|
Sahih İbn Hibban |
İlim |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
İlim Aktarımı ve
Tahsilinde Adab ve Usul
ذكر
ما يستحب
للمرء من ترك
سرد الأحاديث
حذر قلة
التعظيم
والتوقير لها
Ona Saygı ve Hürmetin
Azalmaması Açısından Kişinin Hadisleri Zincir Gibi peş peşe Sıralamayı Terk
Etmesinin Müstehab Olması
[ 100 ]
أخبرنا عمر بن
محمد
الهمداني قال
حدثنا أبو الطاهر
بن السرح قال
حدثنا بن وهب
قال أخبرني يونس
عن بن شهاب أن
عروة بن
الزبير حدثه
أن عائشة قالت
ألا يعجبك أبو
هريرة جاء
فجلس إلى جانب
حجرتي يحدث عن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يسمعني
ذلك وكنت أسبح
فقام قبل أن
أقضي سبحتي
ولو أدركته
لرددت عليه إن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لم يكن
يسرد الحديث
كسردكم قال
أبو حاتم رضى
الله تعالى عنه
قول عائشة
لرددت عليه
أرادت به سرد
الحديث لا
الحديث نفسه
100- Hz. Aişe şöyle
demiştir: "Ebu Hureyre'ye şaşmaz mısın? Gelip adamın yanında oturdu ve
bana da duyurarak Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadis nakletmeye
başladı. Bense nafile namaz kılıyordum, namazımı bitirmeden kalkıp gitti. Şayet
ona yetişseydim ona karşı çıkacak ve: ‘‘Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sizler gibi sözlerini zincir gibi peş peşe sıralamazdı’‘
diyecektim."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Tahricu Fıkhi's-sire 37 "Buhari ve
Müslim"); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 6/118; Buhari 3568;
Müslim 2493; Ebu Davud 3655; Tirmizi 3639.
Ebu Hatim der ki: Hz.
Aişe'nin: "Şayet ona yetişseydim ona karşı çıkacak ve ... " demesi,
hadisin bizzat kendisine değil de sözlerini peş peşe sıralamasına karşı çıkacağı
manasındadır.
ذكر
الإخبار عن
إباحة جواب
المرء
بالكناية عما
يسأل وإن كان
في تلك الحالة
مدحه
Kişinin istenilen Şeye
Kendisiyle Methediliyor Olsa Bile Kinayeli Olarak Cevap Vermesinin Mubah Olduğu
Hakkında
[ 101 ]
أخبرنا أبو
خليفة قال
حدثنا مسلم بن
إبراهيم قال
حدثنا قرة بن
خالد عن عمرو
بن دينار عن
جابر بن عبد
الله قال
بينما النبي
صلى الله عليه
وسلم يقسم
غنيمة
بالجعرانة إذ
قال له رجل
اعدل فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم يا ويلي
لقد شقيت إن
لم أعدل
101- Cabir b. Abdillah
şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ci'rane'de bir
ganimeti paylaştırırken adamın biri: "Adil ol!" dedi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adaletli değilsem bedbaht biri oldun
demektir" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 943); Şuayb: Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 3/332; Buhari 3138; Müslim 1063; İbn
Mace 172.
ذكر
الخبر الدال
على أن العالم
عليه ترك التصلف
بعلمه ولزوم
الافتقار إلى
الله جل وعلا
في كل حاله
Alimin ilmiyle
Lafazanlığı Terk Etmesi ve Her Haliyle Yüce Allah'a Karşı Gereksinim Duyma
Halinde Olması icap Ettiğine Delalet Eden Haber
[ 102 ]
أخبرنا بن
قتيبة حدثنا
حرملة بن يحيى
حدثنا بن وهب
أخبرنا يونس
عن بن شهاب عن
عبيد الله بن
عبد الله عن
بن عباس أنه
تمارى هو
والحر بن قيس
بن حصن
الفزاري في
صاحب موسى فقال
بن عباس هو
الخضر فمر
بهما أبي بن
كعب فدعاه بن
عباس فقال يا
أبا الطفيل
هلم إلينا
فإني قد
تماريت أنا
وصاحبي هذا في
صاحب موسى
الذي سأل موسى
السبيل إلى
لقيه فهل سمعت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يقول فيه
شيئا فقال
سمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول بينما
موسى في ملأ
من بني
إسرائيل إذ
جاءه رجل فقال
له هل تعلم
أحدا أعلم منك
فقال موسى لا
فأوحى الله
إلى موسى بل
عبدنا الخضر
فسأل موسى السبيل
إلى لقيه فجعل
الله له الحوت
آية وقيل له إذا
فقدت الحوت
فارجع فإنك
تلقاه فسار
موسى ما شاء
الله أن يسير
ثم قال لفتاه
آتنا غداءنا
فقال لموسى
حين سأله
الغداء أرأيت
إذ أوينا إلى
الصخرة فإني
نسيت الحوت
وما أنسانيه
إلا الشيطان
أن أذكره وقال
موسى لفتاه
ذلك ما كنا
نبغي فارتدا
على آثارهما
قصصا فوجدا خضرا
وكان من
شأنهما ما قص
الله في كتابه
102- Ubeydullah b.
