musannef

Abdurrezzak

HAC / Menasik

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Haccın Fazileti

 

8796- Abdullah b. Amir'in babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hac ve umreyi ard arda yapınız. Zira ikisini ard arda yapmak. körüğün demirden kiri (pası) kaldırdığı gibi, fakirUği ve günahları kaldırıp siler. "

 

Tahric: Humeydi (1/10), Süfyan kanalıyla İbn Uyeyne' den; İbn Mace (s. 213) ve farklı kanallarla Ahmed (3/446) bu isnadla rivayet ettiler. Tirmizi (810), Nesai (5/115) İbn Mes'ud hadisinden; İbn Mace (2887) Ömer hadisinden rivayet etti.

 

 

 

8797- Ömer b. el-Hattab aynı hadisi Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dayandırmadan söylemiştir.

 

 

 

8798- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kabul edilmiş haccın karşılığı Cennetten başka bir şey değildir. iki umre, aralarında işlenen günahlara kefarettir. "

 

Tahric: Buhari (3/387), Malik kanalıyla Sumey' den başka bir lafızla; Müslim (1349), Süfyan kanalıyla aynısını ve Humeydi: (2/439), İbn Uyeyne kanalıyla Sumey' den başka bir lafızla rivayet ettiler.

 

 

 

8799- Başka bir kanalla Ebu Hureyre'den bu hadisin aynısı: "Kabul edilmiş haccın karşılığı Cennetten başka bir şey değildir" lafzıyla rivayet edilmiştir.

 

Tahric: Müslim (1349), Ubeydullah b. Ömer kanalıyla aynısını rivayet etti.

 

 

 

8800- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim hac eder (bu süre zarfında) cinsel ilişkide bulunmaz ve günah işlemezse, annesinden doğduğu günkü gibi günahsız olur" buyurmuştur.

 

Tahric: Buhari: (3/245), Seyyar Ebu'l-Hakem kanalıyla Ebu Hazım'dan; Müslim (135), Süfyan kanalıyla Cabir'i zikretmeksizİn ve Humeydi: (2/440), "İbn Uyeyne-Ebu Hazım" kanalıyla Cabir'i zikretmeksizİn rivayet ettiler.

 

 

 

8801- Ömer b. el-Hattab: "Şu Kabe'de başka bir şey için değil, sadece yanında namaz kılmak ve Hacerü'I-Esved'i istlam etmek için yola çıkan kişinin daha önce işlemiş olduğu günahları bağışlanır" demiştir.

 

 

 

8802- Yusuf b. Mahek anlatıyor: Ömer b. el-Hattab dışarıya çıkınca, bir kafile gördü ve: "Kimsiniz?" diye sordu. Onlar: "Hac için yola çıkanlarız" cevabını verince, Ömer: "Yola çıkmanızın başka bir sebebi yok mu?" diye sordu. Onlar: "Hayır" cevabını verince ise şöyle dedi: "Eğer bu kafile kim için develerini çökerttiklerini bilseler, bağışlandıktan sonra kendilerine verilen sevapıardan dolayı çok sevinirlerdi. Ömer'in canı elinde olana yemin olsun ki bu yolda olan kişiye ait olan bir deve ayağını her kaldırışında ve yere koyuşunda sahibinin derecesini bir derece yükseltir, bir günahını siler ve ona bir sevap yazar."

 

Tahric: Taberani, İbn Abbas kanalıyla merfu olarak başka bir lafızla rivayet etti. Bezzar ve Taberani, İbn Ömer kanalıyla merru olarak başka bir lafızla rivayet ettiler.

 

 

 

8803- Ka'b(u'l-ahbar) der ki: "Hacceden, umre yapan ve cihad edenler olmak üzere Allah'ın misafirleri üçtür. Allah onları çağırınca, icabet ettiler, onlar da Allah'tan isteyince Allah istediklerini verdi.''

 

Tahric: İbn Mace (s. 213), Ebu Salih kanalıyla Ebu Hureyre' den merfu olarak ve Bezzar, Cabir kanalıyla (ravileri güvenilir kişilerdir) merfu olarak rivayet ettiler. Heysemi Mecmau'z-Zevaid (3/211)

 

 

 

8804- Ka'b(u'l-ahbar) der ki: "Hacceden veya umre yapan kişi tekbir getirince onun arkasında bulunanlar tekbir getirir. Sonra onların da arkasındakiler tekbir getirir. Bu şekilde görüş mesafesi bitene dek arada ne varsa tekbir getirmiş olur."

