musannef

Abdurrezzak

Zekat

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Zekatın Verilmesi Gereken Yerler; Zekat. Yerine Bizzat Vermek

 

6915- Ömer b. el-Hattab şöyle demiştir: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zekatını zekat memurlarına vermeyen ve: ''Ben onu gereken yerlere veririm'' diyen kişiyle savaşılıp savaşılmacağını sormam benim için kızıl develere sahip olmaktan daha iyidir. Ebu Bekr ise böylesi kişilerle savaşılması gerektiğini düşünürdü."

 

 

 

6916- Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe b. Mes'ud anlatıyor: Ebu Bekr (zekat vermeyerek) dinden dönen kabilelere karşı savaş için hazırlanınca Ömer ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlarla, ''La ilahe illallah'' diyene kadar savaşmam emredildi. Her kim Allah'tan başka ilah olmadığmı kabul ederse haketmediği sürece canmı ve malmı benden yana koruma altma almıştır. İçlerindeki (gizli) hesaplan Allah'a kalmıştır" buyurmuşken onlarla nasıl savaşırsın?" diye sordu. Ebu Bekr de: "Vallahi namaz ile zekatı birbirinden ayıran kişilerle savaşırım! Zira zekat malda verilmesi gereken bir haktır. Allah'a yemin olsun ki daha önce Resülullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zekat olarak verdikleri bir yuları dahi benden esirgerlerse bunun için bile onlarla savaşırım!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer: "Savaş konusunda Ebü Bekr'e ilham verenin Yüce Allah olduğunu gördüğümde haklı olduğunu da anladım" dedi.

 

Tahric: Buhari ile Müslim, "Zühri-Ebu Hureyre" kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

6917- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Malımın zekatını gerekli yerlere bizzat kendim mi vereyim, yoksa bunu valilere mi teslim etmeliyim?" diye sorduğumda şu karşılığı verdi: "Bu konuda İbn Abbas'ın: ''Bakmak zorunda olmadığın kişiler dışında olduktan sonra zekatını birine bizzat kendin vermende bir sakınca olmaz'' dediğini işittim." İbn Cüreyc der ki: "Bunu İbn Abbas'tan naklen Ata'dan bir çok defa işittim. Ata yine bana şunu bildirdi: İbn Ömer: "Zekatınızı valilere verin" dedi. Adamın biri cevap niteliğinde: "Ama valiler bunları gerekli yerlere ulaştırmıyorlar" deyince, İbn Ömer: "Olsun!" karşılığını verdi.

 

 

 

6918- Ebü Hureyre bildirir: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanların zekat vermeleri yönünde teşviklerde bulununca, kendisine: "Ebü Cehm, Halid b. el-Velid ve amcan Abbas zekatlarını vermeye yanaşmıyorlar" denildi. Bunun üzerine Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "ibn Cemil'in (Ebu Cehm'in) buna yanaşmaması önceleri fakirken sonradan Yüce Allah'ın ve Resulü'nün onu varlıklı kılmasıdır. Halid ise zırhlarını bile Allah yolunda vakfetmiş birisidir. Amcam Abbas'a gelince onun, vermesi gerekeni iki katıyla ödemesi gerekmektedir. ''

 

Tahric: Buhari ile Müslim, A'rec kanalıyla Ebu Hureyre'den rivayet ettiler.

 

 

 

6919- İbn Nuaym bildiriyor: İbn Muti': "Malımın zekatını atlarına yem yapması ve kölelerine yedirmesi için ibnu'z-Zübeyr'e vermem" dedi. Bunun üzerine İbn Ömer onu yanına çağırıp şöyle dedi: "Zekatını vermeyerek doğru bir şey yapmadın. Aynı miktarı sadaka olarak verecek olsan senden kabul edilmeyecektir. iyi olsalar da, kötü olsalar da zekatı onlara (resmi yetkililere) vermen emredilmiştir."

 

 

 

6920- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Toplanan zekatın nerelere verildiğini bilsem ben de o yerlere bizzat kendim mi vereyim yoksa valilere mi teslim edeyim?" diye sorduğumda tereddüt etmeden: "Şayet zekatı gereken yerlere veriyorlarsa sen bunu yapamazsın" karşılığını verdi. Ona: "Peki, İbn Abbas'ın bu yönde ruhsat vermesi valilerin toplanan zekat, gereken yerlere vermemelerinden dolayı mıdır?" diye sorduğumda: "Evet! Fıtır sadakası, hayvan sürüsü ile ekinlerin sadakası konusunda da aynı şeyi söylemiştir. Sen zekat, valilere teslim edip sorumluluktan kurtul ve sevabını ai. Gerisini de onlara bırak" karşılığını verdi.

