Sahih

İbn Hibban

 

HAC

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yaptığı Hac

 

3943- Cabir b. Abdullah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'de dokuz sene haccetmeden kaldı. Sonra insanların içinde hac için çıkılacağını duyurdu. Zulhuleyfe'ye gelince namaz kıldı. (Yolda) Esma bint-i Umeys Muhammed b. Ebi Bekr'i doğurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e haber yollanınca. ''Guslet, (kan akmasını önleyecek şekilde) sağlamca bez ve sargı sar, sonra da ihrama niyet et" buyurdu. Dediğini yaptı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in içi rahat edince bineğiyle Beyda'nın sırtına gelince telbiye getirdi, biz de telbiye getirdik. Hac için yola çıktığımızı biliyorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önümüzdeydi, Kur'an ona iniyordu, onun tevilini de biliyordu. Çünkü o, ancak kendisine emredileni yapmaktaydı. Cabir dedi ki: Önüme, arkama, sağıma ve soluma görebildiğim kadar baktım. insanların kimi yaya, kimi de binekli idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Lebbeyk Allahumme lebbeyk! Lebbeyk! La şerike leke lebbeyk! inne'lhamde ve'n-ni'mete leke vel-mülk! La şerıke lek!" şeklinde telbiye getirmeye başladı. Mekke'ye geldiğimizde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hacer-i Esved'i selamladı. Sonra üç şavt hızlı bir şekilde, dört şavt da normal bir hızla Kabe'yi tavaf etti. Tavaf sonrası Makam-ı ibrahim'e gidip "İbrahim'in makamında namazgah edinin" (Bakara 125) ayetini okudu ve orada iki rekat namaz kıldı. Namaz sonrası rükne gidip onu istilam etti.

Sonra Safa'ya gitti. "Yüce Allah'ın başladığı yerden (Safa'dan) başlıyorum!" buyurdu ve "Safa ve Merve, Allah'ın işaretlerindendir" (Bakara 158) ayetini okudu. Safa'ya çıkıp oradan Kabe görününce üç defa tekbir getirip: "Allah'tan başka ilah yoktur. Tektir ve ortaksızdır. Mülk de, hamd da O'nundur. Dirilten de öldüren de O'dur. Tüm hayırlar elindedir. O, her şeye kadirdir" demeye başladı. Arada da dua ediyordu. Sonra Safa'dan indi. Vadinin içine geldiğinde hızlı bir şekilde yürümeye başladı. Vadiden çıktığında da normal yürüyüşle yürüdü. Merve'ye gelince üzerine çıktı. Oradan da Kabe'ye doğru bakıp Safa'da söylediklerinin aynısını söyledi. Yedinci defa (tavaf sonu) Merve'deyken: "Ey insanlar! Eğer şimdi yaptığım bu" işi yeniden yapacak olsaydım kurban getirmez ve bunu da (hac yerine) umre yapardım. Yanında kurbanı olmayan ihramdan çıksın ve bunu umreye çevirsin" buyurdu.

 

O sırada Hz. Ali, Yemen'den geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Neye niyetlendin, ey Ali?" diye sorunca, Ali: "Allahım! Resulünün niyet ettiği şeye niyetlendim" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanımda kurbanlığım var, ihramdan çıkma" dedi.

 

Ali dedi ki: Fatıma'nın yanına girdiğimde renkli elbiseler giymiş ve sürme çekmiş olduğunu gördüm. "Bunu sana kim emretti?" diye sorduğumda Fatıma:

"Babam böyle yapmamı söyledi" dedi.

 

Hz. Ali, Irak'tayken bu durumu şöyle anlatırdı: "Fatıma'yı bu yaptığı şeyden dolayı kınamak ve babasının adına söylediği şeyi sormak için Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söylemiş! Ona ben bunu emrettim!" karşılığını verdi. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüz deve kurban etti ki bunlardan altmış üç tanesini bizzat eliyle boğazladı ve geri kalanları ise Hz. Ali boğazladı. Sonra her deveden bir parça alıp tümünü bir kazanda pişirdi. ikisi de etinden yediler ve etin suyundan içtiler.

 

Suraka b. Malik b. Cu'şum kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bu sadece bu yıl için mi geçerli, yoksa sonsuza kadar böyle mi olacak?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) parmaklarını birbirine geçirdi ve: "Hayır! Sonsuza kadar böyledir. Hac umreye bu şekilde girmiştir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1663); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Bak hadis no 3813, 3791, 3944, 4018, 4020.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kurban olarak özellikle 63 deve kesmesinin sebebi o zaman 63 yaşında olmasıdır. Her bir yıl için kendi eliyle bir deveyi kesmiş, kalanları da Ali'nin kesmesini söylemiştir."

 

 

 

Kendisine ve Getirdiklerine Uymamızı Yüce Allah'ın Emrettiği Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yaptığı Hac 205

 

3944- cafer b. Muhammed (b. Ali b. el-Hüseyin), babasından nakleder: cabir b. Abdillah'ın yanına gittik. Girdiğimizde gelenlerin kim olduğunu sordu. Sıra bana gelince: "Muhammed b. Ali b. el-Hüseyn b. Ali b. Ebi Talib'im" dedim. Bunun üzerine elini başıma doğru uzattı. Sonra en üstteki düğmemi, sonra da bir alttaki düğmeyi çözdü. Sonra da avucunu iki memem arasına koydu. O zamanlar genç bir çocuktum. Dedi ki: "Hoş geldin. merhaba ey kardeşimin oğlu! istediğinisor,"

 

O zamanlar kendisi kördü. Ona sorularımı sordum. Namaz vakti geldi.

Dokumalı bir elbiseye sarınmış bir şekilde namaza kalktı. Elbisenin küçüklüğünden bir tarafını omzuna atsa iki ucu tekrar geriye gidiyordu. Bizlere namazı kıldırdı. cübbesi de yan tarafında askıda asılıydı. Bize namaz kıldırdı. Ona: "Bana Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haccından bahset" dediğimde parmaklarıyla dokuz işareti yaptı ve başladı anlatmaya:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tam dokuz sene haccetmeden bekledi. Onuncu yılda ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haccedecek diye insanlara duyurusunu yaptı. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uymak ve onun yaptığını yapmak için Medine'ye birçok insan geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola koyuldu; biz de onunla yola çıktık. Zu'I-Huleyfe'ye vardığımızda Esma binti Umeys, Muhammed b. Ebı Bekr'i doğurdu. Ne yapacağı konusunda da Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber gönderdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Yıkan, pamuk koyup sıkıca sar; sonra da ihrama gir" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'de namazı kıldırdı; sonra Kasva denilen devesine bindi. Devesi onunla Beyda'ya doğru yönelince sağında ve solunda, önünde ve arkasında yayan veya binekli bir şekilde göz alabildiğince insan olduğunu gördüm. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aramızda gidiyordu. Kur'an ona indiği için manasını en iyi kendi biliyordu. O bir şey yaptığı zaman biz de aynısını yapardık.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tevhidi ifade eden kelimelerle şöyle telbiye getirdi: "Lebbeyk Allahumme lebbeyk! Lebbeyk! La şerike leke lebbeyk. inne'l-hamde ve'n-ni'mete leke vel-mülk. La şerıke lek!" insanlar da aynı şekilde bu telbiye ile telbiye getirmeye başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu söylediklerine hiçbir itiraz da bulunmadı ve kendi telbiyesine de devam etti. Bizim niyetimiz hacdan başka bir şey değildi ve umreyi de bilmiyorduk. Onunla birlikte Beyt'e (Kabe'ye) geldiğimizde Rükn'ü selamladı. Üç defa hızlı bir şekilde, dört defa da normal bir hızla Kabe'yi tavaf etti. Sonra Makam-ı ibrahim'e gidip ''İbrahim'in makamında namazgah edinin" (Bakara 125) ayetini okudu ve Makam'ı, Kabe ile kendi arasına aldı.

 

Babam (Muhammed b. Ali) derdi ki: "(Cabir'in) Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (tavaftan sonra Makam'da kıldığı) iki rekatta ihlas ile Kafirün surelerini okumuştur (dediğini biliyorum)." Sonra Kabe'ye dönüp Rükn'ü selamladı. Sonra Safa kapısından çıkıp doğruca Safa'ya gitti. Safa'ya vardığında: ''Sara ve Merve Allah'ın işaretlerindendir''(Bakara 158) ayetini okudu ve: "Yüce Allah'ın başladığı yerden başlıyorum!" diyerek Safa'dan başladı. Kabe'yi görecek şekilde yukarıya (Safa tepesine) çıktı; kıbleye döndü, tevhid etti, tekbir getirdi ve şöyle dedi: "La ilahe illallahu vahdehu la şerike leh. Lehu'l-mülkü ve lehu'l-hamdu ve huve ala külli şey'in kadır (= Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. Birdir, ortağı yoktur. Mülk de, hamd da O'nundur. O, her şeye gücü yetendir). La ilahe illallahu vahdehu. Enceze va'dehu. Ve nasere abdehu. Ve hezemel-ehzabe vahdehu (= Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur ve Bir'dir. Sözünü yerine getirmiş, kuluna yardım etmiş ve orduları tek başına yenmiştir.)" Sonra ikisi arasında dua etti. Bunu üç defa tekrarladı. Sonra Merve'ye indi. Vadinin içine geldiğinde hızlı bir şekilde yürümeye başladı. Vadiden çıktığında ise normal yürüyüşle yürüdü. Merve'ye gelince Safa'da yaptığının aynısını yaptı. Tavafın sonunu Merve'de yaptı ve buyurdu ki: "Eğer arkamda bıraktığım iş tekrar karşıma çıksaydı kurban getirmez ve bunu da (hac yerine) umre yapardım. Yanında kurbanı olmayan ihramdan çıksın ve bunu umreye çevirsin."

