Sahih

İbn Hibban

 

SAHABE’NİN MENKIBELERİ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Ebu Zer el-Ğifari, Zeyd b. Sabit,  Cabir b. Abdillah

 

Ebu Zer el-Ğifari

 

7132- Ebu Zer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana şöyle buyurdu: "Ey Ebu Zer! Gökyüzü altında, yeryüzü de üzerinde senin gibi doğru sözlü birini barındırmış değildir."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2343); Şuayb: İsnadı hasen liğayrihidir. Tirmizi 3802; Bak hadis no: 7134, 7135.

 

 

Ebu Hatim der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buradaki sözü, belli bir konuda söylenmiş bir söz gibi durmaktadır. Zira yeryüzünde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr ve Ömer gibileri varken Ebu Zer hakkında mutlak manada böylesi bir sözün söylenmesi mümkün değildir.

 

 

 

Ebu Zer'in İlk Muhacirlerden Olması

 

7133- Abdullah b. es-Samit'in bildirdiğine göre Ebu Zer anlatıyor: Haram ayı helal kılan kavmimiz olan Gifar'dan ayrıldık. Ben, kardeşim Uneys ve annem yola koyulduk ve bir dayımızın yanında misafir olduk. Dayımız bize ikramlarda bulundu ve en güzel bir şekilde ağırladı. Bunun üzerine dayımın kavmi bizi kıskskandılar ve ona: "Sen evden çıktığında Uneys ailene karşı çıkıyor" dediler. Dayım yanımıza gelince de ona söylenen şeyi bize aktardı. Ben de: "Daha önce bize yapmış olduğun iyilikleri berbat ettin! Bundan sonra artık bir arada olamayız!" dedim ve develerimizi yanaştırıp ayrılmak üzere bindik. Yola devam ettik ve nihayet Mekke'nin yakınında konakladık.

 

Abdullah dedi ki: Sonra Ebu Zer bana: "Ben, Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) henüz görüşmeden öncesinden namaz kılmaya başladım" dedi. Kendisine: "Kim için namaz kılıyordun?" diye sorduğumda, bana: "Yüce Allah'a" karşılığını verdi. O'na: "Peki namazda ne tarafa doğru yöneliyordun?" diye sorduğumda, şöyle dedi: "Rabbim beni ne tarafa doğru yönlendirdiyse o tarafa doğru döndüm.

 

Akşam namaz kılmaya başladığımda gece sonuna kadar bir elbise gibi yere serilir; Güneş yükselene kadar da öylece kalırdım."

 

Uneys: "Mekke'de bir işim var, gelene kadar yerime mukayyet ol" dedi ve Mekke'ye doğru yola çıktı. Mekke'ye vardıktan sonra gecikmeli de olsa geri yanımıza geldi. Ona: "Ne yaptın?" diye sorduğumda, bana: "Mekke'de senin dininde olan bir adamla karşılaştım. Yüce Allah'ın kendisini göndermiş olduğunu söylüyor" dedi. "insanlar onun hakkında ne diyor?" diye sorduğumda Uneys: Şair, kahin, sihirbaz" diyorlar" dedi. Uneys de şairlerden birisiydi ve şöyle devam etti: "Ben kahinlerin sözlerini duydum, onun söyledikleri bunların sözlerine benzemiyor. Söylediklerini şairlerin söyleyişleriyle karşılaştırdım. Bu karşılaştırmayı yaptıktan sonra artık onun sözlerine kimse şiir diyemez! Vallahi o doğru, insanlarsa yalan söylüyor!" Bunun üzerine ben de ona: "Yerime mukayyet ol da ben de gidip bakayım" dedim ve Mekke'ye geldim.

 

