Sahih İbn Hibban |
BİRR VE İHSAN |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Bab: Anne-Babanın
Hakkı
Ana Baba'ya İyilik,
Ana Baba'nın Sözünü Dinlemek, Ana Baba'yı İnkar
409- Malik b. el-Hasan
b. Malik b. el-Huveyris, babasından, o da dedesinden naklen bildiriyor: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) minbere çıkıyordu. Bir basamak çıktığında:
"Amın" dedi. Bir basamak daha çıktığında yine: "Amın'' dedi.
Üçüncü basamağı da çıkıp: "Amın" dedikten sonra şöyle buyurdu:
"Bana Cebrail geldi ve: ‘‘Ey Muhammed! Kim Ramazan ayına ulaşır da
bağışlanmazsa, Allah onu (rahmetinden) uzaklaştırsın’‘ dedi. Ben de: ‘‘Amın''
dedim. Cebrail: ‘‘Kim anne ve babasına veya birine yetiştiği halde ölüp da
Cehenneme girerse Allah onu (rahmetinden) uzaklaştırsın’‘ deyince: ‘‘Amın''
dedim. Cebrail: ‘‘Kim yanında anıldığın halde sana salavat getirmezse Allah onu
(rahmetinden) uzaklaştırsın. Amin de’‘ deyince de: ‘‘Amın’‘ dedim."
[Tahric:] Elbani: Sahih liğayrihi (et-Ta'lıku'r-rağıb 2/66); Şuayb:
İsnadı sahih liğayrihi'dir.
Ebu Hatim der ki: Bu
hadis kişinin, özellikle örnek alınan biri ise sadece kendisi için yardım
beklentisi içinde olmamasının müstehab olduğuna dair delillerden biridir. Zira
Cebrail, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim Ramazan ayına
ulaşır da bağışlanmazsa, Allah onu (rahmetinden) uzaklaştırsın" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hemen: "Amin" demiştir.
Cebrail: "Kim anne ve babasına veya birine yetiştiği halde ölüp de
Cehenneme girerse Allah onu (rahmetinden) uzaklaştırsın" deyince de hemen
"Amin" demiştir. Ancak Cebrail:
"Kim yanında
anıldığın halde sana salavat getirmezse Allah onu (rahmetinden)
uzaklaştırsın" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine
özel olan bu durumda hemen "Amin" dememiş, Cebrail "Amin"
demesini istedikten sonra "Amin" demiştir. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bununla örnek alınan kişinin diğerlerinden ayrı olarak sadece
kendisine yardım ve destek verilmesini istememesi gerektiğini göstermek
istemiştir. Müslümanlar dünyada başkalarının yardımını her ne kadar istemeseler
de, her iki cihanda dostlarına yardım eden Yüce Allah'tır.
ilimde Derinliği
Olmayana Oğulun Malının Babasına Ait Olacağı izlenimi Veren Haber
410- Hz. Aişe
bildiriyor: Bir adam, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına vardı.
Bu adam, kendisinin alacağı bir borç hususunda babasıyla münakaşa ediyordu.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen ve malın,
babana aitsiniz!" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih liğayrihi (Mişkat 3354; el-İrva' 838); Şuayb:
Hadis sahihtir. Bak hadis no: 4262.
Ebu Hatim der ki:
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) burada adamın. yabancılara gösterdiği
muameleyi babasına göstermesini kınamış, ona hem söz. hem de fiilleriyle
yumuşak davranması ve iyilikte bulunmasını emretmiştir. "Sen ve malın,
babana aitsiniz" sözüyle malından ona infakta bulunmasını istemiştir.
Yoksa bundan kasıt, kendisi henüz hayatta iken gönül rızası olmadan babasının
onun malına sahibi olacağı değildir.
Kişinin Ebeveynine
Sövmesinin Yasaklanış Nedeni
411- Abdullah b. Amr der
ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişinin anne babasına
sövmesi büyük günahlardandır" buyurdu. "Kişi anne babasına nasıl
söver ki?" diye sorulunca da: "insanlara karşılık verip anne ve babasına
söver" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih liğayrihi (Mişkat 3354; el-İrva' 838);
Şuayb: Hadis sahihtir. Ahmed 2/164; Buhari 5973; Müslim 90; Ebu Davud 5141;
Tirmizi 1902; Bak hadis no: 412.
Bu Hadiste Mis'ar b.
Kidam'ın Yanıldığını iddia Edenin Kavlini Çürüten Haber
412- Abdullah b. Amr
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "En büyük günah,
kişinin anne babasına sövmesidir" buyurunca: "Ey Allah'ın Resulü!
Kişi nasıl anne babasına söver ki?" diye soruldu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Birinin babasına söver, o da babasına söverek karşılık
verir. Yine birinin annesine söver, o da annesine söverek karşılık verir"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağıb 3/221); Şuayb: İsnadı
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/195; Bak hadis no: 411.
