Sahih

İbn Hibban

 

SAHABE’NİN MENKIBELERİ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Hz. Aişe

 

Müminlerin Annesi Aişe

 

7093- Hz. Aişe der ki: (Evlenmeden önce) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: ''İki defa seni rüyamda gördüm. Adamın biri seni bir ipek parçası üzerinde taşıyor ve: ‘‘Bu, senin hanımındır’‘ diyordu. ipek parçasını kaldırıp bakınca da sen çıkıyordun" buyurunca: "Şayet bu rüya Allah'tan ise bunu gerçekleştirecektir" demiştim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3987); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/161; Buhari 5078; Müslim 2438.

 

 

 

Aişe'nin Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ahirette Değil Dünyada İken Eşi Olduğunu iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

7094- Hz. Aişe der ki: Cibrıl, ipekten bir kumaş üzerinde kendisinin resmini Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e getirdi ve: "Bu, senin bu dünyada ve ahirette senin hanımındır" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3011); Şuayb: İsnadı sahihtir. Tirmizi 3880.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber

 

7095- Hz. Aişe bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Fatıma'yı anınca ben de kendimin yanındaki konumumu merak ederek konuştum. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünyada ve ahirette eşim olmak istemez misin?'' buyurdu. "Vallahi isterim" dediğimde: "Sen dünyada ve ahirette benim Eşimsin" buyurdu.

Ebu'l-Anbes, Kufelidir.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3011); Şuayb: İsnadı sahihtir.

 

 

 

Aişe'nin Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Cennette Eşi Olduğunu Bildiren Üçüncü Haber

 

7096- Hz. Aişe der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Cennetteki eşlerin kimdir?" dediğimde. "Sen onlardansın" buyurdu. O zaman Benden başka bakire biriyle evlenmediğini düşündüm.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3011); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih.

 

 

 

Hz. Aişe'nin Gerdeği

 

7097- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Benimle evlendiğinde altı yaşındaydım. Benimle zifafa girdiğinde de dokuz yaşındaydım. Medine geldiğimizde bir ay boyunca ateşim çıkıp hasta oldum. Bu arada saçlarım uzayıp bağlanacak hale geldi. Arkadaşlarımla beraber salıncakta oynarken yanıma annem Ümmü Ruman gelip bana seslendi. Yanına geldim, benden ne istediğini bilmiyordum. Elimden tuttu ve beni bir evin kapısının önünde durdurdu. Ben (heyecandan) nefes nefese kalmıştım. Beni Ensarlı kadınların bulunduğu bir odaya geçirdi. Girdiğimde: "Hayırlı ve mübarek olsunl Hayırlı uğurlu olsunı" demeye başladılar. Annem beni onlara teslim etti. Onlar da saçlarımı yıkayıp üstümü başımı düzelttiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni ancak kuşluk vakti görebildi. Kuşluk vakti beni ona teslim ettiler.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' 3/230); Tahricu Fıkhi's-sire 505); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Buhari3896; Müslim 1422/69; Ebu Davud 4933; Nesai 6/82; İbn Mace 1876; EDarimi 2/159; Bak hadis no: 7118.

 

 

 

Cibril'in Aişe'ye Selam Söylemesi

 

7098- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Aişe! Bu Cibril sana selam ediyor" buyurunca: "Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi onun da üzerine olsun. Zira sen bizim göremediklerimizi görüyorsun, ey Allah'ın Resulü! karşılığını verdim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 6/88, 6/117; Buhari 3217; Müslim 2447/91; Ebu Davud 5232; Tirmizi3881; Nesai 7/69, 7/70; İbn Mace 3696.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Aişe'nin Maruz Kaldığı iftira Nedeniyle Ayet indirm

 

7099- İbn Şihab ez-Zühri bildiriyor: Urve b. ez-Zübeyr, Said b. el-Müseyyeb, Alkame b. Vakkas el-Leysi ve Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, İfk hadisesi yönünde insanlar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zevcesi Aişe hakkında konuşup Yüce Allah'ın onu masum çıkarması hadisesini Aişe'den bana naklettiler. Bunlardan her biri bana hadisin bir kısmını anlattı. İçlerinden bazıları bu hadise diğerlerinden daha fazla vakıftı ve anlatırken daha sağlamdı. Her birinin Aişe'nin hadisinden anlattığı bölümü iyice kavramış durumdayım.

 

Naklettikleri de birbirini doğruluyordu. Anlattıklarına göre Hz. Aişe şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir sefere çıkacağı zaman hanımları arasında kura çeker, kurada çıkanı da yanında götürürdü. Bir gazveye çıkacağı sırada aynı şekilde aramızda yine kura çekti. Kurada ben çıkınca onunla beraber yolculuğa katıldım. Bu olay hicab ile ilgili ayetler nazil olduktan sonra gerçekleşti. Yolculuk sırasında hevdecin içinde kalır, konaklama yerlerinde de hevdecimle birlikte indirilirdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), çıktığı gazveyi bitirince geriye dönüş için yola koyulduk. Dönüşte Medine'ye yakın bir yerde konakladıktan sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece vakti yolculuk için çağrı yaptırdı.