 

 

 

6921- İbn Cüreyc der ki: ibrahım b. Meysere'nin bana bildirdiğine göre kendisi Tavus'a: "Bizim tarlalarımız var. Bunlarda çıkan zekatı verilmesi gereken yerlere bizzat biz mi verelim, yoksa zekat memurlarına mı teslim edelim?" diye sorunca, Tavus: "Şayet dağıtma konusunda memurlara yardım edebiliyorsan et" karşılığını verdi. ibnu'l-Müseyyeb ise bu konuda: "Şayet zekatı verilmesi gereken yere bizzat kendin vermekle maaş ve savaş masrafları konusunda idarecileri zora sokmayacaksan bir sakıncası olmaz. Aksi durumda kendin gereken yerlere vermezsin" demiştir.

 

 

 

6922- Süheyl b. Ebi Salih, babasından bildirir: Yanımda bir miktar mal toplanınca teker teker İbn Ömer, Ebu Hureyre, Ebu Said el-Hudrı ve Sa'd b. Ebi Vakkas'ın yanına gittim ve her birine: "Yanımda bir miktar mal toplandı. idareciler bunun zekatını diledikleri yerlere veriyorlar. Ben de bunu verecek bir yer buldum. Zekatı kendim uygun gördüğüm yere verebilir miyim?" diye sordum. Hepsi de: "Zekatı idarecilere teslim et" karşılığını verdiler.

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (4/28), Bişr b. el-Mufaddal kanalıyla Süheyl'den rivayet etti.

 

 

 

6923- İbn Tavus'un bildirdiğine göre babası (Tavus): "Toplanan zekatı gerekli yerlere vermiyorlarsa zekatını idarecilere verme" demiştir.

 

 

 

6924- Katade der ki: Adamın biri İbn Ömer'e geldi ve: "Benim malım var, zekatını vereyim mi?" diye sordu. İbn Ömer: "Uzaklaş buradan rezil herif!" diye çıkıştı. Yanındakiler: "Adam malının olduğunu ve zekatını nereye vermesi gerektiğini soruyor" dediklerinde, İbn Ömer: "Öyle deseydi ya! Adam Cehennem ahalisini andırır gibi köpek kılından yapılmış siyah bir giysi içinde karşıma çıkıyor! Sofralarında köpek etini parçalayıp yediklerini görsen dahi zekatını başındaki idareciye ver!" karşılığını verdi. Ma'mer der ki: "Bunu Hammad (b. Ebi Süleyman)'a zikrettiğimde İbn Ömer'in böylesi bir sözü söyleyebileceğini kabul etmedi. ''

 

Tahric: İbn Ömer'in böylesi bir sözü söylemiş olduğunu inkar etmesinin bir anlamı yoktur; zira İbn Ebi Şeybe (4/28), A'rec kanalıyla İbn Ömer'in: "Onunla köpek eti alıp yeseler dahi zekat! onlara ver" dediğini rivayet etmiştir.

 

 

 

6925- İbn Sirin der ki: Adamın biri İbn Ömer'e gelip malının zekatını nereye vereceğini sordu. İbn Ömer: "Zekatını idarecine ver" dedi. Adam:

"Dehhak olan yöneticilerimize mi?" deyince, İbn Ömer: "Dehhak da ne oluyor?" diye sordu. Adam: "Müşrik anlamına geliyor" karşılığını verince, İbn Ömer: "Zekatını müşrik olanlara verme" dedi.

 

 

 

6926- İbn Sirin der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında zekatları Allah Resulü'ne veya onun görevlendirdiği memurlara verilirdi. Hz. Ebu Bekr ve Hz. Ömer zamanında da zekatlar ya kendilerine ya da memurlarına verilirdi. Onlardan sonra ise bu konuda Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı arasında ihtilaflar vaki oldu." 

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (4/28), "Ebu Usame-İbn Sırın" kanalıyla kısa metinle rivayet etti,

 

 

 

6927- Meymün b. Mihran der ki: ihtiyar bir adamla - ravi der ki: Sanırım Meymün bunun ibnu'l-Müseyyeb olduğunu söyledi - İbn Ömer'in yanına girdim. İbn Ömer'e: "Zekatımı yöneticilerimize mi vereyim?" diye sorduğumda: "Evet!" karşılığını verdi. Ona: "Toplanan mallarla kaplan ve kartal alsalar da mı?" diye sorduğumda: "Evet, bunları alsalar da onlara ver" karşılığını verdi. Yanından çıktıktan sonra yanımdaki ihtiyara: "Sen de İbn Ömer gibi mi düşünüyorsun?" diye sorduğumda: "Hayır!" karşılığını verdi.

