musannef Abdurrezzak |
Namaz |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Rüku ve Secde Nasıl
Yapılır?
2856- Ebu Mes'ud
el-Ensari'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Rüku ve secde esnasında belini tam düz olarak tutmayanın namazı geçerli
değildir" buyurdu.
Tahric: Ebu Davud,
Tirmizi, Nesai, İbn Mace ve Müslim rivayet ettiler.
2857- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Rüku ederken ellerini dizlerinin altına
koyanlar hakkında ne dersin?" diye sorunca: "Bu sonradan çıkarılan
bir şeydir. Böyle olmaz. Ancak dizlerin üzerine konur" cevabını verdi.
2858- İbn Cüreyc
bildiriyor: Bir kişi Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Bazılarının rükuya varırken
başlarını, sakalları ayaklarının arasına gelecek şekilde eğdiğini
görüyorum" deyince: "Böyle olmaz. Bu, sizden öncekilerin yapmadığı
bir bidattır" karşılığını verdi. Adam: "Nasıl rüku yaparlardı?"
diye sorunca ise Ata: "Şimdiki insanların yaptığı gibi normal rüku
ederlerdi" cevabını verdi.
2859- İbn Ömer
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adama şöyle buyurdu:
"Namaza kalktığın zaman rükuya varınca ellerini dizlerine koy ve
parmaklarının arasını açık tut. Sonra başmı kaldır ve her organ yerini buluncaya
kadar bekle. Secdeye varınca alnmı yere güzel koy ve gagalama (kuşun gagalaması
gibi hemen secdeye varıp kalkma).
Tahric: Yakın anlamı ile
Ahmed (1/287) İbn Abbas'tan rivayet etti.
2860- Kasım b. Ebi
Bezze'nin bir adamdan bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir adama şöyle buyurdu: "rükuya varınca ellerini dizlerine koy ve
parmaklarının arasını açık tut. "
2861- Sevri bildiriyor:
İbn Ebi Necih'e: Mücahid: "Ellerini koyarsa (rükusunu) tamamlamış
olur" der miydi?" diye sorduğumda, başıyla: "Evet" işareti
yaptı.
2862- Ebu Hureyre:
"Rükusuz namaz olmaz" demiştir.
2863- Ebu Hasın
bildiriyor: Üzerinde pelerin olan bir ihtiyar gördüm. İbn Uyeyne Esved b.
Yezid'i kastederek: "Esved, rükuya varınca ellerini dizleri arasında
birleştirirdi" dedi. Ebu Abdirrahman es-Sülemı'ye gidip bunu anlatınca:
"Evet. Bunlar Abdullah b. Mes'ud'un öğrencileridir. Ama Ömer dizlerinizi
tutmanızı söyledi. Sizler dizlerinizi tutunuz" dedi.
Tahric: Tirmizi (1/223),
Ebu Bekr b. Ayyaş kanalıyla Ebu Husayn'dan ve Nesai rivayet ettiler.
2864- Mus'ab b. Sa'd
bildiriyor: Babamın yanında namaz kıldım ve ellerimi (birleştirerek) dizlerimin
arasına koydum. Babam böyle yapmamı yasakladı ve: "Biz de bir ara böyle
yapardık ama böyle yapmamız yasaklandı" dedi.
Tahric: Hadis imamları
rivayet ettiler.
2865- Muğıre bildiriyor:
ibrahım(-i NehaI): "Abdullah (b. Mes'üd), rüküda parmakları kapalı olacak
şekilde ellerini dizlerinin arasına koyar, kollarını bacaklarının üzerine
yapıştırırdı" deyince, ben: "Sen neden böyle yapmıyorsun?" diye
sordum. ibrahım(-i NehaI); "Çünkü bazen ellerini dizlerinin üzerine
koyduğu da olurdu" dedi.
2866- Alkame ve Esved
(b. Yezid) bildiriyor: Abdullah (b. Mes'üd) ile namaz kıldık, rüküya varınca
ellerini kenetleyip dizlerinin arasına koydu. Abdullah ellerimize vurunca biz
de böyle yaptık. Daha sonra Ömer bizimle karşılaşıp namaz kıldırdı. rüküya
varınca, Abdullah'ın yaptığı gibi ellerimizi kenetledik, Ömer ise ellerini
dizlerine koydu. Namazı bitirince ise; "Bu (yaptığınız) nedir?" diye
sordu. Biz, Abdullah'ın yaptığını kendisine söyleyince: "Bu, daha önce
yapılan ama, sonra terkedilen bir şeydi" dedi.