 

Yola çıkmak üzere çağrı yapılınca kalktım ve bir ihtiyacımdan dolayı orduyu aşana kadar yürüdüm. işimi bitirip de geri konakladığımız yere döndüğümde boynumu yokladım. Yemen boncuğundan yapılmış gerdanlığımın kopup düştüğünü gördüm. Onu aramak için geri döndüğüm için kafileden geri kaldım. Beni taşıyanlar ise hevdecimi alıp bindiğim devemin üzerine koymuşlardı. Onlar benim hevdecin içinde olduğumu zannediyorlardı, Zira o zamanlar kadınlar hafifti, az yemek yedikleri için de şişman değillerdi. Hevdecimi taşıyanlar onun hafifliğini garipsememişler, kaldırıp deveye yüklemişlerdi. O zamanlar yaşı küçük bir kızdım.

 

Deveyi sürüp yola çıktılar. Ordu yol aldıktan sonra ben de gerdanlığımı bulmuştum. Konakladıklar! yere geldiğimde orada kimsenin olmadığını gördüm. Konakladığım yere gelip beklemeye koyuldum. Yokluğumun farkına varıp almak için geri geleceklerini düşündüm.

 

Konakladığım yerde oturmuşken gözlerim uyküuya yenik düştü ve uyluya daldım. Safvan b. Muattal es-Sülemı ez-Zekvanı ordunun gerisinde kalan şeyleri toplayıp sahiplerine geri iade etmekle görevliydi. Sabah kanaklama yerime geldiğinde uyuyan bir insan karaltısı görüp yanıma geldi. Zira örtünme emri gelmemişken beni görmüştü. Safvan'ın devesini çöktürürken: "inna lillahi ve inna ileyhi raciun" demesi üzerine uyandım. Yüzümü çarşafımla örttüm. Vallahi bana tek kelime dahi etmedi. istirca etmesinden başka onun ağzından bir şey işitmedim. Safvan devesinin ön ayağına basıp çöktürdü, ben de deveye bindim. Sonra bindiğim devenin dizginlerinden tuttu ve yola koyulduk. Öğle vaktinin sıcağında konaklamışlarken orduya yetiştik. Ancak adi kişiler hakkımda diyeceklerini demişlerdi. Yalanla iftira atanların başını Abdullah b. Ubey b. Selul çekiyordu.

 

Medine'ye döndükten hemen sonra bir ay boyunca hasta kaldım. iftira sahiplerinin yalanları ise bu arada insanlar arasında dolaşıyordu. Ancak hastalığım sırasında beni şüpheye düşüren şey daha önce hastalandığım zaman Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana gösterdiği şefkati görememem idi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma giriyor, selam verip sadece: "Bu (hastanız) nasıl oldu?" diyordu. Dışarıda konuşulanlardan ise hiç haberim yoktu.

 

İyileşmeye başladığım zaman Ümmü Mistah binti Ebı Ruhm ile helaya çıktım. Helaya da ancak geceden geceye çıkıyorduk. Bu, helalarımızı eve yakın bir yerde yapmamızdan önceydi. O zamanlar çöldeki eski Araplar gibiydik. İhtiyaç anında ev dışında uzak bir yere giderdik. Ümmü Mistah'la beraber çıktım. ihtiyacımızı giderdikten sonra evime doğru gelirken Ümmü Mistah'ın ayağı çarşafına takılıp tökezledi. Tökezleyince de: "Kahrolası Mistah!" dedi. Kendisine: "Ne kötü bir söz söyledin! Bedir savaşına katılan birine mi sövüyorsun?" diye çıkıştığımda, bana: "Saf kadın! Söylenenleri işitmedin mi?"  dedi ve iftira atanların söylediklerini bana anlattı. Bunun üzerine hastalığım bir kat daha arttı.

 

Eve döndüğümde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma girdi. Selam verdi ve: ''Bu (hastanız) nasıl?" diye sordu. Kendisine: "Anne babamın yanına gitmeme izin verir misin?" dedim. Zira duyduklarımın doğruluğunu onlardan öğrenmek istiyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) izin verince yanlarına geldim ve anneme: ''Anneciğim! insanlar neler konuşuyor?" diye sordum. Annem: "Kızcağızım! Sen kendini üzme! Vallahi güzel bir kadın kendisini seven bir kocanın yanındaysa ve kumaları da varsa insanlar mutlaka onun hakkında konuşurlar" karşılığını verdi. Ben: "Sübhanallah! insanlar gerçekten bunları konuşuyorlar mı?" dedim. O ''Evet" deyince de sabaha kadar ağladım. Gözüme uyku girmedi. Bu şekilde sabahı ettim.