Abdillah anlatıyor: ibn Abbas, Musa'nın yol arkadaşının kim olduğu konusunda
Hur b. Kays b. Hısn el-Fezarı ile tartıştı. ibn Abbas: "O, Hızır'dır"
diyordu. Ubey b. Ka'b oradan geçince ibn Abbas onu çağırdı ve: "Ey
Ebu't-Tufeyl! Gelir misin buraya! Bu arkadaşımla, Musa'nın, kendisiyle
buluşmayı dilediği arkadaşı konusunda ihtilafa düştük. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda bir şeyler dediğini işittin mi?"
diye sordu. Ubey: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda
şöyle dediğini işittim" dedi ve şöyle devam etti:
Musa, israil
oğullarından bir topluluğun içindeyken yanına bir adam geldi ve:
"Senden daha alim
birini biliyor musun?" diye sordu. Musa: "Hayırı" deyince, Yüce
Allah ona: "Aksine kulumuz Hızır senden daha alimdir" diye vahyetti.
Musa onun yanına nasıl gidebileceğini sorunca Yüce Allah balığı kendisine bir
işaret olarak verdi ve ona: "Balığı kaybettiğin zaman geri dön, onu orada
bulacaksın!" denildi. Daha sonra Musa, Allah'ın dilediği kadar yola devam
etti. Sonra yanındaki gence "Öğle yemeğimizi getir" dedi. Genç,
Musa'ya öğle yemeğini getirmesini istediğinde: "Hani biz kayaya
sığınmıştık ya, balığı orada unutmuşum. Bana onu unutturan da şeytandır"
deyince, Musa gence:
"Aradığımız zaten
buydu" karşılığını verdi ve hemen geldikleri yoldan geri döndüler. Hızır'ı
da orada buldular. Aralarında da Yüce Allah'ın, Kitab'ında zikrettiği olaylar
yaşandı.
[Tahric:] Elbani: Sahih "Buhari ve Müslim''; Şuayb: Müslim'in
şartınca sahih. Ahmed 5/116; Buhari 78; Müslim 2380/174; Ebu Davud 4707;
Tirmizi 3149.
ذكر
الخبر الدال
على إباحة
إجابة العالم
السائل
بالأجوبة على
سبيل التشبيه
والمقايسة دون
الفصل في
القصة
Alim Kişinin Soru Soran
Kişiye Benzetme ve Kıyas Yoluyla Soru ile Cevap Vermesinin Mubah Olduğuna
Delalet Eden Haber
[ 103 ]
أخبرنا محمد
بن إسحاق بن
إبراهيم مولى
ثقيف قال
حدثنا إسحاق
بن إبراهيم
الحنظلي قال
أخبرنا
المخزومي قال
حدثنا عبد
الواحد بن
زياد قال
حدثنا عبيد
الله بن عبد
الله الأصم
قال حدثنا
يزيد بن الأصم
عن أبي هريرة
قال جاء رجل
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فقال يا
محمد أرأيت
جنة عرضها السماوات
والأرض فأين
النار فقال
النبي صلى الله
عليه وسلم
أرأيت هذا
الليل قد كان
ثم ليس شيء
أين جعل قال
الله أعلم قال
فإن الله يفعل
ما يشاء
103- Ebu Hureyre der ki:
Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: ''Ey Muhammed!
Cennetin genişliğinin yer ve gök kadar olduğunu gördüvsen ateş (cehennem)
nerededir?" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu
gecenin olduğunu görüyor musun? Sonra yok oluyor. Peki, gece nereye
gidiyor?" deyince, adam: "Allah bilir" cevabını verdi. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah ta dilediğini yapar" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 2892); Şuayb:
Müslim'in şartınca sahih.