Abdullah b. Damra der ki: "Ka'b'ın bunlarla birlikte cihad eden kişiyi de zikredip zikretmediğini hatırlamıyorum."

 

 

 

8805- Muhammed b. Hibban bildiriyor: Bir adam, Rebeze'de olan Ebu Zer'le karşılaşınca, Ebu Zer: "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. Adam:

"Hacca" cevabını verince, Ebu Zer: "Yola çıkmanın başka bir sebebi yok mu?" diye sordu. Adam: "Hayır" cevabını verince, Ebu Zer: "Öyleyse yapmak istediğini yap" dedi. Adam şöyle devam etti: Oradan ayrıldıktan sonra Medine'ye geldim. Bir müddet orada kaldıktan sonra, bir gün insanların bir adamın etrafını sardığını gördüm ve ben de onlara katılınca bu adamın, Rebeze'de karşılaştığım ihtiyar (Ebu Zer) olduğunu gördüm. Adam beni görünce: "Seninle konuşan benim" dedi.

 

Tahric: Malik (1/371) rivayet etti.

 

 

 

8806- Mücahid der ki: Ömer b. el-Hattab, Safa ile Merve arasında otururken bir kervan geldi ve Mescid(-i Haram)'ın kapısının yanında develerini çöktürüp Kabe'yi tavaf ettiler. Bu sırada Ömer onlara bakıyordu. Sonra çıkıp Safa ile Merve arasında sa'yettiler ve sa'yı bitirince, Ömer:

"Onları bana getirin" dedi. Onlar getirilince Ömer: "Siz kimlerdensiniz?" diye sordu. Onlar: "Irak halkındanız" karşılığını verdiler. (Ata der ki: Mücahid onların "Küfe halkındanız" cevabını verdiklerini de demiş olabilir.) Ömer:

"Neden geldiniz?" diye sordu. Onlar: "Haccetmek için" cevabını verince, Ömer: "Ticaret, miras veya borç almak için gelmediniz mi?" diye sordu. Onlar: "Hayır" cevabını verince, Ömer: "(Yolun uzunluğundan dolayı) Hayvanlarınızın sırtı yaralandı mı?" diye sordu. Onlar: "Evet" cevabını verince, Ömer: "Hayvanlarınızı yordunuz mu?" diye sordu. Onlar: "Evet" cevabını verince, Ömer: "Bineklerinizin ayakları aşındı mı?" diye sordu. Onlar: "Evet" cevabını verince, Ömer: "Öyleyse ibadetinize başlayın" dedi.

 

 

 

8807- Eş'ari'lerden bir adam, Ebü Müsa el-Eş'arı'den bildiriyor: Bir adam Ebü Musa'ya hacıları sorunca: "Hac eden, kavminden dört yüz kişiye şefaat eder, kendisini taşıyan devenin annelerinden kırk tanesine bereket ihsan edilir ve bu kişi annesinden doğduğu günkü gibi günahsız olur" cevabını verdi. Bir adam: "Ey Ebu Musa! Ben haccetmek istiyordum, ama zayıfladım ve yaşlandım. Haccın yerini tutacak bir amel var mı?" diye sorunca, Ebu Musa: "Hz. ismail'in oğullarından yetmiş mümin köleyi azad edebilir misin? Hac için konaklayıp yolculuk yapmaya denk olacak -veya eşit olacak- bir şeyin olduğunu da bilmiyorum" cevabını verdi.

 

 

 

8808- Hz. Ömer der ki: "Gazadan döndüğünüzde hac ve umre için yola koyulunuz. Çünkü (bu) iki cihaddan biridir."

 

 

 

8809- Hz. Hüseyin b. Ali'nin bildirdiğine göre bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cihadı sorunca: "Sana içinde diken bulunmayan cihadı bildireyim mi? (o) hacdır" buyurdu.

 

Tahric: Ahmed (2/421), Ebü Hureyre'den rivayet etti.

