musannef Abdurrezzak |
Cenazeler |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Şehidin Cenaze Namazı
ve Yıkanması
6633- Cabir b. Abdillah
der ki: uhud savaşında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o gün şehid
edilenlerin yanına geldi ve: "Ben bunlara şahid oldum. Onları kanlanyla
defnedin" buyurdu. Her iki veya üç kişi bir mezarda defnediliyordu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "içlerinden en iyi Kur'an okuyan
kişi kimdir7" diye soruyor ve bu kişi öne konuluyordu. O gün babam ve amcam
bir mezarda defnedilmişti.
Tahric: Farklı
kanallarla Buhar'i mürsel olarak; Fethu'l-Bari'de (3/136) geçtiği üzere Nesal
ve farklı kanallarla Beyhakı (4/11) merftı olarak rivayet ettiler.
6634- Ma'mer bildiriyor:
işiten birinin bildirdiğine göre Hasan(-ı BasrI) şöyle demiştir: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud savaşında şehitler için şöyle buyurdu:
"Bunlar artık gittiler ve ben bunlara şahid oldum. Onlar işledikleri
amellerin meyvesini yemeden dünyayı terkettiler. Oysa siz işlediğiniz amellerin
meyvesini dünyada iken yemektesiniz. Sizin benden sonra ne yapacağınızı da
bilmiyorum. "
Tahric: Şahit olarak
Cabir'den Buhari (5/85) ve Habbab'dan yine Buhari (5/86) rivayet etti.
6635- Ma'mer'in
bildirdiğine göre Zühri: "Uhud savaşında şehidlerin namazını
kılmadılar" demiştir.
Tahric: Başka bir
lafızla İbn Ebi Şeybe (4/85), "Fudayl-Cabir" kanalıyla ve Buhari
(3/136), Abdullah b. Yusuf kanalıyla Leys'den rivayet ettiler.
6636- Şeybani'nin
bildirdiğine göre Ebu Malik: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Uhud savaşında şehid olanların namazını kıldı" demiştir.
Tahric: İbn Sa'd (2/48),
"Ebu'I-Munzir el-Bezzar-Ebu Malik" kanalıyla ve Beyhakı (4/12),
"Şu'be-Ebu Malik el-Gıfari" kanalıyla daha uzun bir metinle rivayet
ettiler. Beyhakı:
"Hadis
mürseldir" dedi. Aynı raviden İbn Sa'd (6/48) ve Beyhakı (4/12) rivayet
etti.
6637- Ata b. Ebi Rabah:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedr savaşında şehid olanlarını
namazını kıldı" demiştir.
6638- İbn Cüreyc der ki:
Ata (b. Ebi Rebah): "Onların şehid kişiyi yıkadıklarını veya üzerine hanut
(koku) koyduklarını veya kefenlendiklerini görmedim" dedi. Ona:
"Namazlarını nasıl kılacağız?" diye sorduğumda "Şehid
olmayanların namazı gibi" karşılığını verdi.
6639- İbn Sirin der ki:
Muaviye, Hucr b. Adiy el-Kindi'nin öldürülmesini emretti. Bunun üzerine Hucr:
"öldükten sonra zincirlerimi çözmeyin. Beni giysilerimle ve kanımla
kefenleyin" dedi.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(4/84), "Ebu Usame- İbn Sirin" kanalıyla rivayet etti.
6640- Zeyd b. Sühan
şöyle demiştir: "Üzerimdeki kanı yıkamayın ve mestlerim dışında üzerimden
bir şey çıkarmayın. Mezarımı da yerden yüksek yapmayın. çünkü kıyamet gününde
bunlar benim davam için hüccetim olacaktır.''
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(4/84, 156), Vek'i' kanalıyla Sevri' den rivayet etti.
6641- Mus'ab'ın bir
adamdan, onun da Zeyd'in oğlundan bildirdiğine göre Zeyd: "Benimle
birlikte kanımın bulaştığı toprağı da defnedin" demiştir. Ammar
ed-Duhni'nin bana bildirdiğine göre Zeyd: "Giysilerimi üzerime çekin ve
beni annebir olan kardeşimle aynı mezara defnedin. çünkü biz onlarla
davalaşacağız" dedi. Zeyd burada kardeşi Serhan'ı kasdetmektedir.
Tahric: Farklı
kanallarla İbn Ebi Şeybe (4/84) rivayet etti.