2867- İbn Cüreyc
bildiriyor: Ata (b. Ebi Rebah) bana şöyle dedi: "Ellerini dizlerine
yerleştir ve belini düz tut. Böyle yapman rükünun tam olması için yeterlidir.
"
2868- Ma'mer ve Zühri:
"Rükuda, bütün uzuvların yatışıncaya kadar bekle" demiştir.
2869- İbn Mes'ade'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben
ihtiyarladım. Rüku'yu kaçıran, yavaşça rüku'dan kalkarken bana yetişir(se
rekata yetişmiş olur" buyurmuştur.
Tahric: Mecma'da (2/77)
geçtiği üzere Ahmed, Müsned'inde (4/176) rivayet etti. Cübeyr b.
Mut'im'den Taberani, M.
el-Kebir'de (1579) ve Muaviye'den İbn Mace (963) rivayet etti.
Rükuda Başı Eğmek ve
Kaldırmak
2870- İbn Cüreyc
bildiriyor: Bir kişi Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Kişi rükuda başını eğmez ve
kaldırmaz" denirdi, deyince Ata: "Neden eğsin ki?" karşılığını
verdi. Bir kişi: "İkna" nedir?" diye sorunca, Ata:
"Rükudayken başını kaldırmasıdır" cevabını verdi.
2871- ibrahim(-i Nehai)
der ki: "Kişinin rükudayken başını kaldırması veya eğmesi mekruh
görülürdü."
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(s. 170), Huşeym kanalıyla Muğire'den rivayet etti.
2872- Abdurrahman b. Ebi
Leyla bildiriyor: "Allah'ın Resülü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
rüküsu, secdesi ve rüküdan sonraki kıyamı birbirine yakın uzunlukta idi.
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüküya vardığında o kadar düz dururdu
ki, sırtına bir bardak su konsa dökülmezdi."
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(s. 170), "kısa bir metinle" iki hadisin son kısmını başka bir
lafızla rivayet etti. Metnin ilk bölümünü Buhari (1/131) ve Müslim (1/135) Bera
hadisinden; ikinci bölümünü Ebü Davud, Merasil'de (s. 95) mürsel olarak
müellifin senediyle rivayet ettiler. Şahit olan başka tarikleri de vardır.
2873- Hz. Aişe
bildiriyor: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüküya varınca
başını eğmez ve kaldırmazdı. Başını rüküdan kaldırınca ise tam olarak doğrulmadan
secdeye gitmezdi.''
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(s. 169), Ebu Halid el-Ahmer kanalıyla Hüseyn' den ve farklı kanallarla Müslim
(1/194) rivayet ettiler.
Rüku ve Secdede
Söylenecek Şeyler
2874- Babası Huzeyfe'nin
kölesi olan Said bildiriyor: Allah'ın Resülü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
rüküdayken: "Sübhane rabbiyel-Azim" dediğini duydum. Dudaklarının
hareket etmesinden dolayı buna ilave olarak başka şeyler okuduğunu anladım.
2875- Huzeyfe
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rükuya varınca:
"Sübhane rabbiyel-Azım", secdeye varınca ise "Sübhane
rabbiye'l-A'la" derdi.
Tahric: Ahmed,
MÜsned'inde (5/389), Abdürrezzak kanalıyla; Müslim, Tirmizi, başkaları ve İbn
Ebi Şeybe (s. 167) rivayet ettiler.
2876- Hz. Ali der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rükuya varınca: "Allahım! Rükua
vardım ve Sana iman ettim. Sen benim Rabbimsin ve Sana tevekkül ettim"
derdi. Secdeye varınca ise "Sübhane rabbiyel-A'la" derdi.
Tahric: Müslim (771),
Hz. Ali'den uzun bir metinle; Nesai (2/192-3) Muh. b. Mesleme hadisinden
rivayet ettiler. Başka şahitleri de vardır.
2877- Hz. Ali der ki:
"Allah katında en sevgili söz, kulun: ''Ey Rabbim!
Nefsime zulmettim, beni
bağışla'' demesidir."