 

Suraka b. Cu'şum kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Bu sadece bu yıl için mi geçerli yoksa sonsuza kadar böyle mi olacak?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) parmaklarını birbirine geçirdi ve iki defa: "Hac umreye bu şekilde girmiştir. Bu sonsuza kadar öyledir! Sonsuza kadar öyledir!" buyurdu. Ali, Yemen'den Hz. Peygambere (Sallallahu aleyhi ve Sellem) develerle geldi. Geldiğinde Fatıma'yı ihramdan çıkmış, renkli elbiseler giymiş ve sürme çekmiş kadınlar arasında buldu. Bu durumuna karşı çıkınca Fatıma: "Babam söyledi" dedi. Ali, Irak'tayken bu durumu şöyle anlatırdı: "Fatıma'yı bu yaptığı şeyden dolayı azarlamak ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adına söylediği şeyi sormak için Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittim. Onun bu durumunu beğenmediğimi aktardım. Buyurdu ki: "Doğru söylemiş! Sen hacca niyetlenirken ne dedin?" "Allahım! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) niyetlendiğine ben de niyetlendim" dediğimde:

"Yanımda kurban var, ihramdan çıkma" buyurdu.

 

Hz. Ali'nin Yemen'den getirdiği kurbanlar ile Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'den getirdiği kurbanların sayısı yüzü buluyordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve yanında kurban olanların dışındaki herkes ihramdan çıkıp tıraş oldu. Terviye günü Mina'ya yöneldiklerinde hacca niyet ettiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bineğine binip Mina'ya gitti. Orada öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını kıldırdı. Biraz daha orada kalıp Güneş'in doğmasını bekledi. Sonra kendisine kıldan bir çadır kurulmasını istedi. Nemire'de çadırı kuruldu. Sonra yola koyuldu. Kureyş onun Müzdelife'de Meş'ar-i Haram'da durduğunda şüphe etmiyordu; zira Cahiliye devrinde de öyle yapıyorlardı. Fakat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafat'a kadar geldi ve çadırının Nemire'de kurulu olduğunu gördü. Orada konakladı. Güneş tepe noktasını aştığında devesi Kasva'nın hazırlanmasını emretti. Ona binip vadinin içine kadar geldi ve orada insanlara şöyle hutbe verdi: "Bu gününüzün, bu ayınızın, bu beldenizin haramlığı gibi kanlarınız ve mallarınız da birbirinize haramdır! Bilin ki Cahiliye'den kalma olan her şey şu ayaklarımın altındadır! Cahiliye'den kalma kan davaları da kalkmıştır ve ayaklarımın altındadır! ilk kaldırdığım ve bize ait olan kan davası da ibn Rabia b. el-Haris'in kan davasıdır. O, Sa'd oğullarında süt anada bırakılmıştı ve Huzeyl kabilesi onu öldürmüştü. Cahiliye'den kalma faiz de kaldırılmıştır! ilk kaldırdığım faiz ise bizim Abbas b. Abdilmuttaliblin ribasıdır! Bunun hepsi kaldırılmıştır! Kadınlar konusunda Yüce Allah'tan sakının! Onları Allah'ın emaneti olarak aldınız, ferclerini de Allah'ın adıyla helal kıldınız! Sizin onların üzerinde olan haklarınız, sevmediğiniz kimselere yataklarınızı çiğnetmemeleridir ki böyle yaparlarsa onlara yaralamadan vurun! Onların da sizin üzerinde olan hakları, yedirip içirmek ve güzelce giydirmektir! Size Allah'ın Kitabı'nı bırakıyorum ki ona sarıldıktan sonra asla sapmazsınız! Size benden sorulacak, ne diyorsunuz?" Oradakiler dediler ki: "Şahadet ederiz ki tebliğ ettin, görevini ifa ettin ve öğütler verdin!"

 

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şahadet parmağını önce göğe, sonra da insanlara çevirerek: "Allahım, şahit ol! Allahım, şahit ol! Allahım, şahit ol!" buyurdu: Sonra (Bilal) ezan okuyup kamet getirdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğle namazını kıldırdı. Sonra bir daha kamet getirdi, Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ikindi namazını kıldırdı ve öğle ile ikindi farz namazı arasında bir şey kılmadı. Sonra Kasva'ya binip vakfe yerine geldi. Devesi Kasva'nın karnını kayalara verip, yayaların toplandığı yeri de önüne alıp kıbleye karşı durdu. Bu vakfesi Güneş'in sarılığı gidip az bir batana dek sürdü. Tam olarak battığında ise Usame'yi terkisine bindirip devesini sürdü. Yularını öyle sıkı bir şekilde çekiyordu ki Kasva'nın başı neredeyse semerinin altındaki deriye değiyordu. Sağ eliyle de: "Sakin olun ey insanlar! Sakin olun ey insanlar!" diye işaret ediyordu. Kum tepeciklerinden birine geldikçe düze çıkabilmesi için hayvanının dizginini biraz gevşetiyordu. Bu şekilde Müzdelife'ye geldi. Bir ezan ve iki kametle akşam ve yatsı namazını cemederek kıldırdı. Aralarında nafile namaz kılmadı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tan yeri ağarıncaya kadar uyudu. Sabah aydınlanınca da sabah namazını kıldı. Sabah namazını bir ezan ve bir kametle kıldırdı. Sonra Kasva'ya binip Meş'ar-i Haram'a geldi ve üzerine çıktı.

Kıbleye dönüp Yüce Allah'a hamdetti, tekbir getirdi ve tehlil ile tevhidde bulundu. Ortalık iyice ağarıncaya kadar vakfede durdu. Güneş doğmadan önce de yola koyuldu, bu sefer terkisine Fadl b. Abbas'ı aldı. Fadl güzel saçlı, beyaz tenli ve güzel yüzlü idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yola koyulunca yanından koşarak bir takım kadınlar geçti, Fadl da onlara bakmaya başladı. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eliyle Fadl'ın yüzünü kapattı; ama Fadl bu kez diğer taraftan bakmaya başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o taraftan yüzünü kapatmaya çalışırken bu kez Fadl bu taraftan bakmaya başladı. Bu şekilde de Muhassir'e kadar geldiler. Devesini biraz daha hızlandırdı ve seni büyük cemreye (Şeytan'a) çıkaracak olan yola girdi. Sonra ağacın yanındaki cemreye vardı. Orada yedi tane küçük taş attı ve her bir taşı atarken tekbir getirdi. Bunlar küçük çakıl taşları gibiydi ve onları vadinin içinden attı. Sonra kesim yerine giderek kendi eliyle altmış üç tane deve kesti. Geriye kalan develeri Ali'ye kestirerek kurbanlarına onu ortak etti. Sonra her deveden bir parça et getirilmesini emretti ve bir tencereye konularak pişirildi. ikisi de develerin etinden yediler ve suyundan içtiler.

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devesine binip Beyt'e gitti. Öğle namazını Mekke'de kıldı. Sonra Zemzem sakiliği yapan Abdulmuttalib oğullarının yanına vardı. Buyurdu ki: "Ey Abdülmuttalib oğulları! Suyu çekiniz! Suyu çıkarmanız konusunda insanların size galebe çalacağından endişe etmesem ben de sizinle beraber çekerdim." Ona bir kova su verdiler, Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içti.

Hadisin lafzı, ibn Ebı Şeybe'ye aittir.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Müslim 1218; Bak hadis no: 3943, 3791,3813.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Bu tür bir hadisi her yönüyle incelememiz halinde sünnetlerin üçte birini içereceğini görürüz. Allah tarafından düşünce ve yaşamda doğruya ve reşada ulaşması muvaffak kılınanlar için daha önce zikrettiğimiz ve hem Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), hem de ümmetinden olanlara farz kılınan abdest, teyemmüm, gusül, namaz, hac ve benzeri şeyler böylesi bir incelemeyi gerektirmeyecek zengin bir içeriğe sahiptir."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Yaptığı Umreler