6642- Abdurrahman b. Ebi
Leyla'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında
"el-Kari" (=hafız) diye adlandırılan Sa'd b. Ubeyd düşmanlarıyla
karşılaştı ve kaÇtı. Bunun üzerine Ömer: "Sen Şam'a git. Umulur ki Yüce
Allah sana merhamet eder" deyince: "Hayır, kendilerinden kaçtığım
kişilerin topraklarında kalacağım" karşılığını verdi. Sa'd, Kadisiyye'de
hutbe verip: "Yarın inşallah düşmanla karşılaşacağız ve şehid olacağız.
Üzerimizdeki kanı yıkamayın ve bizi ancak üzerimizdeki giysiler ile kefenleyin"
dedi.
Tahric: Farklı
kanallarla Said b. Mansur, Sünen'inde (4/84) "kısa metinle" rivayet
etti.
6643- İbn Cüreyc der ki:
Süleyman b. Musa'ya: "Onlar şehidin cenaze namazını nasıl kılar?"
diye sorduğumuzda: "Şehid olmayanların namazı gibi" cevabını verdi. Şehidin
defnedilmesini sorduğumuzda ise şu karşılığı verdi:
"Savaş yerinde
öldüyse onu yıkamaz, kefenlemez ve hanOt ile kokulandırmayız. ı=ğer onu canlı
olarak geri döndürürsek (ve sonra ölürse) kendisini yıkar, kefenler ve hanOt
ile kokulandırırız. Biz insanların böyle yaptığını gördük. Bizden öncekiler de
öyle yapmaktaydı."
6644- Abdullah b.
Abdirrahman b. Zeyd der ki: "Şehid olan kişi savaş meydanında ölürse
olduğu gibi defnedilir. Savaştan sonra (savaşta aldığı yaradan dolayı) ölürse
diğer ölülere yapılan kendisine de uygulanır."
6645- Nafi' der ki:
"Hz. Ömer şehitlerin en hayırlısı idi. Ancak o, yıkandı namazı kılındı ve
kefenlendi. Çünkü yaralandıktan sonra bir süre yaşamıştı. ''
Tahric: Farklı
kanallarla İbn Ebi Şeybe (4/85) ve Beyhaki (4/16) rivayet ettiler.
6646- Hakem'in
bildirdiğine göre Yahya b. el-Cezzar: "Hz. Ali, yıkandı, kefenlendi ve
namazı kılındı" demiştir.
Tahric: Beyhaki'nin
(4/17), i"rail kanalıyla Ebil İshak'tan bildirdiğine göre Hz. Hasan, (babası)
Hz. Ali'nin namazını kılmıştır.
6647- ibrahım(-i Nehai)
der ki: "Eğer şehit savaş alanında ölürse yıkanmaz. Eğer savaş alanından
götürüldükten sonra ölürse yıkanır."
6648- Abdullah b.
isa'nın bildirdiğine göre Şa’bi'ye, hırsızlar tarafından öldürülen kişinin
durumu sorulunca: "Yıkanmaz" karşılığını verdi.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(4/5), "Veki'-Şa'bi" kanalıyla rivayet etti.
6649- ikrime:
"Şehidin namazı kılınır ama yıkanmaz, çünkü Yüce Allah onu
temizlemiştir" dedi.
6650- Katade'nin
bildirdiğine göre Hasan(-ı Basri) ve ibnu'l-Müseyyeb:
"Şehit kişi
yıkanır. çünkü her ölü cünüp olur" demişlerdir.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(4/84), "Veki' - Katade" kanalıyla rivayet etti.
6651- Şeddad b. el-Had
bildiriyor: Bedevilerden bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gelip iman etti ve O'na tabi oldu. Sonra: "Seninle hicret edeceğim"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazı kişilere onu
kollamaları için vasiyette bulundu. Hayber (veya Huneyn) savaşında iken
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bazı şeyleri ganimet olarak elde etmiş
ve paylaştırmıştı. Bu ganimetten bir hisse de bu bedevi için ayırıp kendisine
verilmek üzere sahabelerine vermişti. Bu kişi onların bineklerini
otlatmaktaydı. Geldiği zaman ashab kendisine hissesini verince: "Bu
nedir?" diye sordu. Ashab: "Bu, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sana ayırmış olduğu hissedir" cevabını verdi. Bunun üzerine
hissesini alarak Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi ve:
"Ey Muhammed! Bu nedir?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bu sana (ganimetten) ayırmış olduğum hissedir" buyurunca:
"Ben bunun için sana tabi olmadım" dedi ve boğazını işaret ederek:
"Ben şuramdan bir okla vurulup ölmek ve Cennete girmek için sana tabi
oldum" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Eğer Allah'a doğru söylüyorsan o da seni doğrulayacaktır" buyurdu.