 

Bu konudaki vahiy gecikince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), eşi ile ayrılıp ayrılmama konusunu danışmak üzere Ali b. Ebı Talib ile Usame b. Zeyd'i çağırdı. Usame, onlara olan sevgisi. ve saygısının bir göstergesi olarak: "Ey Allah'ın Resulü! O senin eşindir! Vallahi hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyoruz" dedi. Ali b. Ebı Talib ise: "Ey Allah'ın Resulü! Yüce Allah bu konuda sana bir sınırlama getirmiş değil. Ondan başka da evlenebileceğin bir sürü kadın var. Onun cariyesine de bunu sor. O sana bu konuda daha doğrusunu söyler" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Berıre'yi çağırdı ve: "Ey  Berire! Aişe'de şüphe uyandıracak bir şeyler gördün mü?" diye sordu. Berıre: ''Hayır! Seni hakla gönderene yemin olsun ki Aişe'de kusur olarak görebildiğim en büyük şey küçük yaşından dolayı hamuru yoğurduktan sonra uyuması, keçinin de gelip hamuru yemesidir" dedi.

 

Aynı gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir konuşma yaptı. Konuşmasında Abdullah b. Ubey b. Selul konusunda yapacaklarından yana kendisini mazur görmelerini isteyip: "Ailem hakkında bana sıkıntı veren adamı cezalandırmada bana kim yardım eder? Vallahi ailem hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum. Adı iftiraya karıştırılan bir adamdan söz ettiler. Onun hakkında da hayırdan başka bir şey bilmiyorum ve o, ben olmadan ailemin yanına asla girmez" buyurdu.

 

Sa'd b. Muaz kalktı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Senin adına ben onu cezalandırırım! Şayet o adam Evs kabilesinden biriyse onun boynunu vururum. Yok, eğer Hazrecli kardeşlerimizden biriyse, bize emir buyur, emrini yerine getirelim!" dedi. Bunu duyan (Hazrec kabilesinin efendilerinden) Said b. Ubade ayağa kalktı. Said b. Ubade daha önce salih bir kişiydi. Ancak kabilevi duyguları ağır basmış olacak ki Said b. Muaz'a: "Allah'a yemin olsun ki yalan söylüyorsun! Zira sen onu öldüremezsin! Buna gücün de yetmezı" şeklinde çıkıştı. Useyd b. Hudayr da ayağa kalktı ve Sa'd b. Ubade'ye: "Vallahi asıl yalan söyleyen sensin! Allah'a yemin olsun ki onu öldürürüz! Sen bir münafıksın ve münafıkları savunuyorsun!" karşılığını verdi. Bu şekilde Evs ve Hazrec kabileleri ayaklanıp birbirlerinin üzerine yürüdüler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hala minberin üzerindeydi. inip onları sakinleştirip susturmaya çalıştı. Onlar susunca kendisi de sustu.

 

O gece ben yine sabaha kadar ağladım ve gözüme uyku girmedi. Sabah annem ve babam yanıma geldiler. Bir gün iki gece boyunca ağladım. Ne gözümün yaşı kesildi, ne de uyku uyuyabildim. Öyle ki ağlamaktan dolayı ciğerimin parçalanacağını zannettim. Annem babam yanımda oturuyorlarken ve ben de ağlıyorken Ensar'dan bir kadın girmek için izin istedi. Ona izin verince de geldi ve benimle birlikte ağlamaya başladı.

 

Bizler bu durumdayken yanımıza Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) girip oturdu. İftira olayları ortaya çıktıktan sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımda hiç oturmamıştı. Bir ay geçmiş olmasına rağmen durumum hakkında da vahiy nazil olmamıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) otururken şahadet getirdikten sanra da: "Ey Aişel Şöyle şöyle yaptığın bana ulaştı. Şayet masumsan Yüce Allah senin masumiyetini ortaya çıkaracaktır. Ama eğer öyle bir suç işlediysen Yüce Allah'tan mağfiret dile ve tövbe et. Zira kul suçunu itiraf edip tövbe ederse Yüce Allah onun tövbesini kabul eder" buyurdu.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözlerini bitirince gözyaşlarım da bitmişti ve artık akıtacak tek damla dahi kalmamıştı. Babama: "Benim yerime, söyledikleri için Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sen cevap ver" dedim. Babam: "Vallahi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne diyeceğimi bilemiyorum!" karşılığını verdi. Anneme: ''Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dediklerine sen cevap ver" dediğimde, o da: ''Vallallahi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne diyeceğimi bilemiyorum!" karşılığını verdi.

 

Ben yaşı küçük bir kızdım ve Kur'an'dan da fazla bir bilgim yoktu. Buna rağmen: "Vallahi anlıyorum ki insanların konuştuklarını duymuşsunuz, duyduklarınız içinizde yer etmiş ve onlara inanmışsınız. Size suçsuz olduğumu söylesem -ki Yüce Allah masum olduğumu biliyor- bana inanmayacaksınız. Oysa size bunu yaptığımı itiraf etsem -ki Yüce Allah masum olduğumu biliyor- O zaman bana inanırsınız. Durumumuzu ifade edecek bir söz bulamıyorum, ama sadece Yusuf'un babasının dediğini diyebiliyorum. O: "‘‘Bana güzelce sabır gerekir. Anlattıklarınıza ancak Allah'tan yardım istenir’‘ (Yusuf 18) demişti" dedim, sonra da yatağıma uzandım.

