DEVAM: 26- SİDİK
HAKKINDA TEŞDİD BABI
حَدَّثنَا
أَبُو بَكْرِ
بْن أَبِي
شَيْبَةَ.
حَدَّثنَا
وَكِيْع.
حَدَّثنَا
الأسود بْن شيبان.
حَدَّثني بحر
بْن مرار، عَن
جده أَبِي بكرة؛
قَالَ:
-
مر
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ
بقبرين.
فَقَالَ
((إنهما
ليعذبان. وما
يعذبان فِيْ
كبير. أما أحدهما
فيعذب فِيْ
البول. وأما
الآخر فيعذب
فِيْ الغيبة)).
-
أصل الحديث
فِيْ الصحيح
بلفظ النميمة.
ورواه الطبريّ
عَن يَحْيَى
عَن عَبْد
الرَّحْمَن بْن
بكرة عَن
أَبِي بكرة
فِيْ الأطراف.
وَهُوَ
الصواب. كذا
فِيْ الزوائد.
Ebu Bekre
r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem iki kabrin yanından geçti ve: ' Gerçekten bunlar azab edilmektedir.
Azabları da büyük bir şeyden dolayı değildir. Bunların birisi sidik(ten
sakınmadığı) için tazib ediliyor. Diğerine ise ğıybet (ettiği) için azab
edilmektedir. ''
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir; Buhari'nin rivayetinde (gıybet yerine) koğuculuk ifadesi
var. Toberi el-At'raf'da bu hadisi Yahya aracılığı ile Abdurrahman bin
Bekre'den, o da Ebu Bekre'den rivayet etmiştir, doğrusu da oradaki rivayettir.
347 348 349
İÇİN AÇIKLAMA:
İbn-i Abbas'tan
rivayet edilen (347 nolu) hadis Buhari ve Müslim'de daha uzun metinle rivayet
edilmiştir. Müslim'in «Babu Necaseti'I-Bevl. .. » bölümünde rivayet olunan bu
hadisin açıklamasını yapan Nevevi ezcümle şöyle söyler:
'Hadisin
........= «Ve bu iki kabir sahibinin azabı büyük bir şeyden dolayı değildir.»
fıkrasına gelince, Buhari'nin Edeb kitabının En-Nemime babındaki rivayeti
şöyledir: ....- « Ve bu iki kabir sahibinin azabı büyük bir şeyden dolayı
değildir. Halbuki o şey aslında büyük (günah)tır ... » Buhari'nin Vudu
kitabındaki rivayetinde de fıkra şöyledir: .......= «Ve bu iki kabir sahibinin
azabı büyük bir şeyden dolayı değildir. Bilakis o şey şüphesiz büyük (günah)tır
... » Anılan kabir sahiplerinin azab edilmesine sebep olan suçun büyük olduğu,
Buhari'nin bu iki rivayetindeki; ......... cümlesi ile sabittir. Bu duruma göre
hadisin .......= ",Ve bu iki kabir sahibinin azabı büyük bir şeyden dolayı
değildir ...'' fıkrasının te'vili gerekir. Alimler bu hususta iki tevil
zikretmişlerdir:
Birinci tevil:
Kabir sahibIeri bu suçun büyük olmadıgını sanmışlardı.
İkinci tevil:
Bu suçtan sakınmak kabir sahibIeri ıçin büyük bir sorun değildi. Rahatlıkla bu
suçtan uzak kalabilirlerdi.
Merhum Kadi
iyad şu üçüncü tevili de nakletmiştir: Azablanna sebep olan suç büyük
günahların en büyüğü değil idi. Bu son tevil'e derim ki; Resul-i Ekrem
s.a.v.'in bu söz ile maksadı halkı sakındırmaktır. Yani kimse sanmasın ki tazib
ancak en büyük günahlardan dolayıdır. Çünkü tazib başka günahlar yüzünden de
olabilir. Nitekim işte oldu.
