Sahih

İbn Hibban

 

CENAZELER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Bab: Sabır; Hastalık ve Emarelerin Sevabı

 

2892- Havle binti Kays anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (bir gün) bize geldi. Ona bir yemek (hazırlayıp önüne) sunduk. Elini onun içine sokunca sıcak olduğunu anladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Acıdı!" buyurdu. Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ademoğlu'na bir soğukluk isabet etse: ‘‘Acıdı’‘ der. Eğer ona bir sıcaklık isabet etse: ‘‘Acıdı’‘ der" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1592); Şuayb: İsnadı hasendir.

 

 

 

Kişinin Allah'ın Kazasına (Hükmüne) Rıza Göstermesinin Gereği

 

2892- Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Hamza b. Abdilmuttalib dünya(nın hali) konusunda birbirleriyle konuştular. Nihayet Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Bu) dünya (malı), hoş ve tatlıdır. Kim gereği şekilde onu elde etmeye çalışırsa kendisi için bereketli kılınır. Kim de Allah ve Peygamber'in (dağıtacağı ganimet) malından canının istediği gibi almaya kalkarsa kıyamette kendisi için sadece ateş vardır" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1592); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 6/364; Tirmizi 2374.

 

 

 

istediğinin Aksinin Yapıldığı Durumlarda Kişinin Öfkelenmemesi Gerekliliği

 

2893- Enes der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) on yıl boyunca hizmetinde bulundum. Bu süre zarfında bana: "Neden bunu şöyle yaptın? Şunu şöyle yapmadın?" dememiştir.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih.

 

 

 

Temas Edilen Konunun Sıhhatine Delalet Eden ikinci Haber

 

2894- Enes der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) on yıl boyunca hizmetinde bulundum. Vallahi bu süre zarfında bana: "Of!" bile dememiştir. Ayrıca bana: "Şunu şöyle yapsaydın olmaz mıydı? Niçin böyle yaptın?" dememiştir.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Muhtasaru'ş-Şemail 296); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/255; Buhari 6038; Müslim 2309; Ebu Davud 4774; Tirmizi 201; DarimI 1/31.

 

 

 

Dünyada Başa Gelen (Ölüm) Musibet(in)e Sabır Göstermenin Emredilmesi

 

2895- Enes b. Malik bildiriyor: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (bir gün) bir kabrin başında ağlayan bir kadına rastladı. Kadına: "Ey kadın! Sabırlı ol" buyurdu. Kadın: "Sen, başıma gelen musibetin ne olduğunu bilemezsin" dedi. Bundan sonra kadına: "O kişi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) idi" denildi. Bunun üzerine kadın, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardı ve: "Seni tanıyamadım" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Ahkamu'l-cenaiz 22); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 3/143; Buhari 3/255; 1283; Müslim 926; Ebu Davud 3124; Tirmizi 988; Nesill4/22.

 

 

 

Sıkıntıda Sabır Gösteren ve Bollukta Şükreden Müslümanın Hayırlı Sayılması

 

2896- Suheyb'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın mü mine olan takdirine şaşıyorum. Zira müminin her durumu kendisi için hayırlıdır. Mümin bolluk içinde olduğu zaman Allah'a şükreder ki bu, onun için hayırlı bir şeydir, Darlık içinde olduğu zaman da sabreder ki, bu da onun için hayırlı bir tutumdur. Bunlar sadece mümin olana has bir şeydir.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 147); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 4/332; Müslim 2999; Darimi 2/318.

 

 

 

Küçük de Olsa İmtihan Olarak Kişinin Maruz Kaldığı Sıkıntılarda Sabır Göstermesi Gerektiğine Delalet Eden Haber

 

2897- Habbab b. el-Eret der ki: Kabe'nin gölgesinde cübbesine yaslanmış olan Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldik. Müşriklerden gördüğümüz eziyet had safhaya ulaşmıştı. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim için Yüce Allah'a dua etmeyecek misin?" dediğimde öfkeden yüzü kızarmış bir şekilde oturdu ve şöyle buyurdu: "Sizden öncekilerin, testere başının ortasına koyulur ikiye biçilirdi, kendilerinden istedikleri sözü söylemeyip bu onları dinlerinden geri çevirmezdi. Ayrıca demirden taraklarla etleri ve sinirleri kemiklerinden ayrılirdı da bu, onları dinlerinden geri çevirmezdi. Ancak sizler acele ediyorsunuz. Yüce Allah muhakkak dinini tamamlayacak ve bir yolcu San'a'dan çıkıp Hadramevt'e ulaşana kadar Allah'tan başka hiç bir şeyden korkmayarak ve koyunlar için kurttan endişelenmeden gidebilecektir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2380); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 5/109; Buhari 3852; Ebu Davud 2649; Nesai8/204.

 

 

 

Dünyadayken Sıkıntıyla Sınanıp Onu Sabır ve Şükürle Karşılayan Kişinin Ahirette Sevabını Almasının Yanında Dünyadayken Bu Sıkıntısının Giderilmesi

 

2898- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hz. Eyyub'un hastalığı onsekiz yıl boyunca sürdü. Din kardeşlerinden olan iki kişi dışında uzak ve yakın olan herkes onu terk etti. Bu arkadaşları sabah akşam yanına uğrarlardı. Onlardan biri diğer arkadaşına: ''Vallahi! Eyyub, alemlerin içinde kimsenin işlemediği bir günah işlemiş olmalı’‘ dedi. Arkadaşı: ‘‘Ne demek bu?’‘ diye sorunca: ‘‘Kendisi onsekiz yıldır bu hastalıktadır ve Allah ona merhamet edip bu hastalığı kaldırmıyor’‘ dedi. Yanına gittiklerinde adam dayanamadı ve kendisi hakkında arkadaşının söylediğini ona söyledi. Eyyub: "Ne dediğinizi bilmiyorum. Allah biliyor ki! Ben, münakaşa edip te Allah'ı zikreden iki kişiye uğrar ve geri evime dönerdim. Onların Allah'ı hak dışında anmalarının nahoşluğundan dolayı da onlar adına ben kefaret verirdim’‘ dedi. Eyyub ihtiyaç gidermek için çıkardı ve ihtiyacını giderdikten sonra hanımı onun elinden tutardı. Bir gün ihtiyacından hanımına dönmekte gecikti ve Yüce Allah, Eyyub'a yerinde iken: ‘‘Ayağını yere vur! İşte yıkanacak ve içilecek soğuk bir su dedik’‘ (Sad 42) diye vahiy indirdi. Eyyub gecikince hanımı yanına gitti. Allah üzerindeki hastalıkları kaldırmış ve Hz. Eyyub hanımının karşısına eskisinden daha da güzel bir şekilde çıkmıştı. Hanımı onu görünce: ‘‘Allah seni mübarek kılsın! Şu hasta olan Allah'ın Peygamberini gördün mü? Vallahi onun sıhhatli olduğu zamanki haline senin kadar benzeyen birini görmedim’‘ dedi. Eyyub: ‘‘işte ben oyum’‘ dedi. Eyyub'un buğday ve arpa koymak üzere kullandığı iki harmanı vardı. Allah iki bulut gönderdi. Biri buğday harmanının üzerine geldi ve harman dolup taşıncaya kadar altın yağdı. Diğeri de arpa harmanının üzerine geldi ve harman dolup taşıncaya kadar gümüş yağdı."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha (17); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih.

 

 

 

Kişinin Mihnet ve Belalara Karşı Göğüs Germesi Gerekmesi

 

2899- Muaviye der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünyadan geriye kalan bela ve fitneden öte değildir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavıdir. Bak hadis no: 690.

 

 

 

Kişinin Karşılaşacağı Mihnet ve Musibetlere Karşı Göğüs Germesi Gerekmesi

 

2900- Mus'ab b. Sa'd b. Ebı Vakkas, babasından bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlar arasında en şiddetli belaya maruz kalanlar kimlerdir?" diye sordum; Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi:

 

''Peygamberlerdir, sonra en iyileri, sonra onlardan sonra gelenler. Kişi dinine göre belalara maruz kalır. Bela kula gelip isabet etmeye devam eder durur ve nihayet kişiyi yeryüzünde üzerinde hiçbir günah olmaksızın yürüyecek hale getirir."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen; Şuayb: İsnadı hasendir. Bak hadis no: 201, 2920, 2921.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber

 

2901- Mus'ab b. Said b. Ebı Vakkas, babasından bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlar arasında en şiddetli belaya maruz kalanlar kimlerdir?" diye sordum; Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi:

''Peygamberlerdir, sonra en iyileri, sonra onlardan sonra gelenler. Kişi dinine göre belalara maruz kalır. Eğer dininde sapasağlam bir kimse ise belası artar. Şayet dinine bağlılığı nispeten zayıf ise dinine göre belalara maruz kalır. Bela kula gelip isabet etmeye devam eder durur ve nihayet kişiyi yeryüzünde üzerinde hiçbir günah olmaksızın yürüyecek hale getirir."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 143); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 1/185; Tirmizi 2398; İbn Mace 4023; Darimi 2/320; Bak hadis no: 2900.

 

 

 

Musibete Maruz Kalan Kişinin Ağlayıp Sızlanmak Yerine Allah'ın Razı Olmadığı Bir Şeyi Yapmış Olmasından Dolayı Nefsini Kınamasının Gerekliliği

 

2902- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu gece bir oğlum oldu ve ona babam ibrahim'in ismini verdim" buyurdu. Sonra çocuğu Medine'de bulunan -kendisine Ebu Seyf denilen Kayn'ın eşi- Ümmü Seyf'e verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gitmek için çıktı. Ben de kendisiyle birlikte çıktım. Ebu Seyf'in yanına geldiğimizde o körüğüyle ateşi üflemekteydi. Ev duman dolmuştu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önünde hızlıca yürüyüp: "Ey Ebu Seyf! Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Dur, dur!" dedim. Bunun üzerine Ebu Seyf körükle üflemez oldu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip çocuğu istedi ve (getirildiğinde) onu bağrına bastı. Ona Yüce Allah'ın dilediği şeyleri söyledi. Ancak çocuğu daha sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kucağında can çekişirken gördüm. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gözleri doldu ve şöyle buyurdu: "Göz yaşarır ve kalp hüzünlenir. Ancak biz Rabbimizin razı olacağı sözlerden başka bir söz söylemeyiz. Ey ibrahim! Vallahi senin ölümünle hüzünlüyüz."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha (2493); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/194; Buhari 1303; Müslim 2315; Ebu Davud 3126.

 

 

 

Kişinin Yinelenen Belalar Karşısında Dininde Sebat Etmesi

 

2903- ibn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), isra (Mirac) gecesi götürüldüğü zaman güzel bir kokuya rastladı. "Ey Cibrıl! Bu güzel koku da nedir?" dediğinde, Cibril şu karşılığı verdi: "Bu, Firavun'un kızını tarayan kişinin ve çocuklarının kokusudur. Bu kadın, Firavun'un kızını tararken tarak elinden düştü. ‘‘Allah'ın adıyla’‘ dedi (ve tarağı yerden aldı). Bunun üzerine Firavun'un kızı ‘‘Babamın adıyla mı?’‘ deyince: ‘‘Hayır, benim de, babanın da Rabbinin adıyla’‘ karşılığını verdi. Kız: ‘‘Babamdan başka Rabbin var mıdır?’‘ deyince: ''Evet, Allah'tır’‘ dedi. ‘‘Bunu babama haber vereyim mi?’‘ deyince de: ‘‘Evet, ver'' dedi. Kız babasına bu durumu bildirince, babası kadını çağırıp: ‘‘Ey filan! Benden başka bir Rabbin var mıdır?’‘ diye sordu. Kadın: ‘‘Evet, ikimizin de Rabbi Allah'tır’‘ cevabını verdi. Bunun üzerine Firavun, bakırdan büyük bir kazan yapılmasını emretti. Kazan ısıtılınca kadın ‘‘Senden bir isteğim vardır’‘ deyince: ‘‘Olur’‘ dedi. Sonra da çocukları teker teker kazana atmaya başladılar. Sıra süt emen çocuğa gelince dile gelerek: ‘‘Dayan eyanne! Çünkü sen hak üzeresin’‘ dedi."

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 880); Şuayb: İsnadı kavıdir. Bak hadis no: 2904.

 

 

 

Zikredilen Hususun Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber

 

2904- ibn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "isra (Mirac) gecesi götürüldüğüm zaman güzel bir kokuya rastladım. ‘‘Ey Cibril! Bu güzel koku da nedir?’‘ dediğimde, Cibril şu karşılığı verdi: ‘‘Bu, Firavun'un kızını tarayan kişinin kokusudur. Bu kadın, Firavun'un kızını tararken tarak elinden düştü. ‘‘Allah'ın adıyla’‘ dedi (ve tarağı yerden aldı). Bunun üzerine kız: ‘‘Babamın adıyla mı?’‘ deyince: ‘‘Hayır, benim de, senin de ve babanın da Rabbinin adıyla’‘ karşılığını verdi. Kız: ‘‘Babamdan başka Rabbin var mıdır?’‘ deyince: ‘‘Evet, vardır’‘ dedi. ‘‘Bunu babama haber vereyim mi?’‘ deyince de: ‘‘Evet, ver’‘ dedi. Kız babasına bu durumu bildirince, babası kadını çağırıp: ‘‘Ey filan! Benden başka bir Rabbin var mıdır?’‘ diye sordu. Kadın: ‘‘Evet, ikimizin de Rabbi semadaki Allah'tır’‘ cevabını verdi. Bunun üzerine Firavun, bakırdan büyük bir kazan ısıtılmasını emretti. Kadın ‘‘Senden bir isteğim vardır’‘ deyince: ‘‘Ne istiyorsun?’‘ dedi. Kadın: ‘‘Benim kemiklerimle çocuklarımın kemiklerini bir araya toplayıp gömmeni istiyorum’‘ dedi. Firavun da: ‘‘Senin bu isteğini yerine getireceğim. Senin bizim üzerimizde hakkın var’‘ dedi. Sonra da teker teker kazana atılmaya başladılar. Sıra en son çocuğa gelince çocuk: ‘‘Eyanne! Sen hak üzeresin’‘ dedi."

 

ibn Abbas: "Küçükken dört kişi konuşmuştur. Bunlar Firavun'un kızını tarayan kadının oğlu, Cüreye'in çocuğu, isa b. Meryem ve dördüncüyü unuttum" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 880); Şuayb: İsnadı kavıdir. Ahmed 1/309, 1/310; Bak hadis no: 2903.

