Sahih İbn Hibban |
CENAZELER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Bab: Sabır; Hastalık
ve Emarelerin Sevabı
2892- Havle binti Kays
anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (bir gün) bize geldi. Ona
bir yemek (hazırlayıp önüne) sunduk. Elini onun içine sokunca sıcak olduğunu
anladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Acıdı!" buyurdu.
Daha sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ademoğlu'na bir
soğukluk isabet etse: ‘‘Acıdı’‘ der. Eğer ona bir sıcaklık isabet etse:
‘‘Acıdı’‘ der" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha
1592); Şuayb: İsnadı hasendir.
Kişinin Allah'ın
Kazasına (Hükmüne) Rıza Göstermesinin Gereği
2892- Daha sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Hamza b. Abdilmuttalib dünya(nın
hali) konusunda birbirleriyle konuştular. Nihayet Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "(Bu) dünya (malı), hoş ve tatlıdır. Kim gereği şekilde onu
elde etmeye çalışırsa kendisi için bereketli kılınır. Kim de Allah ve
Peygamber'in (dağıtacağı ganimet) malından canının istediği gibi almaya
kalkarsa kıyamette kendisi için sadece ateş vardır" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha
1592); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 6/364; Tirmizi 2374.
istediğinin Aksinin
Yapıldığı Durumlarda Kişinin Öfkelenmemesi Gerekliliği
2893- Enes der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) on yıl boyunca hizmetinde bulundum.
Bu süre zarfında bana: "Neden bunu şöyle yaptın? Şunu şöyle
yapmadın?" dememiştir.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in
şartınca sahih.
Temas Edilen Konunun
Sıhhatine Delalet Eden ikinci Haber
2894- Enes der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) on yıl boyunca hizmetinde bulundum.
Vallahi bu süre zarfında bana: "Of!" bile dememiştir. Ayrıca bana:
"Şunu şöyle yapsaydın olmaz mıydı? Niçin böyle yaptın?" dememiştir.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Muhtasaru'ş-Şemail 296);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/255; Buhari 6038; Müslim 2309; Ebu Davud 4774;
Tirmizi 201; DarimI 1/31.
Dünyada Başa Gelen
(Ölüm) Musibet(in)e Sabır Göstermenin Emredilmesi
2895- Enes b. Malik
bildiriyor: Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (bir gün) bir kabrin
başında ağlayan bir kadına rastladı. Kadına: "Ey kadın! Sabırlı ol"
buyurdu. Kadın: "Sen, başıma gelen musibetin ne olduğunu bilemezsin"
dedi. Bundan sonra kadına: "O kişi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) idi" denildi. Bunun üzerine kadın, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yanına vardı ve: "Seni tanıyamadım" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Ahkamu'l-cenaiz 22); Şuayb:
İsnadı hasendir. Ahmed 3/143; Buhari 3/255; 1283; Müslim 926; Ebu Davud 3124;
Tirmizi 988; Nesill4/22.
Sıkıntıda Sabır Gösteren
ve Bollukta Şükreden Müslümanın Hayırlı Sayılması
2896- Suheyb'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın
mü mine olan takdirine şaşıyorum. Zira müminin her durumu kendisi için
hayırlıdır. Mümin bolluk içinde olduğu zaman Allah'a şükreder ki bu, onun için
hayırlı bir şeydir, Darlık içinde olduğu zaman da sabreder ki, bu da onun için
hayırlı bir tutumdur. Bunlar sadece mümin olana has bir şeydir.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 147); Şuayb:
İsnadı Müslim'in şartınca Sahih. Ahmed 4/332; Müslim 2999; Darimi 2/318.
Küçük de Olsa İmtihan
Olarak Kişinin Maruz Kaldığı Sıkıntılarda Sabır Göstermesi Gerektiğine Delalet
Eden Haber
2897- Habbab b. el-Eret
der ki: Kabe'nin gölgesinde cübbesine yaslanmış olan Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına geldik. Müşriklerden gördüğümüz eziyet had safhaya
ulaşmıştı. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim için Yüce Allah'a dua etmeyecek
misin?" dediğimde öfkeden yüzü kızarmış bir şekilde oturdu ve şöyle
buyurdu: "Sizden öncekilerin, testere başının ortasına koyulur ikiye
biçilirdi, kendilerinden istedikleri sözü söylemeyip bu onları dinlerinden geri
çevirmezdi. Ayrıca demirden taraklarla etleri ve sinirleri kemiklerinden
ayrılirdı da bu, onları dinlerinden geri çevirmezdi. Ancak sizler acele
ediyorsunuz. Yüce Allah muhakkak dinini tamamlayacak ve bir yolcu San'a'dan
çıkıp Hadramevt'e ulaşana kadar Allah'tan başka hiç bir şeyden korkmayarak ve
koyunlar için kurttan endişelenmeden gidebilecektir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2380); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 5/109; Buhari 3852; Ebu Davud 2649; Nesai8/204.
Dünyadayken Sıkıntıyla
Sınanıp Onu Sabır ve Şükürle Karşılayan Kişinin Ahirette Sevabını Almasının
Yanında Dünyadayken Bu Sıkıntısının Giderilmesi
2898- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Hz. Eyyub'un hastalığı onsekiz yıl boyunca sürdü. Din kardeşlerinden olan
iki kişi dışında uzak ve yakın olan herkes onu terk etti. Bu arkadaşları
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha (17);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih.
Kişinin Mihnet ve
Belalara Karşı Göğüs Germesi Gerekmesi
2899- Muaviye der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünyadan geriye kalan bela ve
fitneden öte değildir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavıdir. Bak
hadis no: 690.
Kişinin Karşılaşacağı
Mihnet ve Musibetlere Karşı Göğüs Germesi Gerekmesi
2900- Mus'ab b. Sa'd b. Ebı
Vakkas, babasından bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"insanlar arasında en şiddetli belaya maruz kalanlar kimlerdir?" diye
sordum; Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi:
''Peygamberlerdir, sonra
en iyileri, sonra onlardan sonra gelenler. Kişi dinine göre belalara maruz
kalır. Bela kula gelip isabet etmeye devam eder durur ve nihayet kişiyi
yeryüzünde üzerinde hiçbir günah olmaksızın yürüyecek hale getirir."
[Tahric:] Elbani: Hasen; Şuayb: İsnadı hasendir. Bak
hadis no: 201, 2920, 2921.
Zikredilen Hususun
Doğruluğunu Bildiren ikinci Haber
2901- Mus'ab b. Said b.
Ebı Vakkas, babasından bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"insanlar arasında en şiddetli belaya maruz kalanlar kimlerdir?" diye
sordum; Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi:
''Peygamberlerdir, sonra
en iyileri, sonra onlardan sonra gelenler. Kişi dinine göre belalara maruz
kalır. Eğer dininde sapasağlam bir kimse ise belası artar. Şayet dinine bağlılığı
nispeten zayıf ise dinine göre belalara maruz kalır. Bela kula gelip isabet
etmeye devam eder durur ve nihayet kişiyi yeryüzünde üzerinde hiçbir günah
olmaksızın yürüyecek hale getirir."