 

Yüce Allah'ın masum olduğumu göstereceğini de biliyordum. Ancak benim hakkımda okunur bir vahiy indirilmesini hiç düşünmemiştim. Kendimi, Kur'an'da hakkında bir şeyler indirilecek kadar değerli görmüyordum. Sadece Yüce Allah'ın, masumiyetim konusunda Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir rüya göstermesini bekliyordum. Vallahi henüz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradan ayrılmadan ve bizden hiç kimse henüz dışarı çıkmadan vahiy nazil oldu. O esnada vahyin ağırlığından dolayı Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir terleme aldı. Vahiy indiği zaman kış günü olsa dahi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alnında boncuk gibi ter olurdu.

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hali geçip kendine geldiğinde sevinçten gülüyordu. Söylediği ilk söz: "Ey Aişe! Allah'a hamd eti Yüce Allah senin masum olduğunu vahyetti!" oldu. Bunun üzerine annem bana: "Kalk ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) teşekkür et!" dedi. Ben: "Vallahi kalkmam! Masum olduğum hakkında vahiy indiren Allah'tan başkasına da hamd etmem!" karşılığını verdim. Yüce Allah bu konuda: if O ağır iftirayı uyduranları sizin içinizden bir güruhtur ... " ile başlayan ayetleri (Bakara 218) indirmişti.

 

Yüce Allah suçsuzluğum hususunda bu ayetleri indirince, yoksulluğundan ve yakınlığından dolayı Mistah b. Usase'ye yardım eden Ebu Bekr es-Sıddik: ''Aişe'ye bunları dedikten sonra Vallahi Mistah'a asla bir yardımda bulunmayacağım!" demişti. Ancak Yüce Allah: "İçinizde lütuf ve servet sahibi olanları yakınlarına, düşkünlere ve Allah yolunda hicret edenlere, vermemek için yemin etmesinlerı affetsinlec geçsinler. Allah'ın sizi bağışlamasından hoşlanmaz mısınız? Allah, bağışlayandırı merhametli olandırl! (Bakara 218) ayetini indirince, Ebu Bekr: "Tabii ki! Vallahi Allah'ın beni bağışlamasını dilerim" dedi ve daha önce Mistah'a yaptığı yardımları tekrar yapmaya başladı.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim durumumu Zeyneb binti Cahş'a da sormuş, Zeyneb de: "Ey Allah'ın Resulü! Kulağımı ve gözümü yalandan sakınırım. Vallahi onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyorum" demişti. Diğerleri arasında benimle boy ölçüşebilecek bir Zeyneb vardı. Yüce Allah onu da takvası sebebiyle bu iftiraya katılmaktan korumuştu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 292); Şuayb: Hadis sahihtir. Bak hadis no: 4212, 7102,7103.

 

 

 

7100- Ebu'r-Rebı dedi ki: Fuleyh, Hişam b. Urve kanalıyla babasından, o da Urve vasıtasıyla Aişe ile Abdullah b. ez-Zübeyr'den aktardılar.

 

[Tahric:]  Şuayb: Hadis sahihtir. Buhari 2661; Müslim 2770/85; Ebu Davud 5219; Tirmizi 3180; Bak hadis no: 7099.

 

 

 

7101- Ebu'r-Rebı dedi ki: Bize Fuleyh, Rabia b. Ebı Abdirrahman ve Yahya b. Said kanalıyla Kasım b. Muhammed b. Ebi Bekr'den aynısını aktarmıştır.

 

[Tahric:]  Şuayb: Hadis sahihtir. Buhari 2661; Bak hadis no: 7099.

 

 

 

Aişe'nin Maruz Kaldığı iftiradan Kurtardığı için Yüce Allah'a Hamdini Dillendirmesi

 

7102- Hz. Aişe der ki: "(ifk hadisesi konusunda) masum olduğum semadan vahiyle bildirilip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müjdeler olsun sana, Allah senin özrünü indirdi" buyurunca: "Bu konuda sana teşekkür edecek değilim, sadece Allah'a hamdederim" dedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih liğayrihi; Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 6/30, 6/103; Bak hadis no: 7099.

 

 

 

Aişe'nin ihsan Edilen Bir Nimeti Sadece Allah'tan Bilmesi ve Bu Nimeti MahlUkattan Birine Değil de Tamamıyla Gökleri Yaratan Allah'a Nisbet Etmesi

 

