11- ZEKAT MEMURUNUN
ALACAĞI DEVE (DURUMUNUN BEYANI) BABI
حَدَّثَنَا
علي بْن
مُحَمَّد.
حَدَّثَنَا وَكِيع.
حَدَّثَنَا
شريك، عَن
عثمان
الثقفي، عَن
أبي ليلى
الكندي، عَن
سويد بْن
غفلة؛ قَالَ: -
جاءنا مصدق
النَّبي
صلَّى اللَّه
عليه وسلَّم
فأخذت بيده
وقرأت في
عهده: لا يجمع
بين متفرق. ولا
يفرق بين
مجتمع، خشية
الصدقة. فأتاه
رجل بناقة
عظيمة ململمة
فأبى أن
يأخذها. فأتاه
بأخرى دونها
فأخذها، وقال:
أي أرض تلقني،
وأي سماء تظلني،
إذا أتيت
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ وقد
أخذت خيار إبل
رجل مسلم!.
Süveyd bin Ğafele
(r.a.)'den; Şöyir demiştir: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zekat memuru
bize geldi. Ben onun elini tuttum ve onun (zekat ahkamına ait) mektubunda
bulunan şu hükümleri okudum.
«Zekat (artar
veya eksilir) korkusuyla müteferrik (dağınık mal) bir araya toplatılmaz. Toplu
(mal) da dağıtılmaz.» Sonra btr adam ona iri ve çok semiz bir dişi deve
getirdi. O (zekat memuru) bu deveyi (zekat olarak) almaktan imtina etti. Bunun
üzerine adam, o deveden aşağı bir deveyi memura getirdi. Memur, bunu aldı ve
dedi ki: Ben müslüman bir adam'ın develerinin en seçkinini almış olarak
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına varacağım zaman hangi yer
beni taşır ve hangi gök beni gölgeler.
Diğer tahric:
Bu hadisi, Ebu Davud ve Darekutni de bu hadisi rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Hadiste zekat memurunun mektubunda bulunduğu
bildirilen fıkra, Malik, Şafii, Ahmed, Buhari, Nesai ve Ebu Davud'un rivayet
ettikleri Ebu Bekir (r.a.)'ın Enes (r.a.)'a verdiği mektubta ve Ahmed, Tirmizi,
Ebu Davud ve başkalarının Abdullah bin Ömer (r.a.)'den rivayet ettikleri
Peygamber (s.a.v.)'in hayatta iken yazmış olduğu mektubta bulunuyor
Zekat memuruna
ait hadis parçasını Ebu Davud ve Darekutni benzer lafızlarla rivayet
etmişlerdir.
Zekat memurunun
mektubundaki: "Zekat (artar veya
eKsilir) korkusu ile müteferrik (birbirinden ayrı mal) bir araya toplatılmaz ve
toplu (mal) dağıtılmaz.'' fıkrasının manası hakkında el-Menhel yazarı şöyle
der: Bu hüküm hem mal sahiplerine hem de zekat memurlarına aittir. Şöyle ki:
Zekata tabi hayvanları bulunan mal sahipleri, zekatın farz olması veya çok
zekat vermek korkusu ile toplu olan mallarını dagıtamaz ve dağınık olan
mallarını toplıyamazlar.Bunu şu misallerle açıklayalım
1. Üç ayrı
kimsenin kırkar adet koyunları vardır. Bunların malları ayrı ayrı olduğundan
her birisi bir koyun zekat vermek durumunda iken bunlar koyunlarını
birleştirmek suretiyle toplam 120 koyundan bir koyun zekat vermek yoluna
gidemezler. Bunlar böyle bir yola giderlerse zekat korkusu ile müteferrlk malı
toplamış olurlar.
2. Yüz birer
adet koyunu bulunan iki şahıs koyunlarını birleştirmiş oldukları için toplamı
olan 202 koyun için üç koyun zekat vermeleri gerekir. Zekat memuru gelince
bunlar koyunlarını birbirinden ayırmak suretiyle her birinin sahip olduğu 101
koyun için birer koyun zekat vermek yolunu tutamazlar. Onların böyle bir yol
tutmalarına toplu malı dağıtma denir.
Yukarıda
verilen iki örnekte belirtildiği gibi mal sahipleri az zekat vermek için hile
yollarına baş vurmaktan men edilmişlerdir. Çünkü bu yol vacip olan zekattan
kaçmak ve fakirlere zarar vermek yoludur.
Zekat memuru da
çok zekat almak veya zekat almaması gerekirken mal sahiplerini zekat vermek
durumuna sokmak için ayrı ayrı malları toplamak veya toplu malları gruplara
ayırmaktan men edilmiştir. Bunu da misailerle açıklayalım:
1. İki kişinin
beşer tane koyunları vardır. Koyunun zekat nisabı kırk koyun olduğu için 20
koyunu olan kımse zekatla mükellef değildir. Zekat memuru, 20'şer koyunu
bulunan iki şahsın ayrı ayrı bulunan koyunlarını birleştirerel\. bundan. zekat
almaya girişemez.
2. Iki kişinin
101'er adet. koyunu vardır. Her birisi kendi koyunlan için bir koyun zekat vermekle
mükelleftir. Zekat memuru bunların ayrı ayrı olan koyunlarını birleştirmek
suretiyle toplamı olan 202 koyundan üç koyun zekat alınır, diyerek bunlardan üç
koyuıı almaya girişemez Zekat memurunun bu girişimine müteferrik malı
birleştirmek, denilir.
3. Kırkar adet
koyunu bulunan iki kişi koyunlarını birleştirmişlerdir. Fıkıh'ta buna
"Hılta" denir. (8) MezhebIerde beyan edilen şartları taşıyan 'Hılta'
şeklinde koyunlarını birbirine karıştıran bu iki şahıs bir şahıs gibi
düşünülür. Ve toplam 80 koyundan bir koyun zekat verilir. Zekat. memuru koyun
sahipleirine: Herbirinizin kırk koyunu vardır. Koyunlarınızı ayrı ayrı duşünmek
suretiyle birer koyun zekat. vermeniz gerekir, diyemez. Zekat. memurunun bu
girişimine toplu malı dağıtmak denir.
Zekatın artması
veya eksilmesi korkusu ile toplu melı, dağıtmanın ve dağınık malı toplamanın
hadisteki yasaklığı aynı cinsten olan hayvanlara mahsustur. Zekat hükümleri
açısından koyun ve keçi bir cins, sığır ile manda bir cinsi ve develerin bütün
çeşitleri bir cins sayılır.
Şu halde,
sığırın nisabı olan 30'dan aşagı sığırı ve koyun ile keçinin nisabı olan 40'tan
az koyunu bulunan bir adamın koyunları ve sığırları birleştirmek ve üst üste
hesaplamak suretiyle nisaba ulaştırmak ve zekatını almak caiz değildir. Bu
hususta alimler müttefiktir.
Keza, hadisteki
yasak, birden fazla mal sahiplerine ait hayvanlar hakkındadır. Bir kişinin malı
olan aynı cins hayvanlar ayrı ayrı memleketlerde bile olsa zekat hükümleri
bakımından birleştirilir. Örneğin: Bir adamın 25 koyunu bir memlekette ve 15
koyunu başka bir memlekette bulunursa bunların toplamı nisap olan 40'a ulaştığı
için, dağınık olan bu hayvanlar zekat hükmü yönünden toplanır. Yani toplu gibi
düşünülür. İkinci bir örnek: Bir adamın 40 koyunu bir memlekette ve 60 koyunu
başka memlekette bulunduğu takdirde, bunlar toplu olarak kabul edilir ve
toplamı olan 100 koyun için bir koyun zekat verilir Bunları ayrı ayrı kabul
edip 2 koyun zekat alınamaz.
Ayni şahsın
malı olan hayvanların zekatına ait yukarda anlatılan hükümler cumhurun
kavlidir. Ahmed bin Hanbel de aynı şahsın malı olan hayvanların bulunduğu
yerler arasındaki mesafe, namazı kısaltmayı gerektiren mesafeden az oldugu
takdirde cumhurun kavline muvafakat etmiştir. Fakat söz konusu mesafe daha
fazla ise Ahmed Her hayvan grubu ayrı düşünülür, demiştir.
Hanefi ve
Maliki alimler, bu hadisteki Yasağı zekata tabi hayvanlara tahsis etmişlerdir.
Nisab'tan az altını ve nisabtan az gümüşü bulunan bir kimsenin altın ve gümüşü
toplandığı takdirde altın veya gümüş nisabına ulaşırsa, zekatı verilecek mi?
Hanefi ve Maliki alimleri: Beheri nisabtan azalan altın ve gümüş toplanır.
Toplamı gümüş nisabına veya altın nisabırai ulaşırsa zekatı ödenir,
demişlerdir.
Alimlerin
ekserisine göre bu hadisteki hüküm umumidir. Altın ve gÜmüş de bu hükme
tabidir. Yani 20 miskalden az altını ve 200 dirhemden az gümüşü olan bir
kimsenin bu gümüş ve altınının toplam değeri 20 miskal altın veya 200 dirhem
gümüş degerine erişse biIe zekatı yoktur."