Küfrün Bir Türü Olması
Dolayısıyla Kişinin Anne-Babasından Yüz Çevirmesinin Kınanması
413- ibn Abbas der ki:
Ömer b. el-Hattab'ın son haccında Abdurrahman b. Avf, Mina'daki evine
döndüğünde: "Filan kişi: ‘‘Şayet Ömer ölürse falan kişiye biat edeceğim’‘
diyor" dedi. Ömer: "Bu
Zilhicce ayının
sonlarına doğru Ömer, Medine'ye döndü. Cuma günü olduğunda hava aşırı sıcak
diye erkenden (Mescid'e) gittim. Ancak Said b. Zeyd'in benden önce geldiğini ve
minberin sağ direğine dayanıp oturduğunu gördüm. Dizim dizine değecek şekilde
yanında oturdum. Çok geçmeden Ömer çıkıp geldi. Said'e: "Şimdi bu minber
üzerinde, halife oldu olalı benzerini yapmadığı bir konuşmayı yapacak"
dediğimde, Said: "Ne söyleyebilir ki?'' karşılığını verdi.
Nihayet Ömer minbere
çıkıp oturdu. Sonra Yüce Allah'a layıkıyla hamdü senada bulunup şöyle dedi:
"Sonrasına gelince, size yapmam takdir edilen bir bir konuşma yapacağım ve
belki de ölümümden önceki son konuşma olacaktır. Söyleyeceklerimi anlayıp
kavrayan kişi gittiği her yerde başkalarına aktarsın Fakat diyeceklerimi
anlayamayacaklar bilsin ki benim adıma yalan söylemek hiçbir müslümana helal
değildir. Yüce Allah, Muhammed'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdi ve ona
Kitab'ı indirdi. Ona indirdiği şeylerden biri de recm ayetidir. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu ayet olarak bize okudu ve buna dayanarak
recm uyguladı. Biz de ondan sonra recm uyguladık. Fakat zaman geçtikçe
bazılarının: ‘‘Recm ayetini Yüce Allah'ın Kitab'ında göremiyoruz’‘ demelerinden
ve Yüce Allah'ın emrettiği farzlarından birini bırakarak sapmalarından
korkuyorum. Evli olup da zina eden erkek ve kadının, bu yaptıkları bir delil
veya hamilelik veya itirafla ortaya çıkarsa recmedilmeleri haktır. Allah'a
yemin olsun ki insanlar: ‘‘Ömer, Allah'ın Kitab'ına ekleme yaptı’‘ demeyecek
olsalar bu ayeti mushafa yazardım. Yine okuduklarımız arasında ‘‘(Başkalarının
soyundan olduğunuzu iddia ederek) babalarınızdan yüz çevirmeyin. Zira
babalarınızdan (bu şekilde) yüz çevirmeniz sizin için küfürdür’‘ ayeti de
vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Hıristiyanların isa b.
Meryem'i yüceltmesi gibi beni yüceltmeyin! Ben de bir kulum. Benim için "Allah'ın
kulu ve Resulü'dür" deyin’‘ buyurdu. Filan kişinin: ‘‘Şayet Ömer ölürse
filan kişiye biat edeceğim’‘ dediği bana ulaştı. Müslümanlarla istişare etmeden
birine biat eden kişinin bu biatı kabul görmediği gibi biat edilen kişi için de
geçerli olmaz. Hiç kimse aldanıp: ‘‘Ebu Bekr'in biatı oldu bittiye
getirilmiştirı’‘ demesin. Bu şekilde olmuştur, ama Yüce Allah bundan dolayı, bu
işten gelecek kötülükten bizleri korumuştur. Bugün, Ebu Bekr'e boyun eğilip
itaat edildiği gibi içinizden hiç kimseye gönülden boyun eğilmez. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği gün kendisi en hayırlılarımızdan
biriydi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince Muhacirler Ebu
Bekr'in yanında toplanırken Ensar muhalefet edip Saide oğullarının çardağında
toplandılar. Ebu Bekr'e: ‘‘Ensar'dan kardeşlerimizin yanına gidelim de bakalım
ne yaptılar’‘ dedim. Yanlarına gitmek için yola çıktık. Yolda onlardan salih
olan iki kişiyle karşılaştık. Bize: ‘‘Ey Muhacirler! Nereye gidiyorsunuz?’‘
diye sorduklarında: ‘‘Ensarlı kardeşlerimizin yanına gitmek istiyoruz’‘ dedim.
Ancak onlar: ‘‘Ey Muhacirler! Gitmenize gerek yok, siz kendi işinize bakın’‘
karşılığını verdiler. Bense: ‘‘Vallahi yanlarına gitmeden dönmeyeceğiz!’‘
dedim. Vardığımızda Saide oğullarının çardağında toplanmışlardı. Önlerinde,
giysisine sarınmış bir adam bulunuyordu. ‘‘Kim bu?’‘ diye sorduğumda: ‘‘Sa'd b.