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha
143); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 1/185; Tirmizi 2398; İbn Mace 4023; Darimi
2/320; Bak hadis no: 2900.
Musibete Maruz Kalan
Kişinin Ağlayıp Sızlanmak Yerine Allah'ın Razı Olmadığı Bir Şeyi Yapmış
Olmasından Dolayı Nefsini Kınamasının Gerekliliği
2902- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha (2493);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/194; Buhari 1303; Müslim 2315;
Ebu Davud 3126.
Kişinin Yinelenen
Belalar Karşısında Dininde Sebat Etmesi
2903- ibn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), isra (Mirac) gecesi götürüldüğü zaman
güzel bir kokuya rastladı. "Ey Cibrıl! Bu güzel koku da nedir?"
dediğinde, Cibril şu karşılığı verdi: "Bu, Firavun'un kızını tarayan
kişinin ve çocuklarının kokusudur. Bu kadın, Firavun'un kızını tararken tarak
elinden düştü. ‘‘Allah'ın adıyla’‘ dedi (ve tarağı yerden aldı). Bunun üzerine
Firavun'un kızı ‘‘Babamın adıyla mı?’‘ deyince: ‘‘Hayır, benim de, babanın da
Rabbinin adıyla’‘ karşılığını verdi. Kız: ‘‘Babamdan başka Rabbin var mıdır?’‘
deyince: ''Evet, Allah'tır’‘ dedi. ‘‘Bunu babama haber vereyim mi?’‘ deyince
de: ‘‘Evet, ver'' dedi. Kız babasına bu durumu bildirince, babası kadını
çağırıp: ‘‘Ey filan! Benden başka bir Rabbin var mıdır?’‘ diye sordu. Kadın:
‘‘Evet, ikimizin de Rabbi Allah'tır’‘ cevabını verdi. Bunun üzerine Firavun,
bakırdan büyük bir kazan yapılmasını emretti. Kazan ısıtılınca kadın ‘‘Senden
bir isteğim vardır’‘ deyince: ‘‘Olur’‘ dedi. Sonra da çocukları teker teker
kazana atmaya başladılar. Sıra süt emen çocuğa gelince dile gelerek: ‘‘Dayan
eyanne! Çünkü sen hak üzeresin’‘ dedi."
[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 880);
Şuayb: İsnadı kavıdir. Bak hadis no: 2904.
Zikredilen Hususun Doğruluğunu
Bildiren ikinci Haber
2904- ibn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "isra (Mirac)
gecesi götürüldüğüm zaman güzel bir kokuya rastladım. ‘‘Ey Cibril! Bu güzel
koku da nedir?’‘ dediğimde, Cibril şu karşılığı verdi: ‘‘Bu, Firavun'un kızını
tarayan kişinin kokusudur. Bu kadın, Firavun'un kızını tararken tarak elinden
düştü. ‘‘Allah'ın adıyla’‘ dedi (ve tarağı yerden aldı). Bunun üzerine kız:
‘‘Babamın adıyla mı?’‘ deyince: ‘‘Hayır, benim de, senin de ve babanın da
Rabbinin adıyla’‘ karşılığını verdi. Kız: ‘‘Babamdan başka Rabbin var mıdır?’‘
deyince: ‘‘Evet, vardır’‘ dedi. ‘‘Bunu babama haber vereyim mi?’‘ deyince de:
‘‘Evet, ver’‘ dedi. Kız babasına bu durumu bildirince, babası kadını çağırıp:
‘‘Ey filan! Benden başka bir Rabbin var mıdır?’‘ diye sordu. Kadın: ‘‘Evet,
ikimizin de Rabbi semadaki Allah'tır’‘ cevabını verdi. Bunun üzerine Firavun,
bakırdan büyük bir kazan ısıtılmasını emretti. Kadın ‘‘Senden bir isteğim
vardır’‘ deyince: ‘‘Ne istiyorsun?’‘ dedi. Kadın: ‘‘Benim kemiklerimle
çocuklarımın kemiklerini bir araya toplayıp gömmeni istiyorum’‘ dedi. Firavun
da: ‘‘Senin bu isteğini yerine getireceğim. Senin bizim üzerimizde hakkın var’‘
dedi. Sonra da teker teker kazana atılmaya başladılar. Sıra en son çocuğa gelince
çocuk: ‘‘Eyanne! Sen hak üzeresin’‘ dedi."
ibn Abbas:
"Küçükken dört kişi konuşmuştur. Bunlar Firavun'un kızını tarayan kadının
oğlu, Cüreye'in çocuğu, isa b. Meryem ve dördüncüyü unuttum" dedi.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 880);
Şuayb: İsnadı kavıdir. Ahmed 1/309, 1/310; Bak hadis no: 2903.
Allah'ın Keremi
Sayesinde Endişe ve Üzüntülerin Müslüman Kişinin Günahlarına Kefaret Olması
2905- Ebu Hureyre ile
Ebu Said el-Hudri'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: "Müslüman kişinin başına gelen bela, hastalık,
dert, üzüntü, keder, eziyet hatta batan dikeni bile Allah günahlarına kefaret
kılar."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2503);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/335;
Buhari5641; Müslim 2573; Tirmizi966.
Yüce Allah'ın Keremi
Sayesinde, Diken Batması ve Daha Hafif Şeyler Dahil Olmak Üzere Çektiği
Üzüntüler Nedeniyle Müslümanın Hatalarının Silinmesi ve Derecesinin Yükselmesi
2906- Hz. Aişe der kı:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müslümana batan diken ve
hatta daha hafif şeyler bile onun makamını bir derece yükseltir ve
günahlarından birine kefaret olur" buyurduğunu işittim.
[Tahric:] Elbani: Sahih er-Ravdu'n-nadır 819); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/175; Bak hadis no:
2919, 2925.
Yüce Allah'ın Başına
Peşpeşe Musibet ve Üzüntülerin Geldiği Kimseye Bunları Hayır Olarak Murad
Etmesi
2907- Ebu Hureyre der ki:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah birine hayır dilediği
zaman onu belalara maruz bırakır" buyurmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari'nin
şartınca sahihtir. Muvatta 2/941; Ahmed 2/237; Buhari5645.
Ebu Hatim der ki:
Buradaki İbn Ebi Sa'sa'a, Muhammed b. Abdirrahman b.
Ebi Sa'sa'a olup Medine
halkının ileri gelenlerindendir.
Dünyadayken Mihnet ve
Belalar Sayesinde Kulun Allah Katında Cennetteki Konaklara Sahip Olması
2908- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Kişi için Allah katında (hazırlanmış olan) öyle bir makam / derece vardır
ki, bu makamı herhangi bir ameliyle elde etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla
Allah, kulunu, canının sevmediği şeylerle imtihan ederek onu o makama
eriştirir."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2599);
Şuayb: İsnadı hasendir.
Ebu Hatim der ki: Ebu
Zür'a'nın ismi künyesidir. İsminin Herim olduğu da söylenmiştir.