Abdullah b. Muharrir der ki: Meymun b. Mihran'a: "Sen İbn Ömer gibi mi düşünüyorsun?" diye sorduğumda: "Hayır!" karşılığını verdi.

 

 

 

6928- Eban anlatıyor: Haccac(-ı Zalim) zamanında Ebu Halife'nin evinde saklanan Hasan'ın yanına girdim. Adamın biri ona şöyle dedi: "ibn Ömer'e zekatımı idarecilere verme konusunu sorduğumda: ''Zekatını fakir ile yoksullara (kendin) ver'' karşılığını verdi." Bunun üzerine Hasan bana: "ibn Ömer'in, güvendiği kişilere zekatlarını fakir ile yoksullara verebileceklerini söylediğini sana söylemedim mi?" dedi.

 

 

 

6929- Eyyab der ki: "Hasan(-ı Basri)'ye zekat konusu sorduğum kadar başka bir şeyi sormuş değilim. Bazen zekatı yöneticilere vermemi söylerken, bazen de onlara vermememi söylerdi."

 

 

 

6930- İbn Tavus'un bildirdiğine göre babası (Tavus): "idarecilerin senden aldığı şeyin karşılığını Yüce Allah'tan bekle" demiştir.

 

Tahric: Ancak İbn Ebi Şeybe (4/34) yine Tavus'un: "Öşürcünün senden aldıkları için Yüce Allah'tan bir şey bekleme" dediğini rivayet eder.

 

 

 

6931- Muhammed b. Raşid bildiriyor: Mekhal'un: "Zekatını yöneticilere verme" dediğini işittim.

 

 

 

6932- Sevr! der ki: İbn Abbas, ibnu'l-Müseyyeb, Hasan b. Ebi'l-Hasan, ibrahım en-Nehai, Muhammed b. Ali Ebu Cafer ve Hammad b. Ebi Süleyman: "Zekatınızı onu günah olan yerde kullanacak olan birine vermeyin" derlerdi.

 

Süfyan der ki: "Hasan, ibrahım b. Ali ve Hammad: "Senden alınan malın (zekatın) karşılığını Yüce Allah'tan bekle" derlerdi. Süfyan'ın da görüşü budur ki: "Zekatını (böylesi) yöneticilere verme. Ancak senden onu zorla alırlarsa bu zekatın geçerli olur" derdi. Abdürrezzak der ki: "Ma'mer'in de: "Zekat adına senden aldıkları geçerli olur. Alamadıkları bölümü de sen gereken yerlere verirsin" dediğini işittim."

 

 

 

6933- Ma'mer der ki: Enes b. Malik'in azatlılarından Abdulazız adında birinden işittiğime göre Enes: "Zekat adına senden aldıkları geçerli olur" demiştir. Bana ulaşana göre ibnu'I-Müseyyeb de aynı şeyi demiştir.

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (4/34), İbn Uleyye kanalıyla Abdülazız b. Suheyb'den rivayet etti.

 

 

 

6934- Abdurrahman b. el-Beylamanı bildiriyor: Hz. Ebu Bekr'in Hz. Ömer'e vasiyetleri arasında şu da vardı: "Zekatını layık olmayan bir yere veren kişinin bu zekatı dünya kadar dahi olsa geçerli olmaz. Ramazan orucunu da zamanı dışında tutan kişi tüm yılı tutacak olsa dahi bu orucu geçerli değildir." 

 

Tahric: İlk bölümünü farklı bir lafızla İbn Ebi Şeybe (4/29), Kesir b. Hişam kanalıyla Hişam'dan rivayet etti.

 

 

 

6935- Ebu Haşim bildiriyor: Hasan(-ı Basri) ile ibrahım(-i Nehai): "Zekat adına (yöneticilerin) senden aldıkları geçerli olur. Alamadıkları bölümü de sen gereken yerlere verirsin" demişlerdir. Abdürrezzak der ki: "Ma'mer ve Sevri' nin de görüşü budur."

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (4/34), Veki' kanalıyla Sevri' den kısa metinle rivayet etti.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Telef Olan Zekattan Sorumlu Tutulmak