2878- Hz. Aişe
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüku ve secdelerinde
çokça: "Rabbimiz olan Allahım, seni hamdle her türlü eksiklikten tenzih
ederim. Allahım! Beni bağışla" derdi. Bu duayı, Kur'an'da yani Nasr
Süresinde kendisine böyle emir verildiğini düşünerek yapardı.
2879- Abdullah (b.
Mes'üd) der ki: Feth Süresi nazil olunca, Resülullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) çokça: "Allahım, seni hamdle her türlü eksiklikten tenzih ederim.
Allahım, beni bağışla. Sen tövbeleri kabul edensin" derdi.
Tahric: Ahmed ve başkaları
rivayet ettiler; bak: Heysemi Mecma (3/127). Aişe hadisinden aynısını Müslim
(484) rivayet etti.
2880- Ebü Ubeyde b.
Abdillah bildiriyor: İbn Mes'üd rüküya varınca üç veya daha fazla:
"Sübhane rabbiyel-Azım ve bihamdihi", secdeye gidince ise üç veya
daha fazla: "Sübhane rabbiyel-A'la ve bihamdihi" derdi. Ebü Ubeyde
der ki: "Babam, Resülullah' ın da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle
dediğini söylerdi. ''
2881- imran bildiriyor:
Hz. Aişe bir gece yarısı kalkıp Resülullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
aradı ve eli, secdede olan Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayağının
altına değdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) secdede şöyle
diyordu: "Bütün mülkün, sonsuz gücün, yüceliğin ve büyüklüğün sahibi olan
Rabbimi her türlü eksiklikten tenzih ederim. Allahım! Öfkenden rızana
sığınıflm. Cezandan affına sığmınm. Senden yine Sana sığınınm. Sana övgüyü
saymakla bitiremem. Sen kendini nasıl övdüysen öylesin. "
Tahric: Müslim (1/192),
Ebu Hureyre kanalıyla Hz. Aişe'den "kısa bir metinle" ve Tahavi
(1/138), Amre ve Drve kanalıyla Hz. Aişe'den rivayet ettiler.
2882- Başka bir kanalla
bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
2883- Muhammed b.
ibrahim et-Tey mı bildiriyor: Hz. Aişe bir gece uyandı, elleriyle yoklayarak secdede
olan Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayak tabanının ortasına
dokundu. Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) secdede şöyle diyordu:
"Cezandan afiyetine, öfkenden rızana sığınıyorum. Senden yine sana
sığınıyorum. Sana övgüyü saymak la bitiremem. Sen kendini nasıl övdüysen
öylesin."
Tahric: Tahavi (1/138),
Malik kanalıyla Yahya b. Said'den rivayet etti.
2884- Hz. Aişe
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rükü ve secdesinde:
"SübbUhun Kuddusun Rabbu'I-Meldiketi verruh (=Allah bütün noksanlıklardan
münezzeh ve mukaddestir. O. meleklerin ve Ruh'un (Cebrail'in) Rabbidir"
derdi.
Tahric: Müslim, İbn Ebi
Arube ve başkaları kanalıyla Katade' den ve aynı yolla Tahavi (1/138) rivayet
ettiler.
2885- ibrahim b. Meysere
bildiriyor: Ömer b. el-Hattab rüku ve secdesinde beş defa kadar:
"Sübhanallahi ve bihamdihi (=Allah'ı hamd ile tesbih ederim)"
derdi.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(s. 168), İbnü'l-Mübarek kanalıyla Muhammed b. Müslim'den rivayet etti.
2886- İbn Abbas der ki:
"Ellerinle dizlerini tutarak üç tesbih getirecek kadar rükuda kal. Sonra
(rükudan kalkarken) belini her organ yerini bulacak şekilde doğrult."
2887- Hasan(-ı BasrI)
der ki: "Rüku ve secdede üç defa ''Sübhanallahi vebihamdihi'' demek
yeterlidir.''
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(s. 168), Ebu Ma' şer kanalıyla Hasan' dan aynısını rivayet etti.
2888- İbn Tavus
bildiriyor: Tavus secdeye varınca: "Yüzüm, onu yaratana, şekil verene ve
ona işitme ve görme özelliği verene secde etti" derdi.
2889- Asım b.
