musannef Abdurrezzak |
Cihad |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Şehidin Namazını Kılmak
ve Yıkamak
9580- Cabir b. Abdillah
der ki: Uhud savaşında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o gün şehid
edilenlerin yanına geldi ve: "Ben bunlara şahid oldum. Onları kanlanyla
defnedin" buyurdu. Her iki veya üç kişi bir mezarda defnediliyordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "içlerinden en iyi Kur'an okuyan
kişi kimdir?" diye soruyor ve bu kişi öne konuluyordu. O gün babam ve amcam
bir mezarda defnedilmişti.
Tahric: Farklı
kanallarla Said b. Mansılr (3/2569) rivayet etti.
9581- Hasan( -I BasrI)
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Uhud savaşında şehitler için
şöyle buyurdu: "Bunlar artık gittiler ve ben bunlara şahid oldum. Onlar
işledikleri amellerin meyvesini yemeden dünyayı terkettiler. Oysa siz
işlediğiniz amellerin meyvesini dünyada iken yemektesiniz. Sizin benden sonra
ne yapacağınızı da bilmiyorum. "
Tahric: Malik (995)
rivayet etti. Sahih şahitleri mevcuttur.
9582- Zühri: "uhud
savaşında şehidlerin namazını kılmadılar" demiştir.
9583- Ebu Malik:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud savaşında şehid olanların
namazını kıldı" demiştir.
Tahric: Aynı kanalla Beyhaki
(4/12) rivayet etti.
9584- İbn Cüreyc der ki:
Ata (b. Ebi Rebah): "Onların şehid kişiyi yıkadıklarını veya hanut ile
kokulandırdıklarını veya kefenlendiklerini görmedim" dedi. Ona:
"namazlarını nasıl kılacağız?" diye sorduğumda "Şehid olmayanların
namazı gibi" karşılığını verdi.
9585- İbn Sirin der ki:
Muaviye, Hucr b. Adiy el-Kindi'nin öldürülmesini emretti. Bunun üzerine Hucr:
"öldükten sonra kelepçelerimi çözmeyin. Beni giysilerimle ve kanımla
kefenleyin" dedi.
9586- Ayzar b. Hureys'in
bildirdiğine göre Zeyd b. sahan şöyle demiştir:
"Üzerimdeki kanı
yıkamayın ve mestlerim dışında üzerimden bir şey çıkarmayın. Mezarımı da yerden
yüksek yapmayın. Çünkü kıyamet gününde bunlar haklılığımın hücceti
olacaktır."
9587- Mis'ar der ki: Zeyd'in
çocuklarından Mus'ab'ın bildirdiğine göre Zeyd: "Benimle birlikte kanımın
bulaştığı toprağı da defnedin" demiştir. Ammar ed-Duhni'nin bana
bildirdiğine göre Zeyd: "Giysilerimi üzerime çekin ve beni annebir olan
kardeşimle bir mezarda defnedin. Çünkü biz onlarla davalaşacağız" dedi.
Zeyd burada kardeşi Serhan'ı kasdetmektedir.
9588- Abdurrahman b. Ebi
Leyla'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında
"el-Kari" diye adlandırılan Sa'd b. Ubeyd düşmanlarıyla karşılaştı ve
kaçtı. Bunun üzerine Hz. Ömer: "Şam'da kimsen var mıdır? Umulur ki Yüce
Allah sana merhamet eder" deyince: "Hayır, kendilerinden kaçtığım
kimseler vardır" karşılığını verdi. Sa'd, Kadisiyye'de hutbe verip:
"Yarın inşallah
düşmanla karşılaşacağız ve şehid olacağız. Üzerimizdeki kanı yıkamayın ve bizi
ancak üzerimizdeki giysiler ile kefenleyin" dedi.
9589- İbn Cüreyc der ki:
Süleyman b. Musa'ya: "Onlar şehidin namazını nasıl kılar?" diye
sorduğumuzda: "Şehid olmayanların namazı gibi" cevabını verdi. Ona,
şehidin defnedilmesini sorduğumuzda ise şu karşılığı verdi:
"Savaş yerinde
öldüyse onu yıkamaz, kefenlemez ve hanut ile kokulandırmayız. Eğer onu canlı
olarak geri döndürürsek kendisini yıkar, kefenler ve hanut ile kokulandırırız.
Biz insanların öyle yaptığını gördük. Bizden öncekiler de öyle
yapmaktaydı."
9590- Abdullah b.
Abdirrahman b. Zeyd der ki: "Şehid olan kişi savaş meydanında ölürse
olduğu gibi defnedilir. Savaştan sonra (savaşta aldığı yaradan dolayı) ölürse
diğer ölülere yapılan kendisine de uygulanır."
9591- Nafi’ der ki:
"Hz. Ömer şehitlerin en hayırlısı idi. Ancak o, yıkandı namazı kılındı ve
kefenlendi. Çünkü yaralandıktan sonra bir süre yaşamıştı."
Başka bir kanalla İbn
Ömer' den bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
9592- Yahya b.
el-Cezzar: "Hz. Ali'nin cenazesi yıkandı, kefenlendi ve namazı
kılındı" demiştir.
9593-yok-
9594- Abdullah b.
isa'nın bildirdiğine göre Şa'bi'ye, hırsızlar tarafından öldürülen kişinin
durumu sorulunca: "Yıkanmaz" karşılığını verdi.
9595- ikrime:
"Şehidin namazı kılınır ama yıkanmaz, şüphesiz ki, Yüce Allah onu
temizlemiştir" dedi.