ذكر
الخبر الدال
على إباحة
إعفاء
المسؤول عن العلم
عن إجابة
السائل على
الفور
ilimden Sorulan Kişinin
Soran Kişiye Hemen Cevap Vermemesi Halinde Muaf Tutulmasının Caiz Olduğuna
Delalet Eden Haber
[ 104 ]
أخبرنا عمر بن
محمد
الهمداني قال
حدثنا محمد بن
المثنى قال
حدثنا عثمان
بن عمر قال
حدثنا فليح عن
هلال بن علي
عن عطاء بن
يسار عن أبي
هريرة قال بينما
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يحدث القوم
جاءه أعرابي
فقال متى
الساعة فمضى
صلى الله عليه
وسلم يحدث
فقال بعض
القوم سمع ما
قال وكره ما
قال وقال
بعضهم بل لم
يسمع حتى إذا
قضى حديثه قال
أين السائل عن
الساعة قال
بها أنا ذا
قال إذا ضيعت
الأمانة
فانتظر
الساعة قال
فما إضاعتها
قال إذ اشتد
الأمر فانتظر
الساعة
104- Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir mecliste konuşurken bedevinin biri
geldi ve: "Kıyamet ne zaman (kopacak)?" diye sordu. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuşmasına devam etti. Oradakilerden bazıları:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın dediğini duydu, ancak
sorusundan hoşlanmadı" derken, bazıları da: "Hayır, adamı
duymadı" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuşmasını
bitirdikten sonra: "Kıyametin vaktini soran kişi nerede?" diye sordu.
Adam: "Buradayım" karşılığını verdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) adama: "Emanet heba edildiğinde kıyameti bekle" buyurdu.
Adam: "Emanetin heba edilmesi nasıl olur?" diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "işler ehil olmayan kişilere bırakıldığında
kıyameti bekle" karşılığını verdi.
[Tahric:] Elbani: Sahih "Buhari". Ahmed 4/361; Buhari 59.
ذكر
الإباحة
للعالم إذا
سئل عن الشيء
أن يغضي عن
الإجابة مدة
ثم يجيب
ابتداء منه
Alime Bir Şey Sorulması
Halinde Bir Müddet Cevap Vermeyip Sonra Soruyu Sorana Cevap Vermek ile
Başlamasının Mubah Olması
[ 105 ]
أخبرنا محمد
بن أحمد بن
أبي عون قال
حدثنا الحسين
بن الحسن
المروزي قال
حدثنا
المعتمر بن
سليمان قال
حدثنا حميد
الطويل عن أنس
بن مالك قال
جاء رجل إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال يا
رسول الله متى
قيام الساعة
فقام النبي
صلى الله عليه
وسلم إلى
الصلاة فلما
قضى الصلاة
قال أين
السائل عن
ساعته فقال
الرجل أنا يا
رسول الله قال
ما أعددت لها
قال ما أعددت
لها كبير شيء
ولا صلاة ولا
صيام أو قال ما
أعددت لها
كبير عمل إلا
أني أحب الله
ورسوله فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم المرء مع
من أحب أو قال
أنت مع من
أحببت قال أنس
فما رأيت المسلمين
فرحوا بشيء
بعد الإسلام
مثل فرحهم بهذا
105- Enes b. Malik der
ki: Bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Kıyamet ne zaman
kopacak?" diye sordu. O esnada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
namaza kalktı. Namazı kıldırdıktan sonra: "Kıyametin ne zaman kopacağını
soran nerede?" diye sordu. Adam: "Buradayım, ey Allah'ın Resulü"
deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Peki onun
(kıyamet sonrası) için ne hazırladın?" diye sordu. Adam: "Namaz veya
oruçtan çokça bir hazırlığım yok ya da büyük bir amelden hazırlığım yok, ama
Allah ve Resulünü seviyorum" deyince, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Kişi, sevdiğiyle beraberdir" ve "Sen sevdiğinle
birliktesin" buyurdu. Müslümanların müslüman olduktan sonra bu söze
sevindikleri kadar başka bir şeye sevindiklerini görmüş değilim.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahihu'l-Edebi'l-müfred 260/352; Şuayb:
İsnadı sahihtir. Bak hadis no: 8.
