Sahih İbn Hibban |
TARİH |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Nebiler
Hz. Adem ile Nuh
Arasındaki Asırlar
6190- Ebu Umame der ki:
Bir adamın: "Ey Allah'ın Resulü! Adem nebi miydi?" dediğini işittim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, o Allah'la da
konuştu" buyurdu. Adam: "Nuh ile onun arasında ne kadar müddet
vardı?" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "On
asır vardı" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2668);
Şuayb: İsnadı sahihtir.
Ebu Hatim der ki:
"Ebu Tevbe'nin adı, Rebi b. Nafi'dir."
Peygamberlerden Her
Birinin Bilinen iki Müşavirinin Olması
6191- Ebu Hureyre,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Hiç bir peygamber yoktur ki mutlaka iki müşaviri vardır. Biri ona iyiliği
emredip kötülükten sakındırır, diğeri ise işlerini bozmaktan çekinmez. Bu
ikincisinin şerrinden korunan kişi, tehlikelerden korunmuş olur.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsileru's-sahıha- 1643,
2270); Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 2/237; Tirmizi 2369;
Nesai 7/158.
Peygamberlerin Söz
Konusu Müşavirleri Gibi Halifelerin de Benzer Müşavirlerinin Bulunması
6192- Ebu Said
el-Hudri'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Gönderilen her bir peygamberin veya seçilen her bir
halifenin mutlaka iki müşaviri bulunur. Müşavirin biri ona hayrı emredip hayra
teşvik ederken diğeri ise ona kötülüğü emreder ve kötü şeylere teşvik eder.
Böylesi kötü bir müşavirden ise kişi ancak Allah'ın inayetiyle korunabilir.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsileru's-sahiha 1643,
2270); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahihtir. Ahmed 3/39; Buhari 7198;
Nesai 7/158.
Peygamberlerin
Kendilerinden Sonra Yollarını Devam Ettiren Havarilerinin Olması
6193- Abdullah b.
Mes'ud'un bildirdiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Benden önce Allah'ın hiç bir ümmete gönderdiği bir peygamber gelmemiştir
ki, o peygamberin ümmetinden havarileri ve sünnetine tabi olan, emrine uyan
ashabı olmasın. Bunlardan sonra ise yapmadıklarını söyleyen, emredilmeyen
şeyleri yapan topluluklar çıkar. Böyle kimselerle eliyle cihad eden mümindir,
diliyle cihad eden mümindir; kalbiyle cihad eden de mümindir. Bu kadarcığı da
bulunmayanda hardal tanesi ağırlığında bile iman yok demektir." buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavıdir. Ahmed
1/361, 1/362; Müslim 50; Bak hadis no; 177.
Peygamberlerin Baba bir
Kardeşler Gibi Sayılmaları
6194- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben, dünyada ve ahirette,
insanlar içerisinde isa b. Meryem'e en yakın olan kimseyim" buyurunca,
ashab: "Ey Allah'ın Resulü! Bu nasıl olmaktadır?" diye sordu. Bunun
üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peygamberler, farklı
annelerden olan kardeşler gibidirler. Anneleri ayrıdır, fakat onların dini
birdir. Benimle onun arasında başka bir peygamber yoktur" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2182);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/319; Buhari, 3443; Müslim
2365/145; Bak hadis no: 6195, 6406.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in "Aramızda Peygamber Yoktur" Sözüyle Kendisiyle
Hz. isa'yı Murad Etmesi
6195- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ben, insanlar
içerisinde isa'ya en yakın olan kimseyim. Peygamberler, farklı annelerden olan
kardeşler gibidirler. Benimle isa arasında başka bir peygamber yoktur."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
2/463; Müslim 2365/144; Bak hadis no: 6194.
Her Peygamberin Ümmetine
Yaptığında Muhakkak icabet Olunacak Bir Duasının Olması
6196- Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her
peygamberin ümmetine yönelik bir duası olmuştur. Ben de duamı (kıyamet gününde)
ümmetime şefaat için sakladım."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 797); Şuayb:
İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Ahmed 3/208, 3/276; Müslim 342/200.
Salih Peygamberin Kavminin
Allah'ın Azabını Hak Etmesinin Nedeni
6197- Cabir der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hicr denilen yere geldiği zaman şöyle
buyurdu: "Peygamberinizden mucize istemeyin. Salih Peygamberin kavmi ondan
mucize istedi. Şu yoldan gelip şu yoldan giden bir develeri vardı ki o geldiği
zaman onun sütünden su içer gibi süt içerlerdi. Ancak o deveyi kestiler. Bunun
üzerine onlara üç gün daha mühlet verildi ve yalanlanmayacak bir azaba
çarptırıldılar. Onları öyle korkunç bir sayha yakalayıverdi ki yeryüzündeki
herkes helak oldu. Sadece Harem'de olan bir kişiyi Harem Allah'ın öfkesinden
korumuştu" Oradakiler: "Ey Allah'ın Resulü! Bu kişi kimdir?"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebu Riğal Ebu
Sakıf'tir" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (Tahricu Fıkhi's-sire 408);
Şuayb: İsnadı zayıfhr. Ahmed 3/296.
Semud Kavminin Efendisi
Ebu Riğal'in Defnedilmesi
6198- Buceyr b. Ebı
Buceyr'in, Abdullah b. Amr'dan bildirdiğine göre, onlar Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile beraber bir yolculukta idiler. Ebu Sakıf olan Ebu
Riğal'ın mezarına geldiler. Bu kişi evi Hıra'da olan Semud kavminden biridir.
Yüce Allah onun kavmini helak ettiği zaman Harem'de olması onu helak olmaktan
korumuştu. Orayı terk etti ve burada ölüp burada defnedildi. Beraberinde
altından bir dal gömülmüştü. Biz de (mezarı) kazıp (dalı) çıkardık.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 4736);
Şuayb: İsnadı zayıftır. Ebu Davud 3088.
Kişinin Hallerine Ağlamayacak
Olduktan Sonra Semud Kavmi Bölgesine Girmesinin Yasaklanışı
6199- ibn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (Semud kavminin ülkesi) Hicr denilen
yerden geçerken ashabına şöyle hitab etti: "Onların başlarına gelen azabın
benzerinin size de gelmesinden sakınmak için kendi nefislerine zulmetmiş olan
kimselerin meskenlerine girmeyin." Sonra bineğini sürdü ve hızla giderek o
yeri arkasında bıraktı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 19;
Tahricu Fıkhi's-sire 408); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/96;
Buhari 3381; Müslim 2980/39; Bak hadis no: 6200, 6201.