Ebi'n-Necüd bildiriyor: Şakık b. Seleme, secdedeyken:
"Allahım! Beni
bağışla" dedi.
2890- Said b. Ebi Bürde,
babasından bildiriyor: İbn Ömer'in yanında namaz kıldım, onun secdedeyken:
"Rabbim! Kullarını tekrar dirilteceğin gün beni azabından koru" dediğini
duydum.
2891- Ebu'I-Esved ve
Şeddad b. el-Ezma' İbn Mes'üd'dan bildiriyor: (ikisi de) der ki: "(Ne
söylediği) konuda ihtilaf ettik." Ebu'I-Esved şöyle dedi:
"Abdullah
secdesinde: "sübhaneke la Rabbe ğayreke (=Seni tesbih ederim. Senden başka
Rab yoktur)" derdi." Şeddad ise şöyle dedi: "sübhaneke, La ilahe
illa ente (= Seni tesbih ederim. Senden başka ilah yoktur)" derdi.
Tahric: Taberani, M.
e]-Kebir'de rivayet etti; bak: Heysemi Mecma (3/129).
2892- Ümmu'I-Hasan
bildiriyor: Ümmü Seleme namaz kılarken secdede:
"Allahım! Bağışla,
merhamet et ve bizi en doğru yola ilet" dedi. Abdullah b. Kesır,
"şu'be, Katade Ümmu'I-Hasan, Ümmü Seleme" kanalıyla aynı rivayette
bulunmuştur.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(s. 563), "Fadı b. Dukeyn-Ümmü Seleme" kanalıyla aynısını rivayet
ettiler.
2893- Said b. Ebi Bürde,
babasından bildiriyor: İbn Ömer'in yanında namaz kıldım. Onun şöyle dediğini
duydum: "Rabbim! Bana lutfettiğin nimetlere andolsun ki, artık suçlulara
asla arka olmayacağım."[Kasas, 17] Namazını bitirince bana: "Her
zaman, kıldığım her namazın öncekine kefaret olmasını temenni ettim" dedi.
2894- Cafer b. Muhammed,
babasından bildiriyor: Oduncular, sorunca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) onlara şöyle dedi: "Rüku'da üç tesbih ve secdede üç tesbih
(getiriniz)." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine gelip
(rükü ve secdede ne diyeceklerini) soran oduncu bir topluluğa böyle demiştir.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(s. 168), Hatim b. İsmail kanalıyla Cafer'den ve Beyhaki (2/86) rivayet
ettiler. Aynısını Ebü Cafer' den Şafii (s. 47), İbn Ebi Şeybe (1-223) ve
Beyhald (2/86) rivayet ettiler.
2895- Alkame bildiriyor:
Mescide girince Abdullah (b. Mes'üd)'u namaz kılarken buldum. Rüküya varınca
ben A'raf Süresini okumaya başladım, o secdeye varmadan ben A' raf Süresini
bitirdim."
2896- İbn Sirin der ki:
"Kişi ellerini dizlerine koyarsa rükuyu tam yapmış olur. Alnını yere tam
yerleştirirse secdeyi tam yapmış olur."
Süfyan: "Böyle
yapsa ve (başka) bir şey yapmasa bile (rüku ve secdesi geçerli olur)"
demiştir.
Tahric: İbn Ebi Şeybe
(s. 169), İbn Avn kanalıyla İbn Sirin' den başka bir lafızla rivayet etti.
2897- Velid b. Abdillah
b. Ebi Muğis bildiriyor: Hasta olduğu için bakımıyla ilgilendiğim ve
kendisinden hadis dinlediğim Ebu Abdillah b. Bedle'nin şöyle dediğini işittim:
Sahabeden bir adam Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile namaz kıldı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazında Bakara Suresi'ni okudu.
Sureyi tane tane ve güzel bir şekilde okudu. Cennetten bahseden her ayete
gelişinde Allah'tan Cenneti istedi. Cehennemden bahseden her ayete gelişinde
ise ondan Allah'a sığındı. Bakara Suresi'ni bitirince rükuya vardı. rükuda:
Sübhane Rabbi'l-melekut vel-ceberut vel-kibriya vel-azame (=Hükümranlık, kudret.
büyüklük ve yücelik sahibi Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim)"
dedi. rükudan başını kaldırdığında da aynı şeyi söyledi. Sonra secdeye gitti.