ذكر
الخبر الدال
على إباحة
إلقاء العالم
على تلاميذه
المسائل التي
يريد أن
يعلمهم إياها ابتداء
وحثه إياهم
على مثلها
Alim Kişinin,
Öğrencilerine Öğretmek istediği Meseleleri Kendilerine Sormasının ve Onları da
Soru Sormaya Teşvik Etmesinin Mubah Olduğuna Delalet Eden Haber
[ 106 ]
أخبرنا بن
قتيبة قال
حدثنا حرملة
بن يحيى قال
حدثنا بن وهب
قال أخبرنا
يونس عن بن
شهاب قال
أخبرني أنس بن
مالك أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم خرج
حين زاغت
الشمس فصلى
لهم صلاة الظهر
فلما سلم قام
على المنبر
فذكر الساعة
وذكر أن قبلها
أمورا عظاما
ثم قال من أحب
أن يسألني عن
شيء فليسألني
عنه فوالله لا
تسألوني عن
شيء إلا حدثتكم
به ما دمت في
مقامي قال أنس
بن مالك فأكثر
الناس البكاء
حين سمعوا ذلك
من رسول الله
صلى الله عليه
وسلم وأكثر
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أن يقول
سلوني سلوني
فقام عبد الله
بن حذافة فقال
من أبي يا
رسول الله قال
أبوك حذافة
فلما أكثر
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
من أن يقول
سلوني برك عمر
بن الخطاب على
ركبتيه قال يا
رسول الله
رضينا بالله
ربا وبالإسلام
دينا وبمحمد
صلى الله عليه
وسلم رسولا
قال فسكت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم حين
قال عمر ذلك
ثم قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
والذي نفسي
بيده لقد عرض
علي الجنة
والنار آنفا
في عرض هذا
الحائط فلم أر
كاليوم في الخير
والشر
106- Enes b. Malik
bildiriyor: Güneş tepe noktasını aşınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) çıkıp Müslümanlara öğle namazını kıldırdı. Selam verdikten sonra
minbere çıktı, kıyamet gününü ve kıyametten önce büyük olayların olacağını
zikretti ve şöyle buyurdu: "Herhangi bir konuda bana soru sormak isteyen
sorsun. Vallahi bu makamımda durduğum sürece bana ne sorsanız size cevap
vereceğim!" Enes b. Malik dedi ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) böyle dediğini devan Müslümanlar çok ağladı. Resulullah da (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) "Bana sorun, bana sorun" diye çokça tekrar etti.
Bunun üzerine Abdullah b. Huzafe kalktı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Benim
babam kim?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Baban Huzate'dir" buyurdu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bana sorun" sözünü yine çokça tekrar edince, Ömer b. el-Hattab
dizleri üzerine çöktü ve: ''Ey Allah'ın Resulü! Rab olarak Allah'a, din olarak
islam'a ve Resul olarak Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) razı
olduk!" dedi. Ömer böyle deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sustu; sonra şöyle buyurdu: "Muhammed'in nefsi elinde olana yemin olsun ki
demin şu bahçenin yanında bana Cennet ile Cehennem sunuldu. Hayır ve şer
bakımından bugünkü gibi bir gün görmedim!"
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahihu'l-Edebi'l-müfred 916 "Buhari ve
Müslim"); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed 3/162; Buhari 7294;
Müslim 2359/136; Bak hadis no: 1502.
ذكر الخبر
الدال على أن
المصطفى صلى
الله عليه
وسلم قد كان
يعرض له
الأحوال في
بعض الأحايين
يريد بها
إعلام أمته
الحكم فيها لو
حدثت بعده صلى
الله عليه
وسلم
Bazen Mustafa'ya
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kendisinden Sonra Hasıl Olacak Olsa Bile Bunların
Hükmünü Ümmetine Bildirmek Maksadıyla Bazı Durumların Kendisine Arz Edildiğine
Delalet Eden Haber
[ 107 ] أخبرنا
الحسن بن
سفيان قال
حدثنا محمد بن
عبد الله بن
نمير قال
حدثنا عبدة
وأبو معاوية
عن هشام بن
عروة عن أبيه
عن عائشة قالت
كان النبي صلى
الله عليه
وسلم يسمع
قراءة رجل في
المسجد فقال
يرحمه الله
لقد أذكرني
آية كنت أنسيتها
107- Hz. Aişe dedi ki:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'de bir adamı Kur'an
okumasını dinlerken şöyle buyurdu: "Allah ona merhamet etsin! Zira bana
unutturulmuş olan bir ayeti hatırlattı."
[Tahric:] Elbani: Sahih (Sahih Ebu Davud 1202); Şuayb: Buhari ve
Müslim'in şartlarına göre sahihtir. Ahmed 6/138; Buhari 2655; Müslim 788/225;
Ebu Davud 1331.