 

 

 

Allah'ın Keremi Sayesinde Endişe ve Üzüntülerin Müslüman Kişinin Günahlarına Kefaret Olması

 

2905- Ebu Hureyre ile Ebu Said el-Hudri'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Müslüman kişinin başına gelen bela, hastalık, dert, üzüntü, keder, eziyet hatta batan dikeni bile Allah günahlarına kefaret kılar."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2503); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/335; Buhari5641; Müslim 2573; Tirmizi966.

 

 

 

Yüce Allah'ın Keremi Sayesinde, Diken Batması ve Daha Hafif Şeyler Dahil Olmak Üzere Çektiği Üzüntüler Nedeniyle Müslümanın Hatalarının Silinmesi ve Derecesinin Yükselmesi

 

2906- Hz. Aişe der kı: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müslümana batan diken ve hatta daha hafif şeyler bile onun makamını bir derece yükseltir ve günahlarından birine kefaret olur" buyurduğunu işittim.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih er-Ravdu'n-nadır 819); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/175; Bak hadis no: 2919, 2925.

 

 

 

Yüce Allah'ın Başına Peşpeşe Musibet ve Üzüntülerin Geldiği Kimseye Bunları Hayır Olarak Murad Etmesi

 

2907- Ebu Hureyre der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah birine hayır dilediği zaman onu belalara maruz bırakır" buyurmuştur.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin şartınca sahihtir. Muvatta 2/941; Ahmed 2/237; Buhari5645.

 

 

Ebu Hatim der ki: Buradaki İbn Ebi Sa'sa'a, Muhammed b. Abdirrahman b.

Ebi Sa'sa'a olup Medine halkının ileri gelenlerindendir.

 

 

 

Dünyadayken Mihnet ve Belalar Sayesinde Kulun Allah Katında Cennetteki Konaklara Sahip Olması

 

2908- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Kişi için Allah katında (hazırlanmış olan) öyle bir makam / derece vardır ki, bu makamı herhangi bir ameliyle elde etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla Allah, kulunu, canının sevmediği şeylerle imtihan ederek onu o makama eriştirir."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2599); Şuayb: İsnadı hasendir.

 

 

Ebu Hatim der ki: Ebu Zür'a'nın ismi künyesidir. İsminin Herim olduğu da söylenmiştir.

 

 

 

Allah'ın Bir Lütfu Olarak Cin Çarpmasına Maruz Kalan ve Buna Sabreden Kimsenin Ahirette Hesap Görmeyeceği Hakkında

 

2909- Ebu Hureyre anlatıyor: Kendisine cin çarpmış bir kadın, (bir gün) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Allah'a dua et de bana şifa versin" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dilersen senin için Allah'a dua edeyim, Allah da sana şifa versin. istersen sabret, hesaba çekilmezsin" buyurdu. Bunun üzerine kadın: "O zaman sabrederim, hesaba çekilmeyim" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2502; et- Ta'liku'r-rağib 4/149); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 2/441.

 

 

 

Yüce Allah'ın Kullarından Dilediğine işledikleri Kötülüklerin Karşılığını Dünyada Vermesi

 

2910- Ebu Bekr b. Ebı Züheyr es-Sekafı der ki: Hz. Ebu Bekr Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! ‘‘İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır’‘ (Nisa 123) ayetinden sonra, her yaptığımız işin cezasını göreceksek nasıl kurtuluşa ulaşırız?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Allah seni bağışlasın ey Ebu Bekr! Hastalanmıyor musun? Üzülmüyor musun? Zorluklarla karşılaşmıyor musun?" karşılığını verince, Ebu Bekr: "Evet, karşılaşıyorum" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "işte cezalandırılmanız budur" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (er-Ravdu'n-nadır 819); Şuayb: İsnadı zayıfur. Ahmed 1/11; Tirmizi 3039; Bak hadis no: 2926.

 

 

 

Yüce Allah'ın Cezasını Dünyada Vermek Suretiyle Müslüman için Hayır Murad Etmesi

 

2911- Abdullah b. Muğaffel bildiriyor: Adamın biri Cahiliye döneminde fahişe bir kadınla oynaşmaya başlayıp elini kadına uzatınca, kadın: "Bırak, Yüce Allah şirki götürüp islam'ı getirdi" dedi. Bunun üzerine adam dönüp kadına bakarak kaçmaya başladı. Bu şekilde kaçarken de yüzünü bir duvara çarptı. Sonra yüzü kanlı bir şekilde Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip durumu kendisine anlattı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sen Allah'ın, hakkında hayır dilediği bir kulsun. Yüce Allah kulu hakkında hayır dilediği zaman onun günahının cezası vermekte acele der" Eğer kulu hakkında şer dilerse cezasını erteler, kıyamet gününe bırakır ve o kuluna orada çerçöp değerinde muamele eder.''

 

[Tahric:]  Elbani: Merfu olması sahihtir; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 4/87,

 

 

 

Geçmiş Bir Günahına Kefaret Olsun Diye Yüce Allah'ın Kullarından Dilediğini Dünyadayken Çeşitli Sıkıntı ve Musibetlerle Cezalandırabilmesi

 

2912- Abdullah b. Amir b. Rabia bildiriyor: Ömer b. el-Hattab Şam'a doğru yola çıktı. Şehre yaklaştığında orada vebanın baş gösterdiği söylendi. Abdurrahman b. Avf, Ömer'e Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu hastalıkla (vebayla) sizden önceki bazı topluluklar cezalandırılmıştır. Bir başka bölgede iken veba çıktığını duyarsanız o bölgeye girmeyin. Bulunduğunuz bölgede görülürse de ondan kaçmak için o bölgeden çıkmayın" buyurduğunu söyledi. Ömer b. el-Hattab bunu duyunca da (veba salgını olduğu söylenen) Şam'a o sene gitmeyip geri döndü.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/896,2/897; Ahmed 1/193; Buhari 5730; Müslim 2219; Bak hadis no: 2953.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geçmiş peygamberler ve ümmetler hakkında verdiği haberlerin üç amacı vardır. Biri, bilinen bazı şeyleri övmek ve ümmetini de benzer şeyleri yapmaya teşvik etmektir. İkincisi, yapılan bazı şeyleri kınamak ve ümmetinin benzeri şeyleri yapmasının önüne geçmektir. Üçüncüsü ise geçmişte olanları bildirmek ve ümmetinin bunlardan ibret almasını sağlamaktır."

 

 

 

Müslümanın Peşpeşe Maruz Kaldığı Musibetlerin Kendisinde Ahirette Hesabı Sorulacak Kötülük Bırakmaması

 

2913- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Erkek olsun kadın olsun, her mümin kimsenin vücuduna, malına ve kendisine devamlı olarak musibetlbela iner, Nihayet mümin kişi (bütün bunlara sabredip tahammül gösterirse) günahsız olarak Yüce Allah'a kavuşur."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2280; Mişkat 1567); Şuayb: İsnadı hasendir. Muvatta 1/236; Ahmed 2/450, 2/287; Tirmizi 2399; Bak hadis no: 2924.

 

 

 

Musibetlere Maruz Kalan Kişi için Söz Konusu Ödüllerin Musibetler Karşısında Allah'ın Takdirine Razı Olup O'na Hamdeden Kişilere Verilecek Olması

 

2914- ikrime der ki: Abdullah b. Abbas şu hadisi çokça naklederdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bir kızı vardı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu alıp önüne koydu. Sonra onu kucağına aldı. Kızı, can veriyordu. Derken ruhu çıktı. Bu sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağlıyordu. Ümmü Eymen çığlık attı.

 

Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (ona): "(Yüksek sesle) ağlama!" buyurdu. Ümmü Eymen: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i de ağlarken görüyorum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ağla! Ağlamak ancak bir rahmettir. Mümin her halükarda kazançlıdır. Canı, Allah'a hamd ederken iki tarafının arasından çıkar" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih liğayrihi (es-Silsiletu's-sahiha 1632); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Hadis sahihtir. Ahmed 1/268; Nesai4/12.

 

 

 

Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mümini Etrafa Çokça Eğilip Duran Ekine Benzetmesi

 

2915- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Mümin taze ekin gibidir. Rüzgar nereden gelse onunla birlikte eğilir, musibetler de ondan eksik olmaz. Kafir ise selvi ağacı gibidir. Kökünden sökülene kadar dik olarak durur."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2283); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'İn şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/283; Buhari 5644; Müslim 2809; Tirmizi 2866.

 

 

 

Müslümanın Bazen Hastalıklara Maruz Kalmasının Müstehablığı

 

2916- Ebu Hureyre anlatıyor: Bir bedevi, (bir gün) Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına girdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (ona): "Hiç Ümmü Mildem hastalığına yakalandın mı?" dedi. Bedevi: "Ümmü Mildem nedir?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Deri ile et arasındaki bir hararettir (yani ateşli bir hastalıktır)" buyurdu. Bedevı: "(Hayır,) bu hiç başıma gelmedi" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hiç başın ağrıdı mı?" buyurdu. Bedevı: "Baş ağrısı nedir?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanın başına çarpan / vuran bir damardır" buyurdu. Bedevi: "(Hayır,) bunu (kendimde) hissetmedim" dedi ve arkasını dönüp gidince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim cehennem ahalisinden bir adama bakmaktan hoşlanıyorsa, işte şu adama baksın" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 2/332, 2/266.

 

 

Ebu Hatim der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Kim cehennem ahalisinden bir adama bakmaktan hoşlanıyorsa, işte şu adama baksın" sözü, bir duruma tamamıyla alışma ve aksi durumlarda sabırsızlık göstermeye yönelik bir kınamadır. Yüce Allah dünyadaki hastalıkları, sıkıntı ve üzüntüleri Müslümanların günahlarına kefaret vesilesi kılmıştır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ümmetine, Allah'ın ihsan ve mağfireti olmadan yasakladığı şeylerden gece gündüz uzak duran kişilerin de cehenneme girebileceğini bildirmek istemiştir. Her bir kişi kendi yaptıklarından sorumludur. Ancak hastalık ve üzüntüler kişinin işlediği günahlardan bazılarına dünyadayken kefaret olur. Yoksa bundan kasıt, dünyadayken hiçbir hastalığa maruz kalmayan kişinin cehennem ahalisinden biri olacağı değildir.

 

 

 

Salih Kulların Haberlerini Vermekten Kastın Sıkıntıları Hafifletmek Olması

 

2917- Abdullah (b. Mes'ud) bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) malları dağıtınca bir adam: "Böylesi bir taksimatta adalet gözetilmedi" dedi. "Vallahi gidip bunu Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyleyeceğim" dedim ve ona bunu haber verdim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah, Musa'ya merhamet etsin! Zira daha fazla eziyet görmüş, ama sabretmişti" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavidir. Ahmed 1/411; Buhari 3405; Müslim 1062/141.

 

 

 

Salihlerin Maruz Kaldığı Şiddetli Ağrıların Hatalarına Kefaret Olduğuna Delalet Eden Haber

 

2918- Hz. Aişe: "Hiç kimsenin hastalığının Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığı kadar ağır olduğunu görmedim" demiştir.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/172; Buhari5646; Müslim 2570; Tirmizi 2397; İbn Mace 1622.

 

 

 

Salihlerin Başkalarında Olmayan Bir Şekilde Şiddetli Belalara Maruz Kalmaları

 

2919- Hz. Aişe anlatıyor: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) musibet olarak bir ağrı isabet etti. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) acı çekmeye başladı ve bu sebeple de yatağında kıvranıyordu. Aişe, O'na: "Eğer birimiz bunu yapsa muhakkak ona kızardın" dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Salih kimseler, sıkıntıya maruz bırakılırlar. Bir Müslüman(ın ayağına ya da vücudunun herhangi bir yerin)e diken (gibi) bir musibet isabet etse veya başına bundan daha büyük bir şey gelse, bundan dolayı o kimsenin bir günahı silinir ve ona bir derece verilir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1610; er-Ravdu'n-nadir 819); Ahmed 6/159, 160; Bak hadıs no: 2906.

 

 

Ebu Hatim der ki: Yahya b. Ebi Kesir, Abdullah b. Nesib isminde yanılmıştır. Çünkü o, Abdullah b. el-Haris Nesibu (= kayınbirader) İbn Sirin'diL Yahya, Haris ismini düşürerek Abdullah b. Nesib şeklinde aktarmıştır.

 

 

 

Müslümanın Dindarlığı Arttıkça Belaların da Artması, Dindarlığı Zayıfladıkça da Belalarının Azalması

 

2920- Said b. Ebi Vakkas bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: ''İnsanlardan hangisi en şiddetli belaya uğrar?" diye soruldu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peygamberler, sonra sırayla (Allah katında) rütbece en üstün olanlar. insanlar, dindarlığının (gücü ve zayıflığı) durumuna göre belaya uğratılır. Eğer dindarlığı güçlü ise (uğrayacağı) belası da şiddetli olur. Eğer dindarlığı zayıf olursa (uğrayacağı) belası da zayıf olur. Nihayet kişi (uğradığı belalarla günahlarından arınıp) üzerinde hiçbir günah kalmayarak insanların içerisinde dolaşıncaya kadar bela onun başına gelmeyi sürdürür" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 143); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir.

 

 

 

Belaların En Fazla Peygamberlerde, Sonra Dini Yaşantıları Onlara Benzeyenlerde Görülmesi

 

2921- Mus'ab b. Sa'd, babasından bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! insanlar içinde en ağır belaya kimler maruz kalır?" diye sorduğumda şöyle buyurdu: "Önce peygamberler, sonra da sırasıyla dini yaşantıları onlara en çok benzeyenlerdir. Kişi dindarlığına göre belaya maruz kalır. Kul yeryüzünde (temizlenip) günahsız bir şekilde yürüyene kadar da bela üzerinden eksik olmaz."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Bak hadis no: 2900.

 

 

 

Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Sevenlere Belaların Kovanın Kuyu Dibine ya da Suyun Yatağına Ulaşmasından Daha Hızlı Bir Gelmesi

 

2922- Abdullah b. el-Muğaffel der ki: Adamın biri Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi seni seviyorum" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beni seven kişinin üzerine belalar, sel sularının yatağına akmasından daha hızlı gelir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1586); İsnadı zayıftır. Tirmizi 2350.

 

 

 

Yüce Allah'ın Müslümanın Dünyada işlediği Günahların Cezasını Onu Maruz Bıraktığı Musibetlerle Vermesi

 

2923- Hz. Aişe bildiriyor: Bir adam: ''Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır'' (Nisa 123) ayetini okudu ve: "Yaptığımız her kötülüğün karşılığını mı göreceğiz? O zaman helak olduk demektir" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan haberdar olunca: "Evet. Müminler yaptıklarının karşılığını dünyadayken, bedeninde kendisine eziyet veren şeylerle çekerler" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağlb 4/152; er-Ravdu'n-nadır 819); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Ahmed 6/65, 6/66; Bak hadis no: 2910.

 

 

 

Belaların Kişinin Hatalarını Silmesi

 

2924- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Üzerinde bir günah kalmayıp Allah'a kavuşana dek mümin erkek ve kadının vücudunda, malında ve çocuğunda bela eksik olmaz.''

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Tirmizi 2399; Bak hadis no: 2913.

 

 

 

Yüce Allah'ın, Hastalık ve Ağrıları Müslümanın Günahlarına Kefaret Kılması 

 

2925- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kendisine iğnenin batması veya tökezlemesi dahil müminin maruz kaldığı her türlü hastalık veya ağrılar, onun günahlarına kefaret olur.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 819); Şuayb: İsnadı sahihtir. Muvatta 2/941; Ahmed 6/167; Buhari 5640; Müslim 2572/49; Tirmizi 965; Bak hadis no: 2906.

 

 

 

Yüce Allah'ın Hastalık ve Üzüntüleri Müslümanın Günahlarına Dünyadayken Kefaret Kılması

 

2926- Ebu Bekr b. Ebı Züheyr bildiriyor: Hz. Ebu Bekr, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! ‘‘Iş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır’‘ (Nisa 123) ayetinden sonra kurtuluş nasıl olacaktır?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah sana merhamet etsin ey Ebu Bekr! Hastalanmıyor musun? Meşakkat çekmiyor musun? Başına belalar gelmiyor mu? işte bu şekilde cezalandırılıyorsunuz" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı zayıftır. Bak hadis no: 2910.

 

 

Ebu Hatim der ki: "Ebu Bekr b. Ebi Zuheyr'in babası sahabedendir."

 

 

 

Yüce Allah'ın Ağaçlardan Yaprakların Döküldüğü Gibi Hastalıklarla Müslümandan Günahları Dökmesi

 

2927- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Erkek mümin ile kadın mümin ve erkek Müslüman ile kadın Müslüman hasta olduğu takdirde Allah onun günahlarını yaprağın ağaçtan dökülmesi gibi döker,''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha (2503); Şuayb: Hadis sahihtir, Ahmed 3/346,

 

 

 

Az Bile Olsa Hastalıkların Müslüman Kimsenin Günahlarına Kefaret Olması

 

2928- Ebu Said el-Hudri anlatıyor: Müslümanlardan bir adam, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim başımıza gelen şu hastalıklar hakkında ne buyurursun? Bunlar karşılığında bize ne vardır?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Bunlar kefaret olur" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! (Bu hastalıklar veya sıkıntılar) ya az olursa (o zaman durum nedir)?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir diken, hatta daha fazlası bile olsa (o da günahlara kefarettir)" buyurdu.

 

(Hadisin ravisi) der ki: (Babam) ölünceye kadar hastalığın kendisini terk etmemesini; bununla birlikte bunların; hac, umre, Allah yolunda cihad ve farz namazlarını cemaatle kılmasına engel olmaması için dua etti.

 

(Ravi) der ki: "Ölünceye kadar bir kişi onun vücuduna dokunduğunda (hastalık sebebiyle vücudundaki) sıcaklığı hissederdi."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (et-Ta'liku'r-rağib 4/153); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/23.

 

 

Ebu Hatim der ki: Buradaki Zeyneb, Bintu Ka'b b. Ucre'dir. Kendisine dua eden kimse ise Db ey b. Ka'b'dır. İsnadı sahihtir.

 

 

 

Yüce Allah'ın Hasta ve Yolcuya, Sağlıklı ve Mukimken işlediği Salih Ameller Gibi Sevap Yazması

 

2929- Ebu Burde b. Ebi Musa, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Adem oğlu yolculuğa çıktığı ve hastalandığı zaman mukımken veya sağlıklıyken yaptığı amellerin sevaplarını Yüce Allah (dönene veya iyileşene kadar) aynen yazmaya devam eder. ''

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (el-İrva' 560; er-Ravdu'n-nadır 1018); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/410; Buhari 2996; Ebu Davud 3091.

 

 

 

Yüce Allah'ın iki Gözünü Kaybedeni Ödüllendirmesi

 

2930- Abdullah b. Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Yüce Allah: ‘‘(Dünyada) kulumun iki sevgilisi (olan gözlerini) alırsam o da (buna) sabredip (karşılığını Allah'tan) beklerse, mükafat olarak ona cennetten başka bir şeye razı olmam’‘ buyurdu.''

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen sahih (er-Ravdu'n-nadir 151; et-Ta'liku'r-rağib 4/155); Şu ayb: İsnadı Sahihtir.

 

 

 

Herşeyden Çok Sevdiği iki Gözünü Kaybedip Buna Hamdeden Kişinin Cennete Girmesinin Umulması

 

2931- irbad b. Sariye'nin bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Rab: ‘‘Ben kulumun haklarında çok hassas olduğu iki sevgilisi (olan gözlerini) aldığımda bana hamd etmeye devam ederse, ona mükafat olarak cennetten başka bir şey vermeye razı olmam’‘ buyurdu.''

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2010); Şuayb: İsnadı hasendir.

 

 

 

Bu İhsanın, Sevabım Umarak Sabreden Kişi İçin Söz Konusu Olması

 

2932- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Allah bir kulun iki sevgilisi (olan gözlerini imtihanolarak) alır, o da (buna) sabredip (mükafatım Allah'tan) beklerse Allah onu ancak cennete sokar."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 2/265; Tirmizi 2401; Darimi 2/323.

 

 

 

İshal Sebebiyle Ölenin Kabir Azabı Görmemesi

 

2933- Süleyman b. Surad ile Halid b. Urfuta bildiriyor: Bir adam karnındaki hastalık sebebiyle öldü. Bunun üzerine Süleyman b. Surad ile Halid b. Urfuta'dan birisi diğerine: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ‘‘Karnındaki hastalık sebebiyle ölen kimseye kabrinde azab edilmeyecektir’‘ buyurduğu size ulaşmadı mı?" dedi. Diğeri de: "Doğru söyledin" -bir rivayette: "Evet (ulaştı)" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Ahkamu'l-cenaiz 53); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 4/262; Tirmizi 1064; Nesai 4/98.

 

 

 

Yüce Allah'ın Gurbette Ölen Kişiye Cennette, Doğduğu Yer ile Öldüğü Yer Arası Kadar Bir Yer Vermesi

 

2934- Abdullah b, Amr bildiriyor: (Medine'li) bir adam, Medine'de vefat etti. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o adamın cenaze namazını kıldırdı, sonra da: ''Keşke bu adam, doğduğu yerin dışında ölseydi" buyurdu. Cemaatten bir adam: "Niçin ey Allah'ın Resulü!" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi doğduğu yerden başka bir yerde ölürse, doğumundan izinin ulaştığı yer arası ölçülür ve ona cennette (o kadarı) verilir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (Mişkat 1593); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 2/177; Nesai4/7, 4/8; İbn Mace 1614.

 

 

 

Yüce Allah'ın Dünya Hayatında Yüksek Ateş Sayesinde Müslümanı Günahlarından Temizlemesi

 

2935- Cabir b. Abdillah anlatıyor: Humma, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardı ve huzuruna girmek için Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den izin istedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (ona): "Sen kimsin?" buyurdu. Humma: ''Ben, Ümmü Mildem'im!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kuba'ya yönel, onların yanına git" buyurdu.

 

Bunun üzerine humma, onların yanına vardı. Onlar humma oldular veya şiddetli hummaya tutuldular. Bunun üzerine Kuba halkı, (Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına gelerek): "Ey Allah'ın Resulü! Hummaya tutulmamıza ne dersin?" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dilerseniz Allah'a dua edeyim, Allah onu sizden kaldırsın. isterseniz humma (günahlarınızı) temizleyicidir, (sizleri temizlesin)" buyurdu. Onlar: "O halde humma (günahlarımızı) temizleyici olsun" dediler.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağlb 4/154); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/316.

 

 

 

Demirin Kirlerinden Çıktığı Gibi Müminin de Yüksek Ateş ve Ağrılar Sayesinde Hatalarından Çıkması

 

2936- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Mümin hasta olduğu zaman Allah onu(n günahını); demirci körüğünün, demirin kirini temizlediği gibi temizler."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahIDa 1257); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.

 

 

 

Özel Kişilerin Ahirette Sevabım Fazlasıyla Alması İçin Ateşlenme Acılarının Daha Fazla Kılınması

 

2937- Abdullah b. Mes'ud anlatıyor: Ben (bir gün) Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına girdim, O'n(un vücudun)a dokundum ve: "Ey Allah'ın Resulü! Doğrusu senin çok şiddetli ateşin var" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, sizden iki kişinin hastalandığı zamanki ateş kadar ateşim var" buyurdu. Ben: ''(Bundan dolayı) senin için de iki kat ecir var mı?" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet (var)" buyurdu.

 

Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, Allah, yeryüzünde kendisine hastalık veya onun dışında eziyet veren başka bir musibete uğrayan her müslümanın günahlarını; ağacın, yapraklarını döktüğü gibi döker" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahıha 2047); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/381; Buhari 5647; Müslim 2571; Darİmı 2/316.

 

 

 

Günahları Giderdiği için Hummaya Sövmenin Mekruhluğu

 

2938- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (yüksek ateşten dolayı) titreyen Ümmü's-Saib veya Ümmü'l-Müseyyeb'in yanına girdi ve: "Neyin var ey, Ümmü's-Saib veya Ümmü'I-Müseyyeb?" dedi. O: "Humma (sıtma). Allah onun hayrını vermesin" cevabını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hummaya (sıtmaya) sövme. Humma tıpkı körüğün demirin pasını giderdiği gibi insanoğlunun günahlarını giderir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 715); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Müslim 2575.

 

 

 

Kızları Olan ve Onlara İyi Davranan Kişiye Bu Kızların Cehennem Ateşine -ki ondan Allah'a sığımrız- Karşı Perde Olmaları

 

2939- Hz. Aişe bildiriyor: Kadının biri iki kız çocuğuyla birlikte onun yanına girdi ve yiyecek bir şeyler istedi. Diyor ki: Ancak kadın bir hurmadan başka ona verebilecek bir şey bulamadı. Kadın verdiğim hurmayı ikiye bölüp kızlarına verdi ve kendisi ondan yemedi. Sonra kızlarıyla birlikte kalkıp gitti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma girdiğinde kadının yaptığını anlattım. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kızları olan ve onlara iyi davranan kişiye, bu kız çocukları kendisini cehennem ateşinden koruyan bir perde olurlar" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3143); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/33; Buhari: 1418; Tirmizi: 1913.

 

 

 

Baliğ Olmadan Üç çocuğu Ölen Kimsenin Cenneti Hak Etmesi

 

2940- Ahnef b. Kays'ın amcası Sa'saa b. Muaviye der ki: Ebu Zer'le Rebeze'de karşılaştım. Ona: "Ey Ebu Zer! Senin malın nedir?" diye sordum. O da: "Benim malım, amelimdir" dedi. Ben: "O halde bize Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den işittiğin bir hadis aktar" dedim. Bunun üzerine Ebu Zer: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: ‘‘Üç çocuğu ergenlik çağına ulaşmadan ölen hiçbir Müslüman yoktur ki Allah, o çocuklara olan lütfundan dolayı o anne ve babaya merhamet ederek onları bağışlamış olmasın’‘ diye buyururken işittim" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağıb 3/89); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 5/151; Nesai 4/24.

 

 

 

Zikri Geçen Musibete Uğrayan Kimsenin Allah'ın Hükmüne Öfkelenmeden Sevabını Beklemesi Halinde Cenneti Hak Etmesi Hakkında

 

2941- Ebu Hureyre bildiriyor: Ensar'dan bir grup kadın Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Erkeklerden dolayı senin yanına gelemiyoruz" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Filan gün) filanın evinde buluşalım" buyurdu. Söz konusu yere gelip onlara konuşma yaptı. Sonra: "Bir kadının üç çocuğu ölür de karşılığını Allah'tan beklerse cennete girer" buyurdu. İçlerinden bir kadın: "Ya iki çocuk ölürse, ey Allah'ın Resulü?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iki çocukta da aynı durum geçerlidir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2302; et-Ta'liku'r-rağıb 903); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/378; Müslim 2632/151.

 

 

 

Üç çocuğu Ölen Kimseye Kıyamette Cehennemin Haram Kılınması

 

2942- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Buluğa ermemiş üç çocuğu ölen bir Müslümanın cehenneme temas etmesi, sadece Allah'ın bu yöndeki (herkes cehenneme uğrayacaktır) yemininden dolayı olacaktır" buyurmuştur.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 862); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 1/235; Ahmed 2/239; Buhari 6656; Müslim 2632/150; Tirmizi 1060; Nesal 4/25; İbn Mace 1603.

 

 

 

Allah'ın Hükmüne Öfkelenmeden Rıza Gösterip Sevabını Umduğu Taktirde Üç çocuğu Ölen Kimseye Yüce Allah'ın Cehennemi Haram Kılması

 

2943- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Kim kendi soyundan (vefat eden) üç çocuğuna karşı sabredip mükatatını Allah'tan beklerse Cennete girer."

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2302); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/152; Buhari 1248; Nesai 4/23, 4/24; İbn Mace 1605.

 

 

 

iki Kızı Ölen ve (Sabredip) Bunun Sevabını Uman Kimsenin Cenneti Hak Etmesi

 

2944- Ebu Said el-Hudri der ki: Kadınlar: "Ey Allah'ın Resulü! Erkeklerden dolayı senin yanına gelemiyoruz. Bize bir gün belirle de yanına gelelim" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onlara bir gün tahsis etti. O gün gelip toplandıklarında onlara vaaz ve nasihatlerde bulundu. Sonra: "Birinizin kendisinden önce ölen üç çocuğu onu cehennem ateşinden korurlar" buyurdu. iki çocuğu ölmüş olan bir kadın: "Ey Allah'ın Resulü! Ya iki çocuk ölürse?" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iki çocukta da aynı durum geçerlidir" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2302); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/34; Buhari 102; Müslim 2634.

 

 

 

Hayatındayken Güzelce Yetirdiği iki Kızı Ölen Kimsenin Cenneti Hak Etmesi

 

2945- ibn Abbas, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir: ''İki kızı olan bir müslüman, kızları yanında olduğu müddetçe veya kendisi kızlarının yanında olduğu müddetçe onlara iyilikte bulunursa, onlar sebebiyle muhakkak cennete girer."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 2776; et-Ta'lıku'r-rağib 3/83); Şuayb: İsnadı zayıf, hadis şahitleriyle hasendir. Ahmed 1/235; İbn Mace 3670.

 

 

 

iki Oğlu Ölen Müslümanın Cenneti Hak Etmesi

 

2946- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Kimin üç çocuğu ölür de (onların ecrini Allah'tan beklerse) o kimse cennete girer" diye buyururken işittim. Biz: "Ey Allah'ın Resulü! iki (çocuğu ölen kimse de bu hükme dahil midir)?" diye sorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iki (çocuğu ölen kimse de bu hükme dahildir)" buyurdu.

 

(Hadisin ravisi) Mahmud der ki: Ben, Cabir b. Abdillah'a: "Bana öyle geliyor ki, eğer siz, (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e) bir çocuk da (bu hükme dahil midir?)" deseydiniz Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de elbette: ‘‘Bir çocuğu (ölen de bu hükme dahildir)'' buyururdu" dedim. Cabir b. Abdillah da: "Allah'a yemin ederim ki, ben de (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunu (söyleyeceğini) sanıyorum" karşılığını verdi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (et-Ta'lıku'r-rağib 3/92); Şuayb: İsnadı kavıdir. Ahmed 3/306.

 

 

 

Bir Oğlu Ölen ve Bunun Sevabını Bekleyen Kimsenin Cenneti Kazanması Umulur

 

2947- Kurre b. iyas bildiriyor: Bir adam, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanıına beraberinde bir çocuğuyla birlikte gelirdi. Derken Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu bir müddet göremedi. (O kimseyi sorduğunda) sahabiler: "Onun oğlu öldü, ey Allah'ın Resulü!" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), oğlanın babasına: "Cennetin kapılarından birine gidersen (orada) oğlunun seni beklemekte olduğunu görmen hoşuna gitmez mi?" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağib 3/92); Şuayb: İsnadı sahihtir. Nesai 4/22.

 

 

 

Çocuğu Öldüğünde istirca Edip Allah'a Hamdeden Kimse için Yüce Allah'ın Cennette Hamd Evi Bina Etmesi

 

2948- Ebu Sinan anlatıyor: Ben, (bir gün vefat eden) oğlumu defnettim. Bu sırada Ebu Talha el-Havlanı mezarın kenarında bulunmaktaydı. (Mezardan) çıkmak istediğimde, elimden tutup beni çıkardı ve (bana): "Sana (bununla ilgili bir şey) müjdeleyeyim mi? Dahhak b. Abdirrahman b. Arzeb bana şunu bildirdi:

 

Ebu Musa el-Eş'ari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Mümin bir kulun çocuğu vefat ettiği zaman Allah meleklerine: ‘‘Kulumun çocuğunun canını aldınız mı?’‘ diye sorar. Melekler de: ‘‘Evet (canını aldık'' derler. Allah: ‘‘Kulumun gönlünün meyvesinin canını mı aldınız?’‘ diye sorar. Melekler: ‘‘Evet’‘ derler. Allah: ‘‘Bu durumda kulum ne söyledi?’‘ diye sorar. Melekler: ‘‘istirdida bulundu (yani "Biz Allah'a aidiz ve O'na dönücüleriz" dedi) ve Sana hamd etti’‘ derler. Allah: ‘‘O kulum için cennette bir köşk bina edin ve o köşke "Hamd köşkü" adını veriniz'' buyurur."

 

[Tahric:]  Elbani: Hasen liğayrihi (et-Ta'liku'r-rağib 3/93; es-Silsiletu's-sahiha 1408); Şuayb: İsnadı zayıflır. Ahmed 4/415; Tirmizi 1021.

 

 

Ebu Hatim der ki: Buradaki Ebu Talha el-Havlani'nin adı Nuaym b. Ziyad olup Şam halkının ileri gelenlerindendir. Ondan Muaviye b. Salih ve beldesinin halkı rivayet etmİştir. Buradaki EbU Sinan, eş-Şeybani olup adı Said b. Sinan'dır ve ondan Basralılar hadis yazmıştır. Ebu Sinan el-KMi ise Dırar b. Murre'dir.

 

 

 

Bir Ölüm Musibetine Maruz Olan Kimseye, İstirca Edip Kaybettiğinin Yerine Allah'tan Hayırlısını Dilemesinin Emredilmesi

 

2949- Ümmü Seleme der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kimin başına bir musibet gelirse: ‘‘inna lillahi ve inna ileyhi raciun’‘ deyip: ‘‘Allahım! Bu musibete sabrımın ecrini ver ve bana bunun yerine daha hayırlı bir durum ihsan et’‘ diye dua etsin" buyurdu. Ebu Seleme vefat ettiği zaman bu şekilde dua ettim. Her: "Bana daha hayırlı bir durum ihsan et" kısmına ulaştığım zaman kendi kendime: "Kim Ebu Seleme'den daha hayırlıdır ki?" dedim.

 

Ravi der ki: Ümmü Seleme iddetini doldurduğu zaman Hz. Ebu Bekr onu istemek için birini gönderdi. Ancak Ümmü Seleme kabul etmedi. Sonra Ömer onu istemek için birini gönderdi. Ancak Ümmü Seleme onu da kabul etmedi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona Ömer b. el-Hattab'ı gönderdi. Ümmü Seleme: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim kıskanç biri olduğumu, çocuklarımın olduğunu ve şahid olarak da velilerimden yanımda kimsenin bulunmadığını haber ver" dedi. Bunun üzerine Ömer, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip durumu kendisine haber verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ömer'e şöyle buyurdu: "Ona geri dön ve şöyle de: Kıskanç olduğunu söylemişsin. Kıskançlığını gidermesi için Allah'a dua edeceğim ve kıskançlığın giderilecektir. Çocuklarım var diyorsun, çocuklarının bakımı sağlanacaktır. Velilrinden şahitlik edecek kimsen olmadığını söylemişsin. Velilerinden burada bulunsun ya da bulunmasın bana razı olmayacak hiç kimse yoktur."

 

Bunun üzerine Ümmü Seleme, oğluna: "Ey Ömer! Kalk ta (beni) Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile evlendir" dedi. O da evlendirdi.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ümmü Seleme'nin yanına gerdeğe girmek için gelirdi. Ümmü Seleme, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüğünde (süt emmekte olan) kızı Zeyneb'i alıp bağrına basardı. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dönüp giderdi. Ümmü Seleme'nin süt kardeşi olan Ammar b. Yasir bu durumu fark etti. Derken Ümmü Seleme'nin yanına girdi ve ona: "Sayesinde Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sıkıntı verdiğin (şu) çirkin yaramaz (kızın Zeyneb) nerede!" dedi.

 

Sonra Ammar b. Yasir, Zeyneb'i alıp götürdü. Derken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi, onun yanına girdi ve evin içinde göz gezdirmeye başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Zeyneb ne durumda?" diye sordu. Ümmü Seleme: "Ammar geldi, onu alıp götürdü" diye cevap verdi. Böylece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onunla gerdeğe girebildi ve: "Sana filanca (eşime) verdiğim iki kap, iki el değirmeni ve lif dolu deriden bir yastıktan daha azını vermeyeceğim. Eğer sana yedi günde bir gün ayırmamı istersen (diğer) kadınlarım için de yedi günde bir gün ayırırım" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 293). Ahmed 6/317; Ebu Davud 3119; Tirmizi 3511; İbn Mace 1598.

 

 

Ebu Hatim der ki: İsnadın lafzı, İbrahim b. el-Haccac'a, metni ise Yezid b.

Harun'a aittir.

 

 

 

Kişinin Kendisinden Önce Ölen çocuğunun Bulunmasının Müstehablığı

 

2950- Abdullah b. Mes'ud der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz kime rakub dersiniz?" diye sorunca biz: "çocuğu olmayana deriz" cevabını verdik.

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rakub bu değildir. Rakub; çocuklarından hiç birini (kendinden önce) ahirete göndermeyendir" buyurdu ve: "Siz kime pehlivan dersiniz?" diye sordu. Sahabe: "Kendisini erkeklerin yenemediği kişidir" cevabını verince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Öyle değiL. Asıl pehlivan öfkeli olduğu zaman öfkesine hakim olandır" buyurdu.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3406); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/382; Müslim 2608; Ebu Davud 4779.

 

 

 

Vebanın Bizden Önce Salihlerin Ölümü ve Yüce Allah'ın Yaratıklarına Olan Rahmeti Olması

 

2951- Amr b. el-As anlatıyor: Şam bölgesinde veba salgını meydana geldi. Bunun üzerine Amr b. el-As: ''Veba, bir azabdır. Dolayısıyla ondan uzak durunuz" dedi. Şurahbıl b. Hasene ise: ''Doğrusu benim Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le sohbetim oldu. Amr ise ailesinin eşeğinden -veya devesinden- bile daha yanlış yoldadır. Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Veba, Rabbinizin bir rahmetidir. Peygamberinizin bir duasıdır ve sizden önceki salih kimselerin ölümüdür. (Bir yerde veba salgını ortaya çıktığında eğer orada bulunuyorsanız o zaman) orada kalın ve (eğer oranın dışında bulunuyorsanız o zaman da) o bölgeden uzak durun’‘ buyurdu" dedi. Amr b. el-As bunu işitince: ''Doğru söylemiş" dedi.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/196.

 

 

 

Veba Çıkan Beldeye Girilmesinin ve Zuhur Eden Beldeden Çıkılmasının Yasaklanışı

 

2952- Amr b. Sa'd b. Ebi Vakkas, babasından bildiriyor: Usame b. Zeyd'e: ''Veba konusunda Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne işittin?'' diye sorduğumda Usame şöyle dedi: ''Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Veba, Allah'ın İsrail oğullarından bir topluluğa veya sizden önceki topluluklardan birine göndermiş olduğu bir beladır. Bir yerde veba olduğunu duyarsanız, oraya gitmeyin. Şayet sizin bulunduğunuz bölgede görülürse de ondan kaçmak için o bölgeden çıkmayın.''

 

[Tahric:]  Elbani Sahih (Mişkat 1548); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/896; Buhari 3473; Müslim 2218/92

 

 

 

2953- ibn Abbas anlatıyor: Ömer b. el-Hattab, Şam'a doğru yola çıkmış serğ bölgesine ulaştığında Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ve arkadaşları ordu komutanları olarak onu karşıladılar ve ona Şam'da veba olduğunu bildirdiler. Bunun üzerine Ömer: "Bana ilk Muhacirleri çağır" dedi. Ben de çağırdım. Onlarla istişarede bulundu ve onlara Şam'da veba salgını bulunduğunu bildirdi. Görüş ayrılığına düştüler. Bir kısmı: "Sen bir iş için yola çıkmış bulunuyorsun, artık geri dönmeni doğru bulmuyoruz" derken; diğer bir kısmı da: "Yanında insanlar ve Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı vardır; onları bu vebaya sürüklemeni doğru bulmuyoruz" dediler.

 

"Tamam, şimdi kalkabilirsiniz" dedi ve sonra: "Bana Ensar'ı çağırın" diye ekledi. Onları çağırdım. Onlarla da istişare etti. Onlar da yine Muhacirler gibi farklı görüş sergilediler. "Tamam, siz de gidebilirsiniz, bana Kureyş'in yaşlılarından Fetih muhacirlerinden burada olanları çağır!" dedi. Onları da çağırdım.

 

Aralarında iki kişi bile itiraz etmeksizin görüş birliğiyle: "Orduyu vebaya sürüklemeden insanları geri çevirmeni uygun görüyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer insanlara şöyle seslendi: "Ben (deveme) binip geri dönüyorum, siz de binin!" Bunun üzerine Ebu Ubeyde b. el-Cerrah: "Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" diye çıkıştı. Hz. Ömer buna şöyle cevap verdi: "Ey Ebu Ubeyde! Keşke bunu başkası söyleseydi. -Ömer onun karşı çıkmasından hoşlanmazdı- Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz. Peki, senin develerin olsa ve onli'rı, bir tarafı verimli otlak, diğer tarafı ise çorak iki yakalı bir vadiye götürsen. Sen de onları otlak olan yerde otlatsan bu, Allah'ın kaderiyle olmaz mı? Sonra onları çorak yere götürüp otlatsan yine bu da Allah'ın kaderiyle olmaz mı?" Ebu Ubeyde: "Evet" dedi.

 

Ardından Abdurrahman b. Avf çıkageldi. Bazı meşguliyetlerinden dolayı orada değildi. Şöyle dedi: "Bu konuda benim bir bilgim var; Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: ‘‘Bir yerde veba olduğunu duyarsanız, oraya gitmeyin. Şayet siz bir yerde iken oraya veba salgını gelirse oradan kaçarak çıkmayın!’‘" Bunun üzerine Hz. Ömer, Allah'a hamd ettikten sonra oradan ayrıldı.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2717); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/894, 2/896; Ahmed 1/194; Buhari 5729; Müslim 2219/98; Ebu Davud 3103; Bak hadis no: 2912.

 

 

 

Vebanın israil Oğullarına Gönderilen Bir Azap Türü Olması

 

2954- Usame b. Zeyd'in naklettiğine göre Allah'ın Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) taun'dan (vebadan) bahsedip: "Taun hastalığı, israil oğullarından bir topluluğa gönderilen pis bir hastalığın kalıntısı ve azabdır. Bulunduğunuz yerde taun hastalığı zuhur ederse o yeri terk etmeyiniz. Sizin olmadığınız bir yerde zuhur edecek olursa o yere girmeyiniz" buyurmuştur.

 

[Tahric:]  Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/200; Müslim 2218/95; Tirmizi 1065; Bak hadis no: 2952.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Bab: Hasta ve İlgili Konular