Ubade’‘ dediler. ‘‘Neyi var?’‘ diye sorduğumda:
''Hasta’‘ dediler. Az
bir oturduktan sonra sözcüleri kalktı, Yüce Allah'a hamdu senada bulunduktan
sonra: ‘‘Sonrasına gelince, bizler Yüce Allah'ın yardımcıları ve islam'ın
askerleriyiz. Fakat ey müslümanlar, sizden birileri idare işini kendi ellerinde
tutmak ve bizi aslımızdan koparmak istediler’‘ dedi. Sözcüleri susunca ben
konuşmak istedim. Kendimce güzel bir konuşma hazırlamıştım. Onu Ebu Bekr'in de
önünde yapmak istiyordum. Ebu Bekr'e karşı olan öfkeyi de biraz dindirmek
niyetindeydim. Ancak Ebu Bekr benden daha hoşgörülü ve daha ağırbaşlıydı.
Elimden tuttu ve: ‘‘Otur'‘‘ dedi. Bu yüzden konuşup da onu kızdırmak istemedim.
Bunun üzerine Ebu Bekr bir konuşma yaptı. Vallahi konuşmasında, benim söylemek
istediğim ne kadar güzel şey varsa kelimesi kelimesine benzerini veya daha
güzelini söyledi. Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra: ‘‘Sonrasına gelince,
kendi hakkınızda söylediğiniz hayırlı
şeylere sizler gerçekten
de layıksınız. Ancak, soy ve yerleşim bakımından Arapların orta yerinde yer
aldıkları için bu idare işi hep Kureyş'in bu kabilesinde olmuştur. idare
konusunda ben şu iki kişiyi kabul ediyorum. ikisinden istediğinize biat edin’‘
dedi ve benim elimle aramızda oturan Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ın elini tuttu.
Ebu Bekr'in dedikleri arasında işte sadece bu son kısım hoşuma gitmedi. Zira
içlerinde Ebu Bekr'in bulunduğu bir topluluğa idareci seçilmektense, vallahi
orta yerde boynumun vurulmasını gerektirecek bir günah işlemiş olmayı tercih
ederdim. Ensar'dan bir genç: ‘‘Ben küçük bir çubuğum, ama kaşıntıyı gideririm,
bir hurma salkımıyım ama en tepedeyim! Ey Kureyşliler! Bizden bir emir sizden
de bir emir olsun’‘ deyince kargaşa çıkıp sesler yükseldi. ihtilafa
düşülmesinden çekindiğim için: ‘‘Ey Ebu Bekr! Uzat elini!’‘ dedim. Ebu Bekr
elini uzatınca ona biat ettim. Sonrasında Muhacirler, ondan sonra da Ensar ona
biat etti. Sa'd'a yüklendiğimizde, birisi: ‘‘Sa'd'ı öldürdünüz!’‘ dedi. Ben:
‘‘Allah, Sa'd'ın canını alsın!’‘ karşılığını verdim. Vallahi o zamanlarda Ebu
Bekr'e biattan daha uygun bir yol bulamadık. Zira bir kişinin üzerine anlaşıp
ona biat etmeden oradan ayrılmamız halinde, geride kalanların başka birine biat
etmelerinden korktuk. Bu durumda ya istemediğimiz birine biz de biat edecektik
veya onlara karşı çıkacaktık. Böylece fesat ve ihtilaf olacaktı. Bundan dolayı
topluca Ebu Bekr'e biat edip halife olarak onu kabul etti.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 2338); Şuayb: İsnadı Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 1/47; Buhari 6830; Müslim 1691; Ebu
Davud 4418; Bak hadis no: 414, 1466,6218.
Kişinin Babasından Yüz
Çevirmesinin Küfrün Bir Türü Sayılması Dolayısıyla Atalardan Yüz Çevirmenin
Yasaklanışı
414- Abdullah b. Abbas
bildiriyor: Ömer b. el-Hattab'ın hilafeti zamanında Abdurrahman b. Avf'a Kur'an
okurdum. Kur'an okunurken Abdurrahman gibi tüyleri ürperen birini görmüş
değilim. Ömer b. el-Hattab'ın son haccı sırasında Mina'dayken Abdurrahman'ı
aramaya çıktığımda onu bulamadım. Ömer'in yanından gelene kadar onu evinde
bekledim. Abdurrahman gelince: "Demin Ömer'e şöyle şöyle diyen adamı
görmeliydin" dedi ve olanları şöyle anlattı:
''Adamın biri Ömer b.
el-Hattab'a geldi ve: ‘‘Filan kişi senin ölmen durumunda falan kişiye biat
edeceğini söylüyor’‘ dedi. Ömer de: ‘‘Bugün
Zilhicce ayının sonunda
Medine'ye vardık. Cuma günü olduğunda Abdurrahman'ın anlattıklarından dolayı
körün erkenden yola düşmesi gibi ben de erkenden Mescid'e gittim. Said b.
Zeyd'in benden önce gittiğini ve minberin sağ direğine dayanıp oturduğunu
gördüm. Dizim dizine değecek şekilde yanında oturdum. Çok geçmeden Ömer çıktı
ve minbere doğru yürümeye başladı. Ömer gelirken Said b. Zeyd'e: "Vallahi
müminlerin emiri bugün bu minberin üzerinde öyle bir konuşma yapacak ki ondan
önce böylesi bir konuşmayı hiç kimse yapmamıştır" dedim. Said b. Zeyd bu
sözümü garipsedi ve: "Daha önce hiç kimsenin söylemediği neyi söyleyebilir
ki?" karşılığını verdi.
Ömer çıkıp minberde
oturdu. Müezzin ezan okuyup sustuktan sonra kalktı, şahadet getirip layıkıyla
Allah'a senada bulunduktan sonra şöyle dedi: "Gelelim asıl konuyal Size
yapmam takdir edilen bir konuşma yapacağım ve belki ölümümden önceki son
konuşmamdır. Söyleyeceklerimi anlayıp kavrayan her bir kişi bineğinin götürdüğü
her yerde onları başkalarına aktarsın. Fakat diyeceklerimi iyice anlayamamış
olmaktan çekinenler de bilsin ki benim adıma yalan söylemelerine izin
vermiyorum. Allah, Muhammed'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdi ve ona
Kitab'ı indirdi. Allah'ın indirdiği ayetlerden biri de recm ayetleridir. Bu
ayeti Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında okuyup anladık ezberledik.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) recm etti, biz de ondan sonra
recmettik. Fakat zaman geçtikçe bazılarının: ‘‘Recm ayetini Allah'ın Kitab'ında
göremiyoruz’‘ demelerinden ve Allah'ın emrettiği farzlarından birini bırakarak
sapmalarından korkuyorum. Evli olup da zina eden erkek ve kadının, bu
yaptıkları bir delil veya hamilelik veya itirafla ortaya çıkarsa recmedilmeleri
Allah'ın Kitab'ına göre haktır. Yine Allah'ın Kitab'ında okuduklarımız
arasında: ’‘Babalarınızdan yüz çevirmeyin. Zira (başka bir soydan olduğunuzu
söyleyip) babalarınızdan yüz çevirmeniz sizin için bir küfürdür’‘ ayeti de
vardı. Bilin ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘isa b. Meryem'in
övülmesi gibi beni övmeyin! Ben Allah'ın kuluyum! Benim için "Allah'ın
kulu ve Resulü" deyin!'' buyurmuştur.
Bazılarınızın:
"Eğer Ömer ölürse filan kişiye biat edeceğim!" dediği bana ulaştı.
Hiç kimse: "Ebu Bekr'in biatı oldu bittiye getirilmiştirı" demesin.
Bu şekilde olmuştur, ama Allah bundan dolayı, bu işten gelecek şerden bizleri
korumuştur. Ebu Bekr'e boyun eğilip itaat edildiği gibi içinizden kimseye
gönülden boyun eğilmez. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından
sonra bizim (biat konusundaki) durumumuza gelince; Ali, Zübeyr ve onlarla
birlikte olanlar bize katılmadılar. Aynı şekilde tümüyle Ensar bize katılmayıp
Saide oğullarının çardağında birlikte toplandılar. Muhacirler ise hilafet
konusunda Ebu Bekr'in üzerinde anlaştılar.
Biz Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) evindeyken duvarın arkasından bir adam: ’‘Ey
ibnu'I-Hattab! Yanımıza çık!’‘ diye seslendi. Ona: "Git başımdan! Seninle
uğraşamayacak kadar meşgulüz’‘ karşılığını verdiğimde, adam: ‘‘Bir olayoldu ve
mutlaka bunu bilmen gerekiyor. Ensar, Saide oğullarının çardağında toplandılar.
Aranızda savaşın çıkmasına sebep olacak yeni bir şey yapmadan önce onlara
yetişin!’‘ dedi. Bunun üzerine Ebu Bekr'e: ‘‘Ensar'dan kardeşlerimizin yanına
gidelim’‘ dedim. Yanlarına gitmek için yola Çıktığımızda Ebu Ubeyde b.
el-Cerrah ile karşılaştık. Ebu Bekr onun elinden tuttu ve ikimizin arasında
yoluna devam etti. Çardağa yaklaştığımızda salih olan iki adamla karşılaştık.
Bu iki adam çardakta olanların neler yaptıklarını anlattılar ve: ‘‘Ey
Muhacirler! Nereye gidiyorsunuz?’‘ diye sordular. ‘‘Ensarlı kardeşlerimizin yanına
gitmek istiyoruz'' dediğimde, bize: ‘‘Ey Muhacirler! Yanlarına yaklaşmasanız
daha iyi olur, siz kendi işinize bakın’‘ karşılığını verdiler. Bense: ‘‘Vallahi
yanlarına gideceğiz!'' dedim. Yola devam edip yanlarına geldiğimizde Saide
oğullarının çardağında toplandıklarını gördük. Önlerinde, giysisine sarınmış
bir adam bulunuyordu. ‘‘Kim bu?’‘ diye sorduğumda: ‘‘Sa'd b. Ubade’‘ dediler.