ذكر
الخبر الدال
على إباحة
اعتراض
المتعلم على
العالم فيما
يعلمه من
العلم
Öğrenen Kişinin Bildiği
ilimde, Alime itiraz Etmesinin Mubah Olduğuna Delalet Eden Haber
[ 108 ]
أخبرنا محمد
بن الحسن بن
خليل حدثنا
هشام بن عمار
حدثنا أنس بن
عياض حدثنا
الأوزاعي عن
بن شهاب عن
سعيد بن
المسيب سمع
أبا هريرة
يقول قال عمر
بن الخطاب رضى
الله تعالى
عنه يا رسول الله
نعمل في شيء
نأتنفه أم في
شيء قد فرغ
منه قال بل في
شيء قد فرغ
منه قال ففيم
العمل قال يا عمر
لا يدرك ذاك
إلا بالعمل
قال إذا نجتهد
يا رسول الله
108- Ebu Hureyre der ki:
Ömer b. el-Hattab, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey
Allah'ın Resulü! Yeni karşılaşacağımız şeyler sebebiyle mi yoksa yapılması
takdir edilen şey sebebiyle mi amel ediyoruz?" diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yapılması takdir edilen şeyler
sebebiyle" buyurdu. Ömer: "O zaman işlediğimiz amel niyedir?"
deyince de, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ömer! Bunlar
ancak amel ile belli olur" buyurdu. Ömer: "Ey Allah'ın Resulü!
Yapmaya çalışacağız" dedi
[Tahric:] Elbani: Sahih (Zilalu'l-cenne 165); Şuayb: Ravileri Sahih
ricalidir.
ذكر
الإباحة
للمرء أن يسأل
عن الشيء وهو
خبير به من
غير أن يكون
ذاك به
استهزاء
Kişinin Bildiği Bir Şeyi
(Muhatabını) Alaya Almadan Sormasının Mubah Olması
[ 109 ]
أخبرنا أبو
يعلى قال
حدثنا حوثرة
بن أشرس قال
حدثنا حماد بن
سلمة عن ثابت
عن أنس بن
مالك قال كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يدخل علينا
ولي أخ صغير
يكنى أبا عمير
فدخل علينا
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
ذات يوم فقال
أبا عمير ما
فعل النغير
109- Enes b. Malik der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza girdiği olurdu. Benim
de Ebu Umeyr künyeli küçük bir kardeşim vardı. Bir gün Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanımıza girdiğinde (bu çocuğa): "Ey Ebu Umeyr!
Kuşcağıza ne oldu?" dedi.
[Tahric:] Elbani: Sahih (Muhtasaru'ş-Şemail 201 "Buhari ve
Müslim"); Şuayb: İsnadı sahihtir. Ahmed 3/222, 3/223; Buhari 6129; Müslim
2150; El'ı] Davud 4969; Tirmizi 333; İbn Mace 3720.
ذكر
الإخبار عما
يجب على المرء
من ترك التكلف
في دين الله
بما تنكب عنه
وأغضي عن
إبدائه
Kişinin Allah'ın Dininde
Üzerinden Alınan ve Başlatmakta Göz Yumulan Şeyleri Yüklenmeyi Terk Etmesi
Gerektiği Yönündeki Haber
[ 110 ]
أخبرنا بن سلم
قال حدثنا عبد
الرحمن بن
إبراهيم قال
حدثنا بشر بن
بكر عن
الأوزاعي عن
الزهري قال
أخبرني عامر
بن سعد بن أبي
وقاص عن أبيه أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال إن
أعظم الناس في
المسلمين
جرما من سأل
عن مسألة لم
تحرم فحرم على
المسلمين من
أجل مسألته
110- Amir b. Sa'd'ın,
babasından bildirdiğine göre Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Müslümanlara yönelik insanlardan en ağır vebale sahip
olanları, haram kılınmayan bir konuda gereksiz yere soru sorup sonunda soru
yüzünden haram kılınmasına sebep olan kişilerdir.''
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 3276 "Buhari ve
Müslirri."); Şuayb: Buhari'nin şartınca sahih. Ahmed 1/179; Buhari 7289;
Müslim 2358/132; Ebu Davud 4610.
