
ve: "Onlara yemeği kim veriyor?" diye sordu. Köle: "Filan kişi,
filan kişi. .. " diyerek bazı isimleri saydı. Bunlardan her biri
müşriklere bir gün yemek veriyordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Günde kaç deve
kesiliyor?" diye sorunca, köle: "On deve kesiliyor" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir deve yüz kişiye yeter. O
zaman sayılar bin ile dokuzyüz kişi arasındadır" buyurdu.
Sonunda müşriklerle
karşı karşıya geldiler ve her iki taraf saf düzenini aldı.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) daha öncesinde müşriklerle olası bir savaş konusunda
ashabıyla istişare etmişti. Ebu Bekr kalkıp görüşünü söylemek isteyince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun oturmasını istedi. Bir daha
Müslümanların görüşünü sorunca bu sefer Ömer kalktı. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onun da oturmasını istedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir daha müslümanların görüşünü sorunca Sa'd b. Ubade kalktı ve:
"Ya Resulallah! Sanırım bu konuda bizim (Ensar'ın) ne düşündüğümüzü
öğrenmek istiyorsun. Canım elinde olana yemin olsun ki atlarımızı Yemen'deki
Berku'lGimad'a sürmemizi istersen senin yanında oluruz!" dedi. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına sabretmelerini ve
savaşa hazır olmalarını söyledi. Onların verdiği bu cevaptan da çok memnun
kaldı.
iki ordu karşı karşıya
geldiğinde Utbe b. Rabia, Kureyşlilerin içinde dolaşıp: "Ey kavmim! Sözümü
dinleyin ve Muhammed ile ashabıyla savaşmayın. Savaşırsanız hayatta olduğunuz
sürece arada hep bir kin ve düşmanlık olacaktır. Zira kişi baktığında
kardeşinin veya amcasının katilini görecektir. Şayet (Muhammed) krallığını
kurarsa siz de kardeşiniz olan birinin bu krallığını paylaşmış olursunuz. Şayet
peygamber ise buna en çok sizin sevinmeniz lazımdır. Yok eğer bir yalancı ise
diğer Arap kabileleri sizin yerinize onunla baş edecektir" dedi, ancak
kimselere dinletemedi ve sözüne uyan çıkmadı.
Utbe bir daha:
"Allah aşkına şu kandillere benzeyen yüzleriniz ile şu yılan gözlerini
andıran yüzleri (Ensar'ı) bir tutmayın!" deyince, Ebu Cehl: "için
korku ile dolmuş!" karşılığını verdi. Sonrasından Ebu Cehl, Kureyşlilerin
arasında dolaşmaya ve: "Utbe b. Rabia'nın size böyle demesinin sebebi
oğlunun Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) saflarında bulunmasından ve
Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcası oğlu olmasından dolayıdır. O
kendi oğlu ile amcası oğlunu öldürmek istemiyor" demeye başladı. Utbe bunu
duyunca kızdı ve ona: "Ey kıçı sarı! Bugün kimin korkak ve rezil olduğunu,
kavmini kimin başarısızlığa maruz bırakacağını göreceksin!" diye çıkıştı.
Sonrasında Utbe meydana
indi. Yanında kardeşi Şeybe b. Rabia ile oğlu Velid b. Utbe de meydana indiler.
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bize denk olan birilerini
karşımıza çıkar!" dediklerinde Hazrec oğullarından bazıları meydana inmek
istediler. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları geri oturttu.
Sonrasında Ali, Hamza ve Ubeyde b. el-Haris b. Abdilmuttalib b. Abdi Menaf
meydana indiler. Karşılıklı bir iki kılıç salladıktan sonra Hamza ile Ubeyde
rakiplerini öldürdüler. Hamza, Ali'ye yardıma gelince onun da rakibi öldürüldü.
Bu karşılaşmada Ubeyde ayağından yaralandı ve bu yaradan dolayı daha sonra vefat
etti.
Müslümanlardan Allah
yolunda ilk şehit düşen kişi Ömer'in azatlısı Mihca' oldu. Daha sonra Yüce
Allah Müslümanları muzaffer kıldı, müşrikleri hezimete uğrattı. Savaşta Ebu
Cehl b. Hişam öldürüldü. Öldüğü Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bildirilince: "Gerçekten onu öldürdünüz mü?" diye sordu. Ashab:
"Ya Resulallah! Evet, öldürdükı" dediklerinde Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) buna çok sevindi ve: "En son gördüğümde
dizlerinde dağlanma izi vardı. Gidip bakın. bunu görecek misiniz?"
buyurdu. Gidip baktıklarında dizlerindeki dağlanma izlerini gördüler ve onun
gerçekten Ebu Cehl olduğunu anladılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bundan dolayı sevindi.
Savaşta Kureyşlilerden
pek çok kişi de esir düştü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ölü
müşriklerin çekilip eski bir kuyuya atılmasını emretti. Müşriklerin cesetleri
bu kuyuya atıldıktan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başlarınaa
durdu ve: "Ey Utbe b. Rab'fa! Ey Umeyye b. Hale!!" diyerek tek tek isimleriyle
onlara seslendi ve: "Rabbinizin size vaad ettiğini şimdi gördünüz
mü?" buyurdu. Ashab: "Ya Resulallah! Senin dediklerini duyabilirler
mi ki?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Söylediklerimi şimdi onlar sizden daha iyi biliyorlar! Zira yaptıklarının
karşılığını şimdi görüyorlar" buyurdu.
Ma'mer der ki: Hişam b.
Urve'nin şöyle dediğini işittim: O gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zafer müjdesini Medinelilere vermek üzere Zeyd b. Harise'yi gönderdi. Ancak
Medinelilerden bazıları buna inanamıyor ve: "Bu adam savaş alanından kaçıp
gelmiş!" diyorlardı. Zeyd müşriklerden esir düşen ile öldürülenleri haber
vermesine rağmen esirler bağlı bir şekilde getirilene kadar ona inanmadılar.
Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) esirleri fıdye karşılığında
serbest bıraktı.
Tahric: Metnin bir
bölümü İbn Sa'd (2/11) rivayet etmiştir. Başka bir bölümü Müslim'de (1779) yer
almıştır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Bedir Savaşında
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kimleri Esir Aldı?