Secdede, rükudan kalktığında ayakta kaldığı süre kadar kaldı. Secdelerden sonra
ayağa kalktığında AI-i imran Suresi'ni okudu. Bu sureyi de önceki rekatta
Bakara Suresi'ni okuduğu gibi okudu. Sureyi bitirince rüku ile secdelerini bir
önceki rekatın rüku ve secdeleri gibi yaptı. Sabah vakti bu sahabi: "Ya
Resulallah! Ben de senin gibi namaz kılmak istedim, ama yapamadım"
deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Benim yapabildiğimi
sizler yapamazsınız, zira ben sizden daha fazla Allah'tan korkarım"
buyurdu.
Tahric: Avf b. Malik
hadisinden şahidini Ebü Davud rivayet etti.
2898- İbn Cüreyc bildiriyor:
Ata (b. Ebi Rebah)'a: "Rüku'da söylenecek şey hakkında bir şey duydun
mu?" diye sorunca: "Hayır" cevabını verdi. Ben: "Sen
(rüku'da) ne diyorsun?" diye sorunca, Ata şöyle cevap verdi:
"Eğer acelem ve
beni meşgul edecek bir şey yoksa üç defa şöyle derim:
"Sen eksik
sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senden
başka ilah yoktur." Üç defa: "Melik ve mukaddes olan Allah eksik
sıfatlardan uzaktır" derim. Üç defa: "Allah bütün noksanlıklardan
münezzeh ve mukaddestir. Meleklerin ve Rüh'un (Cebrail'in) Rabbidir. Rabbimin
rahmeti gazabını geçmiştir" derim. Ben: "(Resülullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) rüküda bunlardan birini söylediğine dair bir şey duydun
mu?" diye sorunca, Ata: "Hayır" cevabını verdi. Ben: "Bu
konuda neye göre hareket ediyorsun?" diye sorunca, At.3 şöyle cevap verdi:
"Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve
överim. Senden başka ilah yoktur" sözünü, İbn Ebi Muleyke, Hz. Aişe'den
nakletti. Hz. Aişe şöyle dedi:
"Bir gece Resülullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yokluğunu fark ettim ve hanımlarının birinin
yanına gittiğini zannettim ve karanlıkta el yordamıyla yoklayınca, rüküda -veya
secde halinde-: "Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle
tenzih eder ve överim. Senden başka ilah yoktur" derken buldum ve:
"Annem babam sana feda olsun! Ben bir şey düşünürken sen başka bir şeyle
meşgulsün" dedim. ''
(Ata şöyle devam etti)
"Rabbimi eksik sıfatlardan tenzih ederim. Muhakkak ki Rabbimizin emri
gerçekleşecektir" sözünden sonra isra Süresindeki ayeti okurum. "Yüce
olan Allah'ı eksik sıfatlardan tenzih ederim ve Allah'ı eksik sıfatlardan
tenzih eder, ona hamd ederim" sözüyle Allah'ı yüceltirim. "Melik ve
mukaddes olan Allah eksik sıfatlardan uzaktır" sözü hakkında ise, Ubeyde
b. Amir'in şöyle dediğini duydum: "Yüce Rab gecenin yarısında son semaya
iner ve: "Kim Benden ister, vereyim? Kim Benden bağışlanma diler,
bağışlayayım?" buyurur. Melik (olan Allah): "Melik ve Mukaddes olanı
tesbih ediniz" buyurmaktadır. Fecir doğunca ise Yüce Allah yükselir."
Ben, (Bunu söylemekle) Melik'in (olan Allah'ın): "Melik ve Mukaddes olan
Allah eksik sıfatlardan münezzehtir" sözüne tabi oluyorum. "sübbühun
Kuddüs sözü ise, Rabbimin rahmetinin gazabını geçtiği manasındadır. Bana
bildirildiğine göre isra (miraç) gecesinde, semanın her bölümünde melekler
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) selam veriyordu. Altıncı semaya
gelince, Cibril kendisine: "Bu melektir. Ona selam ver" dedi. Melek
Allah'ın Resulünden önce davranıp kendisine selam verdi. Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O bana selam vermeden önce ben kendisine
selam vermek isterdim" buyurdu. Yedinci semaya gelince, Cibril:
"Allah salat
ediyor" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah salat
eder mi?" diye sorunca, Cibrıl: "Evet" cevabını verdi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun salatı nedir?" diye
sorunca ise Cibri! şöyle cevap verdi: ''Allah bütün noksanlıklardan münezzeh ve
mukaddestir. Meleklerin ve Ruh'un (Cebrail'in) Rabbidir. Rabbimin rahmeti
gazabını geçmiştir'' şeklindedir." (Ata şöyle devam etti: "Ben de
buna uyuyorum." İbn Cüreyc der ki: "Bunlardan bazısını bazısından
önce söyleyebilir miyim?" diye sorunca, Ata: "Eğer istersen"
cevabını verdi.