‘‘Neyi var?’‘ diye sorduğumda: ‘‘Hasta’‘ dediler. Oturduktan sonra sözcüleri
kalktı,. Yüce Allah'a layıkıyla senada bulunduktan sonra: ‘‘Sonrasına gelince,
bizler Yüce Allah'ın yardımcıları ve islam'ın askerleriyiz. Ey Muhacirler! Siz
de bizlerden bir gurupsunuz. Ancak sizden birileri bizi aslımızdan koparmak ve
idare işinden uzak tutmak istiyorlar’‘ dedi. Sözcü konuşmasını bitirince ben
konuşmak istedim. Kendimce güzel bir konuşma hazırlamıştım. Onu Ebu Bekr'in de
önünde yapmak istiyordum. Ebu Bekr'e karşı olan öfkeyi de biraz dindirmek
niyetindeydim. Konuşmak istediğimde Ebu Bekr ‘‘Acele etme’‘ dedi. Bu yüzden
konuşup da onu kızdırmak istemedim. Bunun üzerine Ebu Bekr bir konuşma yaptı. O
benden daha hoşgörülü ve daha ağırbaşlıydı. Vallahi konuşmasında, benim
söylemek istediğim ne kadar güzel şey varsa benzerini veya daha güzelini sonuna
kadar söyledi. Ebu Bekr, şehadet getirip Allah'a layıkıyla senada bulunduktan
sonra: ‘‘Sonrasına gelince, ey Ensar! Kendi hakkınızda söylediğiniz hayırlı
şeylere sizler gerçekten de layıksınız. Ancak, soy ve yerleşim bakımından
Arapların orta yerinde yer aldıkları için bu idare işi hep Kureyş'in bu
kabilesinde olmuştur. idare konusunda ben şu iki kişiyi kabul ediyorum.
İkisinden istediğinize biat edin’‘ dedi ve benim elimle Ebu Ubeyde b.
el-Cerrah'ın elini tuttu. Ebu Bekr'in dedikleri arasında işte sadece bu son
kısım hoşuma gitmedi. Zira içlerinde Ebu Bekr'in bulunduğu bir topluluğa
idareci seçilmektense, vallahi orta yerde boynumun vurulmasını gerektirecek bir
günah işlemiş olmayı tercih ederdim. Ancak şu an düşünmediğim bir şeyi ölüm
anında nefsim bana güzel gösterebilir. Ebu Bekr konuşmasını bitirince Ensar'dan
bir adam (hem tevazu, hem kibir karışımı): "Ben küçük bir çubuğum ama
kaşıntıyı gideririm, bir hurma salkımıyım ama en tepedeyimi Ey
Kureyşliler! Bizden bir halife, sizden
de bir halife olsun" dedi. Sonrasında kargaşa başladı, sesler yükseldi.
Fitne çıkmasından korktuğumdan dolayı: "Ey Ebu Bekr! Uzat elini!"
dedim. Ebu Bekr elini uzatınca ona biat ettim. Sonra Muhacirler ona biat etti.
Ondan sonra Ensar ona biat etti. Sa'd b. Ubade'nin üzerine yüklendiğimizde,
Ensar'dan birisi: "Sa'd b. Ubade'yi öldürdünüz!" dedi. (Ömer dedi ki)
Ben de öfkeyle: "Allah, Sa'd'ın canını alsın! Zira fitne ve kötülüğe sebep
oluyordul" karşılığını verdim. Vallahi o zamanlarda Ebu Bekr'e biattan
daha uygun bir yol bulamadık. Zira bir kişinin üzerine anlaşıp ona biat etmeden
oradan ayrılmamız halinde, geride kalanların başka birine biat etmelerinden
korktuk. O zaman ya istemediğimiz birine biz de biat edecektik veya onlara karşı çıkacaktık ve böylece fitne çıkacaktı. Hiç
kimse: "Ebu Bekr'in biatı oldu bittiye getirilmiştir!" demesin.
Gerçekten o iş böyle çabuk olmuştur. Lakin Allah, o işin şerrinden (bizleri)
korumuştur. Bugün içinizde Ebu Bekr gibi birisi de bulunmuyor.
Malik der ki: "ibn
Şihab'ın Urve b. ez-Zübeyr'den naklen bana bildirdiğine göre yolda kendileriyle
karşılaştıkları Ensar'dan o iki adam Uveym b. Saide ile Ma'n b. Adiy idi."
ibn Şihab der ki:
"Said b. el-Müseyyeb'in bana bildirdiğine göre o gün Saide oğullarının
çardağında ‘‘Ben küçük bir çubuğum ama kaşıntıyı gideririm'' diyen kişi Selime
oğullarından Hubab b. el-Münzir adında biriydi."
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in
şartlarına göre sahihtir. Muvatta 2/823; Ahmed 1/55; Bak hadis no: 413.
Ebu Hatim der ki: Ömer,
"Ebu Bekr'in biatı oldu bittiye getirilmiştir, lakin Allah, o işin
şerrinden (bizleri) korumuştur" sözüyle Ebu Bekr'e biatın herkesin bir
arada olduğu bir ortamda yapılmadığını ifade etmek istemiştir. Herkesin bir
arada olmadığı yerde yapılan bir iş de oldu bittiye getirilen bir iş olarak
isimlendirilir. Böylesi işlerin de kötü bir akıbetinin olması beklenir. Ömer
böylesi bir kötü akıbetten korunduklarını ifade etmek için de "Lakin Allah
o işin şerrinden bizleri korumuştur" demiştir. Yoksa bundan kastı, Ebu
Bekr'e yapılan biatta şer bulunduğu değildir.
Babasından Başkasının
Babası Olduğunu iddia Edenin Cennete Giremeyişi
415- Ebu Osman der ki:
(Ebu Bekre'nin kardeşi) Ziyad kendini başka bir babaya nisbet ettiği zaman Ebu
Bekre'yle karşılaştım. Ona dedim ki: "Ne yaptınız öyle? Sa'd b. Ebı
Vakkas'ın şöyle dediğini işittim: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ‘‘Müslümanken, babası olmadığını bildiği halde başka birinin kendi
babası olduğunu iddia eden kişiye cennet haram olur’‘ buyurduğunu şu
kulaklarımla işittim kalbimle belledim." Ebu Bekre: "Ben de bunu
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işitti m" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Gayetu'l-meram 267); Şuayb: İsnadı Buhari
ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/46; Buhari 4326; Müslim 63/114;
Ebu Davud 5113; İbn Mace 2610; Darimi 2/244; Bak hadis no: 416.
Müslümanken Kendisini
Babasından Başkasına Nisbet Edene Yüce Allah'ın Cenneti Haram Kılması
416- Ebu Osman der ki:
SaId b. Ebı Vakkas dedi ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
''Müslümanken babası olmadığını bildiği halde başka birinin kendi babası
olduğunu iddia eden kişiye cennet haram olur’‘ buyurduğunu şu kulaklarımla
işittim ve şu kalbimin içinde tuttum." Ebu Bekre ile karşılaştığımda bu
hadisi ona aktardım. Ebu Bekre: "Ben de bu hadisi Peygamber'den
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu kulaklarımla işittim ve kalbimin içinde
tuttum" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: İsnadı Müslim'in şartınca sahih.
Buhari 6766; Bak hadis no: 415.
Zikredilen iki Fiili
işleyenlere Allah'ın ve Meleklerinin Lanet Etmesi
417- Abdullah b.
Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmaktadır: "Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti;
babasından başkasının babası olduğunu iddia eden veya efendilerinden başkasını
veli edinen kimsenin üzerine olsun."
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağıb 3/88); Şuayb: İsnadı
Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 1/328; İbn Mace 2609.
Hayatta iken Anne Babası
Ölen Kişinin Ebeveynine Yapacağı iyilik
418- Ebu Useyd der ki:
Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındayken Seleme
oğullarından bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Annem ve babam
öldüler. Onlara ölümlerinden sonra da yapmam gereken iyilikler var mıdır?''
diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet! Onların
(cenaze) namazını kılmak, dua etmek, arkadaşlarına ikramda bulunmak, yakınlığı
ancak onlar vasıtası ile olan akrabalarınla ilgilenip onlara karşı görevlerini
yapmaktır.'' buyurdu. Adam: "Bunlar ne kadar çoktur ve güzel şeylerdir"
deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunlarla amel et"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 597); Şuayb: Ravileri
güvenilir kimselerdir. Ahmed 3/497; Ebu Davud 5142; İbn Mace 3664.
Kişinin Anne Babasını
Sevindirmesinin Nafile Cihad ın Yerini Tutması
419- Abdullah b. Amr b.
el-As der ki: Adamın biri müslüman olduktan sonra biat etmek üzere Hz.
Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Anne babamı arkamda
ağlar halde bırakıp hicret etmek üzere sana biat etmeye geldim" dedi. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Geri dön ve onları ağlattığın
gibi yüzlerini güldür" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2281); Şuayb: İsnadı
sahihtir. Ahmed 2/198; Ebu Davud 2528; Nesai 7/143; İbn Mace 2782; Bak hadis
no: 423.
Kişinin Anne-Babasına
iyilikte Bulunmayı Allah Yolunda Cihada Tercih Etmesinin Müstehab Olması
420- Abdullah b. Amr der
ki: Adamın biri Allah Resülü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ey
Allah'ın Resulü! Cihad edebilir miyim?" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Annen ve baban var mı?" diye sorunca, adam:
"Evet" cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Sen onlara hizmet ederek cihad yap" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 1199); Şuayb: İsnadı sahihtir.
Buhari 5972; EbU Davud 2529; Bak hadis no: 318.
Kişinin Anne-Babasına
iyilik Yolunda Cihad Etmesinin Onlara iyilikte Mübalağa Etmesi Anlamında Olması
421- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü.
Cihad konusunda bana
izin verir misin?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Annen ve baban var mıdır?" diye sordu. Adam: "Evet"
cevabını verince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Git ve o
ikisine iyi bak" buyurdu. Bunun üzerine adam süvarilerin arasından geçip
gitti.
[Tahric:] Elbani: Hasen (el-İrva' 1199); Şuayb: İsnadı hasendir.
Ahmed 2/197.
Anne Babaya iyiliğin
Nafile Cihaddan Üstün Olması
422- Ebu Said el-Hudrl
der ki: Adamın biri Yemen'den Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına hicret edip: "Ey Allah'ın Resulü! Ben hicret ettim" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen şirki terkettin, bu da
cihad sayılır. Yemen'de kimsen var mı?" deyince, adam: "Annem ve
babam var" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar
sana (yanlarından ayrılman için) izin verdiler mi?" diye sorunca, adam:
"Hayır" karşılığını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Geri dön ve onlardan izin al. Eğer sana izin verirlerse
cihad et. Vermezlerse onlara iyiliklerde bulun" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Zayıf (el-İrva' 5/21); Şuayb: İsnadı zayıftır. Ebu
Davud 2530.
Kişinin Nafile Cihad
Yerine Anne-Babasına iyilikte Bulunmasının Gerekliliği
423- Abdullah b. Amr bildiriyor:
Adamın biri Müslüman olduktan sonra hicret etmek üzere biat için Hz.
Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Anne babamı arkamda
ağlar halde geldim" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Geri dön ve onları ağlattığın gibi yüzlerini güldür" buyurdu. Onun
kendisiyle çıkmasına müsaade etmedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih; Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Bak
hadis no: 419.
iyilerin Mertebesine
Ulaşmak için Kişinin Anne-Babasına iyilikte MÜbalağa Etmesi
424- Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hiçbir oğul babasının hakkını
ödeyemez. Ancak onu köle olarak bulup da satın alıp azat etmesi bunun
dışındadır" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (el-İrva' 1747); Şuayb: Sahih'in şartlarına
göre sahihtir. Ahmed 2/230; Müslim 1510; Ebu Davud 5137; Tirmizi 1906; İbn Mace
3659.
Anne Babaya iyilikte
Aşırı Gitmek Sayesinde Kişinin Cennete Girmesinin Umulması
425- Ebu Abdirrahman
es-Sülemı anlatıyor: Adamın biri Ebu'd-Derda'ya geldi ve: "Babam beni
evlendirene kadar rahat bırakmadı. Şimdi de hanımımı boşamamı istiyor"
dedi. Ebu'd-Derda: "Ben sana babana asi ol demem. Sana hanımını boşa da
demem. Eğer başka bir şey dememi istersen sana Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) işittiğimi söyleyeyim. Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ‘‘Baba, Cennet kapılarından ortadaki bir kapıdır. istersen bu hakkı
koru ya da bırak’‘ buyurduğunu işittim" dedi. Zannedersem Ata, adamın
hanımını boşadığını söyledi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsileru's-sahiha 914); Şuayb: Hadis
sahihtir. Ahmed 5/196; Tirmizi 1900; İbn Mace 2089.
Dinen Fesada veya
Akrabalık Bağını Kesmeye Sebep Olmadıktan Sonra Babanın Emriyle Kişinin
Karısını Boşamasının Müstehab Olması
426- Hamza b. Abdillah b.
Ömer der ki: Babam evlendi ve Ömer (dedem) ondan hoşlanmayıp onu boşamasını
istedi. Durumu Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyleyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Babana itaat et" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 919; Mişkat 4940);
Şuayb: İsnadı sahihtir.
Ahmed 2/20; Ebu Davud
5138; Tirmizi 1189; İbn Mace 2088; Bak hadis no: 427.
Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in ibn Ömer'e Babasına itaat için Karısını Boşamasını
Emretmesi
427- Hamza b. Abdillah
b. Ömer, babasından bildiriyor: Nikahım altında benim sevdiğim fakat babamın
hoşlanmadığı bir kadın vardı. Babam onu boşamamı istedi; fakat ben bunu kabul
etmedim. Babam bu durumu Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
söyleyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Abdullah! Onu
boşa!" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 919; Mişkat 4940);
Şuayb: İsnadı sahihtir. Bak hadis no: 426.
Allah'ın Öfkesini
Gerektiren Bir Durum Olmadığında Kişinin Müşrik Olan Ebeveynine iyilikte
Bulunmasının Müstehaplığı
428- Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağaçların gölgesinde oturan Abdullah
b. Ubey b. Selul'ün yanından geçerken, ibn Selul: "ibn Ebı Kebşe -yani
Resulullah- üzerimizi tozlandırdı" dedi. Bunun üzerine ibn Selul'un oğlu
Abdullah b. Abdillah, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Seni
mükerrem kılana ve sana kitap indirene yemin olsun ki! Dilersen onun (babamın)
başını sana getiririm" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hayır! Babana iyilikte bulun ve onu hoşnut et" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahiha 3223).