9596- Katade'nin
bildirdiğine göre Hasan(-ı Basri) ve ibnu'I-Müseyyeb:
"Şehid kişi
yıkanır. Çünkü her ölü cünüp olur" demişlerdir.
9597- Şeddad b. el-Had
bildiriyor: Bedevilerden bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gelip iman etti ve O'na tabi oldu. Sonra: "Seninle hicret edeceğim"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazı kişilere onu
kollamaları için vasiyette bulundu. Hayber (veya Huneyn) savaşında iken
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bazı şeyleri ganimet olarak elde etmiş
ve paylaştırmıştı. Bu ganimetten bir hisse de bu bedevi için ayırıp kendisine
verilmek üzere sahabilerine vermişti. Bu kişi onların bineklerini
otlatmaktaydı. Geldiği zaman ashab kendisine hissesini verince: "Bu
nedir?" diye sordu. Ashab: "Bu, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sana ayırmış olduğu hissedir" cevabını verdi. Bunun üzerine
hissesini alarak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve:
"Ey Muhammed! Bu nedir?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Bu sana (ganimetten) ayırmış olduğum hissedir"
buyurunca: "Ben bunun için sana tabi olmadım" dedi ve boğazını işaret
ederek: "Ben şuramdan bir okla vurulmak ve Cennete girmek için sana tabi
oldum" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Eğer Allah'a doğru söylüyorsan o da seni doğrulayacaktır" buyurdu.
Kısa bir müddet bekledikten sonra düşmanla savaşa kalktılar. Bedevi bir okla
işaret ettiği yerden vurulmuş bir şekilde taşınarak getirilince, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu O mudur! Allah'a doğru söyledi, Allah
da onu doğruladı" deyip onu kendi cübbesiyle kefenledi ve öne koyup namazını
kıldı. Namaz da kendisinden işittiklerimiz: "Allahım! Bu kişi senin
yolunda muhacir olarak çıkıp şehid olarak ölen kulundur. Ben ona şahidim"
demesiydi.
Tahric: Nesai (4/60),
İbn Cüreyc kanalıyla rivayet etti.
9598- İbn Cüreyc der ki:
Bir kişi Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Şehidin namazı kılınır mı?" diye
sorunca, Ata (b. Ebi Rebah): "Evet, kılınır" karşılığını verdi.
"Bu kişi Cennetlik olduğu halde niçin kılınmaktadır ki?" denilince
de: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de namazı kılınmıştır"
cevabını verdi. Bana bildirildiğine göre Bedir şehitleri de oldukları gibi
defnedilmiştir.
9599- Şa’bi der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Uhud'da Hamza'nın namazını
yetmiş defa kılmıştır. Hamza musallada bekletilmekte ve her bir kişi getirilmesinde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onunla birlikte Hamza'nın da namazını
kılmaktaydı.''
Tahric: Aynı kanalla EbU
Davud, Merasil'de (428) ve İbn Abbas'tan İbn Mace (1228) rivayet etti.
9600- Leys'in
bildirdiğine göre Mücahid: "(Öldürülerek) şehid olan kişi (defnedileceği
zaman) üzerinde bulunan deriden olan her şey kaldırılır" demiştir.
9601- Hz. Ali der ki
"Şehid kişinin (defnedileceği zaman) mestleri, şalvarı ve başlığı (veya
sarığı) çıkarılıp tek olması için üzerine bir giysi daha eklenir veya
eksiltilir."
9602- Cabir b. Abdillah
der ki: Muaviye dere yatağını değiştirip mezarlığın içinden verince, Uhud
şehitlerini kastederek: "Kimin ölüsü varsa ölüsünün yanına gitsin (ve onu
çıkarsın)" dedi. Onları mezarlarından ikişer ikişer olarak, henüz
bedenleri taze bir şekilde çıkardılar. Kürek onlardan birinin ayağına değince
yarılıp kanamaya başladı. Bunun üzerine Eba Said: "Bundan sonra artık
hiçbir inkarcı inkar edemez" dedi.
9603- Kays b. Ebi Hazım
der ki: Talha b. Ubeydillah'ın ailesinden bir kişi rüyasında babası Talha'nın:
"Beni öyle bir yere defnettiniz ki su bana eziyet vermektedir, yerimi
değiştirin" dediğini gördü. Yerini değiştirmek için onu mezarından
çıkardıklarında daha tazeydi. Sakalının birkaç teli dışında hiçbir şeyi
değişmemişti.
9604- Cabir b. Abdillah
der ki: Uhud'da şehid edilenleri defnetmek için taşıyorduk. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) münadisi gelip: "Şehid edilenleri
öldürüldükleri yerde defnedin" diye seslenince onları tekrar yerlerine
geri döndürdük.
Tahric: Ebu Davud
(3165); Nesai (4/79), Süfyan es-Sevri kanalıyla; Tirmizi (1717) ve İbn Mace
(1516), Esved kanalıyla rivayet ettiler.
9605- Muhammed b.
Abdirrahman b. Ebi Leyla der ki: Şehid kişi mestleriyle veya ayakkabılarıyla
veya silahıyla veya yüzüğüyle defnedilmez. Biz onları kemerleriyle ve
giysileriyle defnederdik. Bana bildirildiğine göre ibrahim(-i NehaI):
"(Şehid kişi) üzerinde bir deriyle de defnedilmez" demiştir.
9606- Şa’bi der ki:
Öldürülen kişinin bedeni bir evde veya başka bir yerde bulunursa namazı
kılınır. Aynı zamanda diyeti de ödenir. Eğer sadece baş veya bir ayak bulunursa
namazı kılınmaz ve diyeti ödenmez."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: