musannef

Abdurrezzak

Namaz

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Namaz Giysisine bulaşan Kan, Meni ve Hayvan / İnsan Sidiğinin Hükümleri

 

Cinsel ilişkide Giyilen veya içinde Cünup Olan Kişinin Teri Bulaşan Giysiyle Namaz Kılmak

 

1428- Nafi' bildiriyor: "ibn Ömer cünup olupta içinde terlediği giysiyle namaz kılardı.''

 

Tahric: Aynısını İbn Ebi Şeybe (s. 128), İbn Mehdi kanalıyla Malik'ten bildirir.

 

 

 

1429- ibnu'I-Müseyyeb bildiriyor: İbn Ömer'e: "Üzerinde iken cinsel ilişkiye girilen giysiyle namaz kılınır mı?" diye sorulunca: "Ben de dün gece bu üzerimdeki giysiyle ilişkiye girmiştim ve şu an onunla namaz kılıyorum" dedi.

 

 

 

1430- İbn Abbas der ki: "içinde cünup olan kişinin terlediği giysiyle namaz kılmakta bir sakınca olmaz."

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (s. 128), Huşeym ve İbnü'l-Mübarek kanalıyla Hişam'dan ve farklı kanallardan Beyhakı (2/409) rivayet ettiler.

 

 

 

1431- Kasım b. Muhammed bildiriyor: Hz. Aişe'ye karısıyla ilişkiye giren kişinin ilişkiye girdiği giysi içinde terlemesi konusunu sorduğumda şöyle dedi: "Önceleri böyle bir şeyolduğu zaman kadın bez hazırlar ve ilişki sonrası hem kendisi, hem de erkek terini silerdi. Giyilen giysiyle de namaz kılmakta bir sakınca görülmezdi.''

 

Tahric: Aynısını İbn Ebi Şeybe (s. 128), İbn Uyeyne kanalıyla Yahya'dan ve Beyhakı (2/409) Abdurrahman b. el-Kasım kanalıyla babası Kasım'dan rivayet ettiler.

 

 

 

1432- Ümmü'I-Hüzeyl bildiriyor: Hz. Aişe'ye hayızlı kadının içinde terlediği giysiyle namaz kılması sorulunca: "Bir sakıncası olmaz" dedi.

 

 

 

1433- Hz. Aişe bildiriyor: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadınların giydiği örtüyle namaz kılmayı (erkeklere) yasakladı." Abdürrezzak der ki: "Hişam b. Urve'nin de babasından naklen bildirdiğine göre Hz. Aişe bu tür örtülerle erkeklerin namaz kılmalarını kerih görürdü."

 

Tahric: Beyhakı'nin (2/410) Abdullah b. Şakık kanalıyla İbn Sırın'den bildirdiğine göre Hz.

Aişe: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizim giydiğimiz örtü ve çarşaflarla namaz kılmazdı" demiştir.

 

 

 

1434- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rabah)'a: "Kişi karısıyla ilişkiye girdikten sonra elbisesini giyiyor. Giysiyi giydikten sonra tenasül uzvunu yıkıyor, ancak meniden giysisine de bulaşmış olabiliyor. Sonra da namaz için yıkanana kadar o meni giyside kurumuş oluyor" dediğimde, Ata: "Bir sakıncası olmaz" karşılığını verdi.

 

 

 

1435- Ata bildiriyor: Adamın biri İbn Abbas'a: "Kur'an'ı, üzerinde eşimle ilişkiye girdiğim, ihtilam olduğum ve terimi akıttığım yatağımın üzerine koyabilir miyim?" diye sorduğumda: "Evet!" dedi. 

 

 

 

1436- Ata (b. Ebi Rabah) der ki: "Hayızlı veya cünup olan kişinin giydiği giysinin yıkanmasına veya üzerine su serpilmesine gerek yoktur."

 

Tahric: Bu konuda İbn Ebi Şeybe (s. 128), Yahya b. Süleym'den bildirdiğine göre Ata, cünup olan kişinin içinde terlediği giyside bir sakınca görmez, bundan dolayı necis olmayacağını düşünürdü.

 

 

 

Giysiye Meni Bulaşması

 

1437- Ata bildiriyor: İbn Abbas'a giysiye meninin bulaşması konusu sorulunca: "Şayet seni iğrendirmiyorsa ızhır otuyla bulaşan kısmı silmen yeterli olur" dedi. 

 

Tahric: Beyhaki (2/418), biraz eksik ve fazlalıkla Şafii kanalıyla İbn Uyeyne'den ve Tahavi (132), Şu'be kanalıyla Amr' dan rivayet ettiler.

 

 

 

1438- Ata'nın bildirdiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: "Giysinin içinde ihtilam olursan istersen ızhır otu veya bir bezle onu silersin ve bu kadarı yeterli olur. Ancak ondan iğrenir veya üzerinde görülmesinden hoşlanmazsan yıkarsın. ''

 

 

 

1439- Hemmam b. el-Haris bildiriyor: Hz. Aişe bir misafirine haber gönderip yanına çağırdı. Kendisine: "Giysisine bulaşan meniyi yıkamakla meşgul" denilince, Hz. Aişe: "Ben de meniyi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) giysisinden elimle ovalayıp silerdim" karşılığını verdi. 

 

Tahric: Aynısını Müslim (1/140) farklı kanallarla ve Tirmizi (1/114), yine farklı birçok kanaldan rivayet ettiler.

 

 

 

1440- İbn Abbas der ki: "Meniyi giysinin üzerinden ızhır otu veya bir taş parçasıyla temizlersin.''

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (s. 95), Vekı kanalıyla Sevri'den "kısa metinle" ve Tahavı (1/32), Ebu Nuaym kanalıyla Sevri'den rivayet ettiler.

 

 

 

Giysiye Bulaşan Meninin Yerinin Belli Olmaması

 

1441- Abdurrahman b. Avf'ın kardeşinin oğlu Talha b. Abdillah b. Avf bildiriyor: Ebu Hureyre'nin şöyle dediğini işittim: "Şayet giysin içinde ihtilam olduğunu bilir, ancak meninin nerede olduğunu bilemezsen giysinin tümünü yıkarsın. ihtilam olduğunda meninin giysiye değip değmediğini bilmiyorsan giysinin üzerine sadece su serpersin.''

 

Tahric: Farklı kanallardan Beyhakı (2/406, 7/58) ve yine farklı iki kanaldan Tahavı (1/32) rivayet ettiler.

 

 

 

1442- Abdürrezzak Tavus'tan aynı yönde bir fetva bildirir.

 

 

 

1443- Abdürrezzak İbn Ömer' den aynı yönde bir fetva bildirir.

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (s. 58), Said kanalıyla EyyÜb' den ve başka bir lafızla Beyhakı (2/406), Nafi' kanalıyla İbn Ömer' den rivayet ettiler.

 

 

 

1444- Hasan(-ı BasrI) der ki: "Menimin giysinin bir bölümüne bulaştığından emin olduğumda o kısımı yıkadım, kalan kısımlara da su serptim."

 

 

 

1445- Yahya b. Abdirrahman b. Hatib bildiriyor: Ömer b. el-Hattab ile umreye gittim. Bulunduğumuz kafilede Amr b. el-As da vardı. Ömer yolun bir yerinde gece vakti suya yakın bir bölgede konakladı. Uyuyunca da ihtilam oldu. Uyandığında sabah olmaya yakındı. Hemen yola koyuldu ve hızlıca yol alarak bir su başına vardı. Suya varınca oturup giysisine meninin değdiği yerleri yıkamaya başladı. Amr ona: "Yanımızda giymen için başka giysiler de var. Onlardan giy ve bırak bunu yıkasınlar" deyince, Ömer şu karşılığı verdi: "Hayret bir şeysin ey Amr! Sen giymeye elbise buluyorsan herkes bulamaz ya! Vallahi senin dediğini yaparsam herkes öyle yapmaya kalkar. Bunun yerine meninin bulaştığını gördüğüm yerleri yıkar, görmediğim yerlere ise su serperim."

 

Tahric: Malik ve Tahavı ve İbn Vehb'in, MÜsned'ini kaynak göstermiştir) irad ve Malik (1/70) ile Tahavı (1/31), Malik kanalıyla rivayet ettiler.

 

 

 

1446- Yahya b. Abdirrahman b. Hatib, babasından bildirir: Hz. Ömer bir yolculuğu sırasında cünup oldu. Sabah olunca yanındakilere: "Sizce güneş doğmadan önce suya varır mıyız?" diye sorunca, onlar: "Varırız" dediler. Bunun üzerine yola düştü ve hızlıca giderek güneş doğmadan su başına vardı. Su başına varınca giysisinde meninin bulaştığını gördüğü yerleri yıkamaya başladı. Amr b. el-As ona: "Bundan başka giysi giyip öyle namazı kılsan olmaz mı?" diye sorunca, Ömer şu karşılığı verdi: "Sen giymeye elbise buluyorsan herkes bulamaz ya! Senin dediğini yaparsam herkes öyle yapmaya kalkar. Bunun yerine meninin bulaştığını gördüğüm yerleri yıkar, görmediğim yerlere ise su serperim."

 

 

 

1447- Süleyman b. Yesar bildiriyor: Ömer b. el-Hattab'la birlikte bulunan bir adamın bana bildirdiğine göre yolculuklarından birinde Ömer yanında su da yokken cünup oldu. Yanındakilere: "Sizce acele etsek güneş doğmadan su başına varabilir miyiz?" diye sordu. Daha sonra su başına vardıkları zaman yıkandı ve giysisine bulaşan meniyi de yıkamaya koyuldu. Amr b. el-As veya Muğıre ona: "Ey müminlerin emiri! Onu bırakıp da şu giysiyle namaz kılsan?" deyince, Ömer şu karşılığı verdi: "Ey İbn Amr!" veya: "Ey Muğıre! Üzerine meni bulaşan giysimle namaz kılmamamı mı istiyorsun? Sonra insanlar benim meni bulaşan giysiyle namaz kılmadığını söyleyip onlar da öyle yapacaklar. Aksine meninin bulaştığımı gördüğüm yerleri yıkar, görmediğim yerlere ise su serperim."

 

 

 

1448- Yahya b. Abdirrahman b. Hatib bildiriyor: Ömer b. el'Hattab ile umreye gittim. Bulunduğumuz kafilede Amr b. el-As da vardı. Ömer yolun bir yerinde gece vakti suya yakın bir bölgede konakladı. Uyuyunca da ihtilam oldu. Uyandığında sabah olmaya yakındı ve kafilede su yoktu. Hemen yola koyuldu ve hızlıca yol alarak bir su başına vardı. Suya varınca oturup giysisine meninin değdiği yerleri yıkamaya başladı. Amr b. el-As ona:

"Sabah oldu, giysini yıkamayı bırak da bizim giysilerden birini giyip namazını kıl" deyince, Ömer şu karşılığı verdi: "Hayret bir şeysin ey Amr! Sen giymeye elbise buluyorsan bütün müslümanlar bulamaz ya! Vallahi senin dediğini yaparsam herkes öyle yapmaya kalkar. Bunun yerine meninin bulaştığını gördüğüm yerleri yıkar, görmediğim yerlere ise su serperim."

 

 

 

1449- Katade'nin bildirdiğine göre ibnu'I-Müseyyeb: "Eğer ihtilam olur da meninin giysinden nereye değdiğini bilmezsen giysinin tümüne su serpersin" demiştir.

 

 

 

1450- Şa'bi'nin bildirdiğine göre İbn Abbas: "Giysi cünup olmaz" demiştir.

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (s. 134), "Veki-İbn Abbas" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

1451- ikrime bildiriyor: Üzerine meni bulaşan ancak bulaştığı yer bilinmeyen giysi hakkında İbn Abbas: "Giysinin üzerine su serpilir" dedi. 

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (s. 57), Ebu'l-Ahvas kanalıyla Simak'tan "kısa metinle" rivayet etti.

 

 

 

1452- Ata (b. Ebi Rabah) der ki: "Giysiye bulaşan irin, kan, sidik ve mezinin hükmü birdir. Giysinin üzerinden kazır sonra da yerine su serpersin."

 

 

 

Ciysiye Kan Bulaşması

 

1453- Ma'mer (b. Raşid) bildiriyor: Zühri'ye kişinin giysisinde az veya çok kan görmesi konusunu sorduğumda şu karşılığı verdi: "Salim'in bana bildirdiğine göre İbn Ömer giysisinde az olsun çok olsun kan gördüğü zaman namazını bırakırdı. Temizledikten sonra da namaza bıraktığı yerden devam ederdi. Ancak bıraktıktan sonra arada konuşursa namazı baştan kılardı. ''

 

Tahric: İbnu't-Türkmani, el-Cevher (1/143), Abdürrezzak'ın Musannefinden bu manada bir hadis nakletmiştir.

 

 

 

1454- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rabah)'a: "Meni bulaşan giysinin yıkanması gerekir mi? Zira Hz. Aişe'nin giysiye bulaşan kanı temizlenene kadar kazıdığını bana söylemiştin" dediğimde, Ata: "Onu kazımak yeterli olur" karşılığını verdi. Ona: "Giysiye bulaşan kanı irin ve benzeri tüm şeyler için de kazımak yeterli midir?" diye sorduğumda: "Evet, kazırsın sonra kazıdığın yere su serpersin" karşılığını verdi. Ona: "Giysime bulaşan kanı kazıyorum ama çıkmıyor" dediğimde: "Şayet yıkamayacaksan kazıdıktan sonra çıkmasa da üzerine su serpmen yeterlidir" karşılığını verdi.

 

 

 

1455- İbn Cüreyc bildiriyor: Adamın biri Ata'ya: "Sırtımda bir çok yara var ve giysimi irin içinde bırakıyor. Yıkanırken de bana sıkıntılar veriyor" deyince, Ata: "O yaraları kurutacak ilaç bulamıyor musun?" diye sordu. Adam: "Hayır!" karşılığını verince, Ata: "O zaman Yüce Allah seni özürlü saymıştır. Giysini yıkamadan da namaz kılabilirsin" dedi.

 

 

 

1456- Ma'mer (b. Raşid) bildiriyor: Üzerine kan bulaşan giysi konusunda Katade: "Şayet kan çok ise namazı bırak, eğer az ise namazına devam et" demiştir. Ayrıca: "Dirhem (madeni para) kadarlık olan kan çok demektir" derdi.

 

Tahric: İbnu't-Türkmani, el-Cevher (11143) İbn Abdilber'in şöyle dediğini nakleder: "Hz.

Ali, İbn Mes'ud, Alkame, Esved, Şa’bi, Urve, en-Nehai, Hakem ve Hammad burun kanaması ile bedenden akan her türlü kanın abdesti bozduğunu söylerlerdi. Ebu Hanife ile arkadaşları da aynı görüştedir. .. Evzai, Ahmed ... Kanın akmayacak kadar az olması durumunda abdesti bozmadığını söylemişlerdir."

 

 

 

1457- Katade bildiriyor: "Hasan pirenin kanında bir sakınca görmezdi."

 

 

 

1458- Abdürrezzak başka bir kanalla yukarıdakinin aynısını bildirir.

 

 

 

1459- Hureys bildiriyor: "şa'bi, pirenin kanında bir sakınca görmezdL"

 

 

 

1460- İbn Tavus bildiriyor: Babama (nvus'a) giysiye pire kanı bulaşması konusu sorulunca: "Bir sakıncası olmaz" dedi.

 

 

 

1461- İbn Cüreyc bildiriyor: "Ata, pirenin kanında birsakınca görmezdi."

 

 

 

1462- Abdürrezzak Ebu Cafer el-Bakır'dan yukarıdakinin aynısını bildirir.

 

 

 

1463- Ala b. el-Müseyyeb'in bir adamdan naklen bildirdiğine göre ibrahım(-i Nehai)'e giysiye pire kanı bulaşması konusu sorulunca: "Elinden geldiği kadar yıkarsın" demiştir.

 

 

 

1464- Ma'mer (b. Raşid) bildiriyor: Hasan(-ı BasrI) ile Katade: "irin kan hükmündedir" demişlerdir.

 

Tahric: Aynısını İbn Eb'i Şeybe (s. 79), Hakem, Hammad ve Nehai kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

1465- İbn nvus bildiriyor: "Babam (Tavus) üzerine kan bulaşan bir giysiyle namaz kıldığı zaman bunu öğrendikten sonra namazı iade etmezdi."

 

 

 

1466- ibrahım(-i Nehai) bildiriyor: Alkame üzerine kan bulaşmış bir giysi veya bir cübbe giymişti. Bu kan yıkanmış, ama çıkmamıştı ve bu giysiyle namazı kılıyordu. Kendisine: "Bu giysiyi çıkarıp da başkasını giysen?" denilince şu karşılığı verdi: "Namazda bana sevdirilen bir şey de giysimde bulunan Mi'dad'ın kanını görmemdir. Azerbaycan'da bir sarayı kuşatmıştık. Yukardan atılan bir taşla Mi'dad'ın kafayı yarıldı ve kanları yüzüne aktı. Ben yemin edince cübbemi alıp başına sardı ve kanı silmeye başladı. Silerken de:

"Vallahi bu pek küçük bir şeydir ve Yüce Allah küçük şeylere bereket ihsan eder" diyordu. Aynı şekilde oradaki çatışmada başına bir kılıç darbesi aldı. Bu yaradan dolayı da vefat etti. ''

 

Tahric: Farklı kanallardan Ebu Nuaym, Hilye (4/159) rivayet etti.

 

 

 

1467- Ma'mer (b. Raşid) bildiriyor: Üzerine kan bulaşan giysi konusunda Katade: "Şayet kan çok ise namazı bırak, eğer az ise namazına devam et" demiştir. Ayrıca: "Dirhem kadarlık olan kan çok demektir" derdi.

 

 

 

1468- Hammad der ki: "Şayet giysine bulaşan kan bir dirhem kadarlık olursa namazını iade edersin."

 

 

 

1469- Ata el-Horasanı bildiriyor: Ata bana şöyle dedi: "Üzerine kan bulaşan bu giysimle yıkamayı unuttuğum için defalarca namaz kılmışımdır."

 

 

 

1470- Zühri bildiriyor: "Kasım b. Muhammed'in, üzerine kan bulaşan ve yıkamayı unuttuğum giysisini çıkardığını gördüm." Ma'mer der ki: "Hasan da giysisine kan bulaştığını gördüğü zaman namazını keserdi."

 

 

 

Yarasa Sidiği

 

1471- Hureys bildiriyor: "Şa'bi'ye yarasaların sidiği sorulunca bir sakınca görmedi."

 

 

 

1472- israil b. Musa bildiriyor: İbn Sirin'le beraberken üzerine yarasa sidiği düştü. İbn Sırın bulaşan yere su serpti ve: "Bu konuda su serpmenin bir işe yaramayacağını düşünürdüm. Ancak Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından altı kişiden bunun olabileceği bana ulaşınca ben de su serpmeye başladım" dedi.

 

 

 

Tavuk Dışkısı ve Yağmur Çamuru

 

1473- Ma'mer (b. Raşid) bildiriyor: Hammad'a giysiye bulaşan tavuk pisliğini sorduğumda: "Kuru ise onu kazıyarak temizlersin" dedi.

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (s. 79, 80) Hakem ile Hammad'ın kuş pisliğinde bir sakınca görmediklerini, Hammad'm ise tavuk pisliğini mekruh gördüğünü rivayet etti.

 

 

 

1474- Hammad bildiriyor: Mücahid'e giysiye yağmur çamurunun bulaşması konusu sorulunca: "Kişi bununla namaz kılabilir. Kuruyunca da kazıyarak çamuru temizler" dedi.

 

 

 

1475- ibrahım( -i Nehai) der ki: "Kendisine hayvan dışkısı bulaşan ayakkabıyla namaz kılınmasında bir sakınca olmaz."

 

 

 

Hayvanların Sidiği ile Dışkısı

 

1476- Ma'mer (b. Raşid) bildiriyor: Kişinin yaş olan hayvan dışkısına basmasını sorduğumda: "Dilerse ayağını yere sürterek temizleyebilir" dedi. 

 

 

 

1477- Ma'mer (b. Raşid) bildiriyor: Zühri'ye develerin arkasında yürüyen ve onların sidiklerinden üzerine bulaşan kişinin durumu sorulunca: "Bulaşan yerlere su serper" dedi.

 

 

 

1478- Ma'mer (b. Raşid) der ki: "Katade hayvanların pisliğinin kişiye bulaşmasında bir sakınca görmezdi. Sığır ve koyun dışkısı da deve dışkısı gibidir."

 

 

 

1479- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Develerin sidiğinde bir sakınca yoktur, zira bazıları ilaç niyetine ondan içerdi. ı Onlar (Sahabe ve Tabiun), sığır ve koyun sidiğinde de bir sakınca görmezlerdi."

 

 

 

1480- ibrahım(-i NehaI) der ki: "Bir yerde toplanmış olanın içine basmadıktan sonra ehli hayvanların sidiğinin kişiye bulaşmasında bir sakınca olmaz."

 

 

 

1481- Ata (b. Ebi Rabah) der ki: "Eti yenen hayvanın sidiğinin bulaşmasında bir sakınca olmaz."

 

 

 

1482- Abdürrezzak başka bir kanalla yukarıdakinin aynısını bildirir.

 

 

 

1483- Enes der ki: "Geviş getiren hayvanların sidiğinin bulaşmasında bir sakınca yoktur."

 

 

 

1484- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rabah)'a: "Etini yediğim hayvanın bana bulaşan dışkı ile sidiğini yıkamalımıyım?" diye sorduğumda: "Ne gibi?" diye sordu. "Deve gibi, sığır, koyun, av hayvanı ve kuşlar gibi" karşılığını verdiğimde: "Şayet kokusundan iğreniyor veya üzerimde görünmesini kerih görmüyorsam yıkama ihtiyacı hissetmem" dedi. Ona: "Peki ya at? Zira daha önceden eti yeniliyordu" diye sorduğumda da şöyle dedi: "Atın dışkısı veya sidiği giysime bulaşsa siler ve üzerine su serperim. Ancak bunu da yapmasam benim için bir sakıncası olmaz."

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe (s. 78, 79) farklı kanallar ve farklı lafızlada bölümler halinde rivayet etti.

 

 

 

Çocuğun Çişi

 

1485- Ukkaşe'nin kız kardeşi ve Esed kabilesinden Mihsan'ın kızı olan Ümmü Kays bildiriyor: Oğlumu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdim. Bademciklerinde iltihab olduğu için parmağımı ağzına sokup öyle tedavi etmiştim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Çocuklarınızın ağzına parmağınızı sokup neden onları sıkıyorsunuz! Bunun yerine topalak otunu (kust) kullanm. Zira atta dört çeşit şifa vardır. Biri de akciğer iltihabl içindir" buyurdu. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) çocuğu kucağına aldı. Çocuk Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzerine çişini yapınca su istedi ve çiş bulaşan yerlere suyu serpti. Çocuk da henüz yemek yiyecek yaşa gelmemişti."

 

Zühri der ki: "Topalak otu bademcik iltihaplarında burna çekilerek, akciğer iltihaplarında ise ağza alınarak kullanılır. Çocuk çişi konusunda sünnet olan uygulama; erkek çocuğun çişinin değdiği yere su serpilmesi, kız çocuğunun çişinin değdiği yerin ise yıkanmasıdır."

 

Tahric: Buhari parça parça değişik bölümler içinde bunu rivayet etti.