Ebu Hatim der ki:
"Buradaki Ebu Kebşe, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) anneannesinin
babasıdır. Şam'a gitmiş ve Hıristiyanların dinini benimsemişti. Kureyşlilerin
yanına döndüğünde de Hıristiyan olduğunu açıklamıştı. Ebu Kebşe'nin dinlerinden
başka bir dine mensup olmasından dolayı Kureyşliler onu kınamışlardı.
Kureyşliler Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Kebşe'ye nispet edip
onu kınarlardı. Onlara göre EbU Kebşe'nin dinlerinden başka bir dine mensup
olması gibi Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendi dinlerinden başk
bir dinle gelmişti."
Kişinin Anne Babasının
Hoşnutluğu Sayesinde Allah'ın Rızasını Kazanmasının Umulması
429- Abdullah b. Ömer,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir:
"Allah'ın rızası ve öfkesi, babanın rızasına ve öfkesine bağlıdır.''
[Tahric:] Elbani: Hasen (es-Silsiletu's-sahıha 516;
et-Ta'lıku'r-rağıb 3/18); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. Tirmizi 1899.
Babaya iyilikte Mübalağa
Babında Kişinin Vefatından Sonra Babasının Arkadaşlarına iyilikte Bulunmanın
Müstehab Olması
430- ibn Ömer der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iyiliklerin en güzeli,
kişinin (ölen) babasının sevdiği kimselerle bağlarını koparmamasıdır"
buyurduğunu işittim.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3063); Şuayb: İsnadı
Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 2/97; Müslim 2552; Tirmizi 1903; Bak hadis no:
431.
Bu Hadisi Rivayette
Velid b. Ebi'I-Velid'in Tek Kaldığını iddia Edenin Kavlini çürüten Haber
431- ibn Ömer
bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iyiliklerin en
güzeli, kişinin (ölen) babasının sevdiği kimselerle bağlarını
koparmamasıdır" buyurduğunu işittim.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3063); Şuayb: Buhari
ve Müslim'in şartlarına göre sahih. Ahmed 2/88; Müslim 2552/13; Ebu Davud 5143;
Bak hadis no: 430.
Ölen Babanın
Arkadaşlarını Ziyaret Etmenin Kabrinde Olan Babayı Ziyaret Etmeden Sayılması
432- Ebu Burde der ki:
Medine'ye geldiğimde Abdullah b. Ömer yanıma geldi ve: "Yanına niye
geldiğimi biliyor musun?" dedi. Ben: "Hayır" deyince dedi ki:
"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ‘‘Babasını mezarında ziyaret
etmek isteyen kişi, babasının ölümünden sonra babasının dostlarını ziyaret
etsin'' buyurduğunu işittim. Babam Ömer ile babanın arasında kardeşlik ve sevgi
vardı. Bu bağı devam ettirmek istedim.''
[Tahric:] Elbani: Hasen (et-Ta'liku'r-rağib 3/219); Şuayb: İsnadı
Buhari'nin şartınca sahihtir.
Kendisine iyilik Yapmak
Konusunda Annenin Babaya Tercih Edilmesi
433- Ebu Hureyre der ki:
Adamın biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek: "Ey
Allah'ın Resulü! insanlar içinde iyi davranmamı en çok kim hak eder?" diye
sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Annen!" buyurdu.
Adam "Sonra kim?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Yine annen!'' buyurdu. Adam: "Sonra kim?" diye
sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Baban!" buyurdu.
Ravi dedi ki: iyiliğin
üçte ikisini annenin hak ettiğini söylerler.
[Tahric:] Elbani: Son cümlesi hariç sahih (es-Silsiletu'd-daife
4992); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/391;
Müslim 3548/3; İbn Mace 3658; Bak hadis no: 434.
Günah Olan Bir Şey
istenmedikten Sonra Anneye iyiliğin Babaya iyiliğe Tercih Edilmesi
434- Ebu Hureyre der ki:
Adamın biri gelerek: "Ey Allah'ın Resulü! Benden iyilik görmeyi
insanlardan en çok kim hak eder?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Annen" buyurdu. Adam: "Sonra kim?" diye
sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra yine annen"
buyurdu. Adam: "Sonra kim?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yine annen" buyurdu. Adam:
"Sonra kim?"
diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Baban"
buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 2551); Şuayb: İsnadı Buhari
ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Buhari 5971; Müslim 2548; Bak hadis no:
433.
Anne Babası Hayatta
Olmayan Kişinin Teyzesine iyilik Yapmasının Müstehaplığı
435- ibn Ömer der ki:
Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey
Allah'ın Res0lü! Ben büyük bir günah işledim. Bunun tövbesi olur mu?" diye
sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Senin annen baban var
mıdır?" diye sorunca, adam: "Hayır" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Teyzen var mı?'' deyince de: "Var"
karşılığını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"O zaman ona iyilikte bulun" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (et-Ta'liku'r-rağib 3/218); Şuayb: İsnadı
Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 2/13, 2/14; Tirmizi 1905.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan:
Bab: Akrabalık
Bağlarım Kurmak ve Bunu Koparmak