Tahric: Farklı
kanallarla Müslim (1/192) "kısa bir metinle" rivayet etti.
2899- Ata (b. Ebi
Rebah): "Secdede, rükuda söylediğim şeyleri aynen söylerim" demiştir.
2900- Ata (b. Ebi Rebah)
bildiriyor: İbn Tavus'a, secdenin ne kadar olması gerektiği sorulunca, eliyle
işaret ederek: "Üç tesbih" cevabını vermiştir. Abdürrezzak der ki:
"Muhammed b. Müslim, ibrahim b. Meysere vasıtasıyla Tavus'tan aynı
rivayette bulundu."
2901- İbn Cüreyc Ata (b.
Ebi Rebah)'dan bildiriyor: ibnu'z-Zübeyr'in çoğu zaman secdesinde: "Allah
bütün noksanlıklardan münezzeh ve mukaddestir. Meleklerin ve Ruh'un (Cebrail)
Rabbidir. Rabbimin rahmeti gazabını geçmiştir" dediğini duyardım.
2902- Asım b. Damra
bildiriyor: Hz. Ali rüku'ya varınca şöyle derdi:
"Allahım! Sana boyun
eğdim, Sana rüku yaptım, Sana teslim oldum, Sana iman ettim. Sen benim
Rabbimsin. Ben Sana tevekkül ettim. Kulaklarım, gözlerim, etim, kanım, beynim,
kemiklerim, sinirlerim, saçlarım ve tenim sana boyun eğdi. Sübhanallah,
Sübhanallah, sübhanallah."
"Semiallahu limen
hamideh" deyince (rüku'dan kalkınca) ise: "Allahumme Rabbena
lekel-hamd" derdi, Secdeye gidince ise şöyle derdi: "Allahım! Sana
secde ettim, Sana teslim oldum, Sana iman ettim, Sana tevekkül ettim. Sen benim
rabbimsin. Kulaklarım, gözlerim, etim, kemiklerim, sinirlerim, saçlarım ve
tenim Sana secde etti. Sübhanallah, Sübhanallah, Sübhanallah."
2903- Hz. Ali anlatıyor:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüku'da şöyle derdi: "Allahım!
Sana rüku ettim. Sana iman ettim. Sana teslim oldum ve Sen benim Rabbimsin.
Kulaklanm. gözlerim, beynim. kemiklerim ve sinirlerim Alemlerin Rabbi olan
Allah'a boyun eğdi." Başını rüku'dan kaldırınca:
"Semiallahu limen
hamideh" deyip, hemen ardından: "Allah'ın' Göklerin dolusunca,
yeryüzü dolusunca ve bundan sonra dileyip (yaratacağın) her şeyin dolusu kadar
Sana hamdolsun" derdi. Secdeye gidince ise şöyle dedi:
"Allahım! Sana
secde ettim, Sana iman ettim. Sana teslim oldum ve Sen benim Rabbimsin. Yüzüm,
kendisini yaratana. kulaklarını ve gözlerini açana (yaratana) secde etti.
Yaratanların en güzeli olan Allah mutlak hüküm sahibidir. "
Tahric: Müslim (1/263)
ve Tahavi (1/137) rivayet ettiler.
2904- Başka bir kanalla
bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
2905- ibrahim b. Meysere
bildiriyor: Tavus, rükuya varınca şöyle derdi:
"Allahım! Sana rüku
ettim, sana boyun eğdim, Sana teslim oldum, Sana iman ettim, Sana tevekkül
ettim ve Sana yöneldim. Dönüş Sanadır."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Rükudan Kalkınca
Söylenecek Şeyler