SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’S-SİYAM

<< 1638 >>

1- ORUCUN FAZİLETİ HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI

 

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة. حَدَّثَنَا أبو معاوية ووَكِيع، عَن الأعمش، عَن أبي صالح، عَن أبي هُرَيْرَة؛ قَالَ:

 - قال رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ: ((كل عمل ابن آدم يضاعف. الحسنة بعشر أمثالها، إلى سبعمائة ضعف إلى ما شاء الله. يقول الله: إلا الصوم، فإنه لي، وأنا أجزي به. يدع شهوته من أجلي. للصائم فرحتان: فرحة عند فطره، وفرحة عند لقاء ربه. ولخلوف فم الصائم أطيب عند اللَّه من ريح المسك)).

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :

 

«Adem oğlunun işlediği her hasene (hayır ve ibadet mükafat yönünden) on mislinden yedi yüz misline, Allah'ın dilediği sayıya kadar arttırılır. Allah Teala buyuruyor ki: Fakat oruç böyle değildir. Çünkü oruç benim içindir. Ve onun mükafatını ben veririm. Oruçlu kişi şehvetini ve yemeğini benim için bırakır. Oruçlu için iki sevinç vardır. Birinci sevinç iftar vaktindeki sevincidir. Diğer sevinci de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. (And olsun ki) Oruçlunun ağzının kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.»

 

 

Diğer tahric: Buhari ve Müslim de bunu rivayet etmişlerdir. Tirmizi, Ebu Davud ve Nesai de bu manayı ifade eden benzer hadisleri rivayet etmişlerdir.

 

AÇIKLAMA: Hadis, mü'min kulun işlediği her ibadet ve hayırlı işin mükafat bakımından en az on kat arttırıldığını, bu artışın yediyüz kat'a, hatta daha büyük rakamlara ulaşabileceğini müjdeliyor. Bakara suresinin aşağıya meali alınan 261'nci ayetinde de Allah yolunda harcanan malın sevabının bu şekilde arttırılacağını müjdeliyor:

 

''Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz tane bulunan yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah'ın lütfu geniştir. O, herşeyi biliendir.''

 

Hadis, orucun sevabının bu ölçüden müstesna olup, çok daha fazla olduğunu hükme bağlıyor. Bu hükme neden olarak da Allah Teala: «Çünkü oruç benim içindir ve onun mükafatını ben veririm.» buyuruyor

 

Hadisin bu cümlesinin manası hususunda alimler değişik açıklamaler yapmışlardır.

Nevevi, Müslim'in şerhinde bu hadisin açıklamasını yaparken özetle şöyle der:

"Bütün ibadetler Allah Teala için olmakla beraber bu hadiste Allah Teaıa.'nın: "Oruç benim içindir...'' buyurmasının sebebi hususunda alimler ilıtilaf etmişlerdir Şöyle ki :

 

1- Bazı alimlere göre bunun sebebi şudur: Kafirler putlarına namaz, secde, sadaka, zikir ve benzeri ibadet şekilleri ile taptıkları halde hiç bir devirde oruç tutmak suretiyle ilahlarına tapmamışlardır. Dolayısıyla hiç bir devirde Allah'tan başka hiç bir ilah için oruç tutulmamıştır.

 

2- Namaz, Hac, Cihad, Sadaka ve diğer ibadetler açık yapıldığı için riya ve gösterişten tamamen uzak tutulması güçtür. Bu tür ibadetlerde ihlasın zedelenmesi mümkündür. Fakat oruç, kul ile Allah arasında gizli kalan bir ibadet olduğu için riya ve gösterişten uzaktır. Sırf Allah rızeisı için yapılır.

 

3- Yemekten müstağni olmak, Yani yemek yemeye ihtiyaç duymamak, Allah Teala:nın sıfatlanndandır. Kul, oruç tutmakla Allah Teala'nın bu sıfatına sarılmak ister. Ama hiç bir şey Allah Teala'nın sıfatlarına benzemez.

 

4- Allah Teala, oruçtan başka ibadetler karşısında vereceği mükafatı bazı kullarına açıkladığı halde orucun mükafatını belirtmiyerek: "Orucun sevıibının miktarını ve kaç kat arttırılacağını ancak ben bilirim.'' buyurmuştur.