ذكر
الخبر الدال
على إباحة
إظهار المرء
بعض ما يحسن
من العلم إذا
صحت نيته في
إظهاره
Kişinin Bildiğini
Söylemekte Niyetinin Güzel Olması Halinde Bildiğini Söylemesinin Mubah Olduğuna
Delalet Eden Haber
[ 111 ]
أخبرنا محمد
بن الحسن بن
قتيبة قال
حدثنا حرملة
بن يحيى قال
حدثنا بن وهب
قال أخبرنا
يونس عن بن
شهاب أن عبيد
الله بن عبد
الله أخبره أن
بن عباس كان
يحدث أن رجلا
أتى النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال يا
رسول الله إني
رأيت الليلة
في المنام ظلة
تنطف السمن
والعسل وإذا
الناس
يتكففون منها
بأيديهم
فالمستكثر
والمستقل
وأرى سببا
واصلا من
السماء إلى
الأرض فأراك أخذت
به فعلوت ثم
أخذ به رجل من
بعدك فعلا ثم
أخذ به رجل
آخر فعلا ثم
أخذ به رجل
آخر فانقطع به
ثم وصل له
فعلا قال أبو
بكر يا رسول
الله بأبي أنت
والله لتدعني
فلأعبره فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم عبر قال
أبو بكر أما
الظلة فظلة
الإسلام وأما
الذي ينطف من
السمن والعسل
فالقرآن
حلاوته ولينه
وأما ما يتكفف
الناس من ذلك
فالمستكثر من
القرآن
والمستقل وأما
السبب الواصل
من السماء إلى
الأرض فالحق
الذي أنت عليه
أخذته فيعليك
الله ثم يأخذ
به رجل من
بعدك فيعلو به
ثم يأخذ به
رجل آخر فيعلو
به ثم يأخذ به
رجل آخر
فينقطع به ثم
يوصل له فيعلو
فأخبرني يا
رسول الله
بأبي أنت أصبت
أم أخطأت قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أصبت
بعضا وأخطأت
بعضا قال
والله يا رسول
الله لتخبرني
بالذي أخطأت
قال لا تقسم
111- ibn Abbas
bildiriyor: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve
dedi ki: "Bu gece rüyamda bir bulut gördüm. içinden yağ ve bal akıyordu.
insanlar da kimi az, kimi çok, o bal ve yağdan avuç avuç alıyorlardı. Sonra
gökten yere doğru uzanmış bir ip gördüm. Sen o ipten tutup yukarıya doğru
çıktın. Sonra başka bir adam ipe tutunup yükseldi. Sonra bir adam daha ipe
tutunup yükseldi. Onun da arkasından bir adam ipi tuttu, ancak ip koptu. Ancak
daha sonra ipi tekrar bağladılar."
Ebu Bekr: "Ey
Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun! Bana izin ver de bu rüyayı
yorumlayayım" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Yorrumla" buyurdu.
Ebu Bekr şöyle
yorumladı: "Gördüğü bulut islam dinidir. içinden akan bal ile yağ ise
Kur'an'dır. Kur'an tatlılığı akıyordu ve kimi insanlar Kur'an'dan (nasibini)
çok alırken, kimi de az alıyordu. Gökten yere doğru uzanan ip ise senin
üzerinde olduğun hak'tır. Sen ona tutununca Yüce Allah seni yükseltiyor. Senden
sonra başkası ona tutununca Yüce Allah onu da yükseltiyor. Sonra başka bir adam
ona tutunuyor ve yine yükseltiliyor. Sonra başkası tutununca ip kopuyor. Sonra
onun için ip tekrar bağlanıyor ve o da yükseliyor."
Sonra Ebu Bekr: "Ey
Allah'ın Resulü! Anam babam sana feda olsun! Söyle, doğru mu, yoksa yanlışmı
yorumladım?" diye sordu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ona: "Bazı yerlerde doğru, bazı yerlerde de yanlış
yorumladın" buyurdu. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! Yemin olsun ki
yanıldığım yerleri bana söyleyeceksini" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yemin etme!" buyurdu.
[Tahric:] Elbani: Sahih (es-Silsiletu's-sahiha 121; Zilalu'l-cenne
1143 "Buhari ve Müslim"); Şuayb: Müslim'in şartınca sahih. Ahmed
1/236; Buhari 7046; Müslim 2269; Ebu Davud 3267; Tirmizi 2294; İbn Mace 3918;
Darimi 2/128, 2/129.
Sonraki
sayfa için aşağıdaki link’i kullan:
Hak Yola veya
Sapkınlığa Davet Eden ve Bu Davetine icabet Edilen Kimsenin Hükmü