 

 

 

8810- Abdülkerim el-Cezeri der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adam gelerek: "Ben korkak biriyim ve düşmanla karşılaşmaya gücüm yok" deyince, Allah'ın Resulü: "Sana savaşın olmadığı cihadı bildireyim mi?" diye sordu. Adam: "Evet" cevabını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hac ve umre yapmaya bak" buyurdu.

 

 

 

8811- Hz. Aişe der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cihadı sorduğumuzda: "Haccetmek sizin için yeterlidir" - veya- "Sizin cihadınız hac yapmaktır" buyurdu.

 

Tahric: Buhari, "başka biri-Muaviye b. İshak" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

8812- Zeyd b. Eslem bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarıyla Veda haccını yaptıktan sonra: "Bu haccı yaptınız. Sonra sizin yeriniz (evlerinizdeki) hasırlarınızın üstüdür" yani: "Evlerinizde hasırlarınızın üzerinde oturunuz (hac için yola çıkmayınız)" buyurdu. 

 

Tahric: Ahmed ve Ebu Ya' la, Ebu Hureyre kanalıyla başka bir lafızla; Bezzar başka bir lafızla; Ebu Ya'la ve Taberam, Ümmü Seleme kanalıyla başka bir lafızla, Zevaid'de (3/214) geçtiği üzere Taberanı, İbn Ömer kanalıyla başka bir lafızla ve farklı kanallarla Beyhaki (4/327) rivayet ettiler.

 

 

 

8813- Kasım b. Ebi Sezze -hadisi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dayandırıp dayandırmadığını bilmiyorum- der ki: "Allah, Arafat halkı için meleklerine karşı övünür ve: ''Kullarıma bakınız. Saçları başları dağınık, toz toprak içinde ve güneşin sıcağında bana geldiler'' der. O gün kadar hiçbir günde (cehennemden) azad edilen olduğu görülmez. Kibirli olanlar o gün bağışlanmazlar. ''

 

 

 

8814- Talha el-Vami der ki: Şöyle derdik: "Şu üç hal üzere vefat edenlere Cennet vacip olur" -veya Cehennemden beri olurlar- "Ramazan orucunu tutup Ramazan bitince vefat eden, hac için yola çıkıp, hac yaptıktan sonra dönerken vefat eden ve umre yapmak için yola çıkıp umre yaptıktan sonra dönerken vefat eden."

 

 

 

8815- Amir b. Abdillah b. ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peş peşe yapılan haclar ve umreler, kişiden kötü ölümü ve fakirliği uzaklaştın'" buyurdu.

Muttalib b. Hantab bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başlarını tıraş eden bir topluluk görünce Hz. Ömer'e: "Onlara neden böyle yaptıklarını sor?" buyurdu. (Ömer onlara sorunca): "Umre sebebiyle" cevabını verdiler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu topluluk geri dönerken günahlarından hiç biri kendilerini takib etmedi" buyurdu.

 

Tahric: Deyleml, Hz. Aişe kanalıyla merru olarak rivayet etti. bak: Ömer hadisinden bir şahidi vardır. Ayrıca Tirmizi (810) ve Nesai (5/115), İbn Mes'ud'dan rivayet etmiştir.

 

 

 

8816- Hallad b. Abdirrahman der ki: Said b. Cübeyr'e: "Hangi hac daha üstündür?" diye sorunca: "Yemek yedirip diline sahip olanın yaptığı hacdır" cevabını verdi. Sevr! de bunun haccın iyiliğinden olduğunu söylemiştir.

 

 

 

8817- ibnu'-Münkedir der ki: Resalullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Haccın iyiliği nedir?" diye sorulunca: "Yemek yedirmek ve konuşmayı bırakmaktır" cevabını verdi.

 

Ata b. Yesar ise Resalullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "Hac edip menasikini yerine getiren ve müslümanların, elinden ve dilinden emin oldukları kişinin geçmiş günahlan bağışlanır. "

 

Tahric: Cabir hadisinden Beyhaki (5/262) ve Hakim'de (1/483) şahidi vardır. Cabir hadisinden Beyhaki (5/262) ve Hakim'de (1/483) şahidi vardır.

 

 

 

8818- Hz. Ömer: "Hac yapan hiçbir zaman fakir düşmez" demiştir.

 

Tahric: Taberam M. el-Evsat'ta ve Bezzar, Cabir b. Abdillah kanalıyla merru olarak rivayet ettiler. Heysemı (3/208) der ki: "Cabir'e: "İm'ar nedir?'' diye sorulunca: "Fakirliktir" karşılığını verdi."