Bu iki suçun
büyük günahlardan olduğunun sebebine gelince, sidikten sakınmamak, namazın
bozulmasını gerektirir. Kılınan namaz kılınmamış sayılır. Bu nedenle sidikten
kaçınmamak büyük günahtır. Koğuculuk ve fesatlık ise en çirkin şeylerdendir.
Bilhassa bunu itiyad haline getirmek çok kötü bir şeydir. Kabit sahibinin bu çirkin
şeyi defalarca işlediği hadisin: 'Koguculuk ederdi' tabirinden anlaşılır. Buhari ve Müsliın'in
rivayetinde hadis metninin devamında ravi İbn-i Abbas r.a. şöyle buyurur:
''... Sonra
Resulullah s.a.v. taze bir hurma dalını istedi. Getirilen dalı ikiye bölerek bu
iki kabir üzerine birer parça dikti. Bunun hikmeti sorulunca da Resulullah
s.a.v.: «Bu dallar yaş kaldığı müddetçe azablarının hafif kılınacağı umulur»
diye cevap verdi. ''
Kabir üzerine
yaş hurma dallarının bırakılmasının hikmetine gelince alimler şöyle
yorumlamışlar: Resulullah s.a.v. kabir sahipleri için şefaat dilemiş ve
bırakılan dallar kuruyuncaya kadar azablarının hafif kılınması kabul
edilmiştir. Konan dallar kuruyuncaya
kadar Nebi s.a.v.'in kabir sahibIerine dua etmesi muhtemel olup bu nedenle
azablarının bu sürece hafifletilmesi umulmuştur, diya.Yorum yapılmıştır.
Bazı alimler de
dallar yaş durdukça tesbih ederler, kuru dal ise tesbih etmez, diye yorumda
bulunmuşlardır. Nitekim, '' ... Ve hiç bir varlık yoktur ki O'nu hamd ile tesbih
etmesin ...'' buyurulmuştur. (İsra 44) Müfessirlerin çoğu böyle yorumlayarak
demişler ki: Ayette geçen şeyden maksad yaşıyan şeydir. Her şeyin yaşaması
kendisine özgü bir tarzdadır. Ağaç kurumadıkça, taş kesilmedikçe yaşarlar.
Fakat muhakkik olan müfessir ve başka alimler ayetteki Şey kelimesine yaşama
kaydını koşmamışlardır. Buna göre yaş, kuru her şey Allah'ı tesbih eder. Her
şeyin Allah'ı tesbih ediş tarzı hususunda iki görüş vardır.
Bir görüşe göre
her şey bir eser olup sanii (yapıcısı) na delalet eder. Hal lisanı ile Allah'ı
tesbih ve tenzih eder. Yani her türlü eksiklerden pak ve nezih olduğuna delalet
eder. Muhakkik alimlerce desteklenen diğer görüşe göre yaş ve kuru her şey
hakikaten Allah'ı tesbih eder. Allah Teala taş hakkında:
.. ve şüphesiz
taşlardan öylesi bulunur ki, Allah korkusundan aşağıya düşüverir •.... [Bakara.
74] buyurmuştur.
Cansızların
duygu sahibi kılınması aklen mahal degildir. Bu durum nass ile bildirilince ona
dönüıür.
Alimler bu
hadise dayanarak kabir yanında Kur'an-ı Kerim'i okumayı müstahap sayarak
demişler ki: Yaş hurma dalının tesbihi ile azabın hafifletilmesi umulurken
Kur'an tilavetı ile azabın tahfifi daha çok umulmaya değer. Buhari'nin beyanına
göre Ashab'dan Büreyde bin El-Hasib El-Eslemi r.a.. kabrine yaş olan iki hurma
dalının konmasını vasiyet etmiştir.
HADisTEN
ÇıKARıLAN şER'i HÜKÜMLER
1. Kabir
azabının varlığı isbat ediliyor. Hak ehlinin mezhebi de budur. Mutezililer buna
inanmazlar.
2. Sidik
damlaları necis (= pis) tir.
3. Koğuculuk
ağır günahlardandır.
Nevevl
rahimehullah'ın verdiği izah burada bitti. [-Müslim'in şerhi Nevevi cild 3,
sah. 122•12. -]