Kişinin Hicr Halkı
Bölgesine Ancak Ağlayarak Girmesinin Gerekmesi
6200- ibn Ömer der ki:
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hicr halkı hakkında: ''Azaba
uğratılan şu topluluğa ancak ağlayarak girin. (Eğer ağlar halde değilseniz)
onların başına gelen sizin başınıza da gelmemesi için yanlarına girmeyin"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 19;
Tahricu Fıkhi's-sire 408); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/9,
2/58, 2/72, 2/74, 2/92, 2/113, 2/137; Buhari 433; Müslim 2980; Bak hadis no:
6199.
Semud Kavminden
Kendilerine Zulmedenlerin Azaba Maruz Kalmasından Dolayı Bölgelerine Girenlerin
Uyarılması
6201- ibn Ömer der ki:
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hicr halkı hakkında: ''Azaba
uğratılan şu topluluğa ancak ağlayarak girin. (Eğer ağlar halde değilseniz)
onların başına gelen sizin başınıza da gelmemesi için yanlarına girmeyin"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 19;
Tahricu Fıkhi's-sire 408); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartınca sahih.
Müslim 2980; Bak hadis no: 6199.
Semud Topraklarındaki
Kuyulardan Su İçmenin Yasaklanışı
6202- Abdullah b. Ömer'in
bildirdiğine göre bazı insanlar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
beraber Semud kavminin yurdunda (Hicr'de) konaklayınca oranın kuyularından su
çekip hamur yoğurdular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kuyularından
çekilen suyu dökmelerini ve hamuru da develere yedirmelerini emretti. Yine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devenin gidip su içtiği kuyudan su
çekmelerini emretti.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Buhari 3379.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Suyunu Kullanmayı Hoş Karşılamadığı için Semud Topraklarından
Geçip Gitmesi
6203- ibn Ömer
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Tebuk yılında Hicr
denilen yerde Semud kavminin evlerinin kalıntıları yanında konakladı. insalar
Semud kavminin içtiği kuyulardan su içtiler. Sonra et dolu kazanlarını kurdular
ve hamur yoğurdular. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kazanları dökün ve hamuru develere yedirin!" buyurdu. Sonra oradan
kalkıp (Hz. Salih'in deve(si)nin içtiği kuyunun yanında konakladılar.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Azab görmüş o kavmin yanına
girmeyin! Onların başına gelenlerin sizin de başınıza gel(mesinden
korkarım)" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/117.
Halilu'r-Rahman
İbrahim'in Sünnet Olma Vakti
6204- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hz. ibrahim yüz
yirmi yaşında iken KadOm'da sünnet oldu. Sünnet olduktan sonra da seksen yıl
yaşadı" buyurdu.
Muhammed b. Abdirrahman
dedi ki: Muhammed b. Muşkan'ı işittim: ''Abdurrezzak'ın ‘‘KadOm, bir köyün
adıdır’‘ dediğini işittim.
[Tahric:] Elbani: Bütün olarak münkerdir; sünnet ve
kadum (keser) ifadeleri sahihtir; Şuayb:
Hadis sahihtir. Ahmed
2/322; Buhari 3356; Müslim 2370.
Bu Hadisi Merfu Olarak
Aktaranın Yanıldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6205- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hz. ibrahım yüz
yirmi yaşına geldiğinde sünnet oldu. Sünnet olduktan sonra da seksen yıl
yaşadı. Kadüm'da sünnet oldu" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Bütün olarak münkerdir; sünnet ve
kadum (keser) ifadeleri sahihtir; Şuayb: Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 2/435.
Hz. Yusuf'un Zindanda
Kalma Nedeni
6206- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'ın
rahmeti Yusuf'un üzerine olsun. Eğer: ‘‘Rabbinin (sahibinin) yanında beni
zikret’‘ dediği kelime olmasaydı hapisteki o kaldığı süre boyunca kalmazdı.
Allah, Lüt'a merhamet etsin. O çok sağlam bir yere (Allah'a) sığınmıştı. O,
kavmine: ‘‘Keşke benim size karşı (koyacak) bir gücüm olsaydı veya sağlam bir
yere sığınabilseydim!’‘ (Hud 80) demişti. Ondan sonra ise Yüce Allah gönderdiği
her peygamberin yakınlarını onu koruyacak kadar çok kılmıştır."
[Tahric:] Elbani: Münker olan " ... dediği
kelime" ifadesi sonrası sahihtir; Şuayb: İsnadı: hasendir. Ahmed 2/322;
Buhari 3375; Tirmizi 3116; Bak hadis no: 6207, 6208.
Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ben Hapiste Yusuf'un Kaldığı Kadar Kalsaydım Bana
Gelen Elçinin isteğini Kabul Ederdim" Sözünü Söylemesine Konu Olan Elçinin
Vasfı
6207- Ebu Hureyre der
ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Eğer Yusuf'a
geldiği gibi elçi yanıma gelse (çıkma) isteğini kabul ederdim. Elçi ona
gelince: ‘‘Efendine dön de o ellerini kesen kadınların hali ne idi, diye sor’‘
dedi. Allah Lut'a merhamet etsin. Çünkü o: ‘‘Keşke size yetecek bir gücüm
olsaydı yahut sağlam bir yere sığınabilseydim’‘ dediğinde zaten sağlam bir yere
sığınıyordu. Sonra Allah diğer peygamberleri toplumun içinden en üst noktadaki
kişilerden gönderdi."
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsileru's-sahiha
1867); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 21332; Bak hadis no: 6206.
Ebu Hatim der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Elçinin isteğini kabul
ederdim" sözü, geçmiş zamanda söz konusu olayı yaşayan kişiyi öven bir
haber cümlesidir.
Manasını idrakten Mahrum
Kaldıkları için Muattila'nın ve Hadiste Derinliği Olmayan Bazılarının Sünnet
Alimlerini Tenkit Etmesine Sebep Olan Haber
6208- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Biz şüphe etmeye ibrahım'den daha çok hak sahibiyiz. O: ‘‘Rabbim ölüleri
nasıl dirilttiğini bana göster’‘ deyince Allah: ‘‘İnanmıyor musun?’‘ demişti. O
da ‘‘Hayır, öyle değil, ama kalbim iyice mutmain olsun’‘ (Bakara 260)
demişti." Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah Hz.
Lut'a merhamet etsin. O zaten oldukça güçlü bir yere sığınmış idi. Ve eğer ben
Hz. Yusuf'un kaldığı süre kadar hapiste kalacak olsaydım (zindandan çıkmaya
çağıran) davetçinin isteğini kabul ederdim."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
2/326; Buhari 3372; Müslim 238/151; İbn Mace 4026; Bak hadis no: 6206.
Ebu Hatim der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biz şüphe etmeye İbrahim'den
daha çok hak sahibiyiz" sözünü ölüleri diriltme değil, duaya icabet edilme
konusunda söylemiştir. Zira Hz. İbrahim "Rabbim ölüleri nasıl dirilttiğini
bana göster" (Bakara 260) dediğinde bu isteğinin kabul görüp görmeyeceğini
kesin bir şekilde bilmiyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şüphe
etme konusunda Hz. İbrahim'den daha fazla hak sahibi olduğunu söylerken dua ve
Yüce Allah'tan istekte bulunma konusunu kastetmiştir. Bununla "Biz dua
ettiğimizde belki icabet edilir, belki de edilmez" demek istemiştir.
Özetle bu ifade muhataplara talim amaçlı söylenmiş bir haber cümlesidir.
"Sana En Güzel
Kıssaları Anlatıyoruz"1 Ayetinin Nüzul Sebebi
6209- Mus'ab b. Sa'd,
babasından bildiriyor: Kur'an, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
indirildi ve uzun bir zaman Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendilerine Kur'an okudu. Müslümanlar: "Ey Allah'ın Resulü! Bize (başka)
kıssalar okusan" deyince, Yüce Allah: ''Elif, Lamı Ra. Bunları gerçeği
açıklayan Kitab'ın ayetleridir. Biz onu, anlayasınız diye Arapça bir Kur'an
olarak indirdik. Biz bu Kur'an'ı vahyederekı sana en güzel kıssaları
anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin'' (Yusuf 1-3) ayetlerini
indirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu ayetleri bir zaman
kendilerine okuyup ta Müslümanlar: "Ey Allah'ın Resulü! Bize (başka)
kıssalar okusan" deyince, Yüce Allah: ''Allah ayetleri birbirine benzeyen
ve yer yer tekrar eden Kitab'ı sözlerin en güzeli olarak indirmiştir
...''(Zümer 23) ayetini indirdi. Bütün bunlar, Kur'an'da emredilmektedir.
(Ravi) Hallad der ki:
Husayn kendi rivayetinde şunu ekledi: (Müslümanlar) Ey Allah'ın Resulü!
"Bize hatırlatmada bulun" deyince, Yüce Allah:
''İnananların
gönüllerinin Allah'ı anması ve O'ndan inen gerçeğe içten bağlanması zamanı daha
gelmedi mi? ...''(Hadıd 16) ayetini indirdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavidir.
Musa'nın Adem'le Münakaşası
ve Cennetteyken Yaptıklarından Dolayı Ona Sitem Etmesi
6210- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Musa, Adem'le münakaşa etti ve ona: ‘‘insanları azdıran ve cennetten
çıkmalarına sebep olan Adem sen misin?’‘ diye sordu. Adem: ‘‘Allah'ın kendisine
bütün şeylerin bilgisini veren ve kendisini risaleti için seçen Musa mısın?’‘
dedi. Musa: ‘‘Evet!’‘ karşılığını verince, Adem: ‘‘Yaratılmadan önce yapmam
takdir edilen bir şey yüzünden mi beni kınıyorsun?’‘ dedi."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/898; Buhari 6614; Müslim 2652/14;
Bak hadis no: 6179.
İsrail Oğullarının Hz.
Musa ile Hayaları Şiş Olmakla Alay Etmeleri
6211- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "israil
oğulları çıplak olarak ve birbirlerinin edeb yerine bakarak yıkanırlardı. Fakat
Musa yalnız yıkanırdı. israil oğulları: ‘‘Vallahi, Musa'yı bizimle birlikte
yıkanmaktan meneden şey mutlaka hayalarının şişkin olmasıdır’‘ dediler. (Musa)
bir defasında yıkanmaya gitti ve giysisini bir taşın üzerine koydu. Ancak taş
giysisini alıp kaçtı. Bunun üzerine Musa: ‘‘Giysimi ver ey taş! Giysimi ver ey
taş!’‘ diyerek hızlı bir şekilde taşın arkasından koştu. Ta ki israil oğulları
Musa'nın edeb yerini görünceye kadar. Bunun üzerine israil oğulları: ‘‘Vallahi
Musa'da bir kusur yokmuş’‘ dediler. Musa tamamen görünmüş olduktan sonra taş
durdu. Musa giysilerini alıp taşı (terbiye için) dövmeye başladı."
Vallahi, Musa'nın vuruşlarından dolayı hala o taşın üzerinde altı veya yedi iz
bulunmaktadır.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3075);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/315; Buhari 278; Müslim 339;
Tirmizi3221.
Hz. Musa'nın israil
Oğullarının Eziyetlerine Sabretmesi
6212- Abdullah
bildiriyor: Bir adam Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yaptığı
taksimat hakkında: "Bu paylaşımda adalet gözetilmemiştir" dedi. Ben
de: ''Allah'a yemin ederim ki bunu ben Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) söyleyeceğim" dedim. Gidip adamın söylediklerini anlattım. Bunun
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah, Musa'ya
rahmet etsin. O bundan daha ağır bir ithama maruz kalmıştı da sabretmişti."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavıdir. Bak
hadis no: 2917.
Musa'nın Levhaları
Elinden Atmasının Nedeni
6213- ibn Abbas'ın
bildirdiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Duymak görmek gibi değildir. Yüce Allah, Musa'ya: ‘‘Senin kavmin şunu
şunu yaptı’‘ deyince Musa bunu önemsemedi. Ancak Allah ona bunu gösterince
(Tevrat ayetlerinin yazılı olduğu) levhaları (elinden) fırlattı."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu'l-Mişkat 5738); Şuayb:
Hadis sahihtir. Ahmed 1/271; Bak hadis no: 6214.
Ebu Hatim der ki:
"Ebu Bişr, Cafer b. Ebi Vahşiyye'dir."
Bu Hadisi Rivayette
Huşeym'in Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6214- ibn Abbas,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir: Görmek
duymak gibi değildir. Yüce Allah, Musa'ya kavminin fitneye düştüğünü
söylediğinde ayetlerin yazılı olduğu levhaları atmadı. Ancak onları gördüğünde
levhaları (elinden) fırlattı.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Bak hadis no: 6213.
Cibril'in Ölmekte Olan
Firavun'a Yaptığı
6215- Said b. Cubeyr
vasıtasıyla ibn Abbas, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurduğunu bildiriyor: "Cibril (aleyhisselam), Firavun'un ağzına, La ilahe
illallah der korkusuyla çamur basmıştı."
[Tahric:] Elbani: Sahih liğayrihi
(es-Silsiletu's-sahiha 2015); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre
sahihtir. Ahmed 1/240, 1/340; Tirmizi 3108.
Hz. Musa'nın Rabbine
Cennetliklerin Derece Olarak En Aşağıda ve Yukarıda Olanlarını Sorması
6216- Muğıre b. Şu'be,
minber üzerinde iken Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildiriyor:
"Hz. Musa, Rabbine: ‘‘Cennet ahalisi içinde en aşağı konumda olan
kimdir?’‘ diye sorunca, Yüce Allah şöyle karşılık verdi: ‘‘Cennetlikler Cennete
konulduktan sonra getirilen bir adamdır ki, kendisine: Cennete gir''
denildiğinde, o: "Rabbim! insanlar yerlerine yerleşip alacaklarını
aldıktan sonra ben nasıl gireyim?" der. Kendisine: "Dünya krallarından
birinin mülkü kadar mülkün olmasına razı olur musun?" denildiğinde, o:
"Rabbim! Razı olurum!" karşılığını verir. Yüce Allah da ona: "O
zaman o kadarı, bir o kadarı daha, bir o kadarı daha, bir o kadarı daha ve bir
o kadarı daha senin olsun!'' buyurur. Adam: "Rabbim! Razı oldum!"
der. Yüce Allah yine de ona: "Bunlar ve bunların on katı daha senin olsun.
Canının çektiği gözünün beğendiği ne varsa onlar da senin olsun" buyurur.
Adam: "Rabbim! Razı oldum" der’‘.
Bunun üzerine Hz. Musa:
‘‘Rabbim! Peki, konum olarak en üstte olan kimdir?’‘ diye sorduğunda, Yüce
Allah şöyle karşılık verdi: "Onlar öyle kimseler ki, diledim ve
ikramlarını kendi ellerimle hazırladım ve mühürledim. Bu ikramları da ne bir
göz görmüştür, ne bir kulak işitmiştir; ne de akla hayale gelmiştir."
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Bunun da Yüce Allah'ın Kitab'ındaki delili
şudur: ‘‘ Yaptıklarına karşılık olarak, onlar için ne mutluluklar saklandığını
hiç kimse bilemez.’‘" (Secde 17)
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3503);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Müslim 189; Tirmizi 3198; Bak hadis no: 7426.
Hz. Musa'nın Rabbine
Yedi Hasteti Sorması
6217- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Hz. Musa, Rabbine altı özellik sordu. Bununla birlikte bu özelliklerin
kendisine ait bir özellik olduğunu sanıyordu. Yedinci özelliği ise
arzulamıyordu. Musa: ‘‘Rabbim! Kullarının hangisi daha takvalıdır?’‘ diye
sordu. Rab: ‘‘Dile getirdiğini unutmayan kişi’‘ buyurdu. Musa: ‘‘Kullarının
hangisi daha doğru yol üzerindedir?’‘ diye sordu. Rab: ‘‘Doğruya / hidayete
tabi olan kimse’‘ buyurdu. Hz. Musa: ‘‘Kullarının hangisi daha iyi hüküm
verendir?’‘ diye sordu. Rab: ‘‘Kendisi için verdiği hüküm gibi insanlara hüküm
veren kimse’‘ buyurdu. Musa: ‘‘Kullarının hangisi daha bilgilidir?’‘ diye
sordu. Rab: ‘‘ilme doymayan ve insanların ilmini kendi ilmi içerisinde toplayan
kimse’‘ buyurdu. Musa: ‘‘Kullarının hangisi daha izzetlidir?’‘ diye sordu. Rab:
‘‘Güçlü olduğunda / gücü yettiğinde bağışlayan kimse’‘ buyurdu. Musa:
‘‘Kullarının hangisi daha zengindir?’‘ diye sordu. Rab: ‘‘Kendisine verilen
şeye razı olan kimse’‘ buyurdu. Musa: ‘‘Kullarının hangisi daha fakirdir?’‘
diye sordu. Rab: ‘‘Elindekiyle yetinmeyen kimse’‘ buyurdu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) devamla şöyle buyurdu: "Zenginlik, üstünlük demek
değildir. Zenginlik, ancak gönül zenginliğidir. Allah (Mümin) kula bir hayır /
iyilik verdiği zaman o kulun zenginliğini gönlünde ve takvasını da kalbinde
kılar. Bir kula da bir kötülük verdiği zaman o kulun fakirliğini iki gözünün
arasında kılar.''
[Tahric:] Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 3350);
Şuayb: İsnadı hasendir.
Ebu Hatim der ki:
"Elindekiyle yetinmeyen kimse" ifadesinden kasıt içinde bulunduğu durumu
beğenmeyen, elinde olanı az bulup daha fazlasını isteyen kişidir.
Hz. Musa'nın Rabbinden
Onu Zikredeceği Bir Şeyi Öğretmesini istemesi
6218- Ebu Said
el-Hudri'nin naklettiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Musa (aleyhisselam): ‘‘Ey Rabbim! Bana, Seni zikredeceğim ve
sana dua edeceğim bir şey öğret’‘ deyince, Yüce Allah: ‘‘Ey Musa! La ilahe
illallah de!’‘ buyurdu. Musa: ‘‘Ey Rabbim! Bütün kulların öyle demektedir’‘
diye karşılık verince, Yüce Allah yine: ‘‘La ilahe illallah de!’‘ buyurdu.
Musa: ‘‘Bana has bir şey (dua) kılmanı istiyorum’‘ deyince, Yüce Allah: ‘‘Ey
Musa! Yedi kat gökyüzü ve yedi kat yer bir kefeye, "La ilahe
illallah" diğer kefeye konulsa "La ilahe illallah" daha ağır
basardı’‘ buyurdu."
[Tahric:] Elbani: Zayıf (et-Ta'liku'r-rağib 2/238);
Şuayb: İsnadı zayıflır.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Haccında Telbiye Getirip Şeytan Taşlayan Musa'dan Söz Etmesi
6219- ibn Abbas
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ezrak vadisine gelince:
"Hz. Musa'nın yüksek sesle telbiye getirip Rabbine yakararak tepeden
inişini görür gibiyim" buyurdu. Sonra bir tepenin yanından geçtik. ''Bu
hangi tepedir?" diye sorunca: "Falan tepesidir" denildi. Bunun
üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Musa'yı, yuları liften
yapılmış kırmızı renkli semiz devesinin üzerinde yünden cübbesiyle şeytan
taşladığını görür gibiyim" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2023);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Bak hadis no: 3801.
Musa'nın Balığı
Kaybettikten Sonra Hızır ile Karşılaşması
6220- Said b. Cübeyr der
ki: İbn Abbas'a: ''Nevf el-Bekali, Hızır'a yol arkadaşı olan Musa'nın İsrail
oğullarına peygamber olarak gönderilen Musa olmadığını, onun başka bir Musa
olduğunu söylüyor dediğimde, İbn Abbas şu karşılığı verdi: ''Allah'ın düşmanı
yalan söylüyor! Zira Ubey b. Ka'b'ın bize bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: ''Hz. Musa İsrail oğullarına
hitap etmek için kalktığında kendisine: ''İnsanların en alimi kimdir?'' diye
sordular. Musa: ''Benim'' deyince Yüce Allah, ilmi kendisine dayandırmadığı
için ona sitem etti ve: "iki denizin birleştiği yerde senden daha alim
olan bir kulum var" buyurdu. Musa: "Rabbim! Onunla nasıl buluşabilirim?"
diye sordu. Yüce Allah: "Bir balık alıp zembile koyarsın. Bu balığı
kaybettiğin yerde onu bulacaksın" buyurdu. Hz. Musa bir balık alıp zembile
koydu, hizmetçisi olan gence verdi ve birlikte yola çıktılar. Kayanın yanına
geldiklerinde başlarını koyup yattılar. Hz. Musa uyuyunca balık çırpınarak
zembilden denizin içinde süzülüp giderken Yüce Allah suyun akıntısını balık
için durdurdu ve denizin suyu adeta bir kemer gibi şu şekilde yanlara açıldı.
Balık denizin içinde kanaldan geçer gibi gitti. Musa ile hizmetçisi için
şaşacak bir şeyolmuştu.
Uyandıktan sonra gecenin
kalan kısmı ile gündüz boyu yol aldılar. Sabah olunca Hz. Musa, hizmetçisine:
''Yemeğimizi getir! Zira bu yolculuğumuzda epeyce yorulduk''(Kehf 62) dedi.
Oysa Hz. Musa, Yüce Allah'ın gitmesini emrettiği o yere gelene dek hiç
yorulmamıştı. Hizmetçisi ona: ''Yanında dinlendiğimiz o kaya vardı ya, balığı
işte orada unuttum. Onu bana unutturan da şeytandan başkası değil. Balık
şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitti''(Kehf 63) karşılığını verdi.
Bunun üzerine Hz. Musa: ''Bizim aradığımız buydu" dedi ve geldikleri
yolda, izlerini takip ederek geri döndüler. (Kehf 64)
Hızır: "Sen
Allah'ın ilminden, Allah'ın öğretmiş olduğu bir ilim üzerindesin ki ben onu
bilmem. Ben de Allah'ın ilminden bana öğrettiği hususi bir ilim üzerindeyim ki
sen onu bilmezsin" dedi.
Musa: "Sana
öğretilen rüşdden bana bir şey öğretmek üzere sana tabi olayım mı?" dedi.
Hızır: "Doğrusu sen benim beraberimde asla sabr edemezsin. iç yüzünü kavrayamadığın
bir bilgiye nasıl sabredersin?" dedi. O da: "inşaallah sen beni
sabredici bulacaksın, sana hiç bir işte karşı çıkmayacağım" dedi. Hızır:
"Eğer bu şekilde bana tabi olacaksan ben, sana söyleyinceye kadar bana
hiçbir şey sorma" dedi. Musa: "Evet" dedi.
Bunun üzerine Hızır ile
Musa (gemileri olmadığı için) deniz kıyısında yürüyerek gittiler. Yanlarına bir
gemi uğradı. Gemiciler Hızır'ı tanıdılar ve bu nedenle onları ücretsiz olarak
gemiye aldılar. Daha sonra Hızır geminin tahtalarından birine el atıp söktü.
Buna şaşırıp kalan Musa ona: "Adamlar bizi gemilerine parasız almışlarken
sen gemilerine kast edip içindekileri batırmak için mi gemiyi deliyorsun?
Andolsun sen büyük bir iş yaptın!" dedi. Hızır:
''Sen yanımda asla
sabredemezsin demedim mi?" dedi. Musa: "Unuttuğum şeyden dolayı beni
muaheze etme ve bana şu arkadaşlık işinde zorluk çıkarmalı (Kehf 71) dedi. Bu,
Musa'nın ilk unutması idi. Bir küçük kuş gelip, geminin kenarına düşüp denize
gagasını uzattı ve su aldı. Hızır, Hz. Musa'ya dedi ki: "Allah'ın bilgisi
karşısında benim ve senin bilgin, ancak şu küçük kuşun bu denizden eksilttiği
şey gibidir."
Daha sonra onlar deniz
kenarında yürüdükleri sırada bir de baktılar ki, bir oğlan çocuğu diğer
çocuklarla oynuyor. Hızır çocuğun başını tutup eliyle onu koparıp çocuğu
öldürdü. Musa: "Tertemiz (masum) bir canı diğer bir can karşılığı
olmaksızın öldürdün ha! Andolsun ki sen çok kötü bir şey yaptın'' dedi. Hızır:
"Ben sana beraberimde asla sabredemezsin demedim mi?" dedi. Musa: ''Bundan
sonra sana bir şey sorarsam bir daha benimle arkadaşlık etme. Benim tarafımdan
özür derecesine vardın" (Kehf 74) dedi.
‘‘Yine gittiler. Nihayet
bir ülke halkına vardılar ki oranın halkından yemek istedikleri halde
kendilerini misafir etmekten çekinmişlerdi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş
bir duvar buldular,’‘ (Kehf 77) Hızır bunu eliyle işaret ederek doğrultuverdi.
Musa ona: "Bunlar öyle bir topluluk ki onlardan yemek istedik bizi
doyurmadılar. Ağırlasınlar istedik bizi ağırlamadılar. Buna rağmen gidip onların
duvarlarını düzelttin. isteseydin elbet buna karşı bir ücret alabilirdin"
deyince Hızır: ''İşte bu, benimle senin ayrılışımızdır. Sana üzerinde
sabredemeyeceğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğimil (Kehf 77) dedi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Allah, Musa'ya rahmet etsin! Çok isterdik ki Musa sabr
edeydi de aralarında geçen maceraların haberleri (Allah tarafından) bize hikaye
olunaydı" buyurdu.
ibn Abbas: "çocuğa
gelince, o bir kafir idi, ebeveyni ise müminlerdi" ile ve önlerinde her
(sağlam) gemiyi zorla almakta olan bir hükümdar vardı" diye okurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Bak hadis no: 102.
Hızır'ın Öldürdüğü
çocuğun Müslüman Olmadığı Hakkında
6221- ibn Abbas'ın, Ubey
b. Ka'b'dan bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Hızır'ın öldürdüğü çocuk yaratıldığı an kafir olarak
yaratılmıştır.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/121; Müslim 2380/172; Ebu Davud
4705; Tirmizi3150.
Hızır'ın Bu ismi
Almasının Nedeni
6222- Ebu Hureyre,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Hızır'ın Hızır adını alması, onun beyaz bir deri yaygı üzerine oturması
ve altında onun yeşil olarak sallanmasından dolayıdır.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 2/312, 2/318; Buhari 3402; Tirmizi3151.
Sünnet Alimlerinin
Tenkit Edilmesine Sebep Olan Haber, Manasını idrak Edemedikleri için Tenkit Edenlerin
Hidayete Yönlendirilmeden Mahrum Olmaları
6223- Ebu Hureyre der
ki: Ölüm meleği Hz. Musa'ya gönderilince ölüm meleğine bir tokat vurdu ve
gözünü çıkardı. Ölüm meleği Yüce Rabbine geri dönüp: "Beni öyle bir kula
gönderdin ki, ölümü istemiyor" dedi. Bunun üzerine Allah ona gözünü geri
vererek: "Ona geri dön ve elini bir öküzün sırtına koymasını ve elinin
kapattığı her bir kıl için kendisine bir yıl ömür verileceğini söyle"
buyurdu. (Ölüm meleği Bunları Musa'ya bildirince) Musa: "Ey Rabbim! Ya sonra
ne olacak?" diye sordu. Allah: "Sonra ölüm vardır" buyurunca:
"O zaman şimdi öleyim" dedi ve Allah'tan kendisini mukaddes
topraklara bir taş atımı kadar yaklaştırmasını (orada ölüp orada gömülmesini)
diledi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer Musa'nın gömüldüğü
yerde sizinle beraber bulunsaydım, yol kenarında kızıl bir kum tepesinin
altında bulunan mezarını sizlere gösterirdim" buyurdu.
Ma'mer ekledi:
"Bana Hasan'dan işiten birisi bunu onun doğrudan Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den naklettiğini haber verdi."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 1/266;
es-Silsiletu's-sahiha 3279); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre
sahihtir. Ahmed 2/269; Buhari 1339; Müslim 2372/157; Nesal 4/118,4/119; Bak
hadis no: 6224.
Ebu Hatim der ki: Yüce
Allah, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara bir öğretmen olarak
göndermiş, buyruklarından muradını onun vasıtasıyla açıklamıştır. Resulullah da
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine verilen risaleti tebliğ etmiş, yerine
göre genel, yerine göre de detaylı ifadelerle ayetleri açıklamıştır. Bu
açıklamaları ashabı veya ashabından bazıları öğrenip anlamıştır. Bu haber de
ancak doğruyu bulma konusunda muvaffakiyetten mahrum olmayan kişilerin anlamını
bilebileceği haberlerden biridir.
Yüce Allah sınayıp
denemek için meleği Musa'ya göndermiş ve ona: "Rabbini emrine icabet
et" demesini istemiştir. Bu emir de Hz. İbrahim kıssasında olduğu gibi
Yüce Allah'ın yapılmasını murad ettiği bir emir değil, sınama ve deneme amaçlı
verilmiş bir emirdir. Zira Yüce Allah, İbrahim'e oğlunu kesmesini emretmiştir.
Bu emir de yerine getirilmesi istenen bir emir değil, verilen kişiyi sınamak
için verilen bir emirdir. İbrahim oğlunu kesmek üzere yere yatırınca da Yüce
Allah onun yerine büyük bir koç göndermiştir. Yüce Allah melekleri
peygamberlerini bazen bilmedikleri ve daha önce görmedikleri bir suretle
göndermiştir. Örneğin melekler İbrahim'in yanına girdiğinde korkuya kapılana
kadar onları tanıyamamıştır. Aynı şekilde Cebrail, Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gelip de ona iman, İslam ve benzeri konuları sorduğunda çekip
gidene kadar Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun melek olduğunu
bilememişti.
Burada da Musa yanına
gelen kişinin melek olduğunu bilememişti. Zira daha önce yanına geldiği
suretten farklı bir suretle gelmişti. Musa da kıskanç biriydi. Evinde
tanımadığı bir adam görünce kıskanmış ve ona tokat atmıştır. Attığı tokat
gözüne gelince de meleğin gözü çıkmıştır. Meleğin çıkan gözü de Yüce Allah'ın
kendisini yarattığı asıl suretindeki göz değil, Musa'ya gönderildiği suretteki
gözdür.
İbn Abbas'ın
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklettiği, Cebrail'in kendisine
Kabe'nin yanında iki defa namaz kıldırdığını bildirdiği hadiste Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cebrail bana: ‘‘Bu hem senin, hem de
senden önceki peygamberlerin namaz vakitleridir’‘ dedi" buyurmuştur. Bu
hadis bize şeriatlarımızdan bazılarının bizden önceki ümmetlerin şeriatlarıyla
mutabık. olabileceğini açık bir şekilde göstermektedir. Bizim şeriatımıza göre
kişinin, evine izinsiz bir şekilde giren ya da izinsiz bir şekilde gizlice
evinin içine bakan birinin gözünü çıkarmasında bir sorumluluğu olmaz. Suç eve
izinsiz giren veya evin içinde gizlice bakan kişidedir. Birçok kitabımızda bu
yönde zikrettiğimiz haberlere de dayanarak diyebiliriz ki evine izinsiz bir
şekilde giren birinin gözünü çıkaran kişinin bir sorumluluğunun olmayacağı
yönünde şeriatımızdaki hüküm Musa'nın şeriatında bu yöndeki hükmüyle aynı
olabilir. Bu durumda Musa'nın bunu yapması mubah olmakta ve bir sorumluluğu
bulunmamaktadır.
Ölüm meleği Yüce
Allah'ın yanına dönüp de Musa'nın yaptığını bildirince Yüce Allah yine onu
sınamak ve denemek için meleği başka bir emirle gönderdi ve Musa'ya, istiyorsa
elini bir öküzün sırtına koymasını, elinin kapattığı her bir kıl için kendisine
bir yıl ömür verileceğini söylemesini istedi. Musa ikinci gelişte onun ölüm
meleği olduğunu ve teklifin Allah katından getirildiğini anlayınca ölüme razı
oldu ve beklemeden hemen ölmeyi diledi. Şayet Musa ilk gelişinde onun ölüm
meleği olduğunu anlayıp onu tanısaydı ikinci gelişinde takındığı tavrın
aynısını ilk gelişte takınırdı.
Bu da bize hadislerin
manalarına yönelik cehaletlerine, çarpık görüşleri ile tersyüz edilmiş
kıyaslarına dayanarak hadis alimlerinin odun taşıyıcıları ve gece çobanları
gibi faydalarına olmayacak şeyleri topladıklarını söyleyen, sevabını
alamayacakları şeyleri rivayet ettiklerini, İslam'ın batıl saydığı şeyleri
dillendirdiklerini iddia edenlerin görüşlerini geçersiz kılmaktadır.
Bir Alime Bu Yönde
Yaptığımız Yorumun Zorlama Olduğunu Düşündüren Cümle
6224- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ölüm meleği Musa'ya
gelip: ‘‘Rabbine icabet et’‘ deyince, Musa ona bir tokat vurdu ve gözünü
çıkardı. Ölüm meleği Yüce Rabbine geri dönüp: ‘‘Beni öyle bir kula gönderdin
ki, ölümü istemiyor. O, benim gözümü çıkardı’‘ dedi. Bunun üzerine Allah ona
gözünü geri vererek: ‘‘O kuluma geri dön ve: ‘‘Yaşamayı mı istiyorsun? Eğer
yaşamayı istiyorsan elini bir öküzün sırtına koy ve elinin kapattığı her bir
kıl için sana bir yıl ömür verilecek" de’‘ buyurdu. (Ölüm meleği Bunları
Musa'ya bildirince) Musa: ‘‘(Ey Rabbim!) Ya sonra ne olacak?’‘ diye sordu.
Allah: ‘‘Sonra öleceksin’‘ buyurunca: ‘‘O zaman şimdi öleyim’‘ dedi. Sonra da:
‘‘Ey Rabbim! Beni mukaddes topraklara bir taş atımı kadar yaklaştır (orada ölüp
orada gömüleyim)'' dedi. Vallahi eğer Musa'nın gömüldüğü yerde olsaydım, yol
kenarında kızıl bir kum tepesinin yanında bulunan mezarını sizlere
gösterirdim."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Hadis sahihtir. Ahmed 2/315;
Buhari 3407; Müslim 2372/158; Bak hadis no: 6223.
Ebu Hatim der ki: Söz
konusu cümle de "Rabbine icabet et" cümlesidir. Bu cümle derin bilgi
sahibi olmayan kişiye bu hadise yönelik yaptığımız yorumun zorlama olduğunu
düşündürebilir. Zira bu kişiye göre ölüm meleğinin Musa'ya:
"Rabbine icabet
et" demesi Musa'nın onu tanıdığını göstermektedir. Oysa öyle değildir. Musa
meleğe tokat attığı zaman melek ona: "Rabbine icabet et" demiştir.
Musa, meleğin bu sözle Allah'a sığındığını düşünmüş, onun Allah katından gelen
bir elçi olabileceği aklına gelmemiştir. Bu bakımdan "Rabbine icabet
et" sözü, Allah tarafından murad edilen sınama ve denemenin de başlangıç
noktasıdır.
Yüce Allah'ın Zebur'un
Okunmasını Hz. Davud'a Kolaylaştırması
6225- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hz. Davud'a
kıraat kolaylaştırılmıştır. O, bineğinin hazırlanmasını emrederdi ve daha
bineği hazırlanmadan önce Zeburu okurdu. Ayrıca o, sadece kendi elinin emeğini
yerdi."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed
2/314; Buhari 3417.
Hz. Davud'un Düşmanla
Karşılaştığında Asla Kaçmaması
6226- Abdullah b. Amr
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Bütün gündüzlerini
oruçla, gecelerini de namazla geçirdiğin bana haber verilmedi mi sanıyorsun?
Ama böyle yaparsan gözlerini bozar, bedenini bitkin düşürürsün. Günlerinin tümünü
oruçlu geçiren kişi oruç tutmuş olmaz. Her aydan üç gün oruç tutman halinde tüm
yılını oruçlu geçirmiş sayılırsin. Hz. Davud, bir gün oruç tutar bir gün
tutmazdı ve (gücü kuvveti yerinde olduğundan) düşmanla karşılaştığı zaman da
dönüp kaçmazdı" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3990);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 3571.
Hz. Davud'un Geçim
Kaynağı
6227- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hz. Davud
sadece kendi el emeğinden kazandığını yerdi.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3527);
Şuayb: Hadis sahihtir. Buhari 2073.
Hz. İsmail İle Davud
Arasında Bin Yıl Olduğunu iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
6228- Ebu Zer der ki:
"Ey Allah'ın Resulü! Yeryüzünde ilk yapılan mescid hangisidir?" diye
sorduğumda: "Mescid-i Haram'dır" buyurdu. "Sonra hangisi?"
diye sorduğumda: "Mescid-i Aksa'dır" buyurdu. "ikisinin
yapılması arasında ne Kadarlık bir zaman farkı var?" dediğimde: "Kırk
yıl" buyurdu ve şöyle devam etti: "Ama namaz vakti nerede gelirse
namazını orada kılabilirsin, zira orası senin için bir mesciddir."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Bak hadis no: 1598.
Hz. Eyyub'un Yıkanırken
Üzerine Altın Çekirgeler Yağması
6229- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bir gün Eyyub
çıplak bir şekilde yıkanırken üzerine altından çekirgeler dökülmeye başladı.
Bunun üzerine Eyyub onları giysisine toplamaya başladı. Rabbi ona: ‘‘Ey Eyyub!
Ben seni görmüş olduğun şeyden müstağni kılmadım mı?’‘ diye nida edince:
‘‘Evet, ey Rabbim! Ancak senin rahmetinden müstağni olamam’‘ karşılığını
verdi.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca
sahih. Ahmed 2/314; Buhari 279; Nesai 1/200, 1/201.
İlimde Derinliği Olmayana Önceki Hemmam b. Münebbih Hadisine
Aykırı Olduğu izlenimi Veren Haber
6230- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Eyyub'un üzerine altından kelebekler yağdırıldı. Eyyub onları toplamaya
başlayınca, Allah, ona: ‘‘Ey Eyyub! Senin (rızkını) bol eylemedim mi?’‘ diye
vahyetti. Bunun üzerine Eyyub: ‘‘Evet ey Rabbim! Ancak senin fazlından müstağni
olamam’‘ karşılığını verdi."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müs]im'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/511.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in Gördüğü isa b. Meryem'i Vasfetmesi
6231- Abdullah b. Ömer der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Gece rüyamda
Kabe'nin yanında çok güzel yüzlü esmer bir adam gördüm. Onun kulak memelerini
geçmiş bir saçı vardı ki o da görmekte olduğum saçların en güzelinden olup,
bunları taramıştı ve bu saçlardan su damlıyordu. Ellerini iki adamın omuzlarına
koymuş ya da onlara dayanmış halde Kabe'yi tavaf ediyordu. Düz saçlıydı. ‘‘Bu
kim?’‘ diye sorduğumda: ‘‘Bu, Mesih b. Meryem'dir’‘ dediler. Daha sonra kısa
kıvırcık saçlı, sağ gözü kör ve dışarıya pörtlemiş bir adam gördüm. ‘‘Bu kim?’‘
diye sorduğumda: ‘‘Bu, Mesih Deccal'dır’‘ dediler.''
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/920; Ahmed 2/126, 2/127; Buhari
5902; Müslim 169.
Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) isa b. Meryem'i
(Ashabından) Urve b. Mes'ud'a Benzetmesi
6232- Cabir bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Bana Peygamberler arz
olundu. Baktım ki Musa yiğit bir kişi. Sanki Şenue kabilesi erkeklerinden
biriydi. Meryem oğlu İsa'yı da gördüm. Gördüklerim içinde Ona en çok benzeyen
kişi Urve b. Mes'ud'dur. İbrahim'i de gördüm. Gördüklerim içinde Ona en çok
benzeyen kişi Arkadaşınızdır. Cibrili de gördüm. Gördüklerim içinde Ona en çok
benzeyen, Dihye'dir.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (Muhtasaru'ş-Şemail 11); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 3/334; Müslim 167; Tirmizi 3649.
6233- Haris el-Eş'ari,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Yüce Allah, Yahya b. Zekeriya'ya şu beş şeyi yapmasını emrettiği gibi
israil oğullarına da bunları yapmalarını söylemesini emretti. Hz. isa ona:
‘‘Allah sana beş şeyi yapmanı ve israil oğullarına da bunları yapmalarını
söylemeni emretti. Eğer sen söylemeyeceksen ben söylerim’‘ dedi. Yahya b.
Zekeriya insanları Beytü'l-Makdis'e topladı ve Beytü'l-Makdis dolunca
etrafındaki yüksek yerlere oturdular ve onlara şöyle vaaz verdi: "Yüce
Allah bana şu beş şeyi yapmamı emretti ve bunları sizin de yapmanızı söylememi
emretti. Birincisi: "Allaha ibadet edip hiçbir şeyi ona ortak
koşmamanızdır. Mesela: Bir kişi kendi malından olan altın veya gümüş ile bir
köle satın alıyor ve ona: "işte bu benim avlum, bu da işim" diyor.
Köle de çalışıp kazancını efendisinden başkasına veriyor. Kendi kölesinin öyle
olması hanginizin hoşuna gider? Allah sizi yarattı ve rızık verdi. Bunun için
ona ibadet edin ve hiçbir şeyi ona ortak koşmayın. Size namazı da emrediyorum.
Namaz kıldığınız zaman etrafınıza bakmayınız. Eğer kul namaz kılarken etrafına
bakmazsa, Yüce Allah onu kendi rahmetiyle karşılar. Size oruç tutmayı da
emrediyorum. Bu da, kendisinde bir kese koku bulunan bir adama benzer.
Etrafındaki topluluğun bu kokuyu hissetmesi de adamın hoşuna gider. Allah
katında oruç, misk kokusundan daha güzeldir. Size sadaka vermeyi emrediyorum.
Bu da, düşmanlar tarafından esir alınan ve elleri boynuna bağlanıp boynu
vurulmak istenen kişiye benzer. O kişi esaretini çözmek için:
"Kendi fidye mi
versem kabul eder misiniz?" deyip onlara (malından) az ve çok olanı
vermeye başlar. Size Allah'ı zikretmenizi emrediyorum. Peşinin izi sıra
düşmanının gelmesinden dolayı korunmak için sağlam bir kaleye sığınan kişi
gibi, kul da ancak Allah'ın zikri ile nefsini şeytandan korur."
Sçmra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Ben de Allah'ın bana
emretmiş olduğu beş şeyi emrediyorum: Cemaate katılmayı, dinlemeyi, itaat
etmeyi, hicret etmeyi ve Allah yolunda cihad etmeyi. Cemaatten bir karış
ayrılan kişi, cemaate geri dönene kadar islam bağını boynundan çıkarmış olur.
Cahiliye adetlerinde olduğu gibi insanlara seslenen kişiler Cehennem odunu
olacaktır." Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Oruç tutup namaz kılıyor
olsa bile mi?" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Oruç tutsa da, namaz kılsa da öyledir. Yüce Allah nasıl size:
‘‘Müslümanlar, Müminler ve Allah'ın kulları’‘ demişse siz de birbirinizi buna
uygun bir şekilde çağırın" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağib 1/189;
Mişkat 3694); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 4/130, 4/202; Tirmizi 2863, 2864.
Ebü Hatim der ki:
Hadiste cemaate yönelik emir, genel bir lafızla gelmiş olsa da bundan kasıt
özeldir. Zira cemaat denilen Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ashabının oluşturduğu topluluktur. Bu topluluğun yolundan giden kişi
diğerlerinden ayrı dursa da cemaatten ayrılmış olmaz. Onların yolundan ayrılan
kişi de onlardan sonra gelen başka topluluklara tabi olsa dahi cemaatten
ayrılmış sayılır. Sahabeden sonra cemaat; dini, aklı, ilmi kendilerinde bir
araya getiren ve işlerinde şahsi arzularına göre hareket etmeyen
topluluklardır. Bu vasıflara haiz topluluklar sayıları az da olsa cemaattir.
Ayak takımı ve değersiz insanların oluşturduğu topluluklar ise sayıları çok
olsa da cemaat değillerdir. Haris el-Eş'ari, Ebu Malik el-Eş'ari'dir. İsmi de
Haris b. Malik'tir. Şam sakinlerinden biridir.
Şeytan'ın, isa b. Meryem
Dışında Doğum Anında Tüm insan Evladına Dokunması Hakkında
6234- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Şeytan, doğan her çocuğa dokunur. Bundan tek istisna, Meryem binti imran
ve oğlu isa'dır."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih. Buhari 3286; Müslim 2366/147; Bak hadis no: 6183.
Şeytan'ın Doğum
Sırasında Bebeğe Dokunduğunun Alameti
6235- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğan her. bir çocuğa
şeytan temas eder ve bu dokunuştan dolayı çocuk ağlamaya başlar. isa ve annesi
Meryem hariç!" buyurdu. Dilerseniz bu konuda: "Ona Meryem adını verdim.
Onu ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum" (Al-i İmran
36) ayetini okuyun.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Ahmed 2/233, 2/274, 2/275; Buhari 4548; Müslim 2366; Bak
hadis no: 6183.
Hz. İsa'nın Ümmetinin
Onun Yolunda Hidayet Üzere Kaldıkları Süre
6236- Ebu'd-Derda,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Yüce Allah, Hz. Davud'u ashabının arasından aldı. Ashabı dinlerine fesat
karıştırmadılar ve değiştirmediler. Hz. isa'nın ashabı da, sünnetinde ve
gösterdiği yolda ikiyüz yıl devam ettiler."
[Tahric:] Elbani: Münker zayıf (es-Silsiletu'd-daife
5766); Şuayb: İsnadı zayıflır.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan:
Muhammed
(s.a.v.)'in Üstünlüğü, Nübüvveti