Allah'ın Bir Lütfu
Olarak Cin Çarpmasına Maruz Kalan ve Buna Sabreden Kimsenin Ahirette Hesap
Görmeyeceği Hakkında
2909- Ebu Hureyre
anlatıyor: Kendisine cin çarpmış bir kadın, (bir gün) Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yanına gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Allah'a dua et de
bana şifa versin" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dilersen senin için Allah'a dua edeyim, Allah da sana şifa versin.
istersen sabret, hesaba çekilmezsin" buyurdu. Bunun üzerine kadın: "O
zaman sabrederim, hesaba çekilmeyim" dedi.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha
2502; et- Ta'liku'r-rağib 4/149); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 2/441.
Yüce Allah'ın
Kullarından Dilediğine işledikleri Kötülüklerin Karşılığını Dünyada Vermesi
2910- Ebu Bekr b. Ebı
Züheyr es-Sekafı der ki: Hz. Ebu Bekr Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! ‘‘İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap
ehlinin kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır’‘
(Nisa 123) ayetinden sonra, her yaptığımız işin cezasını göreceksek nasıl
kurtuluşa ulaşırız?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah seni
bağışlasın ey Ebu Bekr! Hastalanmıyor musun? Üzülmüyor musun? Zorluklarla
karşılaşmıyor musun?" karşılığını verince, Ebu Bekr: "Evet,
karşılaşıyorum" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "işte cezalandırılmanız budur" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen (er-Ravdu'n-nadır 819); Şuayb:
İsnadı zayıfur. Ahmed 1/11; Tirmizi 3039; Bak hadis no: 2926.
Yüce Allah'ın Cezasını
Dünyada Vermek Suretiyle Müslüman için Hayır Murad Etmesi
2911- Abdullah b.
Muğaffel bildiriyor: Adamın biri Cahiliye döneminde fahişe bir kadınla
oynaşmaya başlayıp elini kadına uzatınca, kadın: "Bırak, Yüce Allah şirki
götürüp islam'ı getirdi" dedi. Bunun üzerine adam dönüp kadına bakarak
kaçmaya başladı. Bu şekilde kaçarken de yüzünü bir duvara çarptı. Sonra yüzü
kanlı bir şekilde Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip durumu
kendisine anlattı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Sen Allah'ın, hakkında hayır dilediği bir kulsun. Yüce Allah kulu
hakkında hayır dilediği zaman onun günahının cezası vermekte acele der"
Eğer kulu hakkında şer dilerse cezasını erteler, kıyamet gününe bırakır ve o
kuluna orada çerçöp değerinde muamele eder.''
[Tahric:] Elbani: Merfu olması sahihtir; Şuayb: İsnadı
sahihtir. Ahmed 4/87,
Geçmiş Bir Günahına
Kefaret Olsun Diye Yüce Allah'ın Kullarından Dilediğini Dünyadayken Çeşitli
Sıkıntı ve Musibetlerle Cezalandırabilmesi
2912- Abdullah b. Amir
b. Rabia bildiriyor: Ömer b. el-Hattab Şam'a doğru yola çıktı. Şehre
yaklaştığında orada vebanın baş gösterdiği söylendi. Abdurrahman b. Avf, Ömer'e
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu hastalıkla (vebayla)
sizden önceki bazı topluluklar cezalandırılmıştır. Bir başka bölgede iken veba
çıktığını duyarsanız o bölgeye girmeyin. Bulunduğunuz bölgede görülürse de
ondan kaçmak için o bölgeden çıkmayın" buyurduğunu söyledi. Ömer b.
el-Hattab bunu duyunca da (veba salgını olduğu söylenen) Şam'a o sene gitmeyip
geri döndü.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/896,2/897; Ahmed 1/193; Buhari
5730; Müslim 2219; Bak hadis no: 2953.
Ebu Hatim der ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geçmiş peygamberler ve
ümmetler hakkında verdiği haberlerin üç amacı vardır. Biri, bilinen bazı
şeyleri övmek ve ümmetini de benzer şeyleri yapmaya teşvik etmektir. İkincisi,
yapılan bazı şeyleri kınamak ve ümmetinin benzeri şeyleri yapmasının önüne
geçmektir. Üçüncüsü ise geçmişte olanları bildirmek ve ümmetinin bunlardan
ibret almasını sağlamaktır."
Müslümanın Peşpeşe Maruz
Kaldığı Musibetlerin Kendisinde Ahirette Hesabı Sorulacak Kötülük Bırakmaması
2913- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Erkek olsun kadın olsun, her mümin kimsenin vücuduna, malına ve kendisine
devamlı olarak musibetlbela iner, Nihayet mümin kişi (bütün bunlara sabredip
tahammül gösterirse) günahsız olarak Yüce Allah'a kavuşur."
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha
2280; Mişkat 1567); Şuayb: İsnadı hasendir. Muvatta 1/236; Ahmed 2/450, 2/287;
Tirmizi 2399; Bak hadis no: 2924.
Musibetlere Maruz Kalan
Kişi için Söz Konusu Ödüllerin Musibetler Karşısında Allah'ın Takdirine Razı
Olup O'na Hamdeden Kişilere Verilecek Olması
2914- ikrime der ki:
Abdullah b. Abbas şu hadisi çokça naklederdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in bir kızı vardı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu alıp
önüne koydu. Sonra onu kucağına aldı. Kızı, can veriyordu. Derken ruhu çıktı.
Bu sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağlıyordu. Ümmü Eymen çığlık
attı.
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), (ona): "(Yüksek sesle) ağlama!"
buyurdu. Ümmü Eymen: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i de
ağlarken görüyorum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ağla! Ağlamak ancak bir rahmettir. Mümin her halükarda kazançlıdır. Canı,
Allah'a hamd ederken iki tarafının arasından çıkar" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih liğayrihi
(es-Silsiletu's-sahiha 1632); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Hadis
sahihtir. Ahmed 1/268; Nesai4/12.
Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Mümini Etrafa Çokça Eğilip Duran Ekine Benzetmesi
2915- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Mümin taze ekin gibidir. Rüzgar nereden gelse onunla birlikte eğilir,
musibetler de ondan eksik olmaz. Kafir ise selvi ağacı gibidir. Kökünden
sökülene kadar dik olarak durur."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2283);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'İn şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/283; Buhari
5644; Müslim 2809; Tirmizi 2866.
Müslümanın Bazen
Hastalıklara Maruz Kalmasının Müstehablığı
2916- Ebu Hureyre
anlatıyor: Bir bedevi, (bir gün) Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yanına girdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (ona): "Hiç Ümmü
Mildem hastalığına yakalandın mı?" dedi. Bedevi: "Ümmü Mildem nedir?"
diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Deri ile et
arasındaki bir hararettir (yani ateşli bir hastalıktır)" buyurdu. Bedevı:
"(Hayır,) bu hiç başıma gelmedi" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Hiç başın ağrıdı mı?" buyurdu. Bedevı: "Baş ağrısı
nedir?" diye sordu. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanın
başına çarpan / vuran bir damardır" buyurdu. Bedevi: "(Hayır,) bunu
(kendimde) hissetmedim" dedi ve arkasını dönüp gidince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim cehennem ahalisinden bir adama
bakmaktan hoşlanıyorsa, işte şu adama baksın" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih; Şuayb: İsnadı hasendir.
