Sahih

İbn Hibban

 

BİRR VE İHSAN

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Emr-i Bi'l-maruf Nehiy ani'l-münkr'e Dair

 

Kınama Değil de Nasihat Amacı Taşıdıktan Sonra Kişinin Dini ve Dünyevi Konum Olarak Kendisinden Üstte veya Altta veya Eşit Olanlara İyiliği Emretmesinin Müstehab Olması

 

288- Abdullah b. Selam anlatıyor: Yüce Allah, Zeyd b. Sa'ne'nin hidayete ermesini murad ettiği zaman Zeyd dedi ki: "Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzüne baktığımda iki şey dışında peygamberliğin bütün alametlerini gördüm. Bu iki şeyi de ancak kendisinden öğrenebilirdim. O'nun hilmi cehlini yenmiştir.

O'na karşı takınılan cehaletin şiddeti, O'nun ancak hilmini arttırdı. Ben O'nun hilmini öğrenmek için yanında olmak maksadıyla kendisine iyi davranıyordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarından birinin evinden Ali b. Ebı Talib ile beraber çıktığında bineğine binmiş bedevi bir adam yanlarına geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Filan kabile müslüman oldu ve ben onlara ‘‘Müslüman olursanız Allah size bolca rızık verir’‘ demiştim. Ancak onlara açlık ve kuraklık isabet etti.

 

Ey Allah'ın Resulü! Onların tamahkarlıkla müslümanlığa girdikleri gibi tamahkarlıkla tekrar müslümanlıktan çıkmalarından korkuyorum. Eğer uygun görürsen onları bu kıtlıktan kurtaracak birini gönder" dedi.

 

Ömer, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındaki adama baktığını gördü ve: "Ey Allah'ın Resulü! Onda verecek bir şey kalmadı" dedi. Bunun üzerine Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına yaklaştım ve: "Ey Muhammed! Bana filan oğullarının bahçesinden filan zamanda teslim almak üzere belli bir ölçüde hurma satar mısın?" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır ey Yahudi! Ancak sana filanın bahçesinden diye isim kaymadan belli bir ölçüde ve belli bir zamanda teslim etmek üzere satarım" karşılığını verdi. Ben de bunu kabul edince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile aramda satış gerçekleşti. Kemerimdeki keseyi çıkardım ve seksen miskal altını belli bir ölçüde hurmayı filan zamanda teslim alma karşılığı kendisine verdim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu altınları adama verdi ve: "Onları kıtlıktan kurtarmak için acele olarak bunları kendilerine yetiştir" buyurdu.

Anlaşmış olduğumuz zaman gelmeden iki veya üç gün önce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr, Ömer, Osman ve ashabından bir grup Ensar'dan olan bir adamın cenazesine gittiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cenaze namazını kıldıktan sonra bir duvarın dibine gelip oturdu. Ben onu yakasından tutup yüzüne sert bir şekilde bakarak: "Ey Muhammed! Bana hakkımı vermeyecek misin? Vallahi ben Abdulmuttalib oğullarının borcu geciktirdiğini bilmiyordum Ben sizin aranıza bilerek katıldım" dedim. Bu ara Ömer b. el-Hattab'a baktım ve gezegenin daire şeklinde döndüğü gibi gözlerinin üzerimde döndüğünü gördüm. Sonra beni bakışlarıyla alt etti ve: "Ey Allah'ın düşmanı! Sen Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittiğimi söylüyor ve gördüğüm şeyi mi yapıyorsun7 Onu hak olarak gönderene yemin olsun ki Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kırılmayacağını bilsem bu kılıcımla senin boynunu vururdum" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sakin bir şekilde Ömer'i seyrediyordu. Sonra: "Ey Ömer! Yaptığından başka bir şey yapmana ihtiyacımız vardı. Bana güzel bir şekilde borcumu ödememi, ona da daha yumuşak olmasını söylemeni beklerdik. Ey Ömer! Beraberinde git ve onu korkuttuğundan dolayı yirmi sa' daha fazla olmak üzere hakkını ver" buyurdu.