7103- Mesruk şöyle dedi: Hz. Aişe'nin annesi Ümmü Ruman'a, Hz. Aişe hakında söylenenleri sorduğumda ya da ona sorulduğunda şöyle dedi: "Ben ve Aişe otururken, Ensar'dan bir kadın: "Allah falana şöyle şöyle yapsın" diyerek yanımıza girdi. Ben: "Neden böyle diyorsun?" diye sorunca: "Çünkü ifk olayıyla ilgili) sözleri başkalarına yaydı" cevabını verdi. Aişe: "Hangi sözleri?" diye sorunca ise ben olanları ona anlattım. (Aişe): "Ebu Bekr ve Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunları işittiler mi?" diye sorunca, (Ümmü Ruman): "Evet'' cevabını verdi. Bunun üzerine Aişe bayıldı ve titreme ve ateşler içinde kendine geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Bunun nesi var?" diye sorunca, ben: "Hakkında söylenenler sebebiyle hummaya yakalandı" cevabını verdim. Aişe oturup: "Vallahi, yemin edecek olsam bana inanmayacaksınız. Özür beyan edecek olursam özrümü kabul etmeyeceksiniz. Artık bu vaziyette benim durumumla sizin durumunuz, Hz. Yakub ile oğullarının durumu gibidir. ''Sizin bu anlattıklarınıza karşı ancak Allah'tan yardım istenir’‘ (Yusuf 18)" dedi. Allah bu konuda indireceğini vahiyle gönderince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu Aişe'ye haber verdi. Aişe de: "Ben başkasına değil, Ancak Allah'a hamd ederim" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Ahmed 6/367; Buhari 4143; Bak hadis no: 7099, 4212.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kendisiyle Sıddik'in Kızı Sıddika'nın (Aişe'nin) Konumunun, Ebu Zer'in Üm Zer' Karşısındaki Konumu Gibi Olduğunu Söylemesi

 

7104- Hz. Aişe şöyle dedi: On bir tane kadın oturup, kocaları hakkında hiçbir şey gizlemeden her şeyi anlatacaklarına dair aralarında sözleşip anlaştılar, birinci kadın şöyle dedi: "Kocam, dağ başında bulunan cılız bir devenin eti gibidir. Düz değil ki üzerine çıkılsın, semiz değil ki bir yere sürülsün."

 

İkinci kadın şöyle dedi: "Kocamın durumunu anlatamam; zira onun kötülüklerini anlatmak istesem gizli ve açık her halini anlatmak durumunda kalacağım."

 

Üçüncü kadın dedi ki: "Benim kocam çok uzun boyludur; ama anlatsam boş olurum, sussam da muallakta kalırım."

 

Dördüncü kadın dedi ki: "Kocam Tihame geceleri gibidir. Ne sıcak, ne soğuktur ve ne korku verir, ne de kendisinden bıkılır."

 

Beşinci kadın dedi ki: "Kocam eve girince bir kaplan, dışarı çıkarken de bir aslan gibidir ve evde olanları da hiç sormaz."

 

Altıncı kadın dedi ki: "Kocam yediği zaman ne varsa yer, içtiği zamanda su bırakmaz. Yattığı zaman yorgana sarınır; ama derdimi anlamak için de elini bana uzatmaz."

 

Yedinci kadın dedi ki: "Kocam. tohumsuzdur veya güçsüzdür. Her türlü hastalık kendisinde vardır. Kafanı kırar, vücudunu yaralar veya her ikisini yapar."

 

Sekizinci kadın dedi ki: "Kocamın teni tavşan teni, kokusu ise güzel kokulu bir bitki gibidir."

 

Dokuzuncu kadın dedi ki: "Kocam direği yüksek, kını uzun, külü çok ve evi meclise yakın biridir."

 

Onuncu kadın dedi ki: "Kocam maliktir, hem de ne malik! Her türlü hayra maliktir. Çok yatan, az dolaşan develeri vardır ki, müzik sesini işittiklerinde kesim zamanlarının geldiğini anlarlar."

 

Onbirinci kadın dedi ki: "Kocam Ebu Zer'dir! Öyle bir Ebu Zerl ki kulaklarımı takılarla şakırdattı, kollarımı yağla doldurup semizletti. Beni mutlu etti ki içim huzurla doldu. Beni dağ başında ufak bir koyun sürüsü olan bir kabilede buldu da kişneyen atlara, böğüren devlere sahip, ekinler ekip harman savuran ve elek eleyen bir topluluğa kattı. Onun yanında kötülemeden konuşur, sabahlara kadar uyur, kanana kadar da içerim. Ya Ebu Zer'in annesil Ne annedir o! Ambarları büyük, evi de geniştir. Ebu Zerlin oğlu! Ne oğuldur o! Yatağı soyulmuş hurma lifi gibidir ve bir kuzu buduyla da doyar. Ebu Zer'in kızı! Ne kızdır o! Babasına da, annesine de itaat eder. Giysilerini dolduracak kadar etlidir ki, komşusu onu kıskanır. Ebu Zer'in cariyesi! Ne cariyedir o! Konuştuklarımızı ifşa etmez, evin zahiresini döküp saçmaz ve evi çer çöp içinde bırakmaz."

 

(Ümmü Zerl) der ki: (Bir gün) tulumlarımızda süt çalkalanırken Ebu Zer evden çıktı. Kaplan yavrusu gibi iki çocuğu olan bir kadına rastladı. Koltuğunun altında iki nara benzeyen memeleriyle oynuyorlardı. Beni boşadı ve onunla evlendi. Ondan sonra ise ben soylu biriyle, güzel atlara binen ve Hattı mızrağı taşıyan bir adamla evlendim. Eve birçok hayvan getirir ve getirdiklerinden de bana birer çift verirdi. Bana: "Ey Ümmü Zer'! istediğin kadar ye ve akrabana da ver" derdi.