 

5- Orucun kadr ve kıymetinin yüceliğini ve üstünlüğünü ifade etmek için bu ifade buyurulmuştur.

 

Sözkonusu parçanın sonundaki: " ... ve onun mükıifatını ben veririm ... " cümlesi, orucun faziletinin azametini ve sevabının çokluğunu beyan ediyor. Çünkü Kerim ve Cömert bir Zat: Bu mükafatı ben bizzat veririm, dediği zaman, verilecek mükafatın ve bağışın büyük olması gerekir."

 

Hadisin: «Oruçlu için iki sevinç vardır ... » bölümüne gelince; Nevevi şöyle diyor:

'Oruçlunun iftarını açtığı zamanki sevincinin sebebi; oruç ibadetini tamamlaması, orucu bozan şeylerden selamette kalması ve orucun yüce sevabını beklemesidir.

 

Oruçlunun Allah'a kavuştuğu zamanki sevincinin sebebi ise, o anda göreceği orucun yüce mükafatı ve Allah'ın Onu bu ibadete muvaffak kılma nimetini hatırlamasıdır.'

 

Sindi, oruçlunun iftar anındaki sevinç sebebini açıklarken Nevevi'nin beyan ettiği sebebin yanında, kişinin o anda yemek ve su ihtiyacını gidermeye izinli kılınmasıyla duyduğu tabii sevinci de zikrederek böyle yorumlayanların da bulunduğunu anlatmıştır.'

 

Hadisin «Oruçlunun ağzının kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.» parçası ile ilgili olarak Nevevi şöyle der:

 

Huluf: Ağız rayihasının bozulmasıdır. Bazıları bu kelimeyi "Halüf" diye kaydetmişler ise de Hattabi'nin dediği gibi, hatadır, doğrusu "Huluf"tur. Bu parçanın manası hakkında el-Maziri: 'Bazı rayihaların güzelliği ve bundan hoşlanmak canlı yaratıkların sıfatlarındandır. Onlar, tabiatıarının meylettiği şeylerden hoşlanır. Tabiatlarının nefret ettiği şeylerden hoşlanmazlar. Bu durum Allah Teala hakkında muhaldir. Onun için bu cümle mecazi manada kullanılmıştır. Bundan maksad, oruçlunun açlığı dolayısıyla değişen ağzının kokusunun Allah katında makbul ve kıymetli olmasıdır,' demiştir.

 

Kadi İyaz'ın dediğine göre bazıları: Allah Teala oruçluyu, ağzının kokusunun değişmesine karşılık kıyamet günü mükMatlandırır da kıyamette onun ağzının kokusu misk kokusundan daha hoş olur. Nasıl ki şehidin kanının kokusu misk kokusu olur, demişlerdir.

 

Bir kavle göre; mezkur cümleden maksad, bu kokunun Allah'ın melekleri katındaki hoşluğu bizim yanımızdaki misk kokusunun hoşluğundan üstündür.

 

Nevevi sözlerine devamla: 'En sahih mana Mağrib alimlerinden ed-Deraverdi'nin ve bazı arkadaşlarımızın beyan ettikleri şu manadır: Oruçlunun ağzının kokusunun bozulmasıyla hasıl olan sevab, cumalarda bayramlarda, hadis ve zikir meclislerinde vs. hayırlı toplantılarda mendup olan güzel koku ve bilhassa misk sürünmekten elde edilen sevabtan daha çok olmasıdır.

 

Arkadaşlarımız bu hadisi delil göstererek oruçlunun öğleden sonra misvak kullanmasının mekruhluğuna hükmetmişler. Çünkü misvak kullanmak faziletli ise de, oruçlunun öğleden sonra kullanması, bu hadiste fazileti anlatılan kokuyu giderir. Bu kokunun fazileti ise, misvak kullanmanın faziletinden daha büyüktür. Nasıl ki, şehidin kanının kokusunun güzelliği hadislerde belirtilmiş ve bu nedenle şehidin yıkatılması terkedilmiştir. Halbuki ölüyü yıkamak farzdır. Güzelliğine hadisle şehadet edilen şehid kanının kalmasını korumak için farz olan yıkama terkedilince güzelliğine hadiste şehadet edilen oruçlunun ağız kokusunun muhafazası için vacib olmayan misvak işini terketmek tabii görülür.' demiştir .