 

 

 

8819- Safvan b. Süleym'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hac edin ki muhtaç olmayasınız. Gazvelere katılınız ki sıhhat bulasınız" buyurmuştur. 

 

Tahric: Safvan b. Süleym kanalıyla mürsel olarak irad etti. Heysemi' de (3/210) geçtiği üzere Taberanı M. el-Evsat'ta, İbn Ömer kanalıyla merfu olarak rivayet ettiler. Yine Ebü Hureyre'den şahidini Taberani, M. el-Evsat'ta (8308) rivayet etmiştir.

 

 

 

8820- Sevri der ki: "Duyduğumuza göre haccın iyiliği, güzel yemek ve güzel sözdür."

 

 

 

8821- Ebu Bekr b. Ebi Musa der ki: İbn Abbas'ın yanında otururken bir adam gelip kendisine: "ihramlıyken güzel ko ku süründüm" deyince, İbn Abbas: "Ben ve Ebu Bekr, bir oğlak kesmene hükmediyoruz" karşılığını verdi. Sonra başka biri gelip: "Tavaf dışındaki bütün yapmam gerekenleri yaptım" deyince, İbn Abbas: "Kabe'yi tavaf ettikten sonra yanıma gel" karşılığını verdi. Adam (tavaf edip) tekrar gelerek: "Tavaf ettim" dedi. Bunun üzerine İbn Abbas: "Şimdi git ve (günahlardan arınmış bir şekilde) amele yeniden başla" dedi.

 

 

 

8822- Bekkar der ki: Tavus'a: "Farz olan haccı yaptıktan sonra bir daha hac etmek mi, yoksa sadaka vermek mi daha faziletlidir?" diye sorulunca:

"Harem dışında kalan yerler nerede; (hac için) yolculuk, gece uykusuzluğu, yorgunluk, Kabe'yi tavaf etmek ve yanında namaz kılmak, Arafat'ta vakfe yapmak, Müzdelife'de durmak ve şeytanları taşlamak nerede!" cevabını verdi. Sanki haccın daha üstün olduğunu ifade etti. 

 

Tahric: Malik (245) rivayet etmiştir.

 

 

 

8823- Bir adam Sevri'ye: "Farz olan haccı yaptıktan sonra bir daha hac etmek mi, yoksa sadaka vermek mi daha faziletlidir?" diye sorunca, Tavus: ibrahim: "Eğer defalarca hac yapmışsa, sadaka vermesi daha faziletlidir, demiştir" cevabını verdi. Hasan ise: "Bir defa hac etmişse, sadaka vermesi daha faziletlidir" demiştir.

 

 

 

8824- Abdullah b. Ubeyd b. Umeyr'in bildirdiğine göre Allah Resölü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yedi (şavt ile Kabe'yi) tava! etmek, bir köle azad etmeye eşittir" buyurmuştur.

 

 

      

8825- Abdullah b. Amr der ki: "Kabe'yi tavaf edip iki rekat namaz kılan ve hayırdan başka bir söz söylemeyen, bir köle azad etmiş gibi sevap kazanır."

 

 

 

8826- Ebü Said el-Hudri der ki: Yüce Rab şöyle buyuruyor: "Geniş rızık verdiğim kul, her dört yılda bir defa benim için yola çıkmazsa (hac etmek için gelmezse) mahrum demektir."

 

Tahric: Taberani M. el-Evsat'ta ve Ebu Ya'la "her beş yılda bir defa" lafzı ile (ikisinin de ravileri güvenilir kişilerdir); İbn Hibban, Halef b. Halife kanalıyla Ala b. el-Müseyyeb'den "her beş yılda bir defa" lafzı ile; farklı kanallarla Said b. Mansur ve Beyhaki (5/262) rivayet ettiler. Bak: Heysemi (3/206). Müslim, İbn Hibban ve Said b. Mansur'u kaynak göstermiştir.

 

 

 

8827- İbn Abbas der ki: "insanlar bu Kabe'yi bir yıl ziyaret etmeyi bıraksa, onlara yağmur gönderilmez."

 

 

 

8828- Süleyman b. Yesar bildiriyor: Ka'b(u'l-ahbar)'a, Beytu'I-Makdis'in faziletlerinden çok bahsetmesinin sebebi soruldu ve Şam halkından bir kişi:

"Ey Ebu Abbas! Beytu'I-Makdis'i çok anıyorsun, ama Kabe'den bahsetmiyorsun" dedi. Ka'b, adama şöyle karşılık verdi: "Ka'b'ın canı elinde olana yemin olsun ki Allah yeryüzünde bu Kabe'den daha üstününü yaratmadı. Onun konuşan bir dili ve iki dudağı, anlayan bir kalbi vardır." Ebu Hafs adında bir adam: "Ey Ebu ishak! Hala bizlere abartarak anlatıyorsun. Hiç taşlar konuşur mu?" diye sorunca, Ka'b şöyle cevap verdi: "Canım elinde olana yemin olsun ki Kabe, Rabbine şikayette bulunup: ''Ey Rabbim! Bana gelip ziyaret edenler azaldı'' deyince, Yüce Allah ona şöyle vahyetti: "Ben sana yeni bir kitap, senin etrafında gece ibadet edip secde eden ve tıpkı bir güvercinin yumurtalarına şefkat göstermesi gibi sana şefkat gösteren insanlar yaratacağım. Seni yedi defa tavaf eden, bir köle azad etmiş gibi olur. Bu Kabe'nin yanında tıraş olanın, kıyamet günü her saç teli onun için bir nur olur."

 

 

 

8829- Ümmü Seleme'nin oğullarından olan İbn Ebi Seleme adındaki bir adam şöyle dedi: "Teşrik günlerinin sonlarında bir kişi Mina'da vefat edince, bir adam (Ömer'e) gelerek: "Ey Müminlerin emiri! Kızkardeşimizin oğlu vefat etti. Onu defnedecek misin?" diye sordu. Ömer: "Affedildikten sonra hiç günah işlemeyen bir kişiyi neden defnetmeyeyim?!" dedi.

 

 

 

8830- İbn Ömer anlatıyor: Biri Ensar'dan, diğeri Sakif kabilesinden olan iki adam Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiler. Ensar'dan olan kişi diğerini geçince, Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sakif'ten olan kişiye: "Ey Sakiflilerin kardeşi! Ensardan olan kişi senden önce geldi" buyurdu. Ensar'dan olan kişi:

 

"Ey Allah'ın Resulü! Ben sıramı ona veriyorum" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "isteğini söyle ey Sakiflilerin kardeşi. Eğer istersen, neden geldiğini ben söylerim" buyurdu. Adam: "Böyle yapman benim için daha güzeldir" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Namazın, rüku'un, sücudun, orucun için sorup, bunlar karşılığında bana ne var? diye sormaya geldin" buyurdu. Adam: "Seni hak olarak gönderene yemin olsun ki, evet" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Gecenin başılangıcında ve sonunda namaz kıl, ortasında ise uyu." Adam: "Gecenin ortasında namaz kılacak olursam" deyince ise Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

 

"Namaz kılmak için kalktığın zaman, rüku'ya varınca ellerini dizlerine koy ve parmaklarını aç. (Rüku'dan kalkarken) başını kaldır ve bütün eklemlerin yerli yerine yerleşinceye kadar bekle. Secde yapınca alnım yere yerleştir ve yeri didikler gibi secde yapma. Ayrıca ayın on üç, on dört ve on beşinci günlerinde oruç tut."

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra Ensar' dan olan adama dönüp: "İster sen sor, istersen ben sana söyleyeyim" buyurunca, adam: "Böyle yapman benim için daha güzeldir" karşılığını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Sen, Beytullah'a gitmek için evinden ayrılmanın, Arafat'ta durmanın, şeytanlar atmanın karşılığında ne kazanacağını sormaya geldin" buyurdu. Adam: "Seni hak olarak gönderene yemin olsun ki, evet" karşılığını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Beytullah'a gitmek için yola çıktığında, bineğinin attığı her adım karşılığında Allah sana bir sevap yazar, bir günahını siler. Arafat'ta durduğunda ise Yüce Allah dünya semasına inip (Arafat'ta duranlarla) meleklerine karşı övünerek şöyle buyurur: ''Bunlar, beni görmedikleri halde en ücra ve uzak yerden saçları başları dağınık ve toz içinde. rahmetimi umarak ve azabımdan korkarak gelen kullarımdır. Bir de beni görselerdi ne yaparlardı!'' Eğer kum taneleri veya dünya günleri ya da gökten inen yağmur taneleri kadar günahları olsa, Allah onların bu günahını temizler. Cemrelere atman (şeytan taşlaman) ise senin için azık olarak saklanır. Başını tıraş etmen karşılığında. düşen her saç teli için bir sevap alırsın. Kabe'yi tavaf edince ise annenden doğduğun günkü gibi günahsız olursun. "

 

Tahric: Bezzar ve Taberani M. el-Kebir'de rivayet ettiler. Taberani'nin lafzı Abdürrezzak'ın lafzına daha fazla benzeyendir. Bezzar'ın ravileri güvenilir kişilerdir. Bak: Heysemi Mecmau'z-Zevaid (3/284).

 

 

 

8831- Ubade b. es-Samit'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafe günü şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Yüce Allah böylesi bir günde size ihsanda bulundu ve birbirinizin üzerinde olan haklarınız dışında olan günahlarınızı affetti. Kötülerinizi iyilerinize bağışladı ve iyilerinizin istediklerini kendilerine verdi. Şimdi Allah'ın adıyla Cem'e (Müzdelife'ye) akın edin!"

(Müzdelife'de iken de) şöyle buyurdu: "Yüce Allah iyilerinizi bağışladı.

İyilerinizi de kötülerinize şefaatçi kıldı. Yüce Allah'ın rahmeti inip buradakilerin hepsini kapsar. Sonrasında bu rahmet yeryüzünün her tarafına dağılır. Eline ve diline sahip olup da tövbe eden herkese ulaşır. İblis ile askerleri Arafat dağlarında Yüce Allah'ın, kullarına bu yaptığını seyrederler. Allah'ın rahmeti indiği zaman iblis ile askerleri feryat figan etmeye başlar ve şöyle der: ''Ben onları uzun zamandır korkutuyardum; ancak mağfiret gelip onları kuşattı'' der. Sonra feryad ve figan edip kahırlanarak (iblis ve askerleri) dağılırlar. "

 

Tahric: Ubade hadisinden Taberani (bak: M. Zevaid 3/256) ve Enes'ten Ebü Ya'la (4106) rivayet etmiştir.

 

 

 

8832- Talha b. Ubeydillah b. Kerız'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "iblis, rahmetin inişini ve Allah'ın büyük günahları bağışladığını gördüğü gün olan Arefe günü olduğu kadar hiçbir zaman kovulmuş, sıkıntılı ve kinli olmamıştır. Sadece Bedir günü gördüğü hariç." Sahabe: "Bedir günü ne görmüştü?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cibril'in, melekleri savaş düzenine soktuğunu gördü" cevabını verdi.

 

Tahric: Malik, Muvatta'da (1/369) rivayet etti.

 

 

 

8833- Ata b. Ebi Rabah, Hz. Aişe'den bildiriyor: Hz. Aişe, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birden çok defa hac yapan kişinin, hac yapmak yerine bu yolda harcayacağı parayı akrabasına vermek veya köle azad etmek için kullansa olur mu?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Boş konuşmadan yapılan yedi (şavt) tavaf, bir köle azad etmeye denktir" cevabını verdi.

 

 

 

8834- Said b. Cübeyr: "Kim, bu Kabe'yi kastederek dünyalık veya ahiret maksadıyla yola çıkarsa, kendisine istediği verilir" demiştir.

 

 

 

8835- Ka'b(u'l-ahbar): "Bu Kabe, Yüce Allah'a harab olmaktan şikayet etti" deyince, bir adam: "Onun konuşacak dili var mı?" diye sordu. Bunun üzerine Ka'b şöyle karşılık verdi: "Evet, anlayacak kalbi de vardır. Yüce Allah ona (Kabe'ye) şöyle buyurdu: "Seni bir kitapla değiştirecek ve senin için ustalar kılacağım. Emziren annenin yavrularını sevmesi gibi insanların seni sevmesini sağlayacağım. Kartalların istekle yuvasına döndüğü gibi insanlar sana gelecekler ve sana muhabbetle sığınıp secde edecekler."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Gerçek Hacıların Az Olması; Hacda Helal Olmayan Mal Kullanma