 

(Ümmü Zer) der ki: Ancak onun verdiklerinin hepsini toplasam Ebu Zer'in (bana verdiklerinden) küçük bir kabını dahi doldurmaz." Aişe dedi ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ebu Zer', Ümmü Zer'e karşı nasılsa ben de sana öyleyim" buyurdu.

 

İsa b. Yunus, metinde geçen "dais" için harman savuran, "munakk" ıçınse elek anlamı vermiştir.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Muhtasaru'ş-Şemail s.134); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari5189; Buhari 2448.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kendisi Sevdiği için Aişe'nin de Sevilmesini Emretmesi

 

7105- Urve Hz. Aişe'den şöyle bildirir: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımları toplandılar ve Hz. Fatima'yı Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ebu Kuhafe'nin kızı hakkında bize karşı adil davranmasını istiyoruz'' demesi için gönderdiler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Aişe ile bir örtünün altındayken Hz. Fatima yanına girip. ''Hanımların beni sana gönderdiler. Senden Ebu Kuhafe'nin kızı hakkında kendilerine karşı adil olmanı istiyorlar.'' deyince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beni seviyor musun?" diye sordu. Hz. Fatıma: ''Evet'' cevabını verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman bunu da (Aişe'yi de) sev" buyurdu. Hz. Fatıma tekrar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarının yanına döndü ve O'nun (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine söylediklerini haber verdi.

Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarının: "Sen bir şey yapmadın, Ona bir daha dön" demeleri üzerine: "Vallahi bu konu için ona bir daha asla dönmeyeceğim" karşılığını verdi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı bu konuda haklıydı. Bunun üzerine Zeyneb binti Cahş'ı, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdiler.

 

Hz. Aişe der ki: Zeyneb'in de, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında benim Ç kadar değeri vardı. Zeyneb: "Hanımların beni sana gönderdiler. Senden Ebu Kuhafe'nin kızı hakkında kendilerine karşı adil olmanı istiyorlar" dedi. Sonra bana doğru döndü ve bana sövmeye başladı. Ben de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gözlerine, acaba bana kendimi müdafaa için izin verir mi, diye bakıyordum. Zeyneb ise halen (konuşmaya) devam ediyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendimi müdafaa etmemi yadırgamayacağını anladım ve bem de Zeyneb'e karşılık verip onu susturana kadar devam ettim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ona: "Bu, Ebu Beki"'in kızıdır" dedi. Ben, Zeyneb'den daha hayırlı, daha fazla sadaka veren, daha fazla akrabasına bağlı olan, Allah'a daha yakın olmak için işlediği hayırlı amellerde daha' fazla azimli olan bir kadın görmedim. Ancak onda bir şey vardı. O çabucak hiddetlendiği gibi çabucak da sakinleşirdi."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 6/150; Buhari 2581; Müslim 2442; Nesai 7/67.

 

 

 

Hadis ilminde Yetkin Olmayanın levilinde Yanıldığı Haber

 

7106- Amr b. el-As der ki: "Ey Allah'ın Resulü! insanlardan kimi en çok seviyorsun?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aişe" cevabını verdi.

 

Ben: "Erkeklerden kimi sevdiğini kastettim" dediğimde, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebu Bekr'i veya: "(Aişe'nin) babasını" cevabını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 4540.

 

 

 

Söz Konusu Soru ve Cevabın Fatıma ve Diğer Kadınlar Hakkında Değil, Sadece Eşleri Hakkında Geldiğine Delalet Eden Haber

 

7107- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "İnsanların sana en sevimlisi hangisidir?" denildi de: "Aişe" buyurdu. "Ailenden sormuyoruz" denilince de: ''Babası" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Tirmizi 3890; İbn Mace 101.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren Diğer Haber

 

7108- ibn Ebi Muleyke anlatıyor: Abdullah b. Abbas, (ölüm döşeğindeki) Aişe'nin yanına girmek için izin istedi. Aişe: "Onunla benim işim olmaz'' dedi. Abdurrahman b. Ebi Bekr ona: "ibn Abbas gelmiş ve seni ziyaret için izin istiyor. O, hayırlı olan evlatlarındandır" dedi. Aişe: "Ona izin ver!" karşılığını verdi. Yanına giren Abdullah: "Anneciğim! Sana müjdeler olsun! Vallahi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve sevdiklerinle kavuşman arasında tek engel ruhunun cesedinden çıkmasıdır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşleri arasında en çok seni severdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de temiz olandan başkasını sevmez" dedi. Aişe: "Ben de (öyleyim)" deyince ibn Abbas şöyle devam etti. "Ebva'da gerdanlığın düştüğünde onu aramak için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müslümanlarla birlikte konakladıkları yerde sabaha kadar beklemek zorunda kaldı ve yanlarında su da yoktu. Temiz toprakla teyemmüm ettiler. Bunun üzerine senin sebebinle ve bereketinle Yüce Allah bu ümmet için bir ruhsat indirdi. Mistah'ın yaydığı şeyler (dedikodular) da malum; ancak Allah o konuda (ifk alayında) masumiyetini yedi kat gök üzerinden indirmiştir. Artık içinde beş vakit gece ve gündüz Allah'ın zikredildiği her bir mescidde senin de adın anılacak." Hz. Aişe ise: "Ey ibn Abbas! Beni öyle övmekten vazgeç! Vallahi unutulmuş olmayı ve hatırlanmamayı çok isterdim" dedi. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih liğayrihi; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 1/220; Buhari 4753.

 

 

 

Aişe Dışındaki Diğer Eşlerinin Evinde iken Mustafa'ya (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Vahyin Gelmemesi

 

7109- Ümmü Seleme der ki: Ben, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dedim: ''Arkadaşlarım (diğer hanımların) seninle konuşmamı ve kendilerinin de Aişe gibi hayır işlediklerini, halka, hangi hanımının yanında olursan ol, hediyelerini sana gönderebileceklerini emretmeni, söylememi istediler." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup bir şey söylemedi. Kumalarım gelince bana cevap vermediğini onlara anlattım. Bana: "Vallahi peşini bırakmayız" dediler. Sonra tekrar sıram geldiğinde bana gelince, yine onunla iki ya da üç kez önceki konuşmamı yaptım. Ancak Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir cevap vermedi. Sonra şöyle buyurdu: "Ey Ümmü Seleme! Aişe hakkında beni üzme! Gerçek şu ki Aişe'den başka siz hanımlarımdan herhangi birinizin yanında iken bana vahiy inmemiştir." Bunun üzerine ben: "Aişe konusunda seni üzmekten Allah'a sığınırım" dedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 6/293; Nesai 7/68.

 

 

 

Aişe'nin Giysilerini Çıkardığında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Yanına Eve Cibrıl'in Giremeyişi

 

7110- Muhammed b. Kays b. Mahreme bildiriyor: Hz. Aişe'nin: ''Size kendimden ve Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şeyler anlatayım mı?" dediğini işittim. Biz: "Tabi ki" deyince şöyle anlattı: Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımda bulunduğu (nöbet) gece(m) gelince kendisinde bir değişiklik meydana geldi. Cübbesini yere koydu, ayakkabılarını çıkarıp ayak ucuna koydu. Kaftanının bir tarafını döşeğinin üzerine yaydı. Çok geçmeden benim uyuduğumu zannederek yavaşça ayakkabılarını giydi ve yavaşça cübbesini aldı, yine yavaşça kapıyı açarak ağır ağır çıktı. Ben hemen entarimi başıma geçirdim.

 

ve izarıma büründüm. Sonra onun peşinden yola düştüm. Bakı'ye varınca durdu. Sonra üç defa ellerini kaldırdı ve uzunca bekledi. Sonra geri döndü. Ben de döndüm. O süratle yürüdü, ben de süratle yürüdüm; o koştu, ben de koştum. Neticede onu geçerek eve girdim. Ben yatar yatmaz o içeri girdi ve bana: "Ne oluyor ey Aişe? Nefes nefese kalmışsın" buyurdu. Ben: "Bir şey yok'' dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ya söylersin yahut Latif ve Habir olan Allah bana mutlaka haber verir" buyurdu. Bunun üzerine: "Ey Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun" dedim ve olan biteni kendisine anlattım. "Yoksa önümde gördüğüm karaltı sen miydin?" diye sordu. "Evet" dedim. Bunun üzerine beni göğsümden öyle bir itti ki canımı yaktı. Sonra: "Allah ve Resulü sana zulüm mü edecek sandın?" diye buyurdu. Ben: "insanlar neyi gizlerse gizlesin Allah onu bilir" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" diyerek beni onayladıktan sonra sözlerine şöyle devam etti: "Senin beni gördüğün zaman Cibrıl gelmişti. Sen elbiselerini çıkarmış olduğun halde iken senin yanına girecek değildi ya. Nida etti. Ama nidasını senden gizledi. Ben kendisine cevap verdim, fakat ben de cevabımı senden gizledim. Senin uyuduğunu sanmıştım; o yüzden uyandırmak istemedim. Yalnız kalmandan da korktum. Cibril, bana Baki'de yatanların yanına giderek onlar için istiğfarda bulunmamı emretti." Ben: ''Onlara ne diyeyim, ey Allah'ın Resulü?" diye sordum. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şöyle de: Mümin ve Müslümanlardan bu diyarda yatanlara selam olsun; Allah, bizim geçmişlerimize de, geleceklerimize de rahmet eylesin. Bizler de inşaallah sizlere katılacağız" buyurdu. 

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Ahkamu'l-cenaiz 231); Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 6/221; Müslim 9/4; Nesai 7/72; İbn Mace 1546; Bak hadis no: 3172, 4523,

 

 

 

Yüce Allah'ın Aişe'nin Geçmiş ve Gelecek Günahlarını Bağışlaması

 

7111- Hz. Aişe der ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) neşesinin yerinde olduğunu gördüm ve: "Ey Allah'ın Resulü! Benim için Allah'a dua et" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Aişe'nin gelmiş, geçmiş, gizli ve açık bütün günahlarını bağışla" diye dua edince, (çok sevindim ve) başım göğsüme gelecek kadar güldüm. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Duam hoşuna mı gitti?" buyurunca: "Ettiğin dua beni nasıl sevindirmesin ki?" karşılığını verdim. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Vallahi her namazımda ümmetime bu şekilde dua etmekteyim" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 2254); Şuayb: İsnadı hasendir.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kendisine Karşı Aişe'nin Öfkeli Olup Olmadığını Anladığı Gösterge

 

7112- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Benden hoşnut ve bana kızgın olduğunu anlayabiliyorum" buyurdu. Ona: "Nasıl anlıyorsun ey Allah'ın Resulü?" diye sorduğumda: "Benden hoşnut olduğunda ‘‘Muhammed'in Rabbine andolsun ki hayır!’‘ diyorsun. Bana kızgın olduğunda ise ‘‘ibrahım'in Rabbine andolsun ki hayır!’‘ diyorsun" karşılığını verdi. Bunun üzerine: "Doğrudur! Uzak duracaksam sadece isminden uzak durabilirim'' dedim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/61, 6/213; Buhari 5228; Müslim 2439.

 

 

 

Aişe'nin Diğer Kadınlara Üstünlüğü

 

7113- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aişe'nin diğer kadınlara üstünlüğü, tirit yemeğinin diğer yemeklerden üstünlüğü gibidir'' buyurmuştur.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 73; Muhtasaru'ş-Şemail 148; es-Silsiletu'd-daife 4002); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/264; Buhari 3770; Müslim 2446; Tirmizi 3887; İbn Mace 3281; Darimi 2/106.

 

 

 

Bu Hadisi Rivayette Abdullah b. Abdirrahman el-Ensari'nin Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber

 

7114- Ebu Musa el-Eş'ari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Erkeklerden (fazilet olarak) kemale eren çok kişi olmuştur. Ancak kadınlardan, imran'ın kızı Meryem ile Firavun'un karısı Asiye dışında kemale eren olmamıştır. Aişe'nin de diğer kadınlara üstünlüğü, tirit yemeğinin diğer yemeklerden üstünlüğü gibidir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 73; Muhtasaru'ş-Şemail 147); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 4/394; Buhari 5418; Müslim 2431; Nesai 7/68; İbn Mace 3280.

 

 

 

Ebu Tuvale'nin Bu Hadisi Rivayette Tek Kalmadığını Bildiren ikinci Haber

 

7115- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aişe'nin diğer kadınlara üstünlüğü tirit yemeğinin diğer yemeklerden üstünlüğü gibidir" buyurmuştur.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 73; Muhtasaru'ş-Şemail 147); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 6/159; Nesai 7/68.

 

 

 

Yüce Allah'ın Bu Dünyadan Ayrılacağı Son Gününde Safiy (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kulu ile Aişe'nin Ağız Sularını Biraraya Getirmesi

 

7116- Hz. Aişe anlatıyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim evimde, benim günümde ve (başı) gerdanım ile göğsüm arasında bulunduğu halde vefat etti. Bu sırada Abdurrahman b. Ebı Bekr elinde yaş bir misvak bulunduğu halde geldi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona bakınca ona ihtiyacının olduğunu anladım. Bunun üzerine onu alıp, uç tarafını çiğnedim ve onu yumuşatıp kendisine verdim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onunla daha önce hiç oımadığı kadar en güzel şekilde dişlerini fırçaladı. Sonra onu bana uzattı, ancak elinden düşürdü. Hastalandığı vakit kendisine okumuş olduğu duayı okumaya başladım. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o duayı bu hastalığında okumadı, Sonra başını semaya doğru kaldırarak: ''Refık-i A'la'da, Refık-i A'la'da" diyerek ruhunu teslim etti, Bu şekilde onun dünyadaki son günü ile ahiretteki ilk gününde benim tükürüğüm ile onun tükürüğünü bir araya getirmiş olan Allah'a hamd olsun''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (el-İrva' (el-İrva' 2021); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/48; Buhari 4451; Müslim 2443.

 

 

 

Aişe'nin Ümmü Abdillah Şeklinde Künyelenmesinin Nedeni

 

7117- Hz. Aişe der ki: Abdullah b. ez-Zübeyr doğduğunda onu Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e götürdüm. Ağzına tükürdü ki bu, onun karnına giren ilk nesne oldu. Sonra: "O, Abdullah'tır, sen ise Ümmü Abdillah'sın" buyurdu. Benim hiç çocuğum olmadığı halde bu künye ile anılır oldum.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 132); Şuayb: İsnadı kavidir. Ahmed 6/107, 6/1S1, 6/260; Buhari 3910; Müslim 2146/26; Ebu Davud 4970.

 

 

 

Aişe'nin Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Yanında Geçirdiği Süre

 

7118- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisiyle altı yaşındayken evlenmiş, dokuz yaşında onunla gerdeğe girmiş ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında dokuz yıl kalmıştır.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak hadis no: 7097.

 

 

Ebu Hatim der ki: Buraya kadar Kureyş'ten Muhacirleri zikrettik. Bundan sonra Kureyş ile anlaşmah olanları zikredeceğiz. Yüce Allah bunu kolaylaştırsın.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Hatib b. Ebi Beltea, Utbe b. Gazvan, Ebu Huzeyfe'nin Azatlısı Salim