 

Ömer benimle beraber geldi ve yirmi sa' hurma daha fazla olmak üzere hakkımı verdi. Ben: "Bu fazlalık nedir?" dediğimde: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) seni korkutmamdan dolayı fazla vermemi emretti" karşılığını verdi. "Ey Ömer! Beni tanıyor musun?" dediğimde: "Hayır, sen kimsin?" dedi. "Ben Zeyd b. Sa'ne'yim" diye karşılık verdim: "Haham olan me" dedi. Ben de: "Evet" dedim. Ömer: "Peki, niçin Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öyle dedin ve öyle yaptın?'' deyince: "Ey Ömer! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzüne baktığımda iki şey dışında peygamberliğin bütün alametlerini gördüm. Bu iki şeyi de ancak kendisinden öğrenebilirdim. O'nun hilmi cehlini yenmiştir. O'na karşı takınılan cehaletin şiddeti, O'nun ancak hilmini (ağırbaşlılığını) artırır. Bunları da öğrendim. Ey Ömer! Şehadet ederim ki Allah'ı Rab, islam'ı din, Muhammed'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamber olarak kabul ettim ve malımın çoğunu Muhammed'in ümmetine sadaka olarak bağışladım" dedim. Ömer: "Veya bir kısmına, de! Çünkü malın ümmetin hepsine yetmez" deyince de ben: "Ümmetin bir kısmına" dedim."

 

Abdullah b. Selam der ki: Zeyd ve Ömer, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geri döndüklerinde Zeyd: "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Resulü olduğuna şehadet ederim" dedi ve iman edip Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tasdik etti. Daha sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber birçok savaşta bulundu ve Tebuk gazvesinde düşmanla karşı karşıya savaşırken şehid oldu. Allah'ın rahmeti Zeyd'in üzerine olsun.

 

Ravi dedi ki: Bu haberin tamamını Velid'den işittim, bunu kendisine Muhammed b. Hamza'nın babası kanalıyla dedesinden, o da Abdullah b. Selam'dan bildirdiğini söyledi.

 

[Tahric:] Elbani: Zayıf (es-Silsiletu'd-daife 1341); Şuayb: Ravileri güvenilir kimselerdir. İbn Mace 2281.

 

 

 

Yüce Allah'ın iyiliği Emredene, Yapanın Ecrinden Eksiltmeden Onun Sevabının Aynısını Vermesi

 

289- Ebu Mes'ud der ki: Bir adam, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına varıp (bir binek hayvanı) istedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Şu anda) bende sana verecek (bir binek hayvanı) yok. San Falana git" buyurdu. Bunun üzerine gittiği adam ona istediğini verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim bir hayrı gösterirse ona da hayrı yapanın veya işleyenin sevabı gibi sevap vardır'' buyurdu.

 

[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 1660); Şuayb: İsnadı Buhari ve Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 5/273; Müslim 1893; Ebu Davud 5129; Tirmizi 2671.

 

 

 

Allah Düşmanı Kafirlere Karşı Allah'ın Yardımını Hak Edebilmek için islam Yurdunda iyiliği Emretme ve Kötülükten Nehyetmenin Gerekliliği

 

290- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma girdiğinde yüzünden oebir durum olduğunu anladım. Abdest alıp kimseyi konuşturmadan (Mescidde) çıktı. Ben de yaklaştım. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ne dediğini duyuyordum. Minbere oturduktan sonra Allah'a hamdü sena edip: "Ey insanlar! Yüce Allah: ‘‘Dua ettiğinizde dualarınıza icabet etmeyeceğim, bir şey istediğinizde istediğinizi vermeyeceğim, yardım istediğinizde de yardımda bulunmayacağım zamanlar gelmeden önce iyiliği emredip kötülükten nehyedin’‘ buyuruyor" dedi ve başka bir şey demeden indi.

 

[Tahric:] Elbani: Zayıf (et-TaTiku'r-rağıb 3/172); Şuayb: İsnadı zayıftır. Ahmed 6/159; İbn Mace 4004.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kıskanmaya Dair