Onlardan yanına misafir olduğum bir adama: "Şu dininden çıktı (sabii) dediğiniz şahıs nerede?" diye sorduğumda adam bana işaret ederek: ''İşte dininden çıkan biri daha!" diye seslendi O anda bunu duyan Mekke sakinleri üzerime geldiler ve bayılana kadar tezeklerle ve kemiklerle bana vurmaya başladılar. Kendime gelip ayağa kalktığımda kırmızı bir putu andırıyordum. Zemzem kuyusuna gelip üzerimdeki kanları yıkadım ve su içtim. Bu şekilde otuz gün ve otuz gece orada kaldım. Zemzem suyundan başka yiyecek bir şeyim de yoktu. Buna rağmen şişmanlayıp göbek bile bağladım. Oradayken hiç açlık hissetmedim. Aydınlık ve mehtaplı bir gecede sanki Mekke ahalisi Sağır kesilmişti ve bir adam ile iki kadından başka da tavaf eden yoktu. Bu iki kadının biri (kendisine erkek çocuk vermesi için) isaf adlı puta; diğeri de (kendisine kız çocuğu vermesi için) Naile adlı puta dua ediyordu. Tavafları sırasında yanımdan geçerlerken (dua ettikleri putları kastederek) onlara: "Bari birini diğeriyle evlendirin!" dedim. Ancak dualarına devam ettiler. Tavaf sırasında tekrar yanımdan geçtiklerinde onlara: "Onlar odun gibi şeylerdir" dediğimde ise: Keşke erkeklerimizden biri burada olsaydı!" demeye başladılar. Uzaklaşırlar. Uzaklaşırlarken Kabe'ye doğru inen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ebu Bekr'le karşılaştılar. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Neyiniz var?" diye sorunca, kadınlar: "Kabe'nin örtülerinin altında bir Sabii varı" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki size ne dedi?" diye sorunca, kadınlar: "Bize ağzı dolduracak kadar büyük laflar etti'' dediler. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip Hacer-i Esved'i selamladı ve arkadaşıyla birlikte Kabe'yi tavaf edip namaz kıldı.

 

Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) islami bir selamla selamlayan ilk kişi benim. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ın selamı ve rahmeti senin de üzerine olsun" diyerek selamımı aldı. Sonra bana: "Sen kimsin?" diye sordu. Ben: "Gifarlı biriyim" dediğimde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini kaldırıp parmaklarını alnına götürdü. içimden: "Gifarlı olmamdan hoşlanmadı" dedim. sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başını kaldırdı ve: "Ne zamandan beri buradasınız'' diye sordu. "Otuz gün ve otuz gecedir buradayım" dedim. "Sana kim yemek veriyordu?" diye sorunca, ben: "Zemzem suyundan başka da bir yemeğim yoktu. Zemzem suyuyla şişmanladım; hatta göbek bağladım ve hiç açlık hissetmedim" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zemzem suyu mübarek bir sudur ve doyurucu bir yemektir de" buyurdu.

 

Sonra Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! izin ver de bu gece onu ben doyurayım" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve Ebu Bekr yola düşünce ben de onlarla beraber gittim. Ebu Bekr kapının birini açtı ve avucuyla bize Taif kuru üzüümünden çıkarmaya başladı. Bu kuru üzüm yediğim ilk yemekti. Belli bir zaman geçtikten sonra da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldim. Bana:

 

''(Hicret için) hurmalık olan bir yurda doğru yönlendirildim ve gördüğüm kadarıyla orası Yesrib olsa gerek. Benim yerime kavmine sen tebliğde bulunur musun? Umulur ki Yüce Allah senin vasıtanla onları faydalandırır ve sana da sevabını verir" buyurdu.

 

Bunun üzerine kardeşim Uneys'in yanına döndüm. Uneys bana: "Ne yaptın?" diye sorunca, ona: "Müslüman olup Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tasdik ettim, yaptığım bu!" karşılığını verdim. Uneys de: "Ben de senin dinine karşı çıkacak değilim, ben de Müslüman oldum ve onu tasdik ettim" dedi. Sonra annemizin yanına gelip ona da durumu bildirdik. Annemiz: "Ben de sizin dininize karşı çıkacak değilim, ben de Müslüman oldum ve tasdik ettim" dedi.

 

Sonra yola koyulup kavmimiz Gifar'a geldik. Kavmin yarısı Müslüman oldu. Onlara, reisleri de olan Eyma b. Rahada el-Gıfari imamlık yapıyordu. Diğer yarısı da: "Şayet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye gelirse Müslüman oluruz" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye hicret edince de kalan diğer yarısı Müslüman oldu. Eslem kabilesi gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar bizim kardeşlerimizdir. Onlar ne üzerine Müslüman oldularsa biz de aynısı üzerine Müslüman oluyoruz" dediler ve onlar da Müslüman oldular. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah Gifar kabilesini bağışlasın, Eslem kabilesini de selamete erdirsin" diye dua etti.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/174; Müslim 2473.

 

 

 

Ebu Zer'in İlk Müslümanların Dördüncüsü Olması

 

7134- Ebu Zer der ki: Zamanında Müslümanların dörtte biriydim. Zira benden önce üç kişi müslüman olmuş ben de dördüncüleriydim. Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldim ve: "es-Selamu aleyke ey Allah'ın Resulü! Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in de O'nun kulu ve resulü olduğuna şahadet ederim" dedim, Bu sözüm üzerine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzündeki sevinci gördüm. Bana: "Sen kimsin?" diye sorunca: ''Ğifar oğullarından bir adam olan Cundub'um" dedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen liğayrihi. Bak hadis no: 7132, 7135.

 

 

Ebu Hatim der ki: Ebu Zer, "Müslümanların dörtte biriyim" sözüyle kendi kavmini kasdetmiştir. Çünkü o vakitlerde Kureyş'ten ve başkalarından da müslüman olanlar vardı.

 

 

 

Ebu Zer için Sıdk ve Vefanın Tesbiti

 

7135- Ebu Zer, der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim için şöyle buyurmuş: "Yeryüzünde ve gökyüzü altında Ebu Zer'den daha doğru sözlü ve daha fazla ahde vefa gösteren kimse yoktur. O, (yaşantı olarak) Meryem'in oğlu isa'ya benziyor." Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bunu kendisine bildirelim mi?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Evet, ona bildirin" diye karşılık vermiştir.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2343). Bak hadis no: 7132, 7134.

 

 

 

Zeyd b. Sabit

 

7136- Zeyd b. Sabit der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Süryanice biliyor musun?" deyince ben: "Hayır, bilmiyorum" dedim. Bunun üzerine: "O halde öğren. Zira bana bu dilde mektuplar gelmekte" buyurdu. Bu dili on yedi günde öğrendim.

 

A'meş ekledi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e mektuplar gelirdi ve güvendiği kimselerden başkasının onları okumasını istemiyordu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Mişkat 4659); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 5/182; Buhari 7195; Ebu Davud 3645; Tirmizi 2715.

 

 

 

Zeyd'in Sabit'in Sahabe İçinde Miras Hukukunu En İyi Bilen Kişi Olması

 

7137- Enes b. Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ümmetim içinde en merhametli olan kişi Ebu Bekr'dir. Allah'ın emirleri yönünde en sert kişi Ömer'dir. Haya bakımından en samimi olan kişi Osman'dır. Kur'an'ı en iyi okuyan kişi Ubey b. Ka'b'dır. Feraizi (miras hukukunu) en iyi bilen kişi Zeyd b. Sabit'tir. Helal ve haramları en iyi bilen kişi Muaz b. Cebel'dir. Her ümmetin bir emıni (en çok güvenilir olanı) vardır, Bu ümmetin emıni de Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'tır."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Tirmizi 3791; İbn Mace 154; Bak hadis no: 7131; Bak hadis no: 7252.

 

 

 

Cabir b. Abdillah el-Ensari

 

7138- Cabir der ki: Babam vefat ettiğinde geriye dokuz ya da yedi kız çocuğu bıraktı. Yanına vardığımda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Cabir! Evlendin mi?" diye sorunca: "Evet" karşılığını verdim. "Bakire mi yoksa dul biriyle mi?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Dul biriyle evlendim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Karşılıklı oynaşıp eğlenebileceğiniz bakire biriyle evlenseydin ya" buyurunca: "Ey Allah'ın Resulü! (Babam) Abdullah vefat ettiğinde geriye dokuz veya yedi kız çocuğu bıraktı. Ben de onlar gibi biriyle evlenmek istemedim. Bunun yerine onlara göz kulak olabilecek dul biriyle evlendim" dedim. Bunun üzerine: "Allah bunu sana mübarek kılsın" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1787; el-İrva' 1785); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/308; Buhari 5367; Müslim 1087/56; Ebu Davud 2048; Nesai 6/65; İbn Mace 1860; Darimi 2/146; Bak hadis no: 2706, 6517, 6518, 7143.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cabir'in Topladığı Yığının Bereketlenmesi için Dua Etmesi

 

7139- Cabir anlatıyor: "Babam borçlu olarak vefat etti. Alacaklılara borca karşılık hurmaların hepsini almalarını teklif ettim, ama hurmaların borcu kapatacağını bilmeyip teklifi kabul etmediler. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip durumu ona anlattığımda: "Hurmaları topladığında beni çağır" buyurdu.

Hurmaları toplayıp harmana koyduğumda, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber verdim. Beraberinde Hz. Ebu Bekr ve Ömer'le harmana geldi. Sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturup bereket duası etti ve: "Alacaklıları çağır da borcunu öde" buyurdu. Babamdan alacaklı olan herkese alacağını verdim. Bana da on üç vesek arttı. Akşam namazında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile karşılaşıp bu durumu kendisine anlattığımda güldü ve: "Ebu Bekr ve Ömer'e git, bu durumu onlara haber ver" buyurdu. Hz. Ebu Bekr ve Ömer'e gidip onlara da durumu anlattığımda: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dua ettiğinde böyle olacağını anlamıştık" dediler.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 6536.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cabir'e Bağışlanması için Dua Etmesi

 

7140- Cabir anlatıyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir yolculuktaydık. Ben, su taşıma işinde kullanılan bir deveye binmiştim. Ancak bu deve kafilenin gerilerinde gidiyordu. Derken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona beraberinde bulunan bir şey ile vurdu ya da dürttü. Artık bu dürtüşten sonra bütün yolcuların önüne geçmeye başladı. Hatta ben, onu hızlı gitmesine engel oluyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu deveyi şu kadar paraya bana satar mısın? Allah da seni bağışlasın" diye buyurunca, ben: "Ey Allah'ın Resulü! Deve senin olsun" dedim. Bir daha: "O deveyi bana şu kadar paraya satar mısın? Allah da seni bağışlasın" buyurunca: "Ey Allah'ın Resulü, deve senindir'' dedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 3/373; Müslim 1089/58; Nesai 7/299 Bak hadis no: 4891,6517,6518,7141,7142,7143.

 

 

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kendisine Sattığı Devenin Fiyatını Söylerken Cabir için Defalarca Bağışlanma Duası Etmesi

 

7141- Cabir b. Abdillah der ki: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile bir yolculukta beraberdim. Bana: "Allah seni affetsin, şu su çeken deveni bana bir dinara satar mısın? Medine'ye varınca bir dinar senin olsun" buyurdu. Ben de: "Ey Allah'ın Resulü! Bu su çeken deve sizindir" dedim. Bu defa: "Su çeken deveni bana satar mısın? Medine'ye varınca iki dinar senin olsun" buyurdu. Ben de: ''Ey Allah'ın Resulü! Bu su çeken deve sizindir" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yirmi dinara varıncaya kadar devenin fiyatını böyle artırdı ve her dinar artırışında da: "Allah seni bağışlasın" buyurdu. Ben Medine'ye vardığımda devemin başından tutup Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına götürdüm ve Ona: "Su çeken devenizi getirdim, ey Allah'ın Resulü" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Bilal! Ganimet malından buna yirmi dinar ver" buyurdu. Bana da: "Deveni al ve ailene götür" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 1304); Şuayb: Hadis sahihtir. Buhari 2718; Müslim 1223/112; İbn Mace 2205; Bak hadis no: 7140.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Devesini Sattığı Gecede Cabir'e Yaptığı Bağışlanma Dualarının Sayısı

 

7142- Cabir der ki: Deve gecesi (Devemi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sattığım gece) Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için yirmi beş defa bağışlanma için dua etti.

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (Mişkat 6238); Şuayb: Hadis sahihtir. Müslim 1223/113; Tirmizi 3852; Nesai 7/299; Bak hadis no: 7140.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ücretini Ödeyerek Satın Aldığı Deveyi (Eski Sahibi) Cabir'e Hibe Etmesi

 

7143- Cabir b. Abdillah şöyle dedi: Bir gazvede Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraberken devem yorulup yavaşlayınca Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma gelerek: "Cabir!" dedi. Ben: "Evet" karşılığını verince: "Neyin var?'' diye sordu. Ben: "Devem yorgun düşüp yavaşladı. Bu sebeple geride kaldım'' cevabını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğinden inip bastonuyla devemi çektikten sonra: "Bin!" dedi. Ben deveme binince (deve o kadar hızlandı ki) onu Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesini geçmesini engellemeye başladım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Evlendin mi?" diye sorunca: "Evet" cevabını verdim. Bana: "Kız mı, dul mu aldın?" diye sorunca: "Dul aldım" cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Neden senin onunla, onun da seninle oynaşabileceğin bir kız almadın?" diye sorunca: "Benim kız kardeşlerim var. Bu sebeple onları toplayıp saçlarını taraması ve başlarında durmasını istedim'' cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şimdi sen (ailenin yanına) varıyorsun. Vardığında artık ailene karşı olgun ol" buyurdu. Sonra: "Deveni satar mısın?" diye sordu. Ben: "Evet" cevabını verince devemi bir ukiyye karşılığında satın aldı.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benden önce Medine'ye geldi, ben ise kuşluk vakti vardım. Mescid'e geldiğimizde Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'in kapısında gördüm. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şimdi mi geldin?" diye sorunca: "Evet" cevabını verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Deveni bırak ve girip iki rekat namaz kıl" buyurunca girip namaz kıldım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bilal'e bir ukiyye tartmasını emredince Bilal terazi ağır basacak şekilde tarttı. Ben arkamı dönüp giderken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana Cabir'i çağırın" buyurunca: "Şimdi devemi geri verecek" diye duşündüm. Halbuki bana bu deveyi geri almak kadar sevimsiz bir şey yoktu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Deveni al, bedeli de senin olsun" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahihi Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/375; Buhari 2097i Müslim 1089/57i Bak hadis no: 2706, 4891, 6517, 6518, 7138, 7140, 7141, 7142.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Ubey b. Ka'b,  Hassan b. Sabit,  Huzeyme b. Sabit