Ahmed 2/332, 2/266.
Ebu Hatim der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Kim cehennem ahalisinden bir
adama bakmaktan hoşlanıyorsa, işte şu adama baksın" sözü, bir duruma
tamamıyla alışma ve aksi durumlarda sabırsızlık göstermeye yönelik bir
kınamadır. Yüce Allah dünyadaki hastalıkları, sıkıntı ve üzüntüleri
Müslümanların günahlarına kefaret vesilesi kılmıştır. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ümmetine, Allah'ın ihsan ve mağfireti olmadan yasakladığı
şeylerden
Salih Kulların
Haberlerini Vermekten Kastın Sıkıntıları Hafifletmek Olması
2917- Abdullah (b.
Mes'ud) bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) malları dağıtınca
bir adam: "Böylesi bir taksimatta adalet gözetilmedi" dedi.
"Vallahi gidip bunu Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
söyleyeceğim" dedim ve ona bunu haber verdim. Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah, Musa'ya merhamet etsin! Zira daha
fazla eziyet görmüş, ama sabretmişti" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı kavidir. Ahmed
1/411; Buhari 3405; Müslim 1062/141.
Salihlerin Maruz Kaldığı
Şiddetli Ağrıların Hatalarına Kefaret Olduğuna Delalet Eden Haber
2918- Hz. Aişe:
"Hiç kimsenin hastalığının Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hastalığı kadar ağır olduğunu görmedim" demiştir.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/172; Buhari5646; Müslim 2570;
Tirmizi 2397; İbn Mace 1622.
Salihlerin Başkalarında
Olmayan Bir Şekilde Şiddetli Belalara Maruz Kalmaları
2919- Hz. Aişe anlatıyor:
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) musibet olarak bir ağrı isabet etti.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) acı çekmeye başladı ve
bu sebeple de yatağında kıvranıyordu. Aişe, O'na: "Eğer birimiz bunu yapsa
muhakkak ona kızardın" dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Salih kimseler, sıkıntıya maruz bırakılırlar. Bir Müslüman(ın
ayağına ya da vücudunun herhangi bir yerin)e diken (gibi) bir musibet isabet
etse veya başına bundan daha büyük bir şey gelse, bundan dolayı o kimsenin bir
günahı silinir ve ona bir derece verilir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1610;
er-Ravdu'n-nadir 819); Ahmed 6/159, 160; Bak hadıs no: 2906.
Ebu Hatim der ki: Yahya
b. Ebi Kesir, Abdullah b. Nesib isminde yanılmıştır. Çünkü o, Abdullah b.
el-Haris Nesibu (= kayınbirader) İbn Sirin'diL Yahya, Haris ismini düşürerek
Abdullah b. Nesib şeklinde aktarmıştır.
Müslümanın Dindarlığı
Arttıkça Belaların da Artması, Dindarlığı Zayıfladıkça da Belalarının Azalması
2920- Said b. Ebi Vakkas
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: ''İnsanlardan hangisi
en şiddetli belaya uğrar?" diye soruldu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Peygamberler, sonra sırayla (Allah katında) rütbece en üstün
olanlar. insanlar, dindarlığının (gücü ve zayıflığı) durumuna göre belaya
uğratılır. Eğer dindarlığı güçlü ise (uğrayacağı) belası da şiddetli olur. Eğer
dindarlığı zayıf olursa (uğrayacağı) belası da zayıf olur. Nihayet kişi
(uğradığı belalarla günahlarından arınıp) üzerinde hiçbir günah kalmayarak
insanların içerisinde dolaşıncaya kadar bela onun başına gelmeyi sürdürür"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 143);
Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir.
Belaların En Fazla Peygamberlerde,
Sonra Dini Yaşantıları Onlara Benzeyenlerde Görülmesi
2921- Mus'ab b. Sa'd,
babasından bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey
Allah'ın Resulü! insanlar içinde en ağır belaya kimler maruz kalır?" diye
sorduğumda şöyle buyurdu: "Önce peygamberler, sonra da sırasıyla dini
yaşantıları onlara en çok benzeyenlerdir. Kişi dindarlığına göre belaya maruz
kalır. Kul yeryüzünde (temizlenip) günahsız bir şekilde yürüyene kadar da bela
üzerinden eksik olmaz."
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih; Şuayb: İsnadı hasendir.
Bak hadis no: 2900.
Resulullah'ı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Sevenlere Belaların Kovanın Kuyu Dibine ya da Suyun Yatağına
Ulaşmasından Daha Hızlı Bir Gelmesi
2922- Abdullah b.
el-Muğaffel der ki: Adamın biri Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına gelip: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi seni seviyorum" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Beni seven kişinin üzerine
belalar, sel sularının yatağına akmasından daha hızlı gelir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (es-Silsiletu's-sahiha
1586); İsnadı zayıftır. Tirmizi 2350.
Yüce Allah'ın Müslümanın
Dünyada işlediği Günahların Cezasını Onu Maruz Bıraktığı Musibetlerle Vermesi
2923- Hz. Aişe
bildiriyor: Bir adam: ''Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır'' (Nisa
123) ayetini okudu ve: "Yaptığımız her kötülüğün karşılığını mı göreceğiz?
O zaman helak olduk demektir" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bundan haberdar olunca: "Evet. Müminler yaptıklarının karşılığını
dünyadayken, bedeninde kendisine eziyet veren şeylerle çekerler" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağlb 4/152;
er-Ravdu'n-nadır 819); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Ahmed 6/65, 6/66;
Bak hadis no: 2910.
Belaların Kişinin Hatalarını
Silmesi
2924- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Üzerinde bir günah kalmayıp Allah'a kavuşana dek mümin erkek ve kadının
vücudunda, malında ve çocuğunda bela eksik olmaz.''
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih; Şuayb: İsnadı hasendir.
Tirmizi 2399; Bak hadis no: 2913.
Yüce Allah'ın, Hastalık
ve Ağrıları Müslümanın Günahlarına Kefaret Kılması
2925- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kendisine iğnenin batması veya tökezlemesi dahil müminin maruz kaldığı
her türlü hastalık veya ağrılar, onun günahlarına kefaret olur.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (er-Ravdu'n-nadir 819); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Muvatta 2/941; Ahmed 6/167; Buhari 5640; Müslim 2572/49;
Tirmizi 965; Bak hadis no: 2906.
Yüce Allah'ın Hastalık
ve Üzüntüleri Müslümanın Günahlarına Dünyadayken Kefaret Kılması
2926- Ebu Bekr b. Ebı
Züheyr bildiriyor: Hz. Ebu Bekr, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ey Allah'ın Resulü! ‘‘Iş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin
kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa, onunla cezalandırılır’‘ (Nisa
123) ayetinden sonra kurtuluş nasıl olacaktır?" diye sordu. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah sana merhamet etsin ey Ebu Bekr!