 

 

 

1486- Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe bildiriyor: ilk Muhacirlerden ve Peygamberimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat edenlerden biri olan Ümmü Kays binti Mihsan'ın bana bildirdiğine göre henüz yemek yiyecek çağa gelmemiş bir erkek çocuğunu Peygamberimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirmişti. Çocuğun bademciklerinde ilhitap olduğu için parmaklarını boğazına sokarak onu tedavi etmeye çalışmıştı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de ona:

"Çocuklarınızın ağzına parmağının sokup neden onları sıkıyorsunuz! Bunun yerine topalak otunu (kust) kullanın. Zira otta yedi çeşit şifa vardır. Biri de akciğer iltihabı içindir" buyurdu. Ümmü Kays'ın bana bildirdiğine göre bu çocuğu Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kucağına çişini yapmış, Allah Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de su getirtip çişi olan yeri yıkamadan sadece üzerine su serpmişti. Çocuk çişi konusunda cari olan uygulama yemek yiyecek çağa gelmeyen erkek çocuğun çişinin değdiği yere su serpilmesi, kız çocuğunun çişinin değdiği yerin ise yıkanmasıdır.''

 

 

 

1487- Kabus b. el-Muharik'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kız çocuğunun çişinin değdiği yer yıkanır. erkek çocuğunun çişinin değdiğ! yere ise su serpilir" buyurmuştur.

Sevr! der ki: "Biz de bu durumun şayet çocuk henüz yemek yiyecek çağa gelmemişse geçerli olduğunu söylüyoruz."

 

Tahric: Ebu Davud, "Ebu'l-AhvasLüMıbe" kanalıyla rivayet etti.

 

 

 

1488- Ali b. Ebi Talib der ki: "Yemek yiyecek çağa gelmemiş kız çocuğunun çişinin değdiği yer yıkanır, erkek çocuğunun çişinin değdiği yere ise su serpilir.''

 

Tahric: Ebu Davud, Yahya kanalıyla İbn Ebi Arube'den ve onun kanalıyla da Beyhaki (1/415) rivayet ettiler.

 

 

 

1489- Hz. Aişe der ki: "Peygamberimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir erkek çocuğu getirilmişti. Çocuk Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üzerine çişini yapınca su getirtip çiş değen yerlerin üzerine döktü.''

 

Tahric: Farklı kanallarla Buhari ile Müslim rivayet ettiler.

 

 

 

1490- ikrime bildiriyor: Erkek çocuğunun çişi konusunda İbn Abbas: "Çişin miktarı kadarıyla üzerine su dökülür. Zira Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de Hüseyin b. Ali'nin, üzerine değen çişi konusunda böyle yapmıştı" dedi.

 

Tahric: Darakutni (s. 48), Deberi kanalıyla Abdürrezzak'tan rivayet etti. Aişe'den şahidi vardır: Müslim (101).

 

 

 

1491- Zeyneb binti Cahş bildiriyor: Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evimde uyurken Hüseyin b. Ali yürüyerek geldi. Allah Resülü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyandırmasından çekindiğimden oynaması için ona bir şeyler verdim. Ancak dalgın olduğum bir anda Hüseyin çıkıp Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karnında oturdu. Pipisinin ucunu da Peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) göbek deliğine dayayıp çişini yaptı. Bundan dolayı endişeye kapıldım; fakat Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Su getirip üzerine dök" buyurdu. Daha sonra: "Erkek çocuğunun çişinin değdiği yere su serpilir. kız çocuğunun çişinin değdiği yer ise yıkanır'' buyurdu. 

 

Tahric: Mecma'da (1/285) geçtiği üzere Taberani:, M. el-Kebir' de rivayet etti. Heysemi ile İbn Hacer: "İsnadında zayıf biri olan Leys vardır" demişlerdir. Lubabe binti'l-Haris'ten Ebü Davud (1/102), Ebü'sSemh'ten Nesai (1/158) rivayet ettiler.

 

 

 

1492- İbn Cüreyc der ki: Ata (b. Ebi Rabah)'a: "Henüz yemek yiyecek çağa gelmemiş olan erkek çocuğunun giysine bulaşan çişi veya dışkısını yıkar mısın?" diye sorduğumda: "Hayır, üzerine su serper veya su dökerim" dedi. Ona: "Ancak bu yaştaki çocuklar yemekten önce yağ ve bal ile beslenirler. Bunların yemekleri budur" dediğimde: "Yine de yıkanmaz. Üzerine su serper veya su dökersin" karşılığını verdi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Sidikle Boyanan Giysi