Kısa bir müddet bekledikten sonra düşmanla savaşa kalktılar. Bedevi bir okla
işaret ettiği yerden vurulmuş bir şekilde taşınarak getirilince, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu O mudur? Bu o mudur?" diye sordu.
Ashab: "Evet" karşılığını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Allah'a doğru söyledi, Allah da onu doğruladı" deyip onu kendi
cübbesiyle kefenledi ve öne koyup namazını kıldı. Namaz da kendisinden
işittiklerimiz: "Allahım' Bu kişi senin yolunda muhacir olarak çıkıp şehid
olarak ölen kulundur" demesiydi.
Tahric: İbn Sa'd,
"Hemmam-Şa'bi" kanalıyla mevkuf olarak, (3/16), "Hammad b.
Seleme-İbn Mes'ud" kanalıyla ve Beyhaki'de (4/12) geçtiği üzere Ebu Davud,
Merasil'inde "Hennad-Şa'bi" kanalıyla rivayet ettiler.
6652- İbn Cüreyc der ki:
Bir kişi Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Şehidin namazı kılınır mı?" diye
sorunca, Ata: "Evet, kılınır" karşılığını verdi. "Bu kişi
Cennetlik olduğu halde mi?" denilince de: "Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de namazı kılınmıştır" cevabını verdi. Bana
bildirildiğine göre Bedr şehitleri oldukları gibi defnedilmiştir.
6653- Şa’bi der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Uhud'da Hamza'nın namazını
yetmiş defa kılmıştır. Hamza (musallada) bekletilmekte ve her bir kişi
getirilmesinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onunla birlikte
Hamza'nın da namazını kılmaktaydı. ''
Tahric: Sahih olan şu
rivayetlere içerik olarak terstir: Cabir' den Buhari (5/65) ve İbn Abbas'tan
İbn Mace (1513) rivayet etti.
6654- Leys'in
bildirdiğine göre Mücahid: "Şehit kişinin (defnedileceği zaman) üzerinde
bulunan deriden olan her şey kaldırılır" demiştir.
Tahric: İbn Ebi
Şeybe'nin (4/156), Cerir kanalıyla Leys'ten bildirdiğine göre Mücahid:
"Şehid kişi
defnedileceği zaman ne mesti, ne de ayakkabıları kendisiyle birlikte
defnedilmez" demiştir.
6655- Hz. Ali der ki'
"Şehit kişinin (defnedileceği zaman) mestleri, şalvarı ve başlığı (veya
sarığı) çıkarılıp tek olması için üzerine bir giysi daha eklenir veya
eksiltilir."
6656- cabir b. Abdillah
anlatıyor: Muaviye dere yatağını değiştirip suyu mezarlığın içinden geçirmek
isteyince, uhud şehitlerini kastederek: "Kimin ölüsü varsa ölüsünün yanına
gitsin (ve onu çıkarsın)" dedi. Onları mezarlarından ikişer ikişer olarak,
henüz bedenleri taze bir şekilde çıkardılar. Kürek onlardan birinin ayağına
değince yarılıp kanamaya başladı. Bunun üzerine Ebu Said: "Bundan sonra
artık hiçbir inkarcı inkar edemez" dedi.
6657- Kays b. Ebi Hazım
der ki: Talha b. Ubeydillah'ın ailesinden bir kişi rüyasında babası Talha'nın:
"Beni öyle bir yere defnettiniz ki üzerime su gelmektedir, yerimi
değiştirin" dediğini gördü. Yerini değiştirmek için onu mezarından
çıkardıklarında daha tazeydi. Sakalından birkaç tel dışında hiç
değişmemişti.
Tahric: İbn Sa'd
(3/223), Ebu Usame kanalıyla İsmail b. Ebi Halid'den rivayet etti.
6658- Cabir b. Abdillah
der ki: Uhud'da şehid edilenleri defnetmek için taşıyorduk. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) münadisi gelip: "Şehid edilenleri
öldürüldükleri yerde defnedin" diye seslenince onları tekrar yerlerine
geri götürdük.
Tahric: Humeydi,
MÜsned'inde (2/544) bu isnadla ve Ahmed (3/308) rivayet ettiler.
6659- Muhammed b.
Abdirrahman b. Ebi Leyla der ki: Şehid kişi mestleriyle veya ayakkabılarıyla
veya silahıyla veya yüzüğüyle defnedilmez. Biz onları şehid edildikleri yerde
giysileriyle defnederdik. Bana bildirildiğine göre ibrahim(-i Nehai):
"(Şehid kişi) üzerinde bir deri olduğu halde defnedilmez" demiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Ölüyle Karşılaşan
Kişinin Onu Defnetmemesi