Hastalanmıyor musun? Meşakkat çekmiyor musun? Başına belalar gelmiyor mu? işte
bu şekilde cezalandırılıyorsunuz" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı zayıftır. Bak
hadis no: 2910.
Ebu Hatim der ki:
"Ebu Bekr b. Ebi Zuheyr'in babası sahabedendir."
Yüce Allah'ın Ağaçlardan
Yaprakların Döküldüğü Gibi Hastalıklarla Müslümandan Günahları Dökmesi
2927- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmaktadır: "Erkek mümin ile kadın mümin ve erkek Müslüman ile kadın
Müslüman hasta olduğu takdirde Allah onun günahlarını yaprağın ağaçtan
dökülmesi gibi döker,''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha (2503);
Şuayb: Hadis sahihtir, Ahmed 3/346,
Az Bile Olsa
Hastalıkların Müslüman Kimsenin Günahlarına Kefaret Olması
2928- Ebu Said el-Hudri
anlatıyor: Müslümanlardan bir adam, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e:
"Ey Allah'ın Resulü! Bizim başımıza gelen şu hastalıklar hakkında ne
buyurursun? Bunlar karşılığında bize ne vardır?" diye sordu. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Bunlar kefaret olur" buyurdu.
Adam: "Ey Allah'ın Resulü! (Bu hastalıklar veya sıkıntılar) ya az olursa
(o zaman durum nedir)?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bir diken, hatta daha fazlası bile olsa (o da günahlara kefarettir)"
buyurdu.
(Hadisin ravisi) der ki:
(Babam) ölünceye kadar hastalığın kendisini terk etmemesini; bununla birlikte
bunların; hac, umre, Allah yolunda cihad ve farz namazlarını cemaatle kılmasına
engel olmaması için dua etti.
(Ravi) der ki:
"Ölünceye kadar bir kişi onun vücuduna dokunduğunda (hastalık sebebiyle
vücudundaki) sıcaklığı hissederdi."
[Tahric:] Elbani: Hasen (et-Ta'liku'r-rağib 4/153);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/23.
Ebu Hatim der ki:
Buradaki Zeyneb, Bintu Ka'b b. Ucre'dir. Kendisine dua eden kimse ise Db ey b.
Ka'b'dır. İsnadı sahihtir.
Yüce Allah'ın Hasta ve
Yolcuya, Sağlıklı ve Mukimken işlediği Salih Ameller Gibi Sevap Yazması
2929- Ebu Burde b. Ebi Musa,
babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Adem oğlu yolculuğa çıktığı ve hastalandığı zaman mukımken
veya sağlıklıyken yaptığı amellerin sevaplarını Yüce Allah (dönene veya
iyileşene kadar) aynen yazmaya devam eder. ''
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (el-İrva' 560;
er-Ravdu'n-nadır 1018); Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed 4/410; Buhari 2996; Ebu
Davud 3091.
Yüce Allah'ın iki Gözünü
Kaybedeni Ödüllendirmesi
2930- Abdullah b.
Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmaktadır: "Yüce Allah: ‘‘(Dünyada) kulumun iki sevgilisi (olan
gözlerini) alırsam o da (buna) sabredip (karşılığını Allah'tan) beklerse,
mükafat olarak ona cennetten başka bir şeye razı olmam’‘ buyurdu.''
[Tahric:] Elbani: Hasen sahih (er-Ravdu'n-nadir 151;
et-Ta'liku'r-rağib 4/155); Şu ayb: İsnadı Sahihtir.
Herşeyden Çok Sevdiği
iki Gözünü Kaybedip Buna Hamdeden Kişinin Cennete Girmesinin Umulması
2931- irbad b.
Sariye'nin bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmaktadır: "Rab: ‘‘Ben kulumun haklarında çok hassas olduğu iki
sevgilisi (olan gözlerini) aldığımda bana hamd etmeye devam ederse, ona mükafat
olarak cennetten başka bir şey vermeye razı olmam’‘ buyurdu.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2010);
Şuayb: İsnadı hasendir.
Bu İhsanın, Sevabım
Umarak Sabreden Kişi İçin Söz Konusu Olması
2932- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Allah bir kulun iki sevgilisi (olan gözlerini imtihanolarak) alır, o da
(buna) sabredip (mükafatım Allah'tan) beklerse Allah onu ancak cennete
sokar."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed
2/265; Tirmizi 2401; Darimi 2/323.
İshal Sebebiyle Ölenin
Kabir Azabı Görmemesi
2933- Süleyman b. Surad
ile Halid b. Urfuta bildiriyor: Bir adam karnındaki hastalık sebebiyle öldü.
Bunun üzerine Süleyman b. Surad ile Halid b. Urfuta'dan birisi diğerine:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ‘‘Karnındaki hastalık
sebebiyle ölen kimseye kabrinde azab edilmeyecektir’‘ buyurduğu size ulaşmadı
mı?" dedi. Diğeri de: "Doğru söyledin" -bir rivayette:
"Evet (ulaştı)" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Ahkamu'l-cenaiz 53); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 4/262; Tirmizi 1064; Nesai 4/98.
Yüce Allah'ın Gurbette
Ölen Kişiye Cennette, Doğduğu Yer ile Öldüğü Yer Arası Kadar Bir Yer Vermesi
2934- Abdullah b, Amr
bildiriyor: (Medine'li) bir adam, Medine'de vefat etti. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) o adamın cenaze namazını kıldırdı, sonra da: ''Keşke bu adam,
doğduğu yerin dışında ölseydi" buyurdu. Cemaatten bir adam: "Niçin ey
Allah'ın Resulü!" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kişi doğduğu yerden başka bir yerde ölürse, doğumundan izinin ulaştığı
yer arası ölçülür ve ona cennette (o kadarı) verilir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen (Mişkat 1593); Şuayb: İsnadı
hasendir. Ahmed 2/177; Nesai4/7, 4/8; İbn Mace 1614.
Yüce Allah'ın Dünya
Hayatında Yüksek Ateş Sayesinde Müslümanı Günahlarından Temizlemesi
2935- Cabir b. Abdillah
anlatıyor: Humma, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardı ve
huzuruna girmek için Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den izin istedi.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), (ona): "Sen kimsin?"
buyurdu. Humma: ''Ben, Ümmü Mildem'im!" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Kuba'ya yönel, onların yanına git" buyurdu.
Bunun üzerine humma,
onların yanına vardı. Onlar humma oldular veya şiddetli hummaya tutuldular.
Bunun üzerine Kuba halkı, (Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına
gelerek): "Ey Allah'ın Resulü! Hummaya tutulmamıza ne dersin?"
dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dilerseniz Allah'a dua
edeyim, Allah onu sizden kaldırsın. isterseniz humma (günahlarınızı)
temizleyicidir, (sizleri temizlesin)" buyurdu. Onlar: "O halde humma
(günahlarımızı) temizleyici olsun" dediler.
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağlb 4/154);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/316.
Demirin Kirlerinden
Çıktığı Gibi Müminin de Yüksek Ateş ve Ağrılar Sayesinde Hatalarından Çıkması
2936- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Mümin hasta olduğu zaman Allah onu(n günahını); demirci körüğünün,
demirin kirini temizlediği gibi temizler."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahIDa 1257);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir.
Özel Kişilerin Ahirette
Sevabım Fazlasıyla Alması İçin Ateşlenme Acılarının Daha Fazla Kılınması
2937- Abdullah b. Mes'ud
anlatıyor: Ben (bir gün) Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına
girdim, O'n(un vücudun)a dokundum ve: "Ey Allah'ın Resulü! Doğrusu senin
çok şiddetli ateşin var" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet, sizden iki kişinin hastalandığı zamanki ateş kadar ateşim var"
buyurdu. Ben: ''(Bundan dolayı) senin için de iki kat ecir var mı?" dedim.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet (var)" buyurdu.
Daha sonra Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde bulunan Allah'a yemin ederim
ki, Allah, yeryüzünde kendisine hastalık veya onun dışında eziyet veren başka
bir musibete uğrayan her müslümanın günahlarını; ağacın, yapraklarını döktüğü
gibi döker" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahıha 2047);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/381; Buhari
5647; Müslim 2571; Darİmı 2/316.
Günahları Giderdiği için
Hummaya Sövmenin Mekruhluğu
2938- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (yüksek
ateşten dolayı) titreyen Ümmü's-Saib veya Ümmü'l-Müseyyeb'in yanına girdi ve:
"Neyin var ey, Ümmü's-Saib veya Ümmü'I-Müseyyeb?" dedi. O:
"Humma (sıtma). Allah onun hayrını vermesin" cevabını verince
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hummaya (sıtmaya) sövme. Humma
tıpkı körüğün demirin pasını giderdiği gibi insanoğlunun günahlarını
giderir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 715);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Müslim 2575.
Kızları Olan ve Onlara
İyi Davranan Kişiye Bu Kızların Cehennem Ateşine -ki ondan Allah'a sığımrız-
Karşı Perde Olmaları
2939- Hz. Aişe
bildiriyor: Kadının biri iki kız çocuğuyla birlikte onun yanına girdi ve yiyecek
bir şeyler istedi. Diyor ki: Ancak kadın bir hurmadan başka ona verebilecek bir
şey bulamadı. Kadın verdiğim hurmayı ikiye bölüp kızlarına verdi ve kendisi
ondan yemedi. Sonra kızlarıyla birlikte kalkıp gitti. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanıma girdiğinde kadının yaptığını anlattım. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kızları olan ve onlara iyi davranan
kişiye, bu kız çocukları kendisini cehennem ateşinden koruyan bir perde
olurlar" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3143);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/33; Buhari: 1418; Tirmizi:
1913.
Baliğ Olmadan Üç çocuğu
Ölen Kimsenin Cenneti Hak Etmesi
2940- Ahnef b. Kays'ın
amcası Sa'saa b. Muaviye der ki: Ebu Zer'le Rebeze'de karşılaştım. Ona:
"Ey Ebu Zer! Senin malın nedir?" diye sordum. O da: "Benim
malım, amelimdir" dedi. Ben: "O halde bize Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den işittiğin bir hadis aktar" dedim. Bunun üzerine Ebu
Zer: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: ‘‘Üç çocuğu ergenlik
çağına ulaşmadan ölen hiçbir Müslüman yoktur ki Allah, o çocuklara olan
lütfundan dolayı o anne ve babaya merhamet ederek onları bağışlamış olmasın’‘
diye buyururken işittim" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağıb 3/89); Şuayb:
İsnadı sahihtir. Ahmed 5/151; Nesai 4/24.
Zikri Geçen Musibete
Uğrayan Kimsenin Allah'ın Hükmüne Öfkelenmeden Sevabını Beklemesi Halinde
Cenneti Hak Etmesi Hakkında
2941- Ebu Hureyre
bildiriyor: Ensar'dan bir grup kadın Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Erkeklerden dolayı senin yanına
gelemiyoruz" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"(Filan gün) filanın evinde buluşalım" buyurdu. Söz konusu yere gelip
onlara konuşma yaptı. Sonra: "Bir kadının üç çocuğu ölür de karşılığını
Allah'tan beklerse cennete girer" buyurdu. İçlerinden bir kadın: "Ya
iki çocuk ölürse, ey Allah'ın Resulü?" diye sorunca, Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iki çocukta da aynı durum geçerlidir"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2302;
et-Ta'liku'r-rağıb 903); Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/378;
Müslim 2632/151.
Üç çocuğu Ölen Kimseye
Kıyamette Cehennemin Haram Kılınması
2942- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Buluğa
ermemiş üç çocuğu ölen bir Müslümanın cehenneme temas etmesi, sadece Allah'ın
bu yöndeki (herkes cehenneme uğrayacaktır) yemininden dolayı olacaktır"
buyurmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 862); Şuayb: İsnadı
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 1/235; Ahmed 2/239;
Buhari 6656; Müslim 2632/150; Tirmizi 1060; Nesal 4/25; İbn Mace 1603.
Allah'ın Hükmüne
Öfkelenmeden Rıza Gösterip Sevabını Umduğu Taktirde Üç çocuğu Ölen Kimseye Yüce
Allah'ın Cehennemi Haram Kılması
2943- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Kim kendi soyundan (vefat eden) üç çocuğuna karşı sabredip mükatatını
Allah'tan beklerse Cennete girer."
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2302);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/152; Buhari 1248; Nesai 4/23, 4/24; İbn Mace
1605.
iki Kızı Ölen ve
(Sabredip) Bunun Sevabını Uman Kimsenin Cenneti Hak Etmesi
2944- Ebu Said el-Hudri
der ki: Kadınlar: "Ey Allah'ın Resulü! Erkeklerden dolayı senin yanına
gelemiyoruz. Bize bir gün belirle de yanına gelelim" dediler. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de onlara bir gün tahsis etti. O gün gelip
toplandıklarında onlara vaaz ve nasihatlerde bulundu. Sonra: "Birinizin
kendisinden önce ölen üç çocuğu onu cehennem ateşinden korurlar" buyurdu.
iki çocuğu ölmüş olan bir kadın: "Ey Allah'ın Resulü! Ya iki çocuk
ölürse?" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iki
çocukta da aynı durum geçerlidir" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2302);
Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/34; Buhari
102; Müslim 2634.
Hayatındayken Güzelce
Yetirdiği iki Kızı Ölen Kimsenin Cenneti Hak Etmesi
2945- ibn Abbas, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir: ''İki kızı olan bir
müslüman, kızları yanında olduğu müddetçe veya kendisi kızlarının yanında
olduğu müddetçe onlara iyilikte bulunursa, onlar sebebiyle muhakkak cennete
girer."
[Tahric:] Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 2776;
et-Ta'lıku'r-rağib 3/83); Şuayb: İsnadı zayıf, hadis şahitleriyle hasendir.
Ahmed 1/235; İbn Mace 3670.
iki Oğlu Ölen Müslümanın
Cenneti Hak Etmesi
2946- Cabir b. Abdillah bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i: "Kimin üç çocuğu ölür de
(onların ecrini Allah'tan beklerse) o kimse cennete girer" diye buyururken
işittim. Biz: "Ey Allah'ın Resulü! iki (çocuğu ölen kimse de bu hükme
dahil midir)?" diye sorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"iki (çocuğu ölen kimse de bu hükme dahildir)" buyurdu.
(Hadisin ravisi) Mahmud
der ki: Ben, Cabir b. Abdillah'a: "Bana öyle geliyor ki, eğer siz,
(Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e) bir çocuk da (bu hükme dahil
midir?)" deseydiniz Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
elbette: ‘‘Bir çocuğu (ölen de bu hükme dahildir)'' buyururdu" dedim.
Cabir b. Abdillah da: "Allah'a yemin ederim ki, ben de (Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bunu (söyleyeceğini) sanıyorum"
karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'lıku'r-rağib 3/92);
Şuayb: İsnadı kavıdir. Ahmed 3/306.
Bir Oğlu Ölen ve Bunun
Sevabını Bekleyen Kimsenin Cenneti Kazanması Umulur
2947- Kurre b. iyas
bildiriyor: Bir adam, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanıına
beraberinde bir çocuğuyla birlikte gelirdi. Derken Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) onu bir müddet göremedi. (O kimseyi sorduğunda) sahabiler:
"Onun oğlu öldü, ey Allah'ın Resulü!" dediler. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), oğlanın babasına: "Cennetin
kapılarından birine gidersen (orada) oğlunun seni beklemekte olduğunu görmen
hoşuna gitmez mi?" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağib 3/92);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Nesai 4/22.
Çocuğu Öldüğünde istirca
Edip Allah'a Hamdeden Kimse için Yüce Allah'ın Cennette Hamd Evi Bina Etmesi
2948- Ebu Sinan
anlatıyor: Ben, (bir gün vefat eden) oğlumu defnettim. Bu sırada Ebu Talha
el-Havlanı mezarın kenarında bulunmaktaydı. (Mezardan) çıkmak istediğimde,
elimden tutup beni çıkardı ve (bana): "Sana (bununla ilgili bir şey)
müjdeleyeyim mi? Dahhak b. Abdirrahman b. Arzeb bana şunu bildirdi:
Ebu Musa el-Eş'ari'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır:
"Mümin bir kulun çocuğu vefat ettiği zaman Allah meleklerine: ‘‘Kulumun
çocuğunun canını aldınız mı?’‘ diye sorar. Melekler de: ‘‘Evet (canını aldık''
derler. Allah: ‘‘Kulumun gönlünün meyvesinin canını mı aldınız?’‘ diye sorar.
Melekler: ‘‘Evet’‘ derler. Allah: ‘‘Bu durumda kulum ne söyledi?’‘ diye sorar.
Melekler: ‘‘istirdida bulundu (yani "Biz Allah'a aidiz ve O'na
dönücüleriz" dedi) ve Sana hamd etti’‘ derler. Allah: ‘‘O kulum için
cennette bir köşk bina edin ve o köşke "Hamd köşkü" adını veriniz''
buyurur."
[Tahric:] Elbani: Hasen liğayrihi (et-Ta'liku'r-rağib
3/93; es-Silsiletu's-sahiha 1408); Şuayb: İsnadı zayıflır. Ahmed 4/415; Tirmizi
1021.
Ebu Hatim der ki:
Buradaki Ebu Talha el-Havlani'nin adı Nuaym b. Ziyad olup Şam halkının ileri
gelenlerindendir. Ondan Muaviye b. Salih ve beldesinin halkı rivayet etmİştir.
Buradaki EbU Sinan, eş-Şeybani olup adı Said b. Sinan'dır ve ondan Basralılar
hadis yazmıştır. Ebu Sinan el-KMi ise Dırar b. Murre'dir.
Bir Ölüm Musibetine Maruz
Olan Kimseye, İstirca Edip Kaybettiğinin Yerine Allah'tan Hayırlısını
Dilemesinin Emredilmesi
2949- Ümmü Seleme der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kimin başına bir musibet
gelirse: ‘‘inna lillahi ve inna ileyhi raciun’‘ deyip: ‘‘Allahım! Bu musibete
sabrımın ecrini ver ve bana bunun yerine daha hayırlı bir durum ihsan et’‘ diye
dua etsin" buyurdu. Ebu Seleme vefat ettiği zaman bu şekilde dua ettim.
Her: "Bana daha hayırlı bir durum ihsan et" kısmına ulaştığım zaman
kendi kendime: "Kim Ebu Seleme'den daha hayırlıdır ki?" dedim.
Ravi der ki: Ümmü Seleme
iddetini doldurduğu zaman Hz. Ebu Bekr onu istemek için birini gönderdi. Ancak
Ümmü Seleme kabul etmedi. Sonra Ömer onu istemek için birini gönderdi. Ancak
Ümmü Seleme onu da kabul etmedi. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ona Ömer b. el-Hattab'ı gönderdi. Ümmü Seleme: "Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) benim kıskanç biri olduğumu, çocuklarımın olduğunu ve şahid
olarak da velilerimden yanımda kimsenin bulunmadığını haber ver" dedi.
Bunun üzerine Ömer, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip durumu
kendisine haber verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ömer'e şöyle
buyurdu: "Ona geri dön ve şöyle de: Kıskanç olduğunu söylemişsin. Kıskançlığını
gidermesi için Allah'a dua edeceğim ve kıskançlığın giderilecektir. Çocuklarım
var diyorsun, çocuklarının bakımı sağlanacaktır. Velilrinden şahitlik edecek
kimsen olmadığını söylemişsin. Velilerinden burada bulunsun ya da bulunmasın
bana razı olmayacak hiç kimse yoktur."
Bunun üzerine Ümmü
Seleme, oğluna: "Ey Ömer! Kalk ta (beni) Allah'ın Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile evlendir" dedi. O da evlendirdi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Ümmü Seleme'nin yanına gerdeğe girmek için gelirdi. Ümmü
Seleme, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüğünde (süt emmekte
olan) kızı Zeyneb'i alıp bağrına basardı. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) dönüp giderdi. Ümmü Seleme'nin süt kardeşi olan Ammar b. Yasir bu
durumu fark etti. Derken Ümmü Seleme'nin yanına girdi ve ona: "Sayesinde
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sıkıntı verdiğin (şu) çirkin yaramaz
(kızın Zeyneb) nerede!" dedi.
Sonra Ammar b. Yasir,
Zeyneb'i alıp götürdü. Derken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi,
onun yanına girdi ve evin içinde göz gezdirmeye başladı. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Zeyneb ne durumda?" diye sordu. Ümmü Seleme:
"Ammar geldi, onu alıp götürdü" diye cevap verdi. Böylece Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) onunla gerdeğe girebildi ve: "Sana filanca
(eşime) verdiğim iki kap, iki el değirmeni ve lif dolu deriden bir yastıktan
daha azını vermeyeceğim. Eğer sana yedi günde bir gün ayırmamı istersen (diğer)
kadınlarım için de yedi günde bir gün ayırırım" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 293).
Ahmed 6/317; Ebu Davud 3119; Tirmizi 3511; İbn Mace 1598.
Ebu Hatim der ki:
İsnadın lafzı, İbrahim b. el-Haccac'a, metni ise Yezid b.
Harun'a aittir.
Kişinin Kendisinden Önce
Ölen çocuğunun Bulunmasının Müstehablığı
2950- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz kime rakub
dersiniz?" diye sorunca biz: "çocuğu olmayana deriz" cevabını
verdik.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Rakub bu değildir. Rakub; çocuklarından hiç birini
(kendinden önce) ahirete göndermeyendir" buyurdu ve: "Siz kime
pehlivan dersiniz?" diye sordu. Sahabe: "Kendisini erkeklerin
yenemediği kişidir" cevabını verince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Öyle değiL. Asıl pehlivan öfkeli olduğu zaman öfkesine hakim
olandır" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3406);
Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/382; Müslim 2608; Ebu Davud
4779.
Vebanın Bizden Önce Salihlerin
Ölümü ve Yüce Allah'ın Yaratıklarına Olan Rahmeti Olması
2951- Amr b. el-As
anlatıyor: Şam bölgesinde veba salgını meydana geldi. Bunun üzerine Amr b.
el-As: ''Veba, bir azabdır. Dolayısıyla ondan uzak durunuz" dedi. Şurahbıl
b. Hasene ise: ''Doğrusu benim Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le
sohbetim oldu. Amr ise ailesinin eşeğinden -veya devesinden- bile daha yanlış
yoldadır. Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Veba, Rabbinizin
bir rahmetidir. Peygamberinizin bir duasıdır ve sizden önceki salih kimselerin
ölümüdür. (Bir yerde veba salgını ortaya çıktığında eğer orada bulunuyorsanız o
zaman) orada kalın ve (eğer oranın dışında bulunuyorsanız o zaman da) o
bölgeden uzak durun’‘ buyurdu" dedi. Amr b. el-As bunu işitince: ''Doğru
söylemiş" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı hasendir. Ahmed
4/196.
Veba Çıkan Beldeye
Girilmesinin ve Zuhur Eden Beldeden Çıkılmasının Yasaklanışı
2952- Amr b. Sa'd b. Ebi
Vakkas, babasından bildiriyor: Usame b. Zeyd'e: ''Veba konusunda Hz.
Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne işittin?'' diye sorduğumda Usame
şöyle dedi: ''Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Veba,
Allah'ın İsrail oğullarından bir topluluğa veya sizden önceki topluluklardan
birine göndermiş olduğu bir beladır. Bir yerde veba olduğunu duyarsanız, oraya
gitmeyin. Şayet sizin bulunduğunuz bölgede görülürse de ondan kaçmak için o
bölgeden çıkmayın.''
[Tahric:] Elbani Sahih (Mişkat 1548); Şuayb: İsnadı
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/896; Buhari 3473;
Müslim 2218/92
2953- ibn Abbas
anlatıyor: Ömer b. el-Hattab, Şam'a doğru yola çıkmış serğ bölgesine
ulaştığında Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ve arkadaşları ordu komutanları olarak onu
karşıladılar ve ona Şam'da veba olduğunu bildirdiler. Bunun üzerine Ömer:
"Bana ilk Muhacirleri çağır" dedi. Ben de çağırdım. Onlarla
istişarede bulundu ve onlara Şam'da veba salgını bulunduğunu bildirdi. Görüş
ayrılığına düştüler. Bir kısmı: "Sen bir iş için yola çıkmış bulunuyorsun,
artık geri dönmeni doğru bulmuyoruz" derken; diğer bir kısmı da:
"Yanında insanlar ve Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabı
vardır; onları bu vebaya sürüklemeni doğru bulmuyoruz" dediler.
"Tamam, şimdi
kalkabilirsiniz" dedi ve sonra: "Bana Ensar'ı çağırın" diye
ekledi. Onları çağırdım. Onlarla da istişare etti. Onlar da yine Muhacirler
gibi farklı görüş sergilediler. "Tamam, siz de gidebilirsiniz, bana
Kureyş'in yaşlılarından Fetih muhacirlerinden burada olanları çağır!"
dedi. Onları da çağırdım.
Aralarında iki kişi bile
itiraz etmeksizin görüş birliğiyle: "Orduyu vebaya sürüklemeden insanları
geri çevirmeni uygun görüyoruz" dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer insanlara
şöyle seslendi: "Ben (deveme) binip geri dönüyorum, siz de binin!"
Bunun üzerine Ebu Ubeyde b. el-Cerrah: "Allah'ın kaderinden mi
kaçıyorsun?" diye çıkıştı. Hz. Ömer buna şöyle cevap verdi: "Ey Ebu
Ubeyde! Keşke bunu başkası söyleseydi. -Ömer onun karşı çıkmasından
hoşlanmazdı- Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz. Peki, senin
develerin olsa ve onli'rı, bir tarafı verimli otlak, diğer tarafı ise çorak iki
yakalı bir vadiye götürsen. Sen de onları otlak olan yerde otlatsan bu,
Allah'ın kaderiyle olmaz mı? Sonra onları çorak yere götürüp otlatsan yine bu
da Allah'ın kaderiyle olmaz mı?" Ebu Ubeyde: "Evet" dedi.
Ardından Abdurrahman b.
Avf çıkageldi. Bazı meşguliyetlerinden dolayı orada değildi. Şöyle dedi:
"Bu konuda benim bir bilgim var; Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: ‘‘Bir yerde veba olduğunu duyarsanız,
oraya gitmeyin. Şayet siz bir yerde iken oraya veba salgını gelirse oradan
kaçarak çıkmayın!’‘" Bunun üzerine Hz. Ömer, Allah'a hamd ettikten sonra
oradan ayrıldı.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2717); Şuayb:
İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/894, 2/896;
Ahmed 1/194; Buhari 5729; Müslim 2219/98; Ebu Davud 3103; Bak hadis no: 2912.
Vebanın israil
Oğullarına Gönderilen Bir Azap Türü Olması
2954- Usame b. Zeyd'in naklettiğine
göre Allah'ın Resülü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) taun'dan (vebadan) bahsedip:
"Taun hastalığı, israil oğullarından bir topluluğa gönderilen pis bir
hastalığın kalıntısı ve azabdır. Bulunduğunuz yerde taun hastalığı zuhur ederse
o yeri terk etmeyiniz. Sizin olmadığınız bir yerde zuhur edecek olursa o yere
girmeyiniz" buyurmuştur.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/200; Müslim 2218/95; Tirmizi 1065;